Bu kitap okunur okunmaz unutulmak için yazıldı. Suya yazı yazar gibi... Siyah Süt kadınlığın, kadınların hayatının kasvetli ve karanlık ama son tahlilde geçici bir dönemiyle ilgili. Birdenbire gelen ve geldiği gibi hızla dalgalar halinde çekile çekile giden bir haletiruhiye burada incelenen. Bu haliyle elinizde tuttuğunuz kitap bir nevi tanıklık. Otobiyografik bir roman.
(...) Annelik dünyanın en yaşanılası, en muhteşem lütuflarından biri; güzel ki hem de nasıl. Aldığı tüm övgüleri fazlasıyla hak ediyor.
Öylesine benzersiz, öylesine kıymetli... aynı zamanda çetrefil, karmaşık ve kimi zaman hayli ağır.
Siyah Süt, cesur, şaşırtıcı, tılsımlı bir roman: Bunca kötülüğün ortasında, bize umut veriyor Elif Şafak, dayanabilmek, direnebilmek ve sonra hayata, bir mucize gibi, yeniden başlayabilmek için.
Selim İleri
Yatak odasındaki komodinin üzerinde yuvarlak bir ayna var. Kenarları gümüşten. Aynanın ortasında bir kadın duruyor. Bedeni patiskadan bez bebek; bir tek bakışları etten ve kemikten. Bakıyor kendine dinmeyen bir merakla. Ayırmıyor gözlerini suretinden.
Oysa bilmez mi ki ''bakmak'' masum bir şey değildir ya da aynalar basit birer obje? Bilmez mi ki aynaların yüzeyleri ya bir kumaş parçasıyla örtülmeli ya da duvara doğru çevrilmeli? Bu kadar mı kayıtsız geleneklere? Yoksa bile bile mi çiğniyor kaideleri? Asırlık öğretilerle inatlaşmak istercesine?
''Her ayna anahtarını kaybetmiş bir kapıdır. Açılır Diyar-ı Esrar'a. Olur da fazla bakarsan aynaya, aralanıverir kapı, kaybolursun sonsuzlukta.''
Kadının saçları gelişigüzel bir şekilde toplanmış, sağdan soldan çalı gibi saç tutamları fırlamış. O tutamlardaki her bir saç teli dile gelmiş, isyana gelmiş. Bas bas bağırıyor:
''Ne olur artık bizi yıka, bizi tara, bizi topla!''
Saç dipleri daha da beter haykırıyor, feryat figan.
''Ne olur artık bizi boya. İnsan içine çıkamaz olduk utancımızdan. İstersen civciv sarısına boya. Hatta seneler evvel bir keresinde kızıl yapmaya kalkmıştın da korkunç olmuştuk hani. Ona bile razıyız. Yeter ki boya bizi, unutma!''
(Önsöz'den)
Bu kitap okunur okunmaz unutulmak için yazıldı. Suya yazı yazar gibi... Siyah Süt kadınlığın, kadınların hayatının kasvetli ve karanlık ama son tahlilde geçici bir dönemiyle ilgili. Birdenbire gelen ve geldiği gibi hızla dalgalar halinde çekile çekile giden bir haletiruhiye burada incelenen. Bu haliyle elinizde tuttuğunuz kitap bir nevi tanıklık. Otobiyografik bir roman.
(...) Annelik dünyanın en yaşanılası, en muhteşem lütuflarından biri; güzel ki hem de nasıl. Aldığı tüm övgüleri fazlasıyla hak ediyor.
Öylesine benzersiz, öylesine kıymetli... aynı zamanda çetrefil, karmaşık ve kimi zaman hayli ağır.
Siyah Süt, cesur, şaşırtıcı, tılsımlı bir roman: Bunca kötülüğün ortasında, bize umut veriyor Elif Şafak, dayanabilmek, direnebilmek ve sonra hayata, bir mucize gibi, yeniden başlayabilmek için.
Selim İleri
Yatak odasındaki komodinin üzerinde yuvarlak bir ayna var. Kenarları gümüşten. Aynanın ortasında bir kadın duruyor. Bedeni patiskadan bez bebek; bir tek bakışları etten ve kemikten. Bakıyor kendine dinmeyen bir merakla. Ayırmıyor gözlerini suretinden.
Oysa bilmez mi ki ''bakmak'' masum bir şey değildir ya da aynalar basit birer obje? Bilmez mi ki aynaların yüzeyleri ya bir kumaş parçasıyla örtülmeli ya da duvara doğru çevrilmeli? Bu kadar mı kayıtsız geleneklere? Yoksa bile bile mi çiğniyor kaideleri? Asırlık öğretilerle inatlaşmak istercesine?
''Her ayna anahtarını kaybetmiş bir kapıdır. Açılır Diyar-ı Esrar'a. Olur da ... tümünü göster
Kesinlikle çok sıkıcı bir kitap..Kitap okumayı çok seven biri olarak sayfaları atlayarak okudum resmen..:( ona rağmen bitiremedim..!
Hem anne hem yazar olmanın sorumluluğu altında ezilen binlerce kadının hikayesi,ve Elif Şafak'ın kendi yaşadıkları öyle güzel anlatılmış ki!
Parmak kadınlara da bayıldım ayrıca :D Sinik Entel Hanım,Pratik Akıl Hanım,Anaç Sütlaç Hanım,Saten Şehvet Hanım,Hırs Nefs Hanım,Can Derviş Hanım... :D
Ooooo Lord Poton'u unutmadım,unutamam,postnatal depresyon'dur kendisi :D
Okumaya değer değil,KESİNLİKLE OKUYUN! dediğim bir kitap,okuyun okuyun :D
Bu kitap ile tanıştığım ve bu kitabı her gördüğümde ya da yeni doğum yapmış bir anne gördüğümde hala hatırladığım küçük Elif'ler var.
Her biri kadının ,başka bir yanını yansıtan küçük kadıncıklar.
İçine yaptığı yolculukta başlar kapı kapı gezmeye Elif Şafak.
çinde bir çok kadın yazar,kitaplardaki kadın karakterler, hatta erkek yazarların eşleri penceresinden de bakılmış yazarlık ve anneliğe.
Onların yaşamlarındaki yazarlık yada annelik tercihlerini de irdelemiş.
http://bestemina.blogspot.com/2012/12/siyah-sut.html
KADIN YAZARLARIN HAYATI ÇOK İLGİMİ ÇEKTİ.
KİTABI OKURKEN BİR YANDAN DA YAZARLARIN HAYATLARINI ARAŞTIRDIM:
İÇİNDEN SESLER KOROSUNA BAYILDIM.
KİTAP BİTTİĞİNDE MESAJ TAM OLARAK ALINMIŞTI.
Nedense İç sesler korusunu çok sevdim.
Sylvia Plath'ın ölümünden çok etkilendim.
Edebiyat dünyasına dair çok iyi bilgiler var bu kitapta bence.
Yazarın dedigi gibi var okunup unutulmalı bi kitap heleki hamilkeyken okumayın derim :(
Anneliği ya da anne olma evresini pürüpak tertemiz bir sayfa olduğunu sanan ve yaşayanlar için değil bu kitap. Onu baştan söylemek lazım, daha çok kendisiyle kavgalı, sürekli kafasında birden fazla karakteri ve yönüyle çekişenlere göre...Bayıldım!
Ben beğenmedim şahsen.Bu kitabını çok duymuştum güzel diye,Elif şafak okumayı da istiyordum.Bu kitapla başlayayım dedim ama hiç iyi etmemişim,beklediğim gibi çıkmadı.Bana hitap etmiyo kitap.Yazar daha çok hamilelik ve kadın yazar olmak la ilgili yazmış hep.Ben arka kapaktan farklı bi şekilde algılamıştım konuyu.Ünlü kadın yazarları ve onların "yazarlık-hamilelik" konusunda nasıl bi davranış sergilerdiklerini anlatmış.İlgisini çekenlere çok hoş gelebilir ama benim ilgi alanım değilmiş kendisi.
Tebeşirle çizilmiş bir seksek oyunu kadar uçucu bir çisgisi var hayatın. Farkında olmadan basıyorsun çizgiye. Kızıyorlar anında. “Yandın !” diye atılıyorsun oyun dışına....
Çizginin öbür yanı intihardır. Öyleyse yaşamak, intiharın kenarında kıyısınada, belki de tam eşiğinde zıplayıp durup, zaman zaman ayaklarını boşluğa sarkıtmak pahasına oynamak, oynamak, hic yanmayacakmış gibi oynamaktır....
annelerin yada anne adayların belki de her sayfasında kendinden bir parça bulabileceği, duygu ve düşüncelerinde yalnız olmadıklarını hissettiren bir kitap. tavsiye ederim.
Çok severek okuduğum,her insanın içinde bulundurduğu minik adamcıklara dokunmuş yazar...
Bir kaç kez daha okumak istediğim bir kitap..
Aslında konusu güzel: çalışan kadın olmakla, kadına yüklenilen sorumlulukların çatışması ele alınmış ama kusura bakmayın ama o kadar sıkıcı ki beni böyle bir konudan mahrum etti. İstiyorum ama okuyamıyorum; beni bu çelişkilere sürüklediğin için teşekkür (!) ederim Elif Şafak.
Elif şafak kitaplarını pek sevemiyorum nedense ama mizahi anlatım tarzıyla en sevdiğim kitabıdır.
Çok hassas bir dönemde okudum :-) Çok da okunası değil... Olumlu bir örnek okumayı tercih ederdim...
Doğru dönemde okuduğumu düşündüğüm kitap...
biter bitmez bebeğime kavuşmuştum :)
Elif Şafak'ın okuduğum kitapları arasında bir hayli sönük kaldı açıkcası. Yazarın yaşadığı bunalımı anlaşılabilir bir dille ifade etmesi bir diğer sayfaya geçmemi sağlayan tek şey oldu.
kadınlara göre bir kitap bence, kadınların okuması daha zevkli olur :) ama erkek oalrak beğendim
Elif Şafak'ın en keyifle okuduğum kitabıdır. Kadınlıktan anneliğe geçiş dönemini hatta geçemeyişini, bocalamasını, ruhsal gelgitlerini anlatır. Bu kitapta kullandığı tarz ve üslup çok farklı çok eğlenceliydi.
beni eğlendirdi, ama öyle bi kitap değil bu değişik, çok basit ama okunulmayacak kadar da değil
Elif şafak ın kariyer mi çocuk mu ikileminde kaldığı ve bunu anlattığı bir roman . Sanırım belli bir yaş kitlesine hitap ediyor
çalışan bir annenin yaşadığı sıkıntı ve bunalımlar ancak bu kadar güzel anlatılabilir...
Kesinlikle bir erkeğin okuyacağı kadar akıcı değil, kendi sıkıntımdan sıkıldım kitabı okurken.
Lohusalık dönemi ancak bu denli karabasan dolu bir romana dönüşebilirdi. Korktum, sıkıldım, bunaldım, hayal kırıklığına uğradım. Sen ne yaptın Elif Şafak?Araf'ı yazan kişiye ne oldu?
Zaman zaman sıkıldığım, zaman zaman tat aldığım bir kitap oldu. Bana göre ortalama seviyedeydi.
Ayrıca kadın dergilerinde çıkan testlere benzer bir testin romanda ne işi vardı merak ettim.
Hamilelere yönelik olduğu çok açık diye yazmayacağım :) Benim gibi okurlar da ; ya bir yerden eline geçtiğinden olsa gerek yada meraktan. Bizdeki parmak adamların seslerini de biri ortaya çıkarsa ya :)
Kitapta ise doğumdan sonra yaşanan bunalımı anlatıyor , safhalarıyla birlikte denilebilir.
Karton Cilt, 304 sayfa
Kasım2007 tarihinde, Doğan Kitap tarafından yayınlandı