Tubik, 91 adet değerlendirme yapmış.  (1/13)
« geri  
Gül ve Avcı
Gül ve Avcı

6

GÜL VE AVCI - YORUM Gül ve Avcı bitmiş bulunmakta. Normalden biraz daha uzun sürede okudum bunu. Araya zaman girdiği için okurken aklıma gelen ama şimdi unutmuş olduğum şeyler var maalesef. Bu yorumu artı ve eksileri yazarak yapacağım. Öncelikle bu yazarın ilk kitabı ve historical türünde bir kitap. Kitabın karakterlerini tekrar tekrar anlatmayacağım, merak eden arka kapak yazısını okuyabilir... :) Kapak demişken. O nasıl güzel kapak öyle! Ellerine sağlık Duygu! İlk yüz sayfada konu oturana kadar ısınamadım ama konu oturduktan sonra rahatça devam ettim ve hoşuma da gitti. Özellikle ilk yüz sayfada Rosa'nın neredeyse gönüllü bir halde adamla birlikte olduktan sonra "o ırz düşmanından intikamını alacaktı," gibisinden bir karşılık vermenin peşine düşmesi aklıma pek yatmadı ama rahatsız da etmedi. İlk sayfalarda bu yüzden Rosa'ya ne kadar uyuz olduğumu anlatamam :) Verseler bir kaşık suda boğardım. Bu tarz kadın karakterleri sevmiyorum maalesef... Karakteri anlatırken zeki olarak bahsedilen ama pek zekice şeyler yapmayan kadın karakterleri... Allah'tan sonradan kız bir silkindi de kendine geldi. Herkesin odun dediği Julian'a gelince. O adamda ben bir odunluk göremedim. Nesine odun dediler anlamadım. Sadece sevgi sözcükleri söyleyen hallerini hiç sevmedim. Keşke olduğu gibi kalsaydı ve kelimeleri zar zor söylemeye devam etseydi. Aşkım, canım sözlerini gördükçe ayy deme öyle diyesim geldi. Suratsız hali daha çekiciydi. Ama adam öyle bir anlatılmış ki... Heykel gibi karşımda duruyor da izliyormuşum gibi geldi. Hele o maviş gözler! Kalbim dayan. Ah bu arada o kahya kadını hiç sevmedim! Keşke kovsalardı. Hem o kadar laf etti, bildiği halde (okuyanlar neden bahsettiğimi bilir) sonrada affet beni kızım... Olmaz o öyle işte :)) Albert tabii ki en sevimli şeydi. Çocuklara uzak olan birisi; "Beş yaşında çocuk böyle şeyler söyler veya düşünür mü?" diyebilir ama beşer yaşında ikiz yeğenlerim var. Çok daha beter bile olabiliyorlar! Çocuğun konuşmaları, sevimlilikleri gerçekten sıcacıktı. Oldukça iyi aktarılmıştı. Bir Türk olarak İngiltere tarihi ile ilgili bir kitap yazmanın ne kadar zor olduğunu ve araştırma gerektirdiğini tahmin edebiliyorum. Bunu gayet güzel kavramış yazar ve birkaç ufak hata dışında pek noksanı yoktu. Dük veya Düşes'in konuşmalarıyla ilgili hatalar vardı. Yani dönemsel olarak hatası pek yoktu ama anlatış olarak fazla doğusal bir hava vardı. Kimi yerlerde bu hoşluk katsa da kimi yerlerinde o ortama pek uymamıştı ve sırıtıyordu. O nasıl oluyor demeyin canım... Hani Arapça kökenli kelimeler vardı sanırım (kökenini bilmiyorum Osmanlıca da olabilir :) ) ve eski kelimelerin çoğunu bilmiyordum. Okumamı sekteye uğrattı. Durup anneme ve hatta anneanneme sordum. Özellikle ilk yüz sayfada çok fazla kullanılmıştı bu eski kelimeler. Bir yazar notu ve editör notu gibi bir şey düşülebilirdi ama çok fazlaydı. Hangi birine düşülecekti? Mesela zemheri ve zapturapt gibi. Zemheriyi anneannemden duymuştum ama zapturaptı onlar da bilmiyordu :)Bunun gibi fazla eski kelime vardı. Kitapta Mcnaught kokusu aldığım epey yer vardı. Yazarın etkisi altında kaldığını tahmin ediyorum. Minicik bir Clayton ve sonlarda da bol miktarda Ian gördüm. Hayır, öyle değildi denilebilir ama ben öyle hissettim ve öyle gördüm. Özellikle o mahkeme sahnesi ve kızın gelmesi, birkaç yorumda da gördüğüm gibi bana da Mutluluk'un sonunu hatırlattı. Mcnaught aşığı birisi olarak kaçırmayacağım bir ayrıntıydı zaten. Dediğim gibi yazarın ilk kitabı ve gittikçe kendini geliştireceğini düşünüyorum.

Sevgim Sana Ait (The Wallflowers, #3)
O Gecenin Ardından
Kara Melek
Shadowfever (Fever 5)
Shadowfever (Fever 5)

9

Ben şimdi ne yapayımmm... Her gecemi Barrons & Mac ile geçirmeye nasıl da alışmıştım. Her gece 1'de başlayıp 4-5'e kadar onları okumak bana nasıl huzur veriyordu... Şu 5 kitabın içinde en güzeli ve benim en sevdiğim kitap 4.süydü. Bunu da sevdim. Fakat uzun bir süre aralığında okuduğum için kitabın içinde çoook fazla olay varmış gibi geldi -ki vardı da ya- :) Başlarını oldukça sevdim, hızla ilerledim. ****** SPOILER VAR ***** Kitaptaki herkesin aslında bir şeyler çıkmasını hiç sevmedim aslında. Yani sırf kızı karar vermekten kurtarmak için, birisini seçmek zorunda kalmasın diye birisini kötü yapması, diğerini bilmem kim çıkarması olmadı hiç. Sonu çok havada bitti gibi geldi. Barrons tam bin yıl araştırma yaptı, bilmem ne yaptı. O kadar zeki, araştıran bir adam, Mac'in iki saniyede ve son anda aklına gelen K'Vruk mıdır nedir o çözümü nasıl düşünemedi? Tabii ki kötü bir kitap değildi. Sadece 4'ün sonuna, hatta özellikle 5'in başına bu kadar bayılmışken ve kendimi içinde hissetmişken daha fazlasını beklerdim. Bu kadar komplike bir öyküdünün, ilmeklerinin çat çat çat bir anda sökülüvermesi beni uyuz etti. Tabii ki Dani'nin kitaplarını da okuyacağım :) Hatta yakında başlayacağım onlara da.

Rüya Ateşi (Ateş, #4)
Rüya Ateşi (Ateş, #4)

10

Okuduğum - en - iyi - fantastik - roman! Kurgusu, karakterleri, cümleleri kuruş şekli, anlatımı, esprileri, karmaşası, gizemi... Mükemmel! Bir de sanki bu kitap diğerlerinden çok daha farklıydı. Sanki bir kitap değil de üç kitap okudum. Mac karakterinin geçirdiği büyük değişime an an şahit olduk. SPOILER İÇERİR DEVAMI! Kitabın başında Mac'in kendini kaybettiği kısımda Barrons ile yaptıkları... Aman yarabbimmmm... Barrons'un sözleri... Hele kız kendine geldiğinde, kendisini daha kaslı bulması bana bir oyyyy dedirtti. Ama şu söz... “You're leaving me, Rainbow Girl.” İçimm acıdı! V'lane'den çok Jericho Barrons'un yer alması... Immmm ımmm... Mac'i Abbey'den kurtardığı kısım... Mükemmeldi! Dani ile konuştuğunda, "Peki bana nasıl bakıyormuş?" dediğinde aldığı "Sanki doğumgünüymüş ve sen de pastaymışsın gibi bakıyor," cevabına karşılık, iyi ki tavana yapıştırmadı beni düşüncesi :) Ve benim için, bütün kitabı özetleyen tek bir cümle... Aşık olduğum bir cümle ve Barrons'un ağzından çıktığı için daha da çıldırtan bir cümle: “See me when you look at me.” - "Bana baktığında, beni gör." "Bana senin dünyan olduğumu söyledin." - Barrons *** “Open your eyes and say my name.” I squeeze them shut more tightly. “It would make my cock hard to hear you say my name.” My eyes pop open. “Jericho Barrons,” I say sweetly. He makes a pained sound. “Bloody hell, woman, I think a part of me wants to keep you this way.” I touch his face. “I like how I am. I like how you are, too. When you are…What is that word you used? Cooperating.” “Tell me to fuck you.” I smile and comply. We’re back in territory I understand. “You didn’t say my name. Say my name when you tell me to fuck you.” “Fuck me, Jerricho Barrons.” “From now on, you will call me Jericho Barrons every time you speak to me.” *** Bu kısım tekrar ederek okuduğum kısımlardandı. Aklımdan çıkmadı!!! Çıkmak bilmiyor! *** Ve sonra aynalar içinde kaybolduğu o kısım... Mac'i koruyan hayvan, oturmasını işaret edip, çevresine işeyerek bölgesini belli ettiğinde kalbimi kazandı. Sonuna doğru Ry geldiğinde içim parçalanmaya başladı. Ve Mac'in yaptığı son şey... Yazmıyor ama onun kim olduğundan eminim ve bunu düşünmek sanki içimi parçalıyor! Ben kitaplardaki karakterlere - hele de seriyse - gerçekmiş gibi bağlanırım. :( Umarım yazar aklıma gelen şeyi yapmamıştır. Mükemmel bir kitaptı...

İntikam Ateşi (Ateş, #3)
İntikam Ateşi (Ateş, #3)

10

--- Yorumum yoğun duygu patlamaları ve spoiler içerebilir --- Bu kız kime güvenecek, kime güvenecek derken gitti b.. yoluna... Yine ne Barrons'un ne olduğunu öğrenebildim (ki feci senaryolar üretti o ayrı), ne kimin iyi, kimin kötü olduğunu öğrenebildim... V'lane'i sevmiyorum değil. Henüz bir kötülüğü dokunmadı kimseye (görünürde) ama herkesin V'lane yerine, Barrons diye inlemesinin bir sebebi vardır diye düşünüyorum. Pastaya yaptıkları yüzünden uyuz olmuşken, sabah kapısına kahve ve çörek bırakması kalbimi yumuşatmadı değil. Kitabın son sayfalarıi....... Aman Yarabbim! İyi ki her zaman yaptığım gibi gece karanlığında okumadım diyorum! Mac'in Dublin'i izleyişini iliklerimde hissettim. O o nasıl sondu... O ne güzel bağlanmıştı öyle... İlk cümlesinden konuya girip, son cümleyi aynı şekilde bağlamak... Saygı duydum, şapka çıkardım. Gelsin bakalım diğer kitap... Yahu Türkçe takip edenler için feci üzüldüm! Burada bırakılır mı bu kitap ya :(

« geri