Fransa 'nin şatafatlı , gösterişli , burjuvazi kesimin yaşamını bir kenara bırakıp Provence'deki eski bir değirmene yerleşerek köylülerin , fakir insanların yaşamlarından kesitler sunulduğu , samimi bir dille yazılmış hikayelerden oluşan Alphonse Daudet'nin özelliklere çocukların mutlaka okuması gereken kitabı. Daudet'nin kitabı hala Fransa da okullarda zorunlu şekilde okutulur. Oldukça canayakin hikayeler ile kırsal kesimin yaşamı gözler önüne serilir. Fransa denilince aklımıza gelen her türlü burjuvazi , lüks yaşam hiçe sayılıp "kıyıda kalanlar" bize aktarılmış. Dili zaten sade ve anlaşılır bir kitap olması itibariyle mutlaka kütüphanemizde yer almalı , çocuklara , gençlere okutulmali.
Arkadaşlarıyla giriştiği bahis sonrası dünyayı 80 günde dolaşacagini iddia eden Fogg ve uşağı Passepartout'un inanılmaz macerası. Bu yolculuk esnasında , yolculuğu sekteye ugratacak bir duzine olay.. Zamana karşı amansız mücadele.. Her türlü engele, çıkmaza karşı soğukkanlıligindan taviz vermeyen Fogg'un hiç bitmeyen inancı.. Ve bir de bir yanlış anlama ile peşlerine düşen polis hafiyesi Fix , yerlilerin elinden kurtarılarak kafileye eklenen son derece güzel bir bayan... Kitap gerçekten çok eğlenceli , kesintisiz heyecan.. Harika bir üslup, sıkmayan bir anlatım..
Tarihin en eski edebiyat eserlerindendir. Eskiyi anlamak ve dönemi yorumlamak adına kral Gılgamış'in yaptıklarını irdeleyebiliriz. Çok odaklanmadigimdan mi tadına varamadigimdan mi pek keyif alamadım. Rahat kafa ile bir daha okuyacağım.
Kitap yarısından itibaren heyecan kazanıyor. Yarısından sonra polisiye haline dönüyor olay. İlk okurken karakterlerin adları konusunda sıkıntı yaşanabilir ama dediğim gibi kitap ilerledikçe her şey rayına oturuyor. Karakterleri daha iyi analiz edebilme , olayları daha iyi değerlendirebilme şansına sahip olabiliyorsunuz. Yani kesinlikle sıkılıp bırakmamak gerek. Kitabın ilerleyen bölümlerinde , olay , akabinde gelişen mahkeme süreci bana 12 Kızgın Adam filmini hatırlattı. Filmi izleyenler ne demek istediğimi anlarlar. Bu tarz kitaplar boşuna klasik olmuyor. Özellikle karakterlerin psikolojik süreçleri mükemmel ele alınmış. O içsel süreçler okuyucuyu kitabın içine daha çok sokuyor. Olayı adeta yaşıyor gibisiniz. Kesinlikle dili itibariyle de harika. Zaten İş Bankası klasikler konusunda klasik haline geldi. Birbirinden çok farklı karakterlere sahip Karamazov kardeşlerin ele alındığı , sonrasında meydana gelen olay ve ailenin düştüğü durum , mahkeme süreci kitabin konusu beni tatmin etti. Herkes kendine göre bir karaktere daha yakınlık duyabilir. Bana Alyoşa diğer kardeşlerine nazaran daha yakin hissettirdi kendini. Kesinlikle okunması gereken bir roman. Okurken 2.5 yaşındaki canım yigenim zor anlar yaşatsa da ki bu kadar uzamasına sebep kendisi çok sevdim.
Çehov tarzı öykücü anlayışıyla edebiyatımızda kendinden söz ettirmiş Sait Faik'in öykülerden oluşmuş kitabı. Sade ve akıcı dili , biZden insanların yer aldığı öyküler ile bir solukta okunabilecek bir kitap.
Gog müthiş derecede zengin bir adam , sonrasında tabiri caizse kafayı sıyırıp akıl hastanesine düşer. Gog zenginliğinin faydalarını sonuna kadar kullanmıştır. Parasinin acamadigi kapı yoktur. Parası ile zengin adamlarla , ünlü yazarlarla , ünlü siyasetçilerle görüşmeler yapıp bunları anilastirmistir. Pappini'nin düşünce dünyasına yolculuk niteliğinde bu kitap düşünce ufkumuzu geliştirecek nitelikte.
Fransız ihtilalini Londra - Paris ekseninde anlatan , burjuvazi- yoksul halk çatışmasını tüm acımasızlıgi ile gözler önüne seren , ihtilâli başka bir pencereden görmemizi sağlayan neden klasiklerden olduğunu okuyunca net şekilde anlayabileceğimiz eser.. Bu olaylar içerisinde ele aldığı , insanı huzunlendiren baba-kiz sevgisi , platonik aşk insanı derinden etkiliyor. Bu olaylar ile aşkın , sevginin harmanlanması kitabı daha etkileyici kılmış. Dili zaten akıcı , okurken kesinlikle sıkmayacak bi eser.. insanların ne kadar acımasız olabileceğini, aşkın insana neler yaptırabileceğini okurken anlıyorsunuz.