Franny ve Zooey

Glasslar; öncesi, savaş ve sonrası ile 2. Dünya Savaşının yaralanmış kuşağının yedi tuhaf kardeşli tipik bir ailesi... Ölümler, intiharlar, güvence aranan mistik savruluşlar ve aşklar arasında, hayatla yaşanan yüksek voltajlı ve suskun uyumsuzluklar, sessiz çıldırma eşikleri... Biz dördümüz, birbirimize yakın kan bağıyla bağlıyız ve bir tür deruni aile diliyle, iki nokta arasındaki en kısa mesafenin neredeyse tam bir daire olduğu bir çeşit romantik geometri ile konuşuruz. Son bir uyarı sözü: Aile soyadımız Glass. Bir dakika sonra, Glass erkeklerinden en genci, yaşayan büyük ağabeyi Buddy Glassın kendisine gönderdiği aşırı derecede uzun mektubu okurken görülecek (...) Bana söylediğine göre, mektubun üslubu, bu anlatıcının üslubuna ya da yazılı üslupçuluğuna, rastgeleliğin adamakıllı ötesinde bir benzerlik gösteriyormuş; genel okur da hiç şüphesiz, mektubun yazarı ile bendenizin aynı kişi olduğu sonucuna balıklama atlayacaktır. Atlayacaktır ve maalesef atlamalıdır da... Nicedir, bir 20. yüzyıl modern-klasiki olarak anılan kırk yıllık suskun J. D. Salingerdan, hayat üstüne, sanki kendi geleceğini de okuduğu tedirgin, derin, acı iki uzun hikaye. TADIMLIKGaliba SalıÇok Sevgili Lane, Hiç bilmiyorum bunu çözebilecek misin, çünkü yatakhanede bu gece öyle gürültü patırtı var ki gerçekten inanılmaz ve ne düşündüğümü bile zarzor duyuyorum. Onun için herhangi bir imla yanlışı yaparsam nazikçe bunu görmezden gelme nezaketini göster olur mu. Bu arada senin tavsiyelerini tutup son zamanlarda sözlüğe sık sık başvurdum, bu yüzden yazıp çizdiklerim kabızlaşıyorsa bunda seninde suçun var. Herneyse o güzelim mektubunu şimdi aldım ve seni parçalanasıya, dağıtasıya vesaire seviyorum ve haftasonunun gelmesini dörtgözle bekliyorum. Benim Croft Houseta kalışımın ayarlanamayışı kötü olmuş tabii ama nerde kalacağım umrumda bile değil, yeter ki sıcak olsun, böcek möcek olmasın ve seni de arada sırada görebileyim, demek ki her saniye. Son zamanlarda demek kiye takmış durumdayım. Mektubuna resmen tapıyorum, özellikle de Eliotla ilgili bölümüne. Galiba, Sappho dışındaki bütün şairlere burun kıvırmaya başladım. Onu deliler gibi okuyup duruyorum ve bu konuda adice yorumlar istemiyorum, lütfen. Hatta, iftihar listesine oynamaya karar verirsem ve başıma danışman diye getirdikleri salağı da buna razı edebilirsem, sömestr ödev şeyini bile Sappho üzerine yapabilirim. Narin Adonis ölüyor Cytherea, ne yapacağız? Memelerinizi dövün bakireler, parçalayın entarilerinizi. Muhteşem değil mi? Ve bunu hep yapıyor. Beni seviyor musun? O korkunç mektubunda bir kere olsun söylemiyorsun. Ölesiye süper-erkek ve kettum (imlâ?) olduğun da senden nefret ediyorum. Aslında nefret etmiyorum tabii de, güçlü ve suskun erkeklere yapı olarak karşıyım ben. Yani güçlü olmadığından filan değil de, ne demek istediğimi anlıyorsun işte. Burada gürültü öylesine arttı ki ne düşündüğümü bile zarzor duyuyorum. Herneyse seni seviyorum ve bu tımarhanede bir pul bulabilirsem eğer bu mektubu özel ulakla göndermek istiyorum ki eline geçecek zamanı rahat rahat bulasın. Seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum. Onbir ayda sadece iki kere dansettiğimizin farkında mısın acaba? Vanguardda senin o kadar sarhoş olduğun seferi saymıyorum tabii. Herhalde deli gibi kendi kendimin farkında olacağım orada. Bu arada, orda karşılama töreni filan gibi birşey olursa seni öldürürüm. Cumartesiye, gülüm.Tüm aşkımla, Franny

Glasslar; öncesi, savaş ve sonrası ile 2. Dünya Savaşının yaralanmış kuşağının yedi tuhaf kardeşli tipik bir ailesi... Ölümler, intiharlar, güvence aranan mistik savruluşlar ve aşklar arasında, hayatla yaşanan yüksek voltajlı ve suskun uyumsuzluklar, sessiz çıldırma eşikleri... Biz dördümüz, birbirimize yakın kan bağıyla bağlıyız ve bir tür deruni aile diliyle, iki nokta arasındaki en kısa mesafenin neredeyse tam bir daire olduğu bir çeşit romantik geometri ile konuşuruz. Son bir uyarı sözü: Aile soyadımız Glass. Bir dakika sonra, Glass erkeklerinden en genci, yaşayan büyük ağabeyi Buddy Glassın kendisine gönderdiği aşırı derecede uzun mektubu okurken görülecek (...) Bana söylediğine göre, mektubun üslubu, bu anlatıcının üslubuna ya da yazılı üslupçuluğuna, rastgeleliğin adamakıllı ötesinde bir benzerlik gösteriyormuş; genel okur da hiç şüphesiz, mektubun yazarı ile bendenizin aynı kişi olduğu sonucuna balıklama atlayacaktır. Atlayacaktır ve maalesef atlamalıdır da... Nicedir, bir 20. yüzyıl modern-klasiki olarak anılan kırk yıllık suskun J. D. Salingerdan, hayat üstüne, sanki kendi geleceğini de okuduğu tedirgin, derin, acı iki uzun hikaye. TADIMLIKGaliba SalıÇok Sevgili Lane, Hiç bilmiyorum bunu çözebilecek misin, çünkü yatakhanede bu gece öyle gürültü patırtı var ki gerçekten inanılmaz ve ne düşündüğümü bile zarzor duyuyorum. Onun için herhangi bir imla yanlışı yaparsam nazikçe bunu görmezden gelme nezaketini göster olur mu. Bu arada senin tavsiyelerini tutup son zaman... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
8 puan

salinger kafasi diye bir sey var.

10 puan

Tam anlamıyla muazzam bir kitap! İlk bölüm olmasa bile 2. bölümün her cümlesi, her diyaloğu tekrar tekrar okunulabilir. Özellikle Zooey ve annesinin banyodaki konuşmaları, yine Zooey ve Franny'nin gerek yüzyüze gerekse de telefonda yaptıkları konuşma muhhteşem. Salinger'in bütün bunları kurgulaması ve yazıya aktarması zekasını ve becerisini ortaya koyuyor. Aslında içeriğe yönelik birkaç husustan bahsetmek isterdim ama kitabı henüz okumayanlar için olayları bozmamak adına bundan kaçınıyorum. Kesinlikle bir Salinger kitabı okuyacaksanız bu Franny ve Zooey olmalı. Glass ailesinin fertlerine diğer kitaplarda da denk geldiğimiz için okuma sırasında ilk sırada olmalı.

8 puan

Açıkçası Ömer Madra çevirisi diye atladım, Glass ailesinin fertleri yoruculuğuyla anca 39 günde bitirebilmişim. Aslında zaten bitmeyen, bir döngüde devam eden bir kitap.

7 puan

Zooey’nin Franny’yi diğer kardeşlerinden daha farklı bir şekilde oldukları konusunda artık ikna mı dersiniz ne dersiniz bilmiyorum ama ben ikna diyorum, ikna çabası, ailenin sanırım en çok özlenen ve bu iki kardeşin gözünde ayrı bir yeri olan Seymour’dan sıkça bahsederek içinde olduğu ruh halini en azından çözümleyerek onu kurtarma çabası, en sonunda bir “oyun” ile Franny’yi “aydınlanmaya/uyanmaya/bulmaya” götürüyor. Bunun oluşmasına kadar geçen süre boyunca odada bolca sigara içiliyor, bolca Franny gözyaşı dökülüyor ve kedi Bloomberg bolca seviliyor. http://umutbabilon.blogspot.com/2013/05/j-d-salinger-franny-ve-zooey.html

10 yıl, 10 ay
8 puan

Zooey'e hayran kaldım..hele de Franny'e yaptığı konuşma acımasızca güzeldi..Altını çizdiğim bazı cümleleri:
''..genel olarak egolar hakkında haykırıp durma ortalıkta.Fikrimi soracak olursan, dünyadaki pisliklerin yarısını, gerçek egolarını kullanmayan insanlar çıkarıyor.''
''Kifayetsiz bir öğretmeni -ya da üniversite profesörünü,aynı şey- birazcık eşele, yüzde elli ihtimalle, hayatta yerini bulamamış birinci sınıf bir otomobil teknisyeni ya da kahrolası bir duvarcı ustası bulursun karşında.''

8 puan

Bu nasıl bir düşünce yapısı.Ya yazarken kafası iyiydi yada hayatta kafası iyi:))Tuhaf bir kitap tek kelime ile.Manik depresif gibiler bütün ailecek:)Neyse onlar rahatladılar bende rahatladım.Ne sıkıntılı durummuş meğer:) .Ama sevdim bundan sonra okurum kitaplarını yazarın :)Böyle çılgınların kitapları güzel oluyor:))

8 puan

Üçüncü Salinger oldu bu ki ikide bırakılabilirdi. Tamam, Salinger candır ama dünyada çok fazla kitap var ki bana göre pek çoğu yok edilmeli. Artık kitap da insanları uyutmak için kullanılan bir araca dönüştü çünkü. Derdimi çok genel de olsa dışarı vurduğuma göre kitaba geçelim; Salinger' ın diğer iki kitabına kıyasla ya farklı bir üslupla yazılmış ya da çevirmenin değişmesi böyle bir üslup farkına neden olmuş. Diğer iki kitabı(Dokuz Öykü, Çavdar Tarlasında Çocuklar) Coşkun Yerli çevirirken bu kitabı Ömer Madra çevirmiş. Orijinal metinleri anlayabilecek İngilizcem olmadığından bunun üzerinde fazla durmuyorum ama rahatlıkla söyleyebilirim ki diğer iki kitabı çok daha rahat bir şekilde okuyabilmiştim, bunda yemedi.

Franny ve Zooey dünyanın en garip ailelerinden biri olmaya aday Glass ailesine mensup yedi kardeşten ikisinin başrolde olduğu, iki bölümden oluşan bir kitap. İlk bölümde kız kardeş Franny ikinci bölümde ise erkek kardeş Zooey var. Franny isimli bölüm bitip de Zooey isimli bölüm başlarken kitap sallanıyor ya da bana öyle geldi çünkü Franny' de de üslubu yadırgamış olsam da yine de lakayıt lakayıt okudum ama Zooey' a geçtiğim an kitabı anlamamaya başlayıp bir durdum. Neyse ki sonradan toparlandı durum.
Kitap iki bölüme ayrılmış ama bana göre 3 bölüm. Şöyle ki;
Franny ve Lane diyalogları, Zooey ve Bessie diyalogları, Franny ve Zooey diyalogları.

Hikaye ne anlatıyor? Franny isimli hatunun Lane adlı sevgilisiyle buluşması, bu buluşma sırasındaki insanlara, dünyaya karşı tahammülsüz tavırları ve ikilinin tartışmaları(Franny ve Lane diyalogları)
Banyoda Zooey ile Bessie arasında Franny'nin içinde bulunduğu depresyona ilişkin tartışmalar(Franny ve Bessie diyalgoları)
Zooey' nun, Bessi' nin de isteğiyle Franny ile konuşması, sonra bir daha başka bir şekilde konuşması ve kapanış.

Hikayede bir numara yok aslında ama diyalogların arasına öyle tespitler, öyle sitemler, öyle ironiler ekliyor ki Salinger sıradan bir hikayeden bir başucu kitabı yaratıyor. Başkasının elinde en iyi ihtimalle hüzünlü bir drama ve sıkıcı bir kitaba dönüşecek olan Çavdar Tarlasında Çocuklar, Salinger ile kült bir kitaba dönüşmüştü. Burada da hikaye çok önemli değil bana kalırsa(alternatif görüşlere göre ise aslında çok önemli), dünyaya bakışları muazzam iki kardeşin insanları, olayları yorumlamasına mest oluyoruz Salinger hayranları olarak. Aslında Salinger' a mest oluyoruz bir kez daha.

Double ristretto kadar sert bir paragraf geliyor şimdi;

Salinger bizim! Sizin değil, bizim! O, Paulo Coelho okuyup da keyif alanların değil ya da ''aynı beni anlatıyor'' sanrısına kapılanların. Mutsuzların, öfkelilerin, hırslıların ya da anlaşılamadığı iddiasında bulunanların değil; o, sadece ama sadece kırgınların. Bu hikaye bizim, sizin değil.

Bunu bize verdiğin için teşekkürler Salinger.

3 puan

Bir kitap bu kadar mı kasar bu kadar mı akmaz.

Franny ve Zooey kardeştir ve 7 çocuklu bir ailede büyümüştür. Bu çocuklardan biri savaşta ölür biri de intihar eder.Diğer çocuklardan pek bahsedilmez.Sadece Franny( kız çocuk) ve Zooey'den (erkek çocuk) bahseder.

Diğer yorumlarda yere göğe sığdırılmayan kitabı ben beğenmedim. Ya YKY Yayınları kitabı berbat çeviri ile sunuyor ya cidden kötü bir kitap.Bi Orhan Pamuk okurken bu kadar sıkılmıştım.

Bazı yerler Hinduizm Budizm esintileri var. (Özellikle Zooey'e abileri tarafından küçük yaşta empoze edilen uzak doğu felsefeleri nedeniyle insanlara karşı mesafeli.)

Gereksiz betimlemeler o kadar fazla ki konu gölgede kalıyor. Okuyacaksanız da kesinlikle başka bir yayından okumanızı tavsiye ederim.

5 puan

Bu kitap neden yazıldı ve bize ne anlattı çok merak ediyorum. Yazarın entelektüelliğini gözümüze sokma çabası ve Zooey karakteri de çok iticiydi.


Baskı Bilgileri

155 sayfa
31Ocak2019 tarihinde, Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlandı


ISBN
9753631200
Dil
Türkiye Türkçesi

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Ness ysahin hhiz
3 kişi

Okumuşlar

merveakbulut slvalacahan Y eksilen rakamzen
218 kişi

Okumak İsteyenler

bogurtlen receli yağmur sülemiş Aslındabirkonuvar beyzakkoyunlu nurrr
92 kişi

Takas Verenler

Daytuna agnetuta
2 kişi
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski