Melis

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
Melis okumuş.
Güneşi Uyandıralım (Zeze, #2)

Şeker Portakalının sevimli, küçük kahramanı Zeze, işte yine karşınızda. Gözlerinin içi yine ışıl ışıl, yüreği yine sevgi dolu. Ama hüzünleri, biraz daha büyümüş bir çocuğun hüzünleri. Küçüklüğündeki küçük Şeker Portakalı yok, ama bu kez de yüreğinde sevgili kurbağası var. Zengin ve aşırı alıngan bir aile tarafından evlât edinilmiş. Ama Zeze, yeni babasının iyi niyetine karşılık vermiyor. Evdeki biricik dostu, aşçı Dadada. Bir de düşlerindeki, yeri doldurulamayan, yüreğine kadar sokulup yerleşen kurbağa ve bir filmde görerek gerçek babasının yerine koyduğu ünlü Fransız şarkıcısı Maurice Chevalier. Çok parlak bir öğrenci olan Zeze, sırılsıklam âşık oluyor. O güne kadar herkesi kızdıran, kimi de tehlikeli şeytanlıklar yapan bir çocuk. Çocukluğunun sonu, yeniyetmeliğin ilk adımları, verilmesi gereken yalnızlık sınavı...Zezenin, dostlarını hayâl kırıklığına uğratması olanaksız. Onun her yaştan pek çok dostu olduğunu da iyi biliyoruz. Şeker Portakalının devamı olan Güneşi Uyandıralımı da çok seveceğinize inanıyoruz. Dizinin üçüncü kitabı olan Delifişekte bu kez, Zezeyi delikanlılık yaşında bulacaksınız.

Şeker Portakalının sevimli, küçük kahramanı Zeze, işte yine karşınızda. Gözlerinin içi yine ışıl ışıl, yüreği yine sevgi dolu. Ama hüzünleri, biraz daha büyümüş bir çocuğun hüzünleri. Küçüklüğündeki küçük Şeker Portakalı yok, ama bu kez de yüreğinde ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
Profil Resmi
Melis okumuş.
Delifişek (Zeze, #3)

Brezilyalı Jose Mauro de Vasconcelos'un, kendi yaşam kesitlerinden yola çıkarak yazdığı Şeker Portakalı'nı Türkiye'de yediden yetmişe herkes severek okuyor. Romanın kahramanı küçük Zeze, çocukların en yakın dostu; büyüklerin de yüreklerine yerleşmiş bir sevgili çocuk. Şeker Portakalı'nın devamı ve ikinci bölümü olan Güneşi Uyandıralım'daki Zeze biraz daha büyümüş, artık okullu olmuştur. Küçüklüğündeki sevgili dostu, dert ortağı Şeker Portakalı fidanı yoktur, ama bu kez yüreğinde sevimli Kurbağa'sı vardır. Bu dizinin üçüncü bölümü olan Delifişek'te Zeze'yi daha da büyümüş bulacaksınız. Zeze artık delikanlı olma yolundadır. Yaşamın katı gerçekleriyle karşı karşıyadır. Haklarını aramakta, özgürlüğü yaratmaya çalışmaktadır.

Brezilyalı Jose Mauro de Vasconcelos'un, kendi yaşam kesitlerinden yola çıkarak yazdığı Şeker Portakalı'nı Türkiye'de yediden yetmişe herkes severek okuyor. Romanın kahramanı küçük Zeze, çocukların en yakın dostu; büyüklerin de yürekle... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
Profil Resmi
Melis okumuş.
Jane Eyre

Charlotte Bronteun kendi hayatından izler taşıyan eseri Jane Eyre, romantizm akımının en belirgin ve unutulmayan örneklerindendir.Zorlu bir çocukluk geçirdikten sonra öğretmen olan Jane Eyre, Bay Rochesterın malikanesinde mürebbiye olarak göreve başlar. Zamanla Bay Rochester ile Jane Eyre yakınlaşırlar, ama evlenmelerinin önünde ciddi bir engel vardır: Rochesterın herkesten gizlenen akıl hastası eşi.Charlotte Bronteun şiirsel duyarlılığını keskin gözlemlerle harmanladığı ölümsüz bir başyapıt.

******

Önce zengin kuzenlerinin yanında, sonra da Lowood Okulunda yetim bir yaşam süren Jane Eyre, daha sonra Bay Rochesterin malikanesinde dadılık yapmaya başlar. Bay Rochester ile yaşadığı aşk, Janein, Thornfield Malikanesinin çatısında gizlenen korkunç sırrı öğrenmesine ve oradan ayrılmasına neden olur....İngiliz Edebiyatının en ünlü romanı olarak kabul edilen Jane Eyre, Charlotte Brontenin şiirsel duyarlılığını çağdaş bir gerçeklikle harmanladığı bir başyapıt.

************

Jane Eyre romanı Charlotte Brontënin, kendi deneyimlerinin, yaşadığı çoğu acı olayların üzerine kurulmuştur. Eserde, küçük yaşta veremden peş peşe kaybettiği iki kız kardeşini, Brükseldeki pansiyon Hegerde âşık olduğu öğretmenini, ama asıl ikiyüzlü burjuva ahlakı üzerine kurulu, sosyal çelişkilerle dolup taşan Victorian Çağı İngilteresinin biçimselleştirdiği ilişkilerin imkânsız kıldığı bir aşkı buluruz. Jane Eyre, evlilikleri, aynı sınıftan insanların sözleşme ilişkisine indirgemiş bir çağda, sosyal eşitsizliğin hâkim olduğu kadına düşman bir toplumda, bağımsızlaşma, özgürlüğünü ve kimliğini edinme mücadelesi verirken, bizi Brontë kardeşlerin özyaşam öykülerinin de kıyılarında gezdiriyor.Jane Eyre: Muhafazakâr bir çağda aşk.

************

On yaşında öksüz kalan, babasını da öldü bilen Jane Eyre, kendisine köle gibi davranan halası tarafından yoksul kızların gittiği katı disiplinli bir yatılı okula gönderilir. On yıl kadar kaldığı bu okula sonunda öğretmen olur. Bir süre sonra da Edward Rochesterın malikânesinde mürebbiyelik yapmaya başlar. Jane, giderek hayal bile edemeyeceği zorluklar ve acılar yaşayacak, beş parasız ve evsiz barksız kalacak, erkeklerin egemenliğindeki bir dünyada bir kadının tek başına ayakta kalabileceğini kanıtlamak için savaşacaktır...19. yüzyıl İngilteresinde, her türlü tutuculuğun kol gezdiği Victoria döneminde geçen Jane Eyre, birçoklarınca kadınların özgürlüğü ve haklarına sahip çıkan ilk romanlardan biri olarak kabul edilir. Yazarı Charlotte Brontënin bir tür özyaşamöyküsü niteliği de taşıyan roman, yaşamın her türlü sillesini yiyen bir genç kızın güçlü bir kadına dönüşmesinin öyküsüdür.Yalnızca kadının erkek-egemen toplumdaki konumuna gözüpek yaklaşımıyla değil, güçlü ve tutkulu anlatımıyla da edebiyata yenilikler getiren Jane Eyrei, Nihal Yeğinobalının usta işi çevirisiyle sunuyoruz.Charlotte Brontë, kendisi gibi yazar olan kız kardeşleri Anne ve Emilyyi yitirdiğinde 33 yaşındaydı ve Jane Eyrei yayınlayalı iki yıl oluyordu. Daha 26 yaşındayken, kız kardeşi Emily ile birlikte Brükseldeki bir yatılı okula gitmiş, bu okuldaki öğretmeni Constantin Héger, olağanüstü sezgili ve güçlü kişiliğiyle, onun gizli kalmış yeteneklerini sezip uyandıran kişi olmuştu. Burada sağlam bir edebiyat öğrenimi gören Charlotte içindeki cevherin farkına varmış ve roman yazmaya yönelmişti.1847de yayınlanan ve çok geçmeden geniş bir okuyucu kitlesine ulaşan Jane Eyrein başarısı, düşünen, hisseden, şiddetle aşk özlemi çeken, ama onuruna ve ahlaki değerlere ters düşmemek uğruna aşkından vazgeçme gücünü kendinde bulan bir kadının kişiliğini tutkulu bir biçimde yansıtmasında yatar.Charlotte Brontënin romantizm ile yergici gerçekçiliği kaynaştıran anlatımı belki bir yüzyıldır hemen bütün kadın yazarların benimsediği bir tarz olmakla birlikte, Charlotte bu anlatıma hiç de azımsanmayacak yenilikler getirmiştir. Öykünün bir genç kadın ya da çocuk duyarlığıyla sunulması, onun lirizmi ve aşk olgusunun bir kadının bakış açısından sergilenmesi bu yeniliklerin en önemlileridir.

************

İrlandalı bir rahibin kızı olan Charlotte Bronte, 1816 yılında doğdu. Çocuk bakıcılığı ve öğretmenlik yaptı. Jane Eyre adlı romanı çıkar çıkmaz büyük bir üne kavuştu.
Bu romanında 18. yüzyıl İngilteresinin güçlü ve etkili bir panoramasını çizen Charlotte Bronte, rahat ve akıcı biçimiyle, gerçek bir roman şöleni sunar okuruna.
Ayrıntılarının zenginliği, kurgusunun esnekliğiyle okurunun bir an bile ilgisinin azalmasına izin vermeyen bu romanı seveceksiniz.

************

Romanın kahramanı küçük yaştayken annesini ve babasını kaybeder. Eliza ve Jorjina isimli iki kuzeni ve yengesi ile birlikte onların konağında yaşamaya başlar. Ancak şımarık kuzenlerinin ve sevgiden yoksun yengesinin sert tutumları onun konakta kalmasını engeller. Küçük Jane yatılı bir okula gönderilir, okul yaşamından sonra aynı okulda öğretmen olarak çalışmaya başlar. Hayatının tek düzeliğinden sıkıldığı bir anda gazeteye bir iş ilanı verir daha sonrasında Thornfield Malikanesine küçük bir kıza mürebbiyelik yapmak üzere gider. Küçük kızın babası Rochester ile yakınlaşır. Bu arada onun bir takım sırları olduğunu bilmemektedir. Jane Eyre İngiliz Edebiyatının başyapıtları arasındadır.

******

Charlotte Bronteun kendi hayatından izler taşıyan eseri Jane Eyre, romantizm akımının en belirgin ve unutulmayan örneklerindendir.Zorlu bir çocukluk geçirdikten sonra öğretmen olan Jane Eyre, Bay Rochesterın malikanesinde mürebbiye olarak göreve başl... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
Profil Resmi
Melis okumuş.
Araf

Elif Şafak'ın İngilizce olarak kaleme aldığı Arafı Türkçeye Aslı Biçen çevirdi. Farklı din, çevre ve kültürlerden gelip yolları Bostonda kesişen bir grup genç insanın dokunaklı öyküsünü anlatan Araf, yalnızlık, yabancılık, dil ve zaman üzerine bir roman...Keskin bir kavrayışa ve mizah duygusuna sahip olan Araf, ait olma konusundaki sürekli özlemin ve sürgünde bir yurt arayışının öyküsü. Belki de hepsinden önemlisi, ister Doğuda ister Batıda, kendi yurdunda bile bir yabancı olmanın heyecan verici keşfi.Araf, The Saint of Incipient Insanities adıyla 2004 yılının Eylül ayında ABDnin öndegelen yayınevlerinden Farrar, Straus & Giroux tarafından yayımlandı.

******

İyi de bir insana neden ömür boyu geçerli olacak şekilde tek bir isim veriliyordu başka bir isim de verilebilecekken, hatta isminin harfleri karıştırılıp aynı isimden yenileri türetilebilecekken? Kendimiz de dahil etrafımızdaki her şeyi yeniden adlandırma şansı ne zaman alınmıştı elimizden?
Doğuştan bana verilen bir isme ilanihaye mıhlanıp yapıştığımı bilmek nasıl sıkmaz ki canımı, hayattaki yegâne tesellim kendim olmamayı başarabilme şansım iken? İsimleri sonsuza kadar sabitleyen bir dünyaya saplanmışım, harflerin çığırından çıkmasına izin vermeyen. Ama ne vakit kaşığımı alfabe çorbasına daldırsam ismimi ve onunla birlikte kaderimi yeniden düzenlemek üzere yeni harfler yakalamayı umuyorum.
Elif Şafak, cinsel/etnik/dini, tüm çarpılmışlıklarıyla aklımızdan çıkmayacak bir günümüz Amerikası tablosu çizmiş. Kaçık, hüzünlü, bilge ve inanılmaz komik romanı insanın damağında acı-tatlı bir lezzet bırakıyor.


******

Elif Şafak'ın İngilizce olarak kaleme aldığı Arafı Türkçeye Aslı Biçen çevirdi. Farklı din, çevre ve kültürlerden gelip yolları Bostonda kesişen bir grup genç insanın dokunaklı öyküsünü anlatan Araf, yalnızlık, yabancılık, dil ve zaman üzerine b... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
Profil Resmi
Melis okumuş.
Harry Potter ve Felsefe Taşı (Harry Potter, #1)

Siradan bir çocuk gibi yasarken, kendini büyücülük dünyasinin içinde bulan Harry Potterin maceralarinin ilk bölümü, dünya yayincilik tarihinde en kisa sürede en çok satan kitap unvanina sahip Harry Potter ve Felsefe Tasi, Ülkü Tamerin çevirisiyle, Türkiyede.J. K. Rowlingin Harry Potter ve Felsefe Tasi adli kitabi, Yapi Kredi Yayinlarindan çikti.Harry Potter siradan bir çocuk oldugunu sanirken, bir baykusun getirdigi mektuplarla hayati degisir: Basvurmadigi halde Hogwarts Cadilik ve Büyücülük Okuluna kabul edilmistir. Burada birbirinden ilginç dersler alir, iki arkadasiyla birlikte maceradan maceraya kosar. Yasayarak ögrendikleri sayesinde küçük yasta becerikli bir büyücü olup çikar. J. K. Rowlingin zengin düsgücü, onu bebegiyle yalniz yasayan siradan bir anneden, kitaplari dünyada 100 milyondan fazla satan, 40tan fazla dile çevrilen parlak bir yazara dönüstürdü. Kitaplarin artik sanal ortamda okunmaya basladigi bir çagda, Harry Potter genç kusagi gerçek bir kitabin sayfalari arasinda yepyeni bir dünyayi kesfetmenin heyecaniyla tanistirdi. Bu heyecan daha da artacak: Çok yakinda Harry Potterin sinema filmi gösterime girecek.Rowling, Harry Potterin maceralarini 7 ciltlik bir dizi olarak planlamis. Bu dizinin ilk kitabi olan Harry Potter ve Felsefe Tasi, Ülkü Tamerin özenli çevirisiyle, Türk okuruyla bulustu. Dizinin ikinci kitabi Harry Potter ve Sirlar Odasi ile üçüncü kitabi Harry Potter ve Azkaban Tutsagi da 2001 yili içinde Yapi Kredi Yayinlarindan çikti. TADIMLIKHarry sanki Seytan Kapanina yakalanmis gibiydi. Tek kasini bile kimildatamiyordu. Tas kesilmisti sanki, Quirrellin sarigina uzanip onu çözmeye basladigini gördü dehsetle. Ne oluyordu? Sarik çözüldü. O olmayinca Quirrellin basi çok küçük duruyordu. Sonra agir agir döndü Quirrell.Harry çiglik atabilirdi, ama sesi çikmiyordu. Quirrellin basinin arkasinda bir yüz vardi, o güne kadar gördügü en korkunç yüz. Kipkirmizi gözleri olan tebesir beyazi bir yüz. Burun deliklerinin yerinde de, yilaninkiler gibi daracik yariklar.Harry Potter... diye fisildadi.Harry bir adim gerilemek istedi, ama bacaklari kimildamiyordu.Ne hale geldigimi gördün mü? dedi yüz. Gölgeden, buhardan baska bir sey degilim... Ancak bir baskasinin bedenini paylasirsam bir biçim alabiliyorum... ama beni yüreklerine, kafalarina almak isteyenler olmustur hep... Tek boynuzlu kani su son birkaç hafta güç sagladi bana... bana bagli Quirrellin Ormanda benim için kan içtigini gördün... Yasam Iksirini elime geçirince kendi bedenimi de yaratabilecegim... Simdi... cebindeki Tasi ver bakalim!Demek biliyordu. Bacaklarina ansizin bir dirilik gelen Harry hafifçe geriledi.Aptallik etme, diye homurdandi yüz. Kendi canini kurtar, benden yana olmaya bak... yoksa sonun annenle babanin sonu gibi olur... Kendilerine acimam için yalvararak öldüler...Ansizin, YALAN! diye bagirdi Harry.Quirrell, Voldemort Harryyi görebilsin diye, arka arka yürüyordu. Hain yüz gülümsüyordu simdi.Ne kadar dokunakli... diye tisladi. Cesarete her zaman saygim var... Evet, yavrum, annenle baban yürekliydi... Önce babani öldürdüm, kiyasiya dövüsmüstü benimle... ama annenin ölmesi gerekmezdi... seni korumak istiyordu... Simdi ver su Tasi, yoksa annen de bosu bosuna ölmüs olacak.HIÇBIR ZAMAN!Alevli kapiya firladi Harry, ama Voldemort, YAKALA ONU! diye bagirdi, Harry de o anda Quirrellin elinin bilegine yapistigini duydu. Alnina o biçak gibi sanci saplandi yine; kafasi sanki ikiye ayrilacakti; bütün gücüyle direnerek bagirdi, Quirrellin kendisini biraktigini saskinlikla gördü. Basindaki agri hafifledi - Quirrellin nereye gittigini anlamak için çilginca bakindi çevresine; onun ellerine bakarak aci içinde kivrandigini gördü - parmaklarinda kabarciklar beliriyordu.Voldemort, Yakala onu! YAKALA ONU! diye bagirdi yine; Quirrell atlayip yere yikti Harryyi, üstüne çullandi, iki elini onun boynuna doladi - Harrynin yara izi artik dayanilmaz bir aci veriyordu, ama Quirrell da sancilar içinde uluyordu.Efendimiz, onu tutamiyorum - ellerim - ellerim!Quirrell dizlerini dayadi Harryye, boynunu birakip saskinlik içinde kendi avuçlarina bakmaya basladi - Harry onun ellerinin kipkirmizi kesildigini gördü, yanmisti sanki, derileri soyulmustu, piril piril parliyordu.Voldemort, Öyleyse öldür onu, sersem, öldürsene! diye haykirdi.Quirrell bir ölüm laneti yagdirmak için elini kaldirdi, ama Harry içgüdüyle uzanip Quirrellin yüzüne yapisti -AAAAHH!Yere yuvarlandi Quirrell, yüzünde de kabarciklar belirmisti, Harry anladi: Quirrellin cildine dokunmak korkunç bir aci veriyordu ona - simdi tek sansi vardi: lanetlemesini önlemek için onu aci içinde kivrandirmak.Ayaga firladi Harry, Quirrellin koluna yapisip bütün gücüyle sikti. Quirrell çiglik atarak Harryyi itmek istedi - Harrynin basindaki agri daha da artiyordu - gözleri de göremiyordu artik - sadece Quirrellin korkunç çigliklarini, Voldemortun ÖLDÜR ONU! ÖLDÜR ONU! diye haykirmasini isitebiliyordu - baska sesleri de - belki kendi kafasinda yaratiyordu o sesleri... Harry! Harry!Quirrellin kolunun burkuldugunu duydu, her seyin bittigini anladi, bir karanliga düstü... düstü... düstü...

Siradan bir çocuk gibi yasarken, kendini büyücülük dünyasinin içinde bulan Harry Potterin maceralarinin ilk bölümü, dünya yayincilik tarihinde en kisa sürede en çok satan kitap unvanina sahip Harry Potter ve Felsefe Tasi, Ülkü Tamerin çevirisiyle, Tü... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
Profil Resmi
Melis okumuş.
Harry Potter ve Azkaban Tutsağı (Harry Potter, #3)

Sirius Black adında azılı bir katil, tüyler ürpetici Azkaban kalesinde tam on iki yıl boyunca tutsak kalmıştır. Tek lanetle on üç kişiyi birden öldüren Black'in, Karanlık Lord Voldemort'un hizmetkarı olduğuna kesin gözüyle bakılmaktadır. Bir yolunu bulup Azkaban'dan kaçan Black'in peşinde olduğu bir tek kişi vardır: Harry Potter. Harry, büyücülük okulunun sihirli duvarları arasındayken, arkadaşları ve öğretmenleriyle birlikteyken bile güvende değildir. çünkü aralarında bir hain olabilir.
Okuldaki üçüncü yılında Harry'yi, yeni bir Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmeni, ilk kez alacağı Kehanet dersi, heyecanlı Quidditch maçları ve büyücülük köyü Hogsmeade bekliyor. Ama Harry'nin öncelikle Sirius Black'in elinden kurtulması gerek. Harry Potter ve Azkaban Tutsağı, beklenmedik gelişmelerle her sayfasında okuru biraz daha şaşırtan, biraz daha heyecanlandıran bir kitap.

Sirius Black adında azılı bir katil, tüyler ürpetici Azkaban kalesinde tam on iki yıl boyunca tutsak kalmıştır. Tek lanetle on üç kişiyi birden öldüren Black'in, Karanlık Lord Voldemort'un hizmetkarı olduğuna kesin gözüyle bakılmaktadır. Bi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 11 yıl, 8 ay
Daha Fazla Göster

Melis şu an ne okuyor?

Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (1984)

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.