Hikmet Benol, toplumdaki yoğun kargaşanın temelinde yatan gerçekliği araştırırken, gerçeklerle içtenlikle ilgilenmenin toplumu yönetenlerce tehlikeli görüldüğünü seziyor ve oyun oynuyormuş gibi ilgilenme yolunu seçiyor. Kişinin kendiyle savaşmasını ve yenmesini, kendini dönüştürmesini önemli bir sorun olarak algılamaya çağıran, çarpıcı ve sarsıcı bir roman.
Hikmet Benol, toplumdaki yoğun kargaşanın temelinde yatan gerçekliği araştırırken, gerçeklerle içtenlikle ilgilenmenin toplumu yönetenlerce tehlikeli görüldüğünü seziyor ve oyun oynuyormuş gibi ilgilenme yolunu seçiyor. Kişinin kendiyle savaşmasını ve yenmesini, kendini dönüştürmesini önemli bir sorun olarak algılamaya çağıran, çarpıcı ve sarsıcı bir roman.
içimizde bir hikmet var, bir Sevgi var, hepimizin içinde birazcık onlardan var, bazılarımızda biraz daha büyükler.
ki hiç birimiz o kadar da şanslı değiliz bir albaya sahip olmadığımız için. Hikmet'in ablayı var. peki ya bizim?
oğuz'um atay'ım içimin değişik iklimlerine bir katman daha kattın. canımsın.
Çevresindeki bu yapay dünyanın farkına varmış olan ve varoluşsal bir bunalımın içine her geçen gün biraz daha batan Hikmet Benol’un bilinçakışıdır. Salt bir iç hesaplaşma metni olarak da okunabilir. Çünkü olay örgüsünün çok da bir önemi olduğu söylenemez. Çevresinden kopuşunu, kadınlarla, toplumsal hayatla sorunlarını bitimsiz bir iç hesaplaşmadır.
Yapaylıktan,rol kesmelerden kısacası "oyunlardan" sıkılımıştır Hikmet Benol.
Bu kitaba değerlendirme yazmak çok zor. Kitap kendi içinde bir tezat oluşturuyor. Şöyle ki; okuyup etkilenecek insanların aslında kesinlikle okumaması, okuyup da umursamayacak insanların okuyabilecekleri bir kitap. Okuyan kafayı çizebilir, dikkat edile...
hepimiz biraz Hikmet'iz evet.
ama kesinlikle,
hiçkimse bir Oğuz Atay değil.
tutunamayanlara göre kıyasla biraz daha sönük. ama kelimelerle kavga devam ediyor. farklı dünyallara götüren bir kitap daha.
Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar gölgesinde kalmış ve bana göre hakkı yenmiş eseri. Teknik olarak Tutunamayanlar'dan daha başarılı, daha düzenli. Baş karakter Hikmet Benol çok iyi tasvir edilmiş, değil mi albayım?
Düşünce içinde düşünce,rüya içinde rüya,oyun içinde oyun,yaşam içinde yaşam içinde yaşam...
Oğuz Atay'i cok beğenenlerin olduğunu, hatta hayranlarının olduğunu biliyorum, ben de birisi haricinde tum kitaplarini okudum. Ancak okurken içim karardi. bu iyi bir şey mi?tartışılması gerektiğini düşünüyorum.
Yine Oğuz Atay farkı,psikolojik bi kitap,oyun içinde oyun.Bir hesaplaşma,bir karakterin toplum içinde bir kaç ki§iye bölünüşü anlatıyor.Hepimizden birşey bulduğumuz bir kitap;) Hikmet karakteri çok güzel anlatılmış;)
Selim Işık ve Turgut Özben'dense, Hikmet Benol'da daha çok kendimi buldum diyebilirim. Fakat yine de, genel olarak baktığımda, Tutunamayanlar'ı, Tehlikeli Oyunlar'dan daha çok sevdiğimi söyleyebilirim. Ama bu demek değildir ki Tehlikeli Oyunlar bir başyapıt değil. Benim için Oğuzcuğum Atay'ın ikinci başyapıtı.
Genelde Oğuz Atay denince akla hemen "Tutunamayanlar" gelir ama ikisini de okumuş bir insan olarak bu kitaptan ve tabii ki Hikmet'ten çok daha etkilendiğimi belirtmek isterim. Öyle bir kitap ki bazen Hikmet mi konuşuyor, diğer karakterler mi konuşuyor, araya Oğuz Atay'ın iç sesleri mi giriyor ayırt etmek kolay olmuyor. Hem hüzünlendiren, hem güldüren, varoluşsal sıkıntı denen şeyin ne olabileceği hakkında insana fikir veren, dönüp dönüp okuduğum, Seyyar Sahne tarafından sergilenen tiyatrosunu 4 defa seyrettiğim tek kelimeyle bir şaheser. Hayatımın bir numaralı kitabı...
Hep Selim Işık ile kıyaslanmış, orta sınıfın aydını Hikmet Benol, Oğuz Atay'ın hayatından bir kesittir ve çok başarılı bir kesittir...
Okuyun, okutun...
Sıradan insanın hayatı oyun duygusuyla yaşamasını anlatıyor. Öyle yapıldığı için öyle yapılır , öyle yaşandığı için öyle yaşanılır
Oyunla gerçeğin karıştığı ve bizim de kafalarımızı karıştırdığı, üzerinde durup düşünülmesi gereken epeyce laf eden bir kitap.
http://oklapkutuphanesi.blogspot.de/2011/01/oguz-atay-tehlikeli-oyunlar_22.html
çok çok iyi.. tutunamayanlardaki kargaşa, acemilik yok. daha çok derdini anlatmaya yönelik bir baş yapıt.
"albayım koş hikmet 1-2-3-4-5--- parçaya bölündü"
Eğer Oğuz Atay'ın Tehlikeli Oyunlarına bu puanı vermem, kitabı uzun bir sürede okumuş olmam sonucu ortaya çıkan bendeki bütünsellik eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Kitabı okumakta bir ben mi zorlanıyorum bilemedim :/
kitabı 60,sayfaya kadar zor okudum ne anladınız derseniz sıfıra sıfır elde var yine sıfır :(
Bitmesin istedim. Albayım hep benimle olsun. Ki hep kalbimde taşıyacağım eminim albayımı da, Hikmet'i de. Kitabın son sayfalarında gözyaşlarımla soslandı elmacıklarım. Âh diyorum yalnızca, Oğuzum Atay'a. Âh, güzel adam!
oğuz atay'ı anlamak ve hissetmek için tutunamamak lazım..kitaplarını okuduktan sonra ne mutlu tutunamadım dedirten tek yazar!
okuması sabır ve umut gerektiren romanlardan. bu ikisiyle kitaba sarılınca, bir yerden sonra anlamadan hepimizin içinde bulunduğu tehlike oyunun ortasına bırakıveriyor okuyanı.
Müthiş bir kitap... Psikolojik romanda Oğuz Atay farkı Tutunamayanlar'da olduğu gibi -belki daha fazla- kendini gösteriyor.
tuttunamayanlar kadar popiler değil ama çok daha iyi kurgusu var. kitabın sonuna kadar acaba albay gerçekten var mı? diye düşündüm.
Hayatı kendimi sorguladığım kitap , "bu yüzden ve birçok yüzden " tehklikeli oyunlar , ayrıca bana göre tutunamayanların ötesindedir , ayrıca " korkuyu beklerken " hikaye kitabı da bunlardan aşağı değil ve de o kadar iyi mizah var ki anlatılmaz :)
Okurken çok düşündüm desem yalan olmaz. Neden oyun oynamak bu kadar önemliydi? Herkes bir şekilde kendi oyununu oynarken üstelik bunun farkında bile değilken bunu sesli düşünmekten fazlasıydı Hikmet'in hikayesi belki de. Ve çoğu zaman kendimi gördüm onda. Oğuz Atay sadece bir kitap yazmamış, kimsenin sesli dusunemeyeceklerini içimizden biri ile anlatmış bize. İyi ki var.
''Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor anlıyor musun?''
Sabırla okunması gereken, kendini geç açan bir kitap. Ama şunu söylemeliyim ki okuduğum en iyi kitaplardan biri.
NOT: bitiminde 1 paket sigara yaktırabilir dikkatli okuyun :)
Kitap 4 bölümden oluşuyor. Sakin bir kafayla okunması gerektiğini söyleyebilirim çünkü Oğuz Atay'ın yazım tarzından ötürü konuşmaların takibini yapmak zor bir hal alabiliyor. Kısa sürede ve sessizlikte okunmalı.
Ana karakterimiz Hikmet Benol. Kendisi oyunlarla yaşayan düşünce kumkuması yalnız mı yalnız, anlaşılmadığından yakınan birisi.
"Beni hemen anlamalısın, çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum."
Kendi deyimiyle Van Gogh tablosu değildir Hikmet. (Bu konudaki aynı tedirginlik Oğuz Atay'ın girişteki "ben burdayım sevgili okuyucum, sen neredesin?" ifadesiyle paralellik göstermektedir. Karakterimizin soyadının rastgele seçilmediğini söyleyebiliriz.)
Her şeyden vazgeçip babasından kalan parayla minimum giderle hiç çalışmadan minimalist bir yaşam tarzını benimsiyor Hikmet Benol ve kendisinin tabiriyle bir gecekonduya -Albay Hüsamettin'e göre elektriği suyu olan iki katlı ahşap müstakil ev- çıkıyor. Üst katında albay Hüsamettin Tambay ve alt katında dul Nurhayat Hanım oturmakta. Hikmet Nurhayat hanımın askerdeki oğluna Nurhayat Hanımın ricasıyla onun ağzından mektuplar yazmakta ve küçük çocuğunun da ödevlerine yardım etmektedir. Vaktinin büyük bir kısmında ise Albay Hüsamettin Bey vardır ve beraber piyesler yazmaya çalışırlar. Bir de Sevgi vardır eski karısı... ve tabi bir de uğruna karısından boşandığı Bilge...
Hikmet karakteri Tutunamayanlardaki Selim Işık ve Turgut Özben karakterlerinin bir karması hatta ruh buhranı bakımından çok daha ileri safhası diyebilirim. Daha çok zihninin içinde yaşayan kendi altbenliklerinin farkında olan birisi. Kitap boyunca Hikmet'in içindeki farklı Hikmetlere ve bol bol monologlarına rastlıyoruz. Bu monologları ve albayla olan diyaloglarının büyük bir kısmını sevdiğimi söyleyebilirim. Yer yer sıkıcı bulduğum ya da olay örüntüsünden koptuğum yerler oldu. Tam anlamıyla hakkını vermek için bir kez daha okunmalı diye düşünüyorum. Zaten kitabın son kısmında da okuyucunun yaşadığı bu anlaşılmazlığa dikkat çekiyor Oğuz Atay.
Genel olarak kitabı sevdim. Tutunamayanlar romanını sevenler bu kitabı da beğeneceklerdir. Fakat eğer yazarı hiç okumadıysanız Tutunamayanlar'dan başlamak daha isabetli olacaktır.
Ciltsiz, 479 sayfa
2010 tarihinde, İletişim Yayınevi tarafından yayınlandı