Kıyamet Park

“Yakında dünya daha iyi bir yer haline gelecek çünkü ben daha iyi biri olacağım; ama önce halletmem gereken işler var.”

Mozart 5 yaşında beste yapıyordu, Alper Kamu cinayet çözüyor!

Lüks bir otelde gedikli bir gazeteci vahşice öldürülür.
Böylece dünyanın en küçük dedektifinin hayatına renk gelir.
Zanlılar arasında mekik dokurken, 8 yaşında tecrübeli bir rakibi vardır
bu defa: Altan… şeytana pabucunu ters giydiren yeni nesil bir şeytan.
Kahramanımız katili Altan’dan önce bulabilecek midir?
Yoksa davayı, bahsi ve hayalî arkadaşlarını kaybedecek midir?

Kıyamet Park, sahici dehşet ile sahte şöleni biraraya getiriyor.
Her sayfasında katilin gölgesini görecek, maktulün parfümünü duyacaksınız.
Şöhreti ülke sınırlarını aşan Alper Kamu'ya bir kez daha hayran kalacaksınız.

Tıkır tıkır işleyen kurgusu, hiç dinmeyen temposuyla Kıyamet Park bir kahkaha deposu.

Türk edebiyatının müstesna müellifi Alper Canıgüz’den akıllara seza bir polisiye şaheseri daha!

Descartes ile Kansız Celal, Batı ile Doğunun bu iki büyük filozofu, düşünsel sistemlerinin merkezine yerleştirdikleri şüphe unsurunu farklı biçimlerde ele alıp çözümlüyor ve neticede ikisi de aynı sonuca varıyordu: Tanrı vardır,
var olmalıdır. Frenk gururla ünlüyordu: Düşünüyorum öyleyse varım.
Türk çocuğu, müdanasız, el yükseltiyordu: Sen varsan, ben de varım!

“Yakında dünya daha iyi bir yer haline gelecek çünkü ben daha iyi biri olacağım; ama önce halletmem gereken işler var.”

Mozart 5 yaşında beste yapıyordu, Alper Kamu cinayet çözüyor!

Lüks bir otelde gedikli bir gazeteci vahşice öldürülür.
Böylece dünyanın en küçük dedektifinin hayatına renk gelir.
Zanlılar arasında mekik dokurken, 8 yaşında tecrübeli bir rakibi vardır
bu defa: Altan… şeytana pabucunu ters giydiren yeni nesil bir şeytan.
Kahramanımız katili Altan’dan önce bulabilecek midir?
Yoksa davayı, bahsi ve hayalî arkadaşlarını kaybedecek midir?

Kıyamet Park, sahici dehşet ile sahte şöleni biraraya getiriyor.
Her sayfasında katilin gölgesini görecek, maktulün parfümünü duyacaksınız.
Şöhreti ülke sınırlarını aşan Alper Kamu'ya bir kez daha hayran kalacaksınız.

Tıkır tıkır işleyen kurgusu, hiç dinmeyen temposuyla Kıyamet Park bir kahkaha deposu.

Türk edebiyatının müstesna müellifi Alper Canıgüz’den akıllara seza bir polisiye şaheseri daha!

Descartes ile Kansız Celal, Batı ile Doğunun bu iki büyük filozofu, düşünsel sistemlerinin merkezine yerleştirdikleri şüphe unsurunu farklı biçimlerde ele alıp çözümlüyor ve neticede ikisi de aynı sonuca varıyordu: Tanrı vardır,
var olmalıdır. Frenk gururla ünlüyordu: Düşünüyorum öyleyse varım.
Türk çocuğu, müdanasız, el yükseltiyordu: Sen varsan, ben de varım!


Değerlendirmeler

değerlendirme
7 puan

Alper Kamu serisini çok sever çok da gülerim. Yeni kitabı da büyük bir merakla beklemiştim. İşleniş biçimi olarak serinin diğer kitaplarından daha farklı ve sevmediğim bazı noktalar oldu. Öncelikle teknolojinin devreye girmesinden pek hoşlanmadım. Alper Kamu serisini bana sevdiren, olaylar arasında kurulan mantıksal bağ oldu her zaman. Ve ben bu bağın klasik yöntemlerle kurulmasını daha çok seviyorum. Bana göre bu durum Alper Kamu’yu hikayelerdeki asıl gerekli adam kılıyordu. Öte yandan kitabın sonuna kadar ana karakterin “sıradan bir çocuk” gibi aksettirilmesinden de bir parça rahatsız oldum. Evet, Altan karakterinin seriye farklılık kattığı çok açık. Ama Alper Kamu’nun özel bir çocuk olmasına dair ana düşünceyi sarstı ve aslında hareketlerini normalleştirmiş oldu. Oysa seriyi özel kılan ana karakterin normalden oldukça farklı bir çocuk olmasıydı bana göre. Kitabın sonlarına dek, kendi adıma rahatsız edici bulduğum noktalar devam etti. Ancak sonrasında satranç bölümüyle eleştrilerim törpülendi. Aradığım Alper Kamu’yu kitabın sonlarında buldum. Ayrıca yazmadan geçemeyeceğim; seriyi ne zaman okusam Amcabey, Tahtakafa ve Kız Tevfik’i görünce çok eski arkadaşlarımı görmüş gibi mutlulukla doluyor içim. Onlarla beraber bir masanın etrafında toplanmak ne güzel olurdu. Teşekkürler Alper Canıgüz. Bize güzel insanlar, güzel kitaplar kattın.

7 puan

Alper Kamu zebanisinden beteri gelmez derken adam Mefistoteles’ini buldu iyi mi…
Serinin üçüncü kitabında da polisiye kısmı tahmin edilebilir seviyede ki zaten olaydan çok Alper Kamu’nun olayı ele alışını sevdiğimizden oraya çok takılmıyor insan. Fakat bu sefer kendi alanından çıkınca sıradanlaşmış ya da belki de “büyümüş” gibi bir olmamışlık var. Sanırım bu sadece “Güzelyayla şeytan üçgeninin” seriye kattığı mahalle havasının yokluğuyla açıklanamaz. Bunun dışında yine ülke gerçeklerine çok sağlam dokundurmalar ve bir o kadar da sağlam tespitler mevcut. Ayrıca bu sefer kitapta boğaza oturan cümle sayısı bir hayli fazla.
“Derler ki, aşk insanın kendisini mahvedecek şeyi seçmesiymiş.” S.155
“İnsan hayallerini, masaya sürdüğü an kaybeder. S.192

8 puan

8.5

10 puan

Yine Alper Kamu yine şahane bir macera..

7 puan

''Öte yandan tecrübelerim gösteriyor ki, insan ne kadar az konuşursa o kadar az pişman oluyor.''


Baskı Bilgileri

245 sayfa



Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Gizem Kara Burak Uzun casnuuu evrenerarslan EMN
20 kişi

Okumak İsteyenler

Kaotikfare tarçınportakal enessa
3 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski