Eser Türk toplumunun medeniyet değişimi süreci içindeki durumunu, fertten yola çıkarak topluma varan bir teknikle anlatıyor. Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde zengin hayat hikâyeleriyle Türkiye'nin meselelerini, kendine has yorumlarıyla medeniyet değiştirme girişimlerinin insanımızı soktuğu çıkmazları araştırmakta, yaptığı tahlillerle de insanımız ve toplum yapımız üzerine dikkate değer hükümlere varmaktadır.
Eser Türk toplumunun medeniyet değişimi süreci içindeki durumunu, fertten yola çıkarak topluma varan bir teknikle anlatıyor. Tanpınar, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nde zengin hayat hikâyeleriyle Türkiye'nin meselelerini, kendine has yorumlarıyla medeniyet değiştirme girişimlerinin insanımızı soktuğu çıkmazları araştırmakta, yaptığı tahlillerle de insanımız ve toplum yapımız üzerine dikkate değer hükümlere varmaktadır.
roman çıldırış sonrasını anlatır. roman da mantık aranmamalıdır. bina doğudan batıya geçişi simgeler nitekim binanın yerine aslında bir cami yapılacak tır ve cami doğunun temsilidir. enstitü ise batıyı yakalamak adına yapılmış bir binadır. bina üç katlıdır ve katlar arasına merdiven koymak unutulmuştur. bu da bir semboldür. tanzimat öncesi, tanzimat ve cumhuriyet dönemlerini temsil eder katlar aralarında bir bağ yoktur, bir birinden kopuk dönemlerdir. doğu ile batı arasına sıkışan insanın trajedisi anlatılır. ironik bir eserdir. tanpınar'ın huzur
romanının devamı niteliğindedir. biri çıldırış öncesi huzursuzluğu, diğeri çıldırış sonrası huzuru temsil eder. zaman olarak da ikisi uçları temsil ederler. romanda babasızlık sorunu da temel konudur. adlar soyadlar hepsi semboliktir.
hayri irdal; hayırlı işler yapan anlamına gelen ismi ve irdelemek kökünden gelen bir soyadı vardır. halit ayarcı ise ayardan gelen soyadı ile dolandırıcı, kurnaz, işbaz insanı temsil eder. dr. ramiz'in ismi ise bilgili, akıllı, zeki anlamına gelir ki o aydın insanı temsil eder. insanın değersiz olduğu anlaşılmıştır o dönem edebiyatında ve bu şekilde iğneleyen ironik bir eser yazılmıştır.
Yer yer güldüren, yer yer düşündüren, yer yer şaşırtan bir kitap; Ahmet Hamdi Tanpınar kesinlikle okunması gereken yazarlarımızdan.
5 yıl önce Devlet Tiyatroları'ndaki uyarlamasını izlemiştim, meğer konuya vakıf olmak yetmiyormuş. Tanpınar, yarattığı karakterleri derinlemesine yazmış, resmen kanlı canlı insanları anlatmış. Bir nebze kara-komedi olarak adlandırabileceğimiz metninde dramı ilmek ilmek işlemiş. Sırf bu yüzden Huzur'u okumaya korkuyorum.
Tek kelimeyle de özetlemem gerekirse: Psikanaliz!! :)
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın sembolist anlatım tarzı romanlarında karşımıza çıkar. Ancak muhteva açısından metafizik eğilimleri ile estetik endişelerini şiire ayırdığı halde, sosyal temalar için nesri seçmiştir. Romanları, zengin hayat hikayesinden taşarak Türkiye meselelerine kendine has yorumlar getirir, hicveder.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü yeni bir dönemin müjdecisi değil, bu yeni dönemin birey ve toplumda oluşturduğu travmanın ibret veren hikayesidir. Geleneği ve yeniliği temsil eden karakterler arasında Tanpınar asla taraf tutmaz. Onun yansıtmak istediği şey doğu ve batı kültürlerinin tüyleri diken eden gerilimidir. Tanpınar doğunun yerleşik mizacını eleştirdiği gibi `Nuri Efendi` gibi bir karakterle de bu kültür mirasını değerlendirir. Tahsilini batıda gerçekleştirmiş `Doktor Ramiz` psikanalize olan hayranlığıyla birlikte, `Hayri Bey`'in, Nuri Bey'den devraldığı aldığı tutumlu mirasa da hayranlık duyar.
Ancak mühim karakterler `Halit Ayarcı` ve anlatıcı Hayri Bey olarak göze çarpar. Hayri bey `dinlemesini` bilir, bu yolla etki etmekten ziyade etkiye maruz bırakmıştır kendisini. Nuri Bey'in saatçilik hususundaki zarif hassasiyetini benimser ancak asla kendini adayamaz. Daha sonra tanışacağı Halit Ayarcı ise Hayri Bey yoluyla, Nuri Beyden aldığı ilhamla devrin istikbalini sağlamaya girişir.
Diyaloglar ve karakterler ölçü alındığında kesinlikle uluslararası seviyede bir eserdir.
Ayrıca reklamcının el kitabı olmalıdır Saatleri Ayarlama Enstitüsü, kitap yenilikle serpilen tutku değişik bir tat bırakır.
Doğu ile Batı kimliği arasında kalmış ve bu iki uygarlık arasında bocalayan toplumumuzun yanlış tutumlarını, davranışlarını, saçmalıklarını alaya alan, eleştiren bir romandır. Kitapta pek çok eski Türkçe kelime mevcut. Bu sebeple sözlüğe sık sık başvurmak gerekebilir. Kitabın adı da konu da çok orijinal. Ancak kitap genel olarak okunması oldukça ağır, anlatımı akıcı değil ve okuması yorucu olabilir. Bizim büyük ve başarılı romancılarımızın temel bir sorunu var. Hep bir mesaj verme kaygısı, psikolojik ve sosyolojik oldukça derinlikli tahliller... Örneğin Tanpınar bu eserinde insanı birçok yönüyle ele alabilen bir yazar olarak eserindeki titizliği takdire değer. Ama bu titizlikten kaynaklanan detaycılık romanın okunmasını zorlaştırıyor, okuyucuda bıkkınlık oluşturabiliyor. Aslında kitap (en azından benim bilgi düzeyime göre) kısmen akıcı bir dille yazıldığı halde kolay ilerlemiyor. Çok fazla karakter içermesi insanı zorlayabiliyor. Yazdıklarımda bir çelişki var gibi gözükebilir, ama belirli düzeydeki okuyucuları kitap, anlatımdaki yalınlık!, kelimelerdeki ahenk ve kurgudaki trajikomiklik gerçekten mest edebilir. Ama işte dedim ya, (kitabı salt bir öykü olarak okuyanlar için) genel anlamda sıkıcı bir eser, (kitaptan bir mesaj bekleyen) belirli yetkinliğe sahip insanlar için sıkıcı olmayabilir... Kitabı okurken Orhan Pamuk'un eserleri geldi aklıma. Orhan Pamuk sanki Tanpınar'ın tarzından etkilenmiş gibi geldi bana.
Türk Roman Kategorisinde okuduğum en ilginç, en absürt ve en yaratıcı romandı. İçinde hiciv, ironi ve taşlamalarla dolu mükemmele yakın bir sistem eleştirisi yapmış Ahmet Hamdi Tanpınar.
Okuyup, bitirdikten sonra "Keşke biraz daha uzun olsaydı" dediğim kitaplardandı. Mühim(!) binalarında çok mükemmel(!) işler başardığını düşünenlere ayrıca tavsiye edin. Okusunlar, görsünler...
Safkan Türk edebiyatı okumak isteyenler için güzel bir klasik.. Dili yazıldığı dönemdeki haliyle okumak isteyenler için YKY iyi bir basım olmuş.. Hiç olmayacak, en saçma fikirlerin bile, -belki kendini kandırarak, belki inanıyor numarası yaparak, belki de garip bir şekilde tüm o saçmalıklara gerçekten inanarak- bozuk devlet düzeninde nasıl uygulandığının güzel bir örneği.. Değişik bir Türk klasiği okumak isteyenler için tavsiye edebilirim..
Yazarın insan tahlilleriyle bezediği, bürokrasinin ve Türk uyanıklığının nelere kadir olduğunu anlatan, dili ve uslubuyla beni mest eden bir kitaptı. Başlarda hikayenin nereye gideceğini kestiremediğimden konu anlamsız ve sıkıcı geldiyse de kusurları ve ayıplarıyla aslında bizden biri olan Hayri İrdal bize para ve şöhretin özellikle hak edilmeden geldiğinde insanları ne hallere soktuklarını başarıyla anlattı. Tanpınar şiirlerinde olduğu gibi bu romanında da edebi gücünü bana kanıtlamış oldu.
Tanpınar'ın ilk okuduğum kitabı Huzur'du. S.A.E Huzurdan oldukça farklı. Bu kitapta Tanpınar'ın muzip tarafı ağır basmış. Huzur çok dingin, ağır başlı bir kitapken, S.A.E maceraperest, akıcı, komik ve şaşırtıcı. Tanpınar absürdü ince ince işlemiş roman boyunca.
Çok iyi bir gözlemci. Cilt cilt kitapların anlatmak için kendini yırttığı konuları çok farklı karakterler yaratarak bir çırpıda anlatıvermiş.
Halit Ayarcı, Hayri İrdal, Nuri Efendi hepsi birer dönem aslında. Geçmiş ve gelecek...Üslubu bir miktar zorlayıcı olmasına rağmen keyif verici.
Tanpınar gerçek bir usta.
Kitap'ın Halit Ayarcı ile başlayan kısmını okuduktan sonra, keşke şöyle adam gibi bir prodüksiyon ile hiç bir şeyden korkmadan, ön yargılarımızı yıkarak bir filmini çekebilsek diye düşündüm. Umarım bir gün olur.
Bireysellikten topluma doğru insan ilişkileri, psikolojik vurgunlar ve detaylar bir harikaydı. Anlatım dili akıcı. kullanılan türkçe kelimeler de çok iyiydi. Okuyun derim.
http://ebediyenedebiyat.blogspot.com/2012/07/saatleri-ayarlama-enstitusu-ahmet-hamdi.html
Kitapkardesligi grubumuzun temmuz ayi kitabiydi..inanilmaz yordu beni...sanirim bu ilk ve son Tanpinar kitabi oldu benim icin.
Tanpınar'ı bana sevdiren kitap. Huzur'u okuyamayıp yarım bırakmıştım ama bu kitap klasik Türk bürokrasisini çok ince değerlendiriyor ve hayatımızdaki lüzumsuzlukları fark ettiriyor.
Pek akıcı bir kitap değil ama entellektüel kesime birşeyler kazandırır. bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Orhan Pamuk'un etkilendiği yazarlardan biri olmalı. Zira zaman zaman benzer anlatımlarla karşılaştım.Yazarların birbirinden etkilenmemesi mümkün değil tabii ki.
Oldukça trajikomik bir roman. Sonlarına doğru biraz sıkılsamda 400 sayfa roman kolayca okunuyor. Doğu-Batı karmaşası Hayri İrdal ve ailesi gözünden etkileyici bir şekilde anlatılmış. Çok güldüğüm yerler oldu. Sonuç olarak bugünde pek birşeyin değişmediğini görüyorum. Tavsiyemdir, okuyun
Pek çok insan kitabın ilk sayfalarının zor ve sıkıcı olduğunu yazmış. Benim için tam tersine, kitabın ilk 100-150 sayfası çok daha cazipti. Hayri İrdal'ın çocukluğunu anlatan bölümlerden müthiş keyif aldım. Sonra, sıra saatleri ayarlama enstitüsüne geldiğinde sıkılmaya başladım. Son 100 sayfayı sürüne sürüne bitirdim. Bilmiyorum, belki de kitabı okuma zamanlama ilgilidir.
Ağır bir dili olan bir kitap.Anlatımı bana karmaşık gelmekle beraber sonunu merak ettiğim bir kitaptı.Kitaptaki olayların karmaşıklıkları sonucu rüyalarımın da karmaşıklaştığı bir kitap.İlginçliği,olaylara felsefik bakış tarzı,değişik yaşam tarzları ama çoğunlukla karakterlerin yaşadığı çıkmazlıklar,olumsuzluklar ile insanı sıkan bir kitap.Yaşama olumsuz bakmamızı sağlayabilir bence daha pozitif ve daha yalın dilde bir kitap okunabilir.
Adı saatleri ayarlama enstitüsü fakat gerçekten böyle bi enstitüye gerek yok kitabın sonunda zaten gerek olmadığı enstitütü kurucusu tarafından anlaşılıyor. Bu kitap içimi daraltmakla beraber (ki sıkıntılar insana yol gösterir...)Şunu söylemek istiyorum zaman gerçekten çok önemli mantıksız boş işlerle ve kişilerle uğraşmamak gerek aksi halde bakıyosunuz bir ömür gitmiş o insanlar veya o iş sizin ömrünüzü yemiş.Pişman olmadan önce düşünmek şart. Projede en önemli kısmı oluşturan fizibilite iyi yapılmalı. Temel iyi atılmazsa binanın ayakta durması mümkün değil. Bundan da önemlisi niyetiniz.Eğer niyetiniz insanları kandırmaksa ve yalanı gerçekmiş gibi kendinizi de inandırmışsanız durum gerçekten vahimdir.Yalancının mumu yatsıya kadar sonunda herşey hüsran olur.Olan hem size hem çevrenizdeki birçok insana olur.
Gerçek hayat bu kadar(kitapta olduğu kadar) kötü değil... bana göre herkesin herşeye rağmen hayata pozitif bakmasını kafayı çok bulandırmamasını aksi halde obsesif bozukluğa,paranoyaklığa vs. gidilebileceği olasıdır.
Okuduğunuz kitap size hayatınıza olumlu bişeyler katıp sizi mutlu etmeli bence...
Harika bir kitap. Çok güldüm, birkaç kere içim burkuldu, bir kere de ağlayasım geldi. Oğuz Atay'ın bu kitabı sevdiğine eminim.
Saatleri Ayarlama Enstitüsü Türk insanının doğu ve batı arasında bocalamasını irdeleyen bir başucu romanıdır.
Olağandışı. Olağanüstü değil asla, olağandışı. Olamayacak kadar güzel... İronik, çaresiz ve öylece başucunuzda süregelen bir yaşanmışlık.
http://moonlightcat13.blogspot.com/2013/03/saatleri-ayarlama-estitusu-ahmet-hamdi.html
Askerde okuyup bitirdigimde neden daha önce okumadığımı sorguladım. Eski ve yeni arasında kalmışlığı kendi üslubuyla anlatıyor Tanpınar. Karakterleri zihninize kazınacak bir roman
Türk romanları arasında kulvarını kendi belirlemiş bir kitap.Edebiyatımızın en iyi eserlerinden birisi bence.
bu kitaptan çok şey beklemişliğimin ceremesini çektim bütün okuma süresinde. zamanı değildi belki de saatleri ayarlamanın.
http://kitapbocegim.blogspot.com/2013/02/saatleri-ayarlama-enstitusu-ahmet-hamdi.html
keşke Ahmet Hamdı Tanpınrla daha önce tanışsaydım dedirten kitap.herkesin okuması lazım bencee
abdullah efendinin rüyalarıyla çaktırmadan eşleşen noktaları var kitabın içine gizlemiş gibi
Zamana,saatlere bu denli bağlılık etkileyici ama anlatım itibariyle ağır ilerleyen bir kitap.
İçeriğini çok beğendiğim, ilginç dünya görüşleri, güçlü karakterler var ancak dili çok ağır olduğu için okumakta zorlandığım bir kitap. Yine de tavsiye ederim.
Kitap, gerek dili, gerek karakterlerin fazlaligi ve gerekse anlatimin bazi metinlerde cok detayli olmasi acisindan, okurken yordu beni. Bir baska deyisle, okunmasi pekte kolay olmayan bir kitap diyelim. Buna ragmen cok keyifli bölümleri de var, elimden düsüremedigim zamanlar oldu. Tipki kitaptaki Dogu-Bati ikilemi gibi, bende bir okur olarak, baska bir boyutta yasadim bu ikilemi.
Okudugum ilk Tanpinar kitabiydi ve sunu anladim ki, Tanpinar edebiyatimizin yüzaki, gercek bir entelektüelmis. Saatleri Ayarlama Enstitüsü ise, önemli bir roman ve herseye ragmen okunmali diyorum !
Hayri Irdal'i ve Halit Ayarci'yi hic unutmayacagim.
Bazı şeylerin hiç mi hiç değişmediğini en güzel şekilde gösteren kitaplardan biri...
İlk başta saatleri hiç kimsenin tasvir edemeyeceği kadar güzel tasvir etmek ile beraber insanı içine alan bir kitap olsa da, sonrasında kopuyor ve ağır ilerliyor ama çok güzel bir Türkçe ile yazılmış bir kitap. Türkçe'nin tadını almak isteyenlere tavsiye edilir.
Başlangıçta sıkıcı görünse de ilk 50-60 sayfayı anlayarak okuduysanız sürükleyici bir şekilde ilerliyor.Sembolist bir anlatımla toplumda bireylerin tavır ve davranışlarının irdelendiği,başarılı tahlillerin yapıldığı ,yakın tarihimizin hicvedilerek işlendiği klasik bir roman. Manidar insan isimleri Halit Ayarcı,Hayri İrdal,Yangeldi Asaf,Doktor Ramis başarılı bir kurgunun içine yerleştirilmiş.Anlamını hiçbir zaman yitirmeyecek bir roman.
Karton Cilt, [İlk Baskı 1961 Remzi Kitabevi], 395 sayfa
1961 tarihinde, Dergah Yayınları tarafından yayınlandı