Aylak Adam

Her şeye “karşı” duran, “karşı” çıkan, “karşı” olan bir adam... Aylak Adam... Bir adı bile yok. “C.” diyor Yusuf Atılgan kısaca.

İnsan her şeye bunca “karşı”yken kendine de “karşı” olmadan nasıl sürdürülebiler bir “karşı” yaşamı?

C., sıradanlığa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaycılığına hiç mi hiç katlanamıyor. Hem farklıyı, hem doğru olanı arıyor. Çabasının boşuna olduğunun da farkında üstelik.

Zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir roman.

Her şeye “karşı” duran, “karşı” çıkan, “karşı” olan bir adam... Aylak Adam... Bir adı bile yok. “C.” diyor Yusuf Atılgan kısaca.

İnsan her şeye bunca “karşı”yken kendine de “karşı” olmadan nasıl sürdürülebiler bir “karşı” yaşamı?

C., sıradanlığa, tekdüzeliğe, alışılmışın kolaycılığına hiç mi hiç katlanamıyor. Hem farklıyı, hem doğru olanı arıyor. Çabasının boşuna olduğunun da farkında üstelik.

Zor bir karakter, zor bir yaşam, yalın bir roman.


Değerlendirmeler

değerlendirme
25 kişiden, 24 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Kitabı elinize alıpta 15-20 sayfa okuyunca üslubu sizi rahatsız edebilir, kısım kısım anlamakta zorluk çekebilirsiniz. Fakat sabredip okumaya devam ettikçe elinizden bırakmanız güçleşecektir. Benim gibi kitap okurken hoşuna giden kısımların altını çizen ve/veya not alan insanlar vardır elbette. Bu kitapta öyle bir şey yapamazsınız. Çünkü buna kalkışınca kitabın hemen hemen tümünü yazmak veya altını çizmek zorunda kalacaksınız. Anti-kahramanımız C.'ye hem hayran olacak, hem ondan nefret edecek, hem onu sıradışı biri olarak görecek hem de oldukça sıradan.. Özetle; okumalı ve sevdiklerinize okutmalısınız.

10 yıl, 7 ay
12 kişiden, 12 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Sustu. Konuşmak gereksizdi. bundan sonra kimseye ondan söz emeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı...

10 yıl, 3 ay
7 kişiden, 7 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

ben bu kitabi okurken kendimi okudum.sayfalarina dokundukca kendimi gordum.
ne yapacagina karar verememis bir insan bu kitaptan sonra hayattan ne istediginin bilincindedir."aylakim ben."

10 yıl, 8 ay
5 kişiden, 5 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
8 puan

"aylak adamı okudum. o da güzel roman doğrusu. oğlanın romancı dokusu var. kumaş iyi kumaş. işçilik güzel. beliriyor. ama romanın meselesi ne? getirdiği yorum ne? bir delikanlı var, geliri kıyak. bir çevresi var. baylan çevresi sanki. ressamı var, şairi var, kızı var, oğlanı var. fındıklı apartmanları, akademi züppeleri. sanat, manat, aşk hepsi var. ve oğlan aylak, sevimli hoş bir avare. ama biraz filozof. bunalan genç adamlar ve meyhaneler. ve bu adam yaşıyor, sevişiyor. güzel. romanın kapağını kapatınca bana vermek istediği, bana duyurmak zahmetine katlandığı mesajı ne? kaypak bir mesajı var ama bir roman için hem de iyi bir roman için bu yetmez."

orhan kemal'in kitap hakkındaki yorumlarını okudunuz. orhan kemal sevdiğim bir yazardır ama bu yorumunu pek beğenmedim. toplumcu gerçekçi bir yazar olduğu için bir mesaj beklemiş kitaptan. bu biraz sanat sanat için mi yoksa toplum için mi sorusuna götürüyor işi? kitabın vurucu bir mesajı yok ama her sayfasında ayrı bir felsefe var. kitaptakine benzer düşünceleri olan gençler için başucu kitabı olacağını öngörememiş bence orhan kemal.

10 yıl, 2 ay
7 kişiden, 5 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
2 puan

Bence tanıtımı iyi yapılmış bir kitap ama öyle fazla bir şey beklemeyin. Çünkü bir çok şey hava da kalıyor. Ve sıkıcı bir anlatımı var. Bazıkarakterlerle ilgili hiçbir bilgi yok, kitap bitince; o kimdi, ne oldu şimdi? gibi sorular kalıyor geriye...
Vasat bir kitap bana göre...

10 yıl, 2 ay
5 kişiden, 5 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Ahh Aylak adam...
C...................
Bir adı bile yok... Gerek de yok.. İnsanın ismi kendisiyle en az ilgili olan şeydir diyor zaten....
Normların içinde kalmak adına, uzak durulan, alışılmamış herşeyi herkese inat yaşayan, dile getiren, söyleyen, tepkisini gösteren, farkedilmeyen herşeyin farkındalığıyla kaleme alınmış, her kelimesi tanıdık gelen, gizli kalan her hücreme dokunan bir kitap...
Adımlarını; sıradan olan, normların içinden bakan hiç kimsenin farkedemeyeceği şekilde atan bir adam....
"Dilenciye bile ders vermeli.. anlasın.. "
"o konuşmayan garson bilir.. insanın ne ...un soyu olduğunu bilen o garson ..."
"çağımızda yaşayan geçmiş yüzyılların bilemediği kısa ömürlü bir yaratık yaşıyor. Sinemadan çıkmış insan.. Gördüğü film ona birşeyler yapmış. Salt çıkarını düşünen kişi değil. İnsanlarla barışık. Sokak sinemadan çıkmayanlarla dolu, asık yüzleriyle 5-10 dk da eritiyorlar onları aralarında.. Dev sinemalar yapmalı, dünyadaki tüm insanların hepsini doldurmalı. hepsi birden çıkmalı sokağa...."
daha çok izi var kitabın...
yıllar sonra tekrar okumalı... farkındalıklarına varıp, Aylak , sıradışı, herşeye karşı bu adamın bakış açısından arada bakabilmeli hayata....
doyamadım... arka sayfasını çevirip devam etmesini istedim o kelimelerin.. ama bitti....
ama evet, kesinlikle böyle bitmeliydi...

8 kişiden, 5 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
4 puan

adı gibi aylak bir kitap. aylak aylak vakit öldürmekte en önemli kitap bu bence

9 yıl, 7 ay
5 kişiden, 5 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Üslup, tespitler, karakter, anlatılan hikaye, kurgu vs. vs. bir kitap için aklınıza gelebilecek tüm ögeler ülke standartlarının çok üzerinde. Albert Camus' nün Yabancı' sında hayran olduğum Meursault karakterine benzer düşüncelere sahip bir adam C. ve bir varoluş sorgusu/sorunu var kitapta; ne var ki Meursault' nun o düşüncelerinin nasıl şekillendiğini bilmiyoruz ve dahası Meursault' nun bir kavgası yok hayatla ya da kendisiyle, C. ise hem kendisiyle hem de hayatla kavgalı bir adam. Issız Adam diye bir film vardı, onunla bağlantılı demeyeceğim, başka bir şey anlatmak için andım bu, bence kötü, filmi. Filmi izleyen her iki erkekten biri ''aynı beni anlatıyor'' demişti. Şimdi o erkeklerin hemen hepsi evli. Bu kitabı da okuyanlar benzer şeyleri söylüyorlar, oysaki C. aynı sizi anlatıyor olsaydı bu kitap olmazdı. Daldan dala atlayıp gidiyorum ama söylemeden geçemiyorum bunları; Orhan Pamuk çok zeki bir yazardır. Okuyucunun bu zaafını alıp neredeyse tüm kitaplarının teması yapmıştır, yani ''başkası olma isteği'', bir karakterde kendini bulma, kendini başka türlü yaşama isteği... C. farklı, Meursault farklı, çünkü insanlar çok aynı; ve hepsinin kendini farklı ve özel sanması, belki de onların en benzeyen tarafları. C' nin hayranlık uyandıran yanları var, çok güçlü olduğu yanları var ama bir o kadar da acınası yanları var.
Çok güzel bir inceleme ekli zaten bu kitapla ilgili. Sanırım bir edebiyat öğrencisi/mezunu tarafından eklenmiş akademik bir inceleme o. Orada yazanları tekrar etmek istemediğimden farklı yerlerden yaklaşmaya çalışıyorum kitaba.
C.' nin iletişim konusundaki sıkıntıları, tedirginlikleri, takıntıları; dilin, iletişim konusunda yetersiz bir araç olduğu fikri üzerine yazılmış Kalecinin Penaltı Anındaki Endişesi kitabının karakteri Bloch' u anımsattı bana.
İlişkilere bakış açısı konusunda da yine Meursault' ya hiç benzemeyen bir adam C. Meursault, önemsiz buluyor, bir korkusu endişesi yok, kaygısı yok; C. ise tam tersi, aynılaşmaktan korkuyor, kaygı duyuyor. Meursault' nun toplumdan farklı olmak gibi bir çabası yok, C.' nin var. C. başta babası olmak üzere birilerine, bir şeylere benzememek üzerine bir hayat kuruyor ve tam bu noktada benim için bir şeylere benziyor aslında. Çünkü herkesin farklı olmaya çalıştığı bir dünyada farklı olmaya çalışmak, seni aynılaştırır. Bu bakımdan C., ilşkiler üzerine yaptığı tespitleri bir kenara koyarsam, benim açımdan öykünülecek, örnek alınacak bir karakter filan değil, çok sevilecek bir karakter de değil, ama Meursault, o gerçekten çok zeki, çok güçlü. Hayatımda kendimden başka olmak istediğim iki adam varsa biri Meursault' tur, diğeri de Holden, ne var ki ikisi de benden çok daha cesur olduklarından ve ben asla o kadar cesur olamayacağımdan hiç denemedim onlara benzemeyi. Diğer yandan bir şeylere benzememe çabası da yaşantını kendin için olmaktan çıkartıp başkaları içine dönüştüren bir durum bence. Bu paragraftaki tedirginlik ve sorgulama neredeyse Aylak Adam' ın, yani C.' nin düşünce dünyasının bir yansıması işte.
Kitapta bu anlatılıyor şu anlatılıyor demek anlamsız, arka kapaktaki tanırım yazısı zaten çok güzel özetliyor kitabı. En sevdiğim kısım ise Yusuf Atılgan' ın ilişkiler üzerine muazzam tespitleriydi. Kitap benim için türk Edebiyat Tarihi' nin en iyi 10 kitabından biri ve değişeceğini de sanmıyorum, bir başyapıt.
Alıntılar bölümüne eklediklerimden sanırım 1 2 tanesi daha önce eklenmiş. Gerçi pek çok alıntı da daha önce eklenmiş buna dikkat edip ekleneni tekrar eklemek istemezdim ancak kitapların altını çizmeyi sevmediğim ve kitaplarımda sadece kül, şarap, gözyaşı ya da kahve izi bırakmayı sevdiğimden altı çizili cümlelerimi bu sitede(neokurda var burada yok alıntılar bölümü) alıntılar bölümünde topluyorum.

7 yıl, 6 ay
5 kişiden, 4 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

türk "yabancı".
anlatımı gayet hoş bir kitaptır. c. asla unutulmayacak ve eskimeyecek bir karakterdir kesinlikle.

11 yıl, 6 ay
6 kişiden, 4 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Türk edebiyatının en buyuk eseri olduğunu düşünüyorum

11 yıl, 2 ay
4 kişiden, 4 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

İnsanı çok fazla düşünmeye iten bir kitap, özellikle okurken siz de aylaksanız.

4 kişiden, 4 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

okudugum ilk yusuf atilgan kitabiydi. bambaşka bir uslubu var. Buna alışmak aslinda kitap başında biraz zor oldu benim için. 30 sayfadan sonra kaptirdim kendimi ve cok eglendim okurken. Alinti yapilacak cok sey var bu kitapta. Toplumsal öğretilere, ikili iliskilere, sosyal hayata dair bambaska bir bakış açısı geliştirmenizi saglayacak. Düzene karşı çıkışın simgesi aylak adam.. Hala aramızda ve hala onu aramakta

10 yıl, 3 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Kıymetini bilecek olana pek muhteşem bir armağandır ama bilmeyecek olana bildirilmemelidir ki "Ne anlattı yani ?" demesin.

11 yıl, 1 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Yusuf Atılgan'ın ilk okuduğum kitabıydı ve başlarken usluba adapte olmakta zorlandım, ama ilerledikçe çok bağlandım, zaman zaman geri dönüşler yaparak okudum kopukluklar yaşadım. Karakter başta bana da Yabancı'yı hatırlattı ama sonra bunun içindeki yalnızlığa tutamak arayışına sorgulamalarına yol aldıkça farklılaştığını hissettim çok etkileyiciydi inanamadım bu zamana kadar nasıl okumamışım. C'nin içinde dipsiz kuyuya inmişim, çıkmaya çalışıyorum gibi hissettim, kitap bittiğinde ise ben karanlıkta kaldım, bugün C ne yapacak diye düşünmüyorum eksiklik hissediyorum.

7 yıl, 4 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
7 puan


Aylak bir adam çok iyi derecede anlatılmış.Aslında ilk başlarda o erkek dünyasındaki kadın imgesine ; sürtünme olayına ve otobüsteki teyzeler hakkındaki anlatımına , düşüncelerine kızmadım değil. Ama dedim ya adam aylak ve bu onun dünyası.
Diğer yandansa onun nasıl bu hale geldiği sonradan açıldı. İnsan ilişkilerinde de böyledir. Önce birini yargılarsınız ve hikayesini dinleyince onu daha iyi anlarsınız. Kitap bana bu sıcak anlatımı hissettirdi.
C. günlük yaşayan , karamsar bir tip. Değerlerini kaybetmiş ama yeniden kazanmak ister gibi. Ona kaybettiği herşeyi kazandıracak birini umutzuzca bekliyor. ''Nerde O?'' diyor. Ne kadar umutsuz davransa, bir yanı umuda muhtaç olduğunu haykırıyor.Bunu da diğer insanlardan gizliyor.Evlenen arkadaşını kıskanması sırf bu yüzden.

8 yıl, 5 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Okuduğum her kitap beni insanlardan 1 adım uzaklaştırıyor.Bu kitap 3 adım uzaklaştırdı.

8 yıl, 9 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Türk yazarlara olan antipatimi kıran bir hikayeydi okuduğum. Camus'nun Yabancı'sından, Sartre'nin Bulantı'sından bir şeyler vardı kitapta. Aylakım ben, diyor karakter. Çalınmış para yerim ben, iş yapmam.
Kadınların en çok bacaklarını severim. Peki ya neden? Buradan da Freud'a doğru gidilir aslında. Küçükken korktuğumuz şeyler, yetişkinlikte bize çekici gelir mi demişti? Yanlışsam biri beni düzeltsin..

"Bunca lüzumsuz eşya vardı da, neden en gereken, bir sigara küllüğü yoktu. Kadınlar da böyleydi. Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama yalnız bir teki yoktu."


"Ne yamansınız dökme kalıplarınızla; bir şeyi onlara uydurmadan rahat edemezsiniz."


"O sabah kahveci, çayını ona sormadan getirdi. Demek müşteri olmak için altı gün yetiyordu. Yemek yediği lokantalarda garson,
-Ali beyin çorbası!
-Ver Ahmet beyin bayıldısını. diye bağırdıkça şaşardı. İnsanları hep aynı yere çeken neydi? Kahveciye kızdı. Onda müşteri olacak surat var mıydı? Bir daha buraya gelmeyecekti."

8 yıl, 6 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Okuduğum ilk romanıydı.Farklı bir konu, farklı bir uslup ile ele alınmıştı. Çok zorlandım ilk başlarda ama sevenlerin hatrına devam ettim. Sonra daha çok baglanarak okudum. Hatta bitirdiğimde C. karakterini özledim acaba farklı bir sonu olsa nasıl olurdu dedim? Kendi çocukluk acıları sebebiyle hayatta bir şeylere tutunmaktan vazgecen bir karakter.. Ve insanların yasadığı tekdüze, sıradan hayattan bunalmış işsiz bir adam.. İçinde beğendiğim bazı bölümlerden alıntı yapacak olursam: "İnsan yalan söylerken olmak isteyıp de olamadığı kişiyi anlatır.." , “Sevmek! Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?” “Yaşamanın amacı alışkanlıktı, rahatlıktı. Çoğunluk çabadan, yenilikten korkuyordu. Ne kolaydı onlara uymak!” Çocukluğunda sıcacık bir evi ve cok sevdiği ailesi olsaydı böyle düsünmeyecekti sanırım C. Böyle bitmesi beni üzdü..

8 yıl, 5 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
7 puan

Başlangıçta karakterler ve olay örgüsü Yabancı'yı hatırlattı. C.'nin hayata bakışı onun topluma yabancılığını gösteriyor. Bir arayış içinde olması, bunun kimi zaman bir kadın olması Türk filmlerine benzemiş yani yeterince yabancılaşamamış. Zaman zaman kendisi de bu benzerliklerin farkında. Roman fazlaca kurgulanmış C.'nin hayat hikayesini bilmesek de olurdu. Her şeye rağmen bize B.'yi tanıtmadığı ve kitabın sonunda bunları karşılaştırmadığı için Yusuf Atılgan'a teşekkürler...

8 yıl, 4 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Toplumun oluşturduğu kalıplara uymamakla, geleneklere karşılığıyla ve farklı fikirleriyle dikkat çekmemesi mümkün değil bence Aylak Adam karakterinin.Aylak Adam bana o kadar samimi geldi ki kitabı daha da çok sevmeme neden oldu.Farklı düşüncelerinin yanında düşündüklerinin bu kadar doğal anlatılması en etkileyici yönlerden biriydi.Karakter sanki tanıdığım konuştuğum biri gibi oldu.En basit ayrıntılar bile beni çok etkiledi.Aylak adamın kulak kaşıma takıntısı da bu ayrıntılardan biriydi ve bu kadar küçük bir davranış bile o kadar güzel açıklanmış ki...
Açıkçası en çok beğendiğim kitaplardan biri diyebilirim.Yusuf Atılgan gibi harika bir yazarın kalemiyle tanışmış oldum Aylak Adam sayesinde.Tavsiye bir yana mutlaka ama mutlaka okumalısınız diyorum.MUTLAKA OKUYUN!

8 yıl, 3 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
5 puan

Çok insanın bildiği şeyi özünden ederler. O sebeple okurken çok büyük bir şey beklemiyordum, ona rağmen hayal kırıklığı. Nasıl desem, biraz daha deli dolu ama aslında içini saklamak için bunu bir yol kabul etmiş birini bekliyordum. Çok samimi hissettiğim anlar da var elbette mesela kafedeki garson hakkında, onu tekrar görmeye gittiğindeki düşünceleri çok hoşuma gitti. Bunun gibi birkaç küçük nokta daha .. Ancak nasıl desem, birtakım şeyleri geride bırakmak için çabalamak gerekir, C.'de o çabayı göremedim ben. Mücadele etmiyor, bu beni kırdı.

9 yıl, 11 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

* "Aylak'ım ben!"
* Kitap ve kitaptaki mekânlar üzerine Sema Özher'in "Çağdaş İnsanın Tutamak Arayışı: Aylak Adam" makalesi tavsiyedir.

10 yıl, 7 ay
3 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
6 puan

Fazla beklentinin zararları. Çavdar Tarlası'nda Çocuklar'da da aynı şeyi yaşamıştım. C'yi sevmedim. Özel bir insan olduğunu da düşünmüyorum. Sıradan bir mirasyedi sadece.

9 yıl, 2 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

neden bahsetsem bilemedim. okadar mükemmel bir kitapki.hele sonu beni darma duman etti." sustu.konuşmak gereksizdi.bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti.biliyordu.anlamazlardı."

2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
9 puan

Az ama öz eser veren yazarlarımızdan Yusuf atılganın harika kitaplarından biri.Herşeye karşı bir adam..Karşı çünkü yabancılaşmış, öteki olmuş.Bunların içinde aşkı da arıyor C. adlı karakter.

2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
8 puan

Başarılı bir modern yalnızlık.

9 yıl, 11 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

1950'lerde yazıldığına inanamayacak kadar bugünsel kitap..Kahramanımız C. olanla yetinerek, aramadan, düşünmeden yaşanılsın diye yaratılmış bir dünyada yalnızdı. Aylaktı..Oğuz Atay'ın Tutunamayanlarının babası sanırım Aylak Adam...
Altını ç...izdiklerim :
"Nasıl kolayca söyleyiveriyor bunu. sevmek! kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. bu değerler aynı olmadıkça iki kişi iki ayrı dil konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?"
“Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, yalnız bir teki yoktu...”
"Kimsesiz kalsın istiyordu. "benim ona tutunabilmem için onun benden başka bir dayanağı olmamalı."
"Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır.
Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez."

8 yıl, 10 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
9 puan

Çok yalın bir üslupla çok derin tespitlerin aktarıldığı kitap. Düşünmeden yaşamayı eleştiriyor.

Ayrıca, baş karakterin (C.) sorunlarını alkolle bastırmaya çalışırken kendine kızması ve ağaç dalına benzetip özendiği yaşam tarzı bana Nietzsche'yi anımsattı.

8 yıl, 10 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Zannediyorum yaşasaydı Nobel Edebiyat Ödülü'ne (en azından) aday gösterilirdi Yusuf Atılgan; karmaşık ruh ahllerini aforizmal ve net biçimde yansıtan bu kitabı okumamazlık etmeyin ben C...

8 yıl, 9 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

İlk otuz küsür sayfası sıkıcı gelebilir. Devam edersen müthiş bir eser bekliyor seni. Her şeyiyle tatlı bir kitap, yaşam ve insan hakkında güzel tespitlerde bulunmuş. Tavsiye ederim kesinlikle.

1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Yusuf Atılgan'ın ilk okuduğum kitabı.Eser oldukça akıcı ve yaşama dair çok iyi tespitler içeriyor.

10 yıl, 5 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Bambaşka bir kitap..

11 yıl, 2 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Bir işi, hatta ismi bile olmayan bir karakterin romanı Aylak Adam. İşi yok derken bizim kalıplarımıza göre bir işi yok, oysa o; kimsenin görmediği, fark etmediği ayrıntılar üzerine kafa yoran (sokaklara isimlerinin neden verildiğini düşünmek gibi), diğer insanların bu tekdüze hayatta nasıl varolduklarını her an sorgulayan ve gerçek, saf aşkı arayan bir "aylak".
http://beyazkitaplik.blogspot.com/2012/08/aylak-adam-yusuf-atlgan.html

10 yıl, 2 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

düşünce 'aylak'sızlığı,arama ısrarcılığı ve yılmazlığıyla özendiğim,içimdeki seslerin yükselmesini sağlayan c.

10 yıl, 11 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Anlatizmaz okunur. On numara...

10 yıl, 10 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

kitaba 10 üzerinden 10 verebilirdim tek düşündüğüm beni pek tatmin etmeyen sonu.
Bunun dışında hayatımın kitabı olabilirdi.
Gerçi bu haliyle bile öyle..

10 yıl, 9 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Ben de C gibi aylak olmalıydım farkındalığına sebep olan kitaptır. Aylaklık güzeldir, hakkını verebilirseniz.

10 yıl, 8 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Bu kitabı okumayan arkadaslarimla irtibati kesmeyi düşünüyorum o kadar :) mutlaka ve mutlaka okunmali!

10 yıl, 7 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
9 puan

Yusuf Atılgan'ın önünde saygıyla eğiliyorum.

10 yıl, 1 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

"Yarın..Yarın ne olacak?Sevgi dedikleri bu iç karışıklığı,bu özlem mi yoksa?Nazım'la böyle olmazdı.Ben yönetirdim.Üzgünüm.Haydi uzat ellerini,somurttuğum zamanlar yaptığın gibi,yanaklarımı tutup ger de güleyim."

Harika bir kitaptı..Bu cümlelerden sonra başka ne söylenebilir ki?
İyi ki okumuşum dediğim kitaplar arasına girdi :)

10 yıl, 2 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

ben C. gıbı karakterlerı cok severım..yusuf atılgan edebıyatımıza harıka bı karakter ve kıtap bırakmıs..

1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Mükemmel. İnsanın kendinden çok şey bulduğu kitap türlerinden. Yaşasın aylakizm

9 yıl, 11 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Açıkçası ne aradığını bilmeyen ,tüm değerlerini yitirmiş ama yine de tek bir değere inandığını kendine kanıtlamaya çalışan (daha çok küçüklüğünde hasretini çektiği bulunması imkansız bir şeyi arıyor) ve bunu başaramayan ,her aradığında istediğini bulduğunu sanan ama bulamayan çaresiz bir insanın hayatına şahit oldum. Beğendiğim ,beğeneceğim ve vazgeçemeyeceğim başucu kitaplarımdan biridir.

Bir aşığın , bir sevgilinin 3 perdelik oyunu ;

Kadın sorar erkeğe : '' Neden bu kadar karamsarsın? ''
Erkek: ''Sen neden değilsin ?''
''Çevrene bakmıyor musun hiç?''
''En mutlu görünenlere bile ? Bütün bunlar üç oda , bir mutfak , iki çocuk düşü ile başlıyor'' ''Sonra ? Sonra ise üç perdelik bir dram başlar. ''

1.perde : Dağlar dümdüz (at gözlü kör sevgilim,hadi aç gözlerini)
2.perde : ne çok tepe! (Gözlüklerinin birinin camı kırılır ,gerçeği görür yada görmeye yakın, eh söylemiştim sana ) ,
3.perde : ova batak.(En sonunda çıkardın o gözlüklerini eh hoşgeldin yavrucuğum , artık iş işten geçti dayanacağız ya sabır)
* En başında neden şikayet etmiyordun ? Her şeyi kabullenmiştin oysa ki :)
** ( Yanlış anlaşılmasın erkek veya kadın her iki kesime dayalıdır bu yorum )

Bir kesit ;
*Kimi erken , kimi geç gelir ; onun hiç ummadığı anda gitmeye kalkardı. Konuşurlarken susuverdikleri oluyordu. Eskiden , aralarındaki suskunluk uzadıkça , bir şeyler bulup söylemek gereğinin verdiği tedirginliği duymazdı.İki haftadır, bir şey yitirmekten korkarmış gibi , sık sık sarılıyorlardı.

Biraz fazla dürüst olacak ama ;
Erkek köpekler gibiyiz. Onlar koklaya koklaya, biz sürtüne sürtüne.

9 yıl, 4 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
7 puan

Uzun zaman okurken çok sıkılırım diye kütüphanemin bir köşesinde bıraktım bu kitabı.
Çok bohem bir havayla yazılmış olan bu kitap ortalarına doğru baya bir sardı.
İçinde düşünmeye değer bazı tespitler var beğendiğim

7 yıl, 10 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
8 puan

http://kitapeylemi.blogspot.com/2013/12/116-aylak-adam-yusuf-atilgan.html

9 yıl, 3 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Temmuz 23'ün yanına yalnız iki kelime yazılmıştı: "onu seviyorum." buna da inanmadı. "yalan! beni sevseydin o günün 23 Temmuz olduğunu bilmezdin."
-
Hİç bir kitaba bu kadar geç kaldığımı düşünmedim. Benim düşüncelerim, benim duygularım, benim aylaklığım kitaba aktarılmış gibi. adeta benden bir parça gibi. işte hep bundan dolayı sustum. konuşmak gereksizdi. biliyordum; anlamazlardı.

7 yıl, 6 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Öncelikle Türk Edebiyatı’na yön vermiş böyle eserleri kendi dönemini göz önünde bulundurarak değerlendirmek gerek. Bugün sahip olduğumuz çeşitlilikte ve ulaşabildiğimiz neredeyse tüm dünya eserleri arasında dikkat çekmeyen bir açıdan, teknik ya da içeriği ilk kez kullanıyor olması gibi bir öneme sahip olduğu unutulmamalıdır. Ki Aylak Adam C. de Raif Efendi ile başlayan, “varolmak ile yaşamak arasındaki farkı" sorgulayan ve sorgulatan bir karakter olarak edebiyat tarihinde haklı bir yere sahiptir. Fakat bu eser günümüze de pekala uyumlu. Gelir düzeyi ne olursa olsun hangimiz ne kadar özgün kalabiliyoruz? İş, okul, hayat mücadelesi ya da ailevi sorumluluklar varken kaçımız bırakın aradığımızın peşinden gitmeyi, neyi aradığımızı kendimize sorabiliyoruz? Ben de C. karakterinin züppeliğini sevmeyenlerdenim. Bununla birlikte o “ihtimali” aramaktan vazgeçmemesine de imrenmedim değil. Bir de şu var ki batıya dönük Çağdaş Türk Edebiyatı'nın ilk dönem eserlerinden sayılabilecek bu romanda konuyu sadece amiyane tabirle “karı kız peşinde koşmak” olarak algılamamak gerek. Burada tek aranan Maria Puder tarzında bir kadın değil. Genel olarak hayatın tüm alanına yayılmış bir arayış, bir yabancılaşma söz konusu. Ayrıca C. ile B. nin yollarının bir türlü kesişmemiş olması ve kapanış cümlesinin çarpıcılığı kitabı ayrı bir yere taşımak için yeterli sebep. Tüm bunlara rağmen Türk Edebiyatı'nın üç uyumsuzundan hangisi deseler yine ve hep Selim Işık derim.

4 yıl, 4 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
5 puan

depresyona girdim bitirdikten sonra. yalnızlıgın hikayesi. değişik bir anlatım tarzı var.
ilk sayfaları atlattıktan sonra alışacaksınız.
depresyona girdiğimi söylemiş miydim?

8 yıl, 1 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

biliyordu, anlamazlardı..

7 yıl, 9 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

''Hep ölçülü, biçimli mi davranmak gerek? Kim demiş??''

7 yıl, 3 ay

Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski