Brezilyalı Jose Mauro de Vasconcelos'un, kendi yaşam kesitlerinden yola çıkarak yazdığı Şeker Portakalı'nı Türkiye'de yediden yetmişe herkes severek okuyor. Romanın kahramanı küçük Zeze, çocukların en yakın dostu; büyüklerin de yüreklerine yerleşmiş bir sevgili çocuk. Şeker Portakalı'nın devamı ve ikinci bölümü olan Güneşi Uyandıralım'daki Zeze biraz daha büyümüş, artık okullu olmuştur. Küçüklüğündeki sevgili dostu, dert ortağı Şeker Portakalı fidanı yoktur, ama bu kez yüreğinde sevimli Kurbağa'sı vardır. Bu dizinin üçüncü bölümü olan Delifişek'te Zeze'yi daha da büyümüş bulacaksınız. Zeze artık delikanlı olma yolundadır. Yaşamın katı gerçekleriyle karşı karşıyadır. Haklarını aramakta, özgürlüğü yaratmaya çalışmaktadır.
Brezilyalı Jose Mauro de Vasconcelos'un, kendi yaşam kesitlerinden yola çıkarak yazdığı Şeker Portakalı'nı Türkiye'de yediden yetmişe herkes severek okuyor. Romanın kahramanı küçük Zeze, çocukların en yakın dostu; büyüklerin de yüreklerine yerleşmiş bir sevgili çocuk. Şeker Portakalı'nın devamı ve ikinci bölümü olan Güneşi Uyandıralım'daki Zeze biraz daha büyümüş, artık okullu olmuştur. Küçüklüğündeki sevgili dostu, dert ortağı Şeker Portakalı fidanı yoktur, ama bu kez yüreğinde sevimli Kurbağa'sı vardır. Bu dizinin üçüncü bölümü olan Delifişek'te Zeze'yi daha da büyümüş bulacaksınız. Zeze artık delikanlı olma yolundadır. Yaşamın katı gerçekleriyle karşı karşıyadır. Haklarını aramakta, özgürlüğü yaratmaya çalışmaktadır.
Diğer iki kitabın yanında oldukça sönük kalmış.
Biraz hayal kırıklığı yaratıyor.
Okunmayadabilir.
serinin son kitabı.. zeze artık bir delikanlı.. ah ne güzel kitaplardınız; portagu'su, zezenin kalbindeki kurbağası, portakal ağacıyla..
Sanki seri havada kalmasın diye zorla yazılmış bir son. Hiç okumasanız da bir şey kaybetmezsiniz bence.
Son kitapla beraber artık bir şey anlatılmıyor. İlk ikinin hatrına sonuncuyu bitirdim.
Zezé'ye veda etmek üzücü.
Bu kitap da diğerleri gibi güzeldi, gene de favorim Güneşi Uyandıralım.
Yersiz uzatma olmayan sade bir kitaptı. Şeker Portakalı kadar olmasa da bence en azından ona denkti. Zeze'nin ne kadar sevgiye muhtaç ve kendini bulmaya ihtiyacı olan bir karakter olduğu, bu kitapta da ortaya çıkıyor. Zeze, okuyucuyu yüreğinin karmaşıklığı ile, onu sevsin mi yoksa ona kızsın mı ikilem de bırakıyor. Kitap bittikten sonra Zeze ile ilgili bir kitap daha olsa onu da okurdum dedirtti bana. Birçok not aldığım, çok kolay okunabilen, zaten çok ince bir kitap. Yazar, kesinlikle diğer kitapları da okunmaya değer, sevdiğim yazarlardan biri oldu.
Alıntılar
"Dur bakalım, sakin ol. Neden hep böyle yapıyorsun, oğlum? Ya çok hüzünlüsün ya da aşırı neşeli. Ya fazlasıyla seviyorsun ya da nefret ediyorsun. Ya birazcık yüzüyorsun ya kendini öldürüyorsun. Ya plaja gitmez oluyorsun ya da saatlerce orada kalıyorsun..."
"Sizler bana her zaman ya sekiz ya da seksen sekiz olduğumu söylemiyor musunuz? İyi işte!"
Bütün hayatım boyunca böyle olmuştu, istediklerim, artık onlara sahip olamayacağım bir zamanda karşıma çıkıyordu. SF/48
"Nicedir durup sana bakıyorum. Tek bir insanın içinde bunca hayat, bunca huzursuzluk mümkün değil. Natal küçük bir kent., oysa sendeki bu tutkuya kocaman bir dünya gere." SF/56
Güneşe doğru yürüdüm ama ruhumda bir şey ölmüştü. SF/67
Korku içindeydim,dünya öyle büyüktü ki... İnsanoğlunun girebileceği en büyük, en keder dolu yerdi. SF/85
Şeker portakalının devamı niteliğindeki bu kitap, aynı tadı vermese de yine sevimli yine sürükleyici. Çabuk okunan ve kısa bir kitap arayanlara tavsiye edebilirim.
Serinin 3. kitabı kahramanı Zeze'nin gençlik dönemi ve ilk aşkına yoğunlaşmış fakat ilk kitabı Şeker Portakalı'nın yakaladığı başarıyı 2. ve 3. kitapta yakalanamamış!
Eşek kadar olan Zezé sisteme isyan ediyor, içindeki anarşist ruhu ortaya çıkarıyor. İlk kitaptan beri insanın içindeki kin ve öfkenin zamanla nasıl sevgiye, şefkate dönebildiğini tekrar anımsatıyor.
100 sayfa bile olmaması elinize aldığınız gibi bitirmenizi sağlıyor ama yetmiyor hani. Seriyi güzel bitirdik yine de.
Yazarmız paraya sıkışmış biraz galba; ilk iki kitap yanında çok sönük ama Zeze ye veda edebilmiş olmak güzel :D
Zeze büyüdü, aşkın büyüsüne kapıldı ve umutları da aynı oranda söndü gitti. Keşke hep çocuk kalsaydın Zeze, büyümenin hiç de müthiş bir şey olmadığını sen de anlamış oldun.
Diğer yorumlar şaşırttı beni nerdeyse Okumakdan vazgeçiyordum yorumlara bakarak,halbuki deli fişek yazarın diğer eserleri gibi çok güzel.Kesinlikle tavsiye ederim, bu kadar duygusal bir o kadar da zeki bir insanın inişleri çıkışları akil almaz derecede yoğun.spontan bir anlatım şekilci değil.çok beğendim herzaman ki gibi.
zezenin okulu bırakmasına, hiç bir yerde iş tutturamamasına üzüldüm açıkçası.
aşkı tekrar bulmasına ve babasına verdiği söze rağmen aşkından vazgeçmemesine çok ama çok sevindim...
zeze serseri de olsa, mutlu olmayı hakkeden bir çocuk.. ablasının zezeye zarar vermesi beni yeterince sinir etmeye yetti..
kitabı eleştirmem gerekirse; bu kısa ve öz kitap ne yazık ki beklediğim gibi çıkmadı... ben zezenin öz ailesine geri dönmesini bekledim.. çünkü ikinci kitapta ablası gloria kaza geçirmişti o ne oldu merak ediyorum.. sonunu beğenmedim..
Zeze artık genç bir delikanlı. Zeze'nin gençlik maceraları, aile sorunları , aşkı ve duygusal çalkantılarını kısacık bir şekilde anlatıyor. Güzel bir kitap.
Ve Zeze'ye elveda deme vakti.Güzel vakitler geçirdik seninle 20 li yaşların sonunda.Keşke daha küçükken okusaymışım diye hayıflandım ama yine de okudum sonuçta.
Kitap bitince "Ama Zeze'nin hayatı daha bitmedi ki, neden bu serinin devamı yok?" diyesi geliyor insanın. Şeker portakalı seri içinde favorim olan kitap. Her okuduğumda beni ağlatan nadir kitaplarından. Bu kitapta ilki kadar etkili olmasa da ara ara okumak gerektiğini düşünüyorum. Hayata çocukların gözünden bakmayı unuttuğumuz da Zeze'nin duygu durumunu anlatan bu seri bize gerekli olan bakış açısını tekrar kazandıracaktır.
"Delifişek", José Mauro de Vasconcelos'un "Şeker Portakalı" ile başlayan, "Güneşi Uyandıralım" ile devam eden roman serisinin üçüncü kitabı.
Romanın kahramanı Zé'nin başından geçenler, yazarın gençliğinin ilk dönemlerini temsil etmektedir.
Kesintisiz olarak normal bir okuma hızında bir saatte, en yavaş biçimde ise en fazla iki saat içinde okuyup bitirebileceğiniz eserde; Zé'nin hep uçlarda yaşayan, çevresinin telkinleri yerine hissettiği ve istediği biçimde yaşantısını yönlendiren bir delikanlı olduğunu görüyoruz.
İlerleyen bölümlerde ise; gençliğinin ilk yıllarını yaşıyor olması itibariyle içi kıpır kıpır, biraz da haşarı bir delikanlı olan Zé, sancılı çocukluk döneminde buruk anılar paylaştığı babasıyla arasında bu sefer giderek güçlenen bir duygusal bağ kuruyor. Babasının kötüleşen sağlık durumunun düzelmesi için kendince Tanrı'yla pazarlık ederek en büyük tutkusu ve becerisi olan yüzmeyi bırakıyor. Sanki bu yetmiyormuş gibi bir de sevdiği kızı babasını üzmemek adına terkediyor.
Türk filmlerine kolaylıkla uyarlanabilecek kadar bilindik denebilecek bir hikaye. Ancak anlatımdaki akıcılık, doğallık, sadelik ve gerçekçilik, Zé'nin şahsında ele alınan gelişmelerin az ya da çok okuyucunun da duygularına dokunması bence eseri güzel kılan en önemli hususlar.
Keyifli ve güzel okumalarınız olsun...
Karton Cilt, 37. Baskı, 85 sayfa
Mart2017 tarihinde, Can Sanat Yayınları tarafından yayınlandı