Küçük Ağaç'ın Eğitimi

En Son Değerlendirmeler

3 puan

http://moonlightcat13.blogspot.com/2016/02/kucuk-agacn-egitimi-forrest-carter-ks.html

8 puan

Başlarda kitabı anlamakta zorlandım. Çeviriden mi kaynaklanıyor yokda orijinal hali mi bu bilemiyorum ama cümle yapıları çok farklı geldi.Kitabı defalarca bırakmaya karar verdim ama kendimi zorlayıp devam ettim. Çocuğun gözünden anlatılması sizi zaman zaman gülümseten yorumlar yapması kitabı güzelleştiren en güzel şey bence. Olayların yaşanmış olması da ayrıca kitabı değerli hale getiriyor

9 puan

her ebeveynin okuması ve çocuklarına okutması gerektiğini düşünüyorum..

8 puan

Seni özleyeceğim Küçük Ağaç...

8 puan

Daha önce Say Yayınevi'nden bir kitap okumamıştım galiba. Kitabın başında yazarın yaşamıyla ilgili iki sayfalık bir yazı var, sonuna da kitap hakkında yazılanları eklemişler. Bu ayrıntılar hoşuma gitti.

Çeviriden kaynaklandığına inandığım bazı sıkıntılar vardı bazı cümlelerde. Biraz gözüme battı ama çok da takmadım.

Çevreye ve canlılığa olan sevgim, ilgim beni biyoloji okumaya yöneltmişti. Bölümde geçirdiğim bir sene de beni bu konuda daha hassas, daha duyarlı biri haline getirdi. Bir süredir, belki de doğaya en saygılı topluluklardan biri olan Kızılderililer ile ilgili bir kitap okumayı çok istiyordum zaten. Küçük ağaç da bir Kızılderili öyküsü.

Yazar kendi yaşamını yazmış, otobiyografik bir roman. Çok hassas, çok ince. Hepimiz okumalıyız.

7 puan

Kızılderili hayatını küçük bir çocuğun ağzından dinlediğimiz, o hayatı biraz da olsa anlamamıza yardımcı olan bir eser.

8 puan

Küçük Ağaç'ın Eğitimi yazarın çocukluğunu anlatan bir öz yaşam öyküsü. Bir kızılderili olan Forrest Carter büyükbabası ve büyükannesiyle birlikte yaşadığı tecrübeleri çok etkili bir üslupla kaleme almış. Kızılderililerin yaşamlarındaki sadelik,doğallık yazarın anlatımına da sirayet etmiş.

Sadece çocukların,gençlerin değil ebeveynlerin bilhassa eğitimcilerin okuması gereken bir kitap.

7 puan

Daha öncede Kızılderili mantığıyla işlenmiş kitaplar okudum. Zihnimde bu kitapları; Kızılderililerin insanlara, ağaçlara, hayvanlara, tüm doğaya ve evrene olan saygı, duyarlılık, dürüstlük, samimiyet içeren felsefeleriyle bir romandan ziyade öğretici bir kişisel gelişim kitabı etkisinde anlamlandırıyorum.

Küçük ağacın eğitimi; kahramanını Zeze, Küçük Prens, Heidi gibi seveceğiniz bir hikâyede Büyük beyaz adamın Çeroki kabilesine yaptığı zulmü, bu zulüm karşısında yerlilerin verdiği insani mücadeleyi anlatıyor. Küçük ağacın eğitimi erken yaşta anne babasını kaybetmesiyle birlikte büyük anne ve büyük babasının yanında yaşamaya başlamasıyla başlar. Onların yanında ağaçların, rüzgarın sesini dinleyerek doğanın dilinden anlamaya, ölüm olmadan yaşam olmayacağını kısacası hayata dair insanı bir şekilde kendi ayaklarının üzerinde kalmayı öğreniyor. Yaratıcılığı körelten eğitim sitemini sorgulamaya iten yanıyla okunası
kitaplardan..

Küçük Ağacın Eğitimi kimi zaman içinizi sevgiyle, kimi zaman hüzünle doldururken kahramanımız Küçük Ağacı bağrınıza basacaksınız. Ancak yazarla ilgili iddialar otobiyografik eser niteliğiyle kendisini sevdiren bu hikayede içinize kuşku düşürüyor. Forrest Carter ismiyle bilinen yazarımız bir otel odasında esrarengiz bir şekilde suikaste kurban gitmesinin ardından aslında Forrest Carter adıyla hakkında fazla bilgiye ulaşamadığımız ancak daha derine indiğimizde gerçek adı Asa Earl Carter, Ku Klux Klan isimli siyahi karşıtı aşırı faşist gizli bir örgüte üye olduğu, federal hükümetin ırkları birbiriyle kaynaştırma politikasına ve medeni hakların genişletilmesini isteyenlere karşı verdiği mücadeleyle adını duyuran Amerikan başkanı George Corley Wallace’in seçim konuşmalarının yazan yazarın bu kitabı otobiyografik değil tamamen gerçeği yansıtmayan kurgu üzerine yazdığı söylenir.

Kitapta anlatılanlara karşı her ne kadar güvenimiz kırılsa da aşağıdaki altını çizdiğim satırların gerçek hayatta doğruluğuna inandığım için okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Kitaptan Altını Çizdiklerim:

- İyi bir şeyle karşılaştığın zaman, yapman gereken ilk şey bulabildiğin insanla onu paylaşmaktır; bu şekilde iyilik öyle bir yayılır ki nereye gittiğini bilemezsiniz. Ki bu da doğrudur.

-Yalnızca arılar ihtiyacından fazlasını depolar bu yüzden de ayılar tarafından soyulur. Paylarından fazlasını depolayan insanlar içinde durum böyledir. Bu yüzden savaşlar çıkar ve herkes kendi payını artırmak için söz oyunlarına başvurur.

-Onlara göre sevgi ve anlayış aynı şeydi. Büyük anne, anlamadığı bir şeyi sevemeyeceğini söyledi. İnsanları ve Tanrı’yı anlamazsan ne insanları ne Tanrı’yı sevebilirdin.

- Büyük anne, beden aklını açgözlü ya da hırslı olmak için kullanır, onunla her zaman insanları kandırır ve onlardan nasıl maddi çıkar sağlayacağımı düşünürsem ruh aklını bir cevizden daha büyük olmayan bir boyuta düşüreceğimi söyledi.

8 puan

Sonu sanki özet gibi olmuş.
Olsun kitap güzeldi.

6 puan

Daha öncede Kızılderili mantığıyla işlenmiş kitaplar okudum. Zihnimde bu kitapları; Kızılderililerin insanlara, ağaçlara, hayvanlara, tüm doğaya ve evrene olan saygı, duyarlılık, dürüstlük, samimiyet içeren felsefeleriyle bir romandan ziyade öğretici bir kişisel gelişim kitabı etkisinde anlamlandırıyorum.

Küçük ağacın eğitimi; kahramanını Zeze, Küçük Prens, Heidi gibi seveceğiniz bir hikâyede Büyük beyaz adamın Çeroki kabilesine yaptığı zulmü, bu zulüm karşısında yerlilerin verdiği insani mücadeleyi anlatıyor. Küçük ağacın eğitimi erken yaşta anne babasını kaybetmesiyle birlikte büyük anne ve büyük babasının yanında yaşamaya başlamasıyla başlar. Onların yanında ağaçların, rüzgarın sesini dinleyerek doğanın dilinden anlamaya, ölüm olmadan yaşam olmayacağını kısacası hayata dair insanı bir şekilde kendi ayaklarının üzerinde kalmayı öğreniyor. Yaratıcılığı körelten eğitim sitemini sorgulamaya iten yanıyla okunası
kitaplardan..

Küçük Ağacın Eğitimi kimi zaman içinizi sevgiyle, kimi zaman hüzünle doldururken kahramanımız Küçük Ağacı bağrınıza basacaksınız. Ancak yazarla ilgili iddialar otobiyografik eser niteliğiyle kendisini sevdiren bu hikayede içinize kuşku düşürüyor. Forrest Carter ismiyle bilinen yazarımız bir otel odasında esrarengiz bir şekilde suikaste kurban gitmesinin ardından aslında Forrest Carter adıyla hakkında fazla bilgiye ulaşamadığımız ancak daha derine indiğimizde gerçek adı Asa Earl Carter, Ku Klux Klan isimli siyahi karşıtı aşırı faşist gizli bir örgüte üye olduğu, federal hükümetin ırkları birbiriyle kaynaştırma politikasına ve medeni hakların genişletilmesini isteyenlere karşı verdiği mücadeleyle adını duyuran Amerikan Alabama eyalet valisi George Corley Wallace’in seçim konuşmalarının yazan yazarın bu kitabı otobiyografik değil tamamen gerçeği yansıtmayan kurgu üzerine yazdığı söylenir.

Kitapta anlatılanlara karşı her ne kadar güvenimiz kırılsa da aşağıdaki altını çizdiğim satırların gerçek hayatta doğruluğuna inandığım için okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Kitaptan Altını Çizdiklerim:

- İyi bir şeyle karşılaştığın zaman, yapman gereken ilk şey bulabildiğin insanla onu paylaşmaktır; bu şekilde iyilik öyle bir yayılır ki nereye gittiğini bilemezsiniz. Ki bu da doğrudur.

-Yalnızca arılar ihtiyacından fazlasını depolar bu yüzden de ayılar tarafından soyulur. Paylarından fazlasını depolayan insanlar içinde durum böyledir. Bu yüzden savaşlar çıkar ve herkes kendi payını artırmak için söz oyunlarına başvurur.

-Onlara göre sevgi ve anlayış aynı şeydi. Büyük anne, anlamadığı bir şeyi sevemeyeceğini söyledi. İnsanları ve Tanrı’yı anlamazsan ne insanları ne Tanrı’yı sevebilirdin.

- Büyük anne, beden aklını açgözlü ya da hırslı olmak için kullanır, onunla her zaman insanları kandırır ve onlardan nasıl maddi çıkar sağlayacağımı düşünürsem ruh aklını bir cevizden daha büyük olmayan bir boyuta düşüreceğimi söyledi.

8 puan

Küçük Ağaç, (Kızılderili bir çocuk) , beş yaşından on yaşına kadar yanlarında kaldığı büyükanne ve büyükbabadan sevgiyi, duyarlılığı, samimiyeti, anlayışı ve daha bir sürü şeyi öğrenir..Say yayınları tarafından Türkçeye kazandırılan bu kitap, bence bir bilgelik kitabıdır..İnsanın doğayla tam uyumlu bir halde yaşayabileceğini anlatan bir bilgelik kitabı..

9 puan

Küçük Ağaç Kızılderili Çeroki ırkından bir çocuk.Onun anlatımıyla insani duyguları hatırlatan romanı sevdim.

10 puan


Sadece eğitim değil, Çerokilerin tarihi, Büyükbaba'nın tabiriyle "Gidişat" üzerine..yani ki hayata dair, yaşatılması..aktarılması gereken insanî değerler hakkında
bilgece yazılmış bir eser.

Okuduğunuzda sizi etkileyecek pek çok şey bulmanız 'mümkünden de öte'.

9 puan

Çocuk olmayı özlediğimi fark ettim bu kitapla..

10 puan

Annesi ve babasını kaybettikten sonra büyük babası ve büyük annesi ile yaşamını sürdüren kızılderili küçük bir çocuğun ( küçük ağacın ) onlar tarafından sürdürdükleri yaşama hazırlanması , eğitilmesini , yerlilerin beyaz adama karşı verdiği mücadeleyi , beyaz adamın yerlilerin yaşam sahalarına , yaşamlarına nasıl müdahale ettiğini anlatıyor kitap. Son kırk sayfasına kadar sevecenlik , tatlılık , hayata dair oldukça vurucu cümleler ( büyükbaba ve büyükannenin çocuğa öğütleri) içeren kitap son 30-40 sayfada beni benden aldı. İnsanın gözlerini yaşartan bir son. Gözleri yaşartan olaylar silsilesi. Kitabın konu bakımından en son geldiği nokta bizi hüznün koynuna bırakıyor.

Hayatta her şeyden önce kişi veya kişilerde "masumiyet" kavramını arayan , bu kavramın olduğu kişilere hayranlık duyan biri olarak nerdeyse Atesboceklerinin Mezarı adlı anime filmdeki Setsuko karakteri kadar beni etkileyen Küçük Ağaç karakteri beni masumiyeti ve saflığı ile çok etkiledi. Zihnime eminim unutulmamak üzere kazitti kendini. Tabiki o küçük yaşında öğrenmeye , uygulamaya verdiği önem de cabası... Son derece akıcı ve sikmayacak şekilde anlatılan olaylar kitabı elinizden düşürtmüyor.. Bir an önce okuyun...

8 puan

Çok güzel bir kitaptı. Zaten bir çocuk gözünden yazılmış kitapları ayrıca çok severim. Beyaz adamın yaptığı zulmü anlatırken insan şu duyguya kapılıyor; beyaz adam sadece o zamanda ve o yerde yaşamamış, hala varlar ve her yerdeler.. Ki bu doğru. Ve onlarla yaşamaya çalışmak mümkünden de öte..

8 puan

Bir beldenin yerlisi olmanız, oranın sonsuza kadar hakimi olacağınız anlamına gelmez. Yerlisinizdir ancak gün gelir sizin ve atalarınızın doğduğu, büyüdüğü, yaşadığı, öldüğü, çocuklarınızın da doğduğu ve yaşamakta olduğu topraklarda ezilen, sürülen, itilip kakılan, başınızı çevirip bir yere bakmanıza bile müdahale edilen biri, birileri olabilirsiniz. Size bunu yaşatanlar yerli değildir ama gasp etmişlerdir bir kere hayatınızı, geleceğinizi.

Çerokilerin başına gelen de tam böyle bir şeydir. Çerokiler her şeye rağmen ruh bütünlüklerini, onurlarını, dirençlerini korur ve hayata tutunurlar.

Küçük Ağaç, böyle bir ortamda büyükbabası ve büyükannesi tarafından yetiştirilen, Çeroki kabilesinden bir çocuk.

Yazar, Çerokilerin hüzünlü öyküsünü Küçük Ağaç'ın kin nedir bilmeyen, masum gözünden anlatmış. En acımasız davranışlar, en acı olaylar, en zorlu yaşam koşulları bile masum bir pencereden, duygu sömürüsü yapılmadan okuyucuya yalın, durağan ancak ruhsal bir zenginlik içinde aktarılmakta.

Hayatın dengesinin ancak insanın ihtiyacından daha fazlasına sahip olma hırsına kapılmaması halinde sağlanabileceğini "gidişat" kavramı ile açıklıyor yazar, büyükbabanın hikmet dolu sözleriyle birlikte ...

Küçük Ağaç'ın Eğitimini okurken, 'kandaş olma'nın gerçek anlamını da öğreniyoruz. Ekseriyetle aynı kandan, aynı soydan gelmek olarak algılanan kandaşlığın, aslında; birbirini sevmek, saymak ve anlamakla ancak mümkün olacağını anlıyoruz.

Yüzü son derece soğuk olan ölüm gerçeğinin aslında, ruhsal bütünlüğünü koruyan her insanın sevdikleriyle günü gelince buluşacağı bir boyut değişikliğinden ibaret olduğu anlatılmakta, ilerleyen bölümlerin satır aralarında...

Küçük Ağaç'ın ve diğer karakterlerin yaşadıklarında, deneyimlediklerinde; maddi ve fiziksel acı ve ızdıraplara katlanmanın yolunun beden aklı ve ruh aklı kavramlarını bilmekten, özümsemekten geçtiğinin ipuçları görülüyor.

Anlatılan hikayede hayata, olaylara, insanlara kötü bir pencereden bakan, menfaat ekseninde yaşayan insanların aslında dünyanın çirkinleşmesinin en önemli nedeni olduğunu da görüyoruz.

Eserde aynı zamanda; insanlara değer vermeyen sistemlere, politikacılara, sonradan gelip de her şeyin üzerine çökenlere yöneltilen eleştirileri mevcut. Bu eleştirilerde kin, öfke, hakaret, lânet yok. Masumiyet, kanaat, sabır, hoşgörü, saygı ve sevgi penceresinden yöneltilen bir sitem olumsuz hislere zerre kadar teslim olmamış; okuyucuyu da teslim almaya çalışmıyor. O yüzden okurken duygu patlaması yaşamak pek olası değil.

Heidi, Pollyanna, Çizgili Pijamalı Çocuk, Zeze (Şeker Portakalı) bu romanda Küçük Ağaç ile birlikte sanki bir başka formda, bir başka karakterde vücut bulmuşlar; her birinden esintiler var.

Bir de şöyle bir durum var; çok sürükleyici bir eser arıyorsanız o eser bu eser değil. Ancak onca zulüm, onca zorluk ve sevdiklerinin ölümü nasıl sükunetle karşılanır derseniz; Küçük Ağaç'ın hikayesinde, büyükbabanın ve büyükannenin veciz sözlerinde bu soruların yalın ve durağan ama bir o kadar da etkileyici, düşündürücü ve öğretici cevaplarını bulacağınızı söyleyebilirim.

Eser filme de uyarlanmış; okumak zor geliyorsa en azından filmini izlemenizi tavsiye ederim.

Sonuç olarak edebiyat açısından belki bir şaheser değil ama düşündüren, öğreten, hüzünlendiren ama ilginç bir şekilde iyi de hissettiren bir roman...

Keyifli okumalar dilerim.

geri ileri