Yüreğinin Götürdüğü Yere Git

Genç İtalyan yazarı Susanna Tamaro'nun 1994'te yayımlandığı zaman İtalya'da büyük yankı uyandıran ve yılın olayı olan bu kitabı, çok satan kitaplar listesinin başındaki yerini uzun süre bir başka kitaba bırakmamıştır. Eco'nun Gülün Adı adlı romanından sonra en başarılı İtalyan romanı olarak karşılanan Yüreğinin Götürdüğü Yere Git, 80 yaşındaki bir kadının uzaklara giden genç torununa yazdığı ve hem bir iç döküş, hem de vasiyet sayılabilecek mektuplarından oluşuyor. Yalın, güncel bir dille, sevgiyle ve içtenlikle kaleme alınmış, ama asla gönderilmemiş olan bu mektuplarda, yaşlı kadın, kendisinin ve kızının dokunaklı yaşamlarının gizli kalmış yönlerini açığa vururken, bir yandan da hem kendini, hem de kızını irdeliyor; kendine karşı bir iç hesaplaşma yürütüyor. Değişen gelenekler, altüst olan değerler karşısında hissettiklerini torununa sevgiyle, bilgelikle aktarmak isteyen bu yaşlı kadın, kendi gençliğinde yapmayı göze alamadığı şeyleri yapmasını torununa öğütlerken, Yapmaya değecek tek yolculuk, içimize yapacağımız yolculuktur, diyor; o özgün çağrıya kulak vermeli ve yüreğimizin götürdüğü yere gitmeliyiz.

Genç İtalyan yazarı Susanna Tamaro'nun 1994'te yayımlandığı zaman İtalya'da büyük yankı uyandıran ve yılın olayı olan bu kitabı, çok satan kitaplar listesinin başındaki yerini uzun süre bir başka kitaba bırakmamıştır. Eco'nun Gülün Adı adlı romanından sonra en başarılı İtalyan romanı olarak karşılanan Yüreğinin Götürdüğü Yere Git, 80 yaşındaki bir kadının uzaklara giden genç torununa yazdığı ve hem bir iç döküş, hem de vasiyet sayılabilecek mektuplarından oluşuyor. Yalın, güncel bir dille, sevgiyle ve içtenlikle kaleme alınmış, ama asla gönderilmemiş olan bu mektuplarda, yaşlı kadın, kendisinin ve kızının dokunaklı yaşamlarının gizli kalmış yönlerini açığa vururken, bir yandan da hem kendini, hem de kızını irdeliyor; kendine karşı bir iç hesaplaşma yürütüyor. Değişen gelenekler, altüst olan değerler karşısında hissettiklerini torununa sevgiyle, bilgelikle aktarmak isteyen bu yaşlı kadın, kendi gençliğinde yapmayı göze alamadığı şeyleri yapmasını torununa öğütlerken, Yapmaya değecek tek yolculuk, içimize yapacağımız yolculuktur, diyor; o özgün çağrıya kulak vermeli ve yüreğimizin götürdüğü yere gitmeliyiz.


Değerlendirmeler

değerlendirme
5 kişiden, 5 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
8 puan

"Acaba ben de böyle yalnız kalır mıyım?" ve "acaba ben de bir gün kendimi bu kadar iyi ifade edebilecek miyim?" soruları kulaklarımda çınlar.

10 yıl, 3 ay
4 kişiden, 4 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Boş olan bir çok kitap okudum ama düşüncelerimi yansıtan çok az kitaba rastladım. Bir çok satır beni geçmişimden bir anıya götürdü.

Ben bile şuan ki yaşımda yaşlanınca "Neler düşüneceğim?" demekten kendimi alamıyorum. Ama tabiki bununla da kafamı meşgul etmiyorum ; çünkü her insan gibi "carpe diem" misali bir tutum içerisindeyim. Ama alttaki cümleler insanı bir noktada düşündürüyor ,düşündürmemesi için gerçek bir "carpe diem"ci olmak gerekir.

"Ne de olsa bir yaşlının düşüncelerinde gelecek yoktur , daha çok kederli ya da en azından hüzünlüdürler"

Hele bir cümle vardı ki hissettirdikleri bambaşkaydı. Sanki koca bir boşlukta asılı duruyormuşum da etrafımda renkler,insanlar ve akla gelebilecek her şey tek tek var olup yok oluyormuş gibi bir görüntüyle şekillendirmeme sebep olmuştu ;
" Zamanlar değişiyordu , insanlar değişiyordu , çevremdeki her şey değişiyordu ve ben hep kımıldamadan durduğumu hissediyorum."

Herkesin böyle hissettiğine az çok eminim. Belki tam olarak düşünmemişlerdir ama en arkada , çok uzak bir düşünce diliminde bile bu düşünce bir anlık da olsa geçmiştir. Zaman işliyor ve biz ? Biz yaşlanıyoruz. Tıpkı alttaki cümlede belirtildiği gibi ;
"Her zaman yanlış nedir , bilir misin ? Yaşamın değişmez olduğunu sanmak , trenin ray değiştirmeden sonsuza kadar gideceğini düşünmektir."

Oysa zaman geçtiği gibi ölümler de insana acı vermektedir. Her bir ölüm bir çok kedere mahkum eder insanı ama elbet geçer. Ama bazıları ? Gerçekten geçmek bilmez ve bize eziyet eder , korlanmış ateş gibi her daim yakar. Peki bu kederi bu kadar dayanılmaz kılan nedir ? Onu da alttaki cümle tamamlıyor aslında ;

" Ölüler yokluklarıyla değil , daha çok -onlar ve bizler arasında- söylenemeyenler yüzünden acı verirler."

Aslında bunların hepsi bildiğimiz şeyler. Ama durup düşünmek için bildiklerimizden hiçbir zaman yardım alamıyoruz yada ben en azından alamıyorum.
Çok iyi bir yapıttı , doğru bir noktadan kitaba bakmayı başarırsanız gerçekten de bu kısacık kitap aslında upuzun bir hayat gibi gelebilir size.

9 yıl, 3 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
7 puan

"Dil dişin ağrıyan yerine değer."
"Yolunu yitirdiğini, şaşırdığını hissettiğin zaman ağaçları düşün, onların büyüme biçimini anımsa. Unutma ki, yapraği gür ama kökü zayıf bir ağaç ilk güçlü rüzgarda devrilir, oysa kökü güçlü ve az yapraklı ağaçta can suyu binbir güçlükle dolaşır. Kökler ve yapraklar aynı ölçüde gelişmelidir, olayların içinde ve üzerinde olmalısın, ancak böyle gölge ve sığınak sunabilir, ancak böyle doğru mevsimde çiçekler ve meyvelerle donanabilirsin.”

Kitap, okuyup düşünmek ve dersler çıkarmak isteyenler için özlü sözler içeriyor. Bir kitap insana birşeyler verebiliyorsa değerlidir. İşte o değerli kitaplardan biri!

10 yıl, 5 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
9 puan

İsminin sizi şaşırtmasına izin vermeyin, klasik aşk romanları gibi dursa da artık hayatının son zamanlarını yaşayan bir büyük annenin anılarından ve torununa verdiği hayat derslerinden oluşan, insanın içini ısıtan bir yan da acıtan, şeker mi şeker bir kitap.

9 yıl, 11 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

s.136

Yakınlarda bir yerde okuduğuma göre, Amerikan Kızılderililerinin şöyle bir deyişi varmış: "Bir insanı yargılamadan önce üç ay eskiyinceye dek onun mokasenlerinde yürü."

10 yıl, 8 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
9 puan

"Yüreğinin Götürdüğü Yere Git" diyor yazar, kalbin nereye istiyorsa oraya... Okudunuz mu bu kitabı bilmiyorum fakat okumadıysanız şiddetle tavsiye ediyorum. Kısa ama, harika bir kitap. Ders çıkarılacak okadar çok şey var ki bu kitapta.

10 yıl, 1 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

edebiyat yaşamımı dizginleyen bir kitap.. hiçbir yazar ruhuma böylesine dokunmamıştı..

10 yıl, 8 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Üzdü beni,çokta sevdirdi kendini..

10 yıl, 4 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Benim için çok önemli olan kitaplardan biri. 80 yaşındaki bir kadının torununa yazdığı ve göndermediği mektuplar arasında yaşanan bir çok şeyi anlatıyor. Susanna Tamaro hayranı biri olarak önerdiğim kitaplar arasında.

9 yıl, 6 ay
2 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Hayatım boyunca unutmayacağım bir kitap. Yazarda kendini görebilmek ne hoş.

9 yıl, 4 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
7 puan

Kitap yaşlı bir kadının torununa yazdığı mektuplardan oluşuyor.Torununa mektuplar yazarak içini döküyor ve hayatından bahsediyor.Ancak bu mektupları hiç göndermiyor.Asıl yazma amacı vicdanını rahatlatıp, kendine bile itiraf edemediği gerçekleri yazmak.
Kitabı okumaya başladığımda hoşuma gitti ve zevkle okumaya başladım.Güzel keyifli bir kitaptı.Konusu değişikti ve kitap kendini okutuyordu.Kısa zamanda biten keşke bitmeseydi dedirten bir kitap.Kitapta en hoşuma giden şey ise güzel benzetmelerdi.
''Zihnimde pek çok şey kaynaşıyor, dışarı çıkabilmek için birbirlerini, mevsim sonu indirimli satışlardaki hanımlar gibi, itip kakıyorlar.

8 yıl, 3 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Yaşlı bir kadının torununa yazıp göndermediği ya da gönderemediği mektuplardı, "yüreğinin götürdüğü yere git"; seksen yıllık yaşam deneyiminin torununa bırakılan mirası belkide...

Kendi düşüncesini kitapların satır aralarında bulmak bir okur olarak çok etkiliyor beni. Kitabın bir bölümünde,

"Anlayış, bilgiçliğin kibriyle değil, alçak gönüllülükle doğar. Yanlışlık yapmak doğaldır, ama bunlardan ders çıkarmadan ilerlemek bir yaşamın anlamını yitirmesine yol açar.

İnsanın kendi iç dünyasına bakmak istemediği zaman bahaneler bulması dünyanın en kolay şeyidir. Dıştan bir suçlu her zaman vardır. Suçun -ya da daha iyisi sorumluluğun- yalnızca bize ait olduğunu kabullenmek çok cesaret ister."

okurken bir kez daha anladım; sonunda "haklı" bile olsa, "ben sana demiştim"le kurulan her cümlenin hükmünü yitirdiğini...

6 yıl, 4 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

o kadar samimi o kadar sıcak bir üslubu var ki gerçekten o mektupları okuduğunuzu düşünüyorsunuz. Harikaydı.

6 yıl, 1 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Etkileyici, içten bir kitaptı...

5 yıl, 10 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
6 puan

Etkili ve hoş bir kitaptı...Kişisel görüşlerini dikkate almadığım sürece...

11 yıl, 4 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

İlk Tamaro kitabımdı. Bu kitaptan sonra kararsızlık anında bir çok kişi gibi ben de yüreğimin götürdüğü yere gittim. Bir dönüm noktası kitabı pek çok bayan için.

10 yıl, 9 ay
1 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
6 puan

Henüz ortaokulda okumuş olmama rağmen sıkılmıştım. Birkaç hafta önce yine elime aldım biraz karıştırdım ama felsefesi beni yine sarmadı. Yazarın diğer kitaplarını okuma isteği de uyandırmadı.

10 yıl, 8 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
9 puan

Gerçekten de yüreğinin götürdüğü yere git...

10 yıl, 8 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
8 puan

Yine hayata dair klasikleşmişlerden...Okuduğum zaman etkilendiğim kitaplardan biri.

10 yıl, 7 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
5 puan

İlk çıktığı yıllarda efsane olmuştu. Sevdim diyemem sevmedim de diyemem, sanırım şimdi okusam içimi bayar. Okuduğumda lisedeydim cazip gelmişti.

10 yıl, 5 ay
1 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
2 puan

beğenmedim

10 yıl, 4 ay
2 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
4 puan

Sıkıldım ve yarıda bıraktım.

10 yıl, 3 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Bir büyükannenin bazen iyi bazen üzgün torununa yazdığı mektuplar anlatılıyor kitabı herkese çooooook tavsiye ediyorum

10 yıl, 1 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Çocukluk ve yaslılık birbirine benzer. Her iki durumda da, değişik nedenlerle, insan oldukça savunmasız olur; hala -ya da artık- etkin yaşantının bir parçası değildir, bu da korunaksız, açık bir duyarlılıkla yaşamaya yol açar. Bedenimizin çevresinde görünmez bir zırh oluşması ergenlik döneminde başlar. Bu zırh bu dönemde oluşur ve ergin yaşam boyunca kalınlaşır. Gelişimi biraz da incininkine benzer, yara ne denli büyük ve derinse, çevresinde oluşan zırh o kadar güçlü olur. Ama sonra zamanla, çok uzun süre giyilen bir giysi gibi en çok kullanılan yerlerinden yıpranır, dikişleri atar ve ani bir hareket sonucu yırtılır. Başlangıçta hiçbir şey fark etmezsin, zırhının hala seni sıkıca sardığını sanırsın, ama bir gün birdenbire, aptalca birşey karşısında bir çocuk gibi nedenini bilemeden ağlamaya başlarsın.

10 yıl, 2 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
8 puan

Güzel bir kitap

10 yıl, 2 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
6 puan

Muhteşem bir kitaptı diyemem ama içindeki öykü etkileyiciydi...

9 yıl, 6 ay
1 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
7 puan

Bana göre kitapların cinsiyetleri var. Bu kitap ise dişi. Erkek okurlar için duygusal kitaplar çok cazip olmuyor. Bizlerin daha farklı beklentileri var. Kadınların ise aşk ve duygusal kitaplara ilgisi daha fazla. Onlardaki bu duygusal boşluğun sebebi de biz erkekleriz aslında.

Ayrıca anlatım ve dil çok iyi, konu basitti.

9 yıl, 4 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
6 puan

açıkçası fazla beğenmedim ama alınacak çok mesaj var

9 yıl, 9 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Mükemmel.. Her yaşta tekrar tekrar okunması gereken bir kitap.

9 yıl, 5 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Çok duygu yüklü bir kitaptı.Ben bayıldım

9 yıl, 7 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

12 Yıllık dostumdan kalan güzel bir hatıra...

9 yıl, 7 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
7 puan

Biraz hayal kırıklığına uğradığım yerler olsa da güzel diyebilirim.

9 yıl, 7 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

yorum burda:

http://egemvekitaplarim.blogspot.com.tr/2015/05/yureginin-goturdugu-yere-git.html

7 yıl, 10 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

doksanlı yıllara damgasını vuran kitap.soluksuz okuduğum hayatıma yön veren kitaplardan biridir

9 yıl, 2 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Çok özelliği olmayan bir kitap olmasına rağmen sanırım hiçbir kitabı kendimle bu kadar özdeşleştirmemiştim. Kitabın tamamen aynı düşüncede olduğum satırlarının altını çizdiğimde resmen kitabı çizdiğimi fark ettim.
Edebi açıdan da bu kadar güzel somutlaştırma yapılan bir kitap hiç okumamıştım.

8 yıl, 6 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
3 puan

Bir anneannenin torununa yazdığı mektuplardan ibaret kitap. Gereksiz uzun. 157 sayfa gerçi ama yine de bunak bir ninenin torununa söyleyecek bu kadar şeyi olmamalı. Hadi var diyelim bari bunu daha kaliteli bir yazar yazsaydı istiyor insan.

Sevmedim, fazlasıyla yapmacık buldum kitabı. O kadar sık ve saçma benzetmeler vardı ki canım sıkıldı. Sayfa 38' de ''Ama oturur oturmaz anladım ki henüz hazır değildim, belki de havada fazla elektrik olduğundan düşüncelerim kıvılcımlar gibi şuraya buraya uçuşuyordu.'' Bu ne lan? Ya da bu; sayfa 43 ''Bir şey anlayabilecek misin acaba? Zihnimde pek çok şey kaynaşıyor, dışarı çıkabilmek için birbirlerini, mevsim sonu indirimli satışlardaki hanımlar gibi, itip kakıyorlar.''
Ama aynı zamanda yazarın okuyucuyla oyunlar oynadığı ya da benim öyle olduğunu sandığım kısımlar da vardı ve bittim oralara. Mesela sayfa 16' da yine saçma bir benzetmenin ardından gelen şu cümle tebessüm etmeme neden oldu; ''Biliyorum, benim ancak mutfak evreninden bulup verebileceğim örnekler seni güldürmek yerine kızdırıyordur. Ne yapalım, herkes en iyi tanıdığı dünyadan esinlenir.'' Direkt okuyucuya hitap ediyor gibiydi mesela bu cümleyle. Bir anda gerçek bir mektubu okuduğum ve mektubun muhatabının ben olduğum hissine kapıldım. 157 sayfalık kitapta sevmediğim benzetmeler kadar çok severek okuduğum benzetmeler, tespitler de vardı ama eğer bunlar da olmayacaksa yazarımız zahmet edip de yazmasın zaten kitap filan. Yetmedi yani o beğendiğim kısımlar kitabı kurtarmaya. 14. sayfada yer alan ve uzun olduğu için alıntılamak zor geldiğinden şu an okuyamadığınız paragraftaki zırh benzetmesi, klişe olmakla birlikte, anlatmak istediğini çok iyi anlatan bir benzetme olmuş ve paragrafın sonunda insanın normalde ağlaması gerekmeyen bir olay karşısındaki gözyaşlarının sebebini -en azından benim açımdan- mükemmel şekilde özetlemiş. Tespite örnek vermek gerekirse karakterle kişilik farkına ilişkin bir paragraf var ki oradan makale çıkabilir uğraşılsa.
Şimdi sözde mektupla toruna bir ders/öğüt vermekten ziyade bir iç hesaplaşma için yazılıyor ki bu kısmı da çok sevdim. Ama sadece teoriyi sevdim, uygulamaya dökülüşünü başarısız buldum. Eğer bir iç hesaplaşma mevzusundan bahsedeceksek Yekta Kopan' ın ödüllü kitabı Bir de Baktın Yoksun' un son hikayesi olan ve ölen bir babanın ardından hissedilenleri anlatan, okurken de beni deliler gibi ağlatan hikaye bu kitabı ezer geçer. Elbette kıyaslama çok doğru değil, hatta ne alaka ama diğer yandan bu kitap bu kadar övülürken, herkes birbirine bu kitabı tavsiye ederken diğer tarafta bu hesaplaşma işini bu kitaptakinden çok daha görkemli ve gerçekçi yapan bir hikayenin hak ettiği bir değerdir burada ona değinilmesi(ne cümle be!)
Kitaba yönelik eleştirilerim dört temel noktaya dayanıyor; 1- Gereksiz ve çok sık yapılan benzetmeler, 2- P. Coelho tarzı sevgi içimizde temalı sayısız cümleyle çok satan bir kitap kotarma işinden zaten nefret etmem. 3- ''Çok özel torun'' mevzusu. Bir kitap yazıyorsan o kitabın karakterlerinin ilgi çekici olması, sanırım kitabın ilgi çekici olması mevzusunda çok etkili bir unsurdur. Yalnız ben bunu sevmiyorum. Ben süslenmemiş, basit karakterlerin hikaye ile birlikte önemli hale geldiği kitapları daha çok seviyorum. Buradaki torun daha ilkokuldan itibaren farklı(!) özel(!) bir tip ve bu benim için ilgi çekici değil, ilgi kırıcı(ilgi kırmak daha önce kullanılmamış bir deyim olabilir ben sevdim). Karaktere direkt ön yargıyla yaklaşmama neden oldu bu. Kitapta yer yer ufak çelişkiler olduğunu düşünüyorum ve bunu da sevmedim ama hiç üzerinde durmayacağım çünkü bu benim ön yargım ve paranoyamdan meydana gelmiştir muhtemelen. Zaten sanırım bunu sadece tek bir yerde hissettim. O da 48. sayfanın son paragrafında kader diye girip 49 sayfanın son paragrafında egzistansiyalizm yakın bir düşünceyle çıkıldığı kısım ki alıntılar bölümüne bu son paragrafı ekledim. 4- Gerçekten kalitesiz bir yazar tarafından yazılmış kitap. Böyle çok yazar var, hele türkiye' de dolu bunlardan.

Ben birine bu kitabı tavsiye etmem, okumasanız da olur. Evet çok hüzünlendiren, düşündüren yerleri var ama bunu sağlayabilmek için çok usta bir yazar olmanıza gerek yok, herkes duygulandıran metinler yazabilir. Ben Galatasaray sözlük' ü okurken bile ağladığım entyrler biliyorum. Kaldı ki kitabı yapmacık bulduğumdan o kadar da etkilenmedim okuyucu etkilensin diye yazıldığı çok net olan bazı pasajlardan.

Not: 45. sayfadan yaptığım alıntıdaki bence müthiş çeviri için çevirmeni de kutlamak gerek.

''Aynı doğruları, aynı mutlak dogmaları paylaştığı bir grubun üyesi olduğunu hissetmek, onun
kibirliliğe olan doğal eğilimini kaygı verecek biçimde güçlendiriyordu.'' (Sf: 45 - Can Yay. - 10. Baskı)

8 yıl, 5 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Okunmadan çok şey kaybedilecek bir kitap. Susanna Tamaro'nun en harika kitabı.

8 yıl, 3 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
3 puan

Kitabı alacak olan arkadaşlarımı etkilemiş olmak istemem ama ben okurken çok sıkıldım. Çok fazla bu tarz bir roman okumamamdan kaynaklı olabilir.( Değerli kitapseverler, okuduğumuz kitaplara sadece not vermekle kalmayıp bir cümlede olsa mutlaka yorum yapalım)

8 yıl, 3 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Anlayış, bilgiçliğin kibriyle değil,alçak gönüllülükle doğar..

8 yıl, 1 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Son zamanlarda okuduğum en güzel kitaptı vesselam. Anlatılmaz okunur...

7 yıl, 11 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

"Ve sonra ,önünde pek çok yol açılıp sen hangisini seçeceğini bilmediğin zaman ,herhangi birine ,öylece girme ,otur ve bekle. Dünyaya geldiğin gün nasıl güvenli ve derin derin soluk aldıysan ,öyle sokuk al ,hiçbir şeyin senin dikkatini dagıtmasına izin verme ,bekle ve gene bekle. Dur ,sessizce dur ve yüreğini dinle .Seninle konuştuğu zaman kalk ve yüreğinin götürdüğü yere git."

Tekrar tekrar okuyacağım bir kitap oldu benim için..

6 yıl, 2 ay

Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski