Romanda geçen zaman, 1666'nın hemen öncesi... Gizemli bir kitabın peşinde kıtalar, kentler, denizler aşan yol... Tanrı'nın gizli (yüzüncü) adını ararken kendini ve aşkı bulan yolcu ise antika tüccarı Baldassare Embiaco.... Konya'da vebanın kıyımına, İzmir'de Sebetay Sevi'nin şaşırtıcı başkaldırısına, İngiltere'de büyük Londra yangınına tanık olan bir roman kahramanı. Yüzüncü Ad / Baldassare'nin Yolculuğu, kurgusuyla, diliyle, konusu ve serüvenleriyle son zamanlarda okuduğunuz romanlar arasında en beğendiğiniz roman olmaya aday bir kitap. Yirmi altı yaşında ülkesinden ayrılıp Paris'e yerleşen Amin Maalouf, ekonomi ve toplumbilim okudu. Gazetecilik yaptı... İlk kitabını 1983'te yayımladı. Bugün bir klasik kabul edilen ilk romanı Afrikalı Leo (1986) Fransız-Arap Dostluk Ödülünü, Tanios Kayası (1993) Goncourt Ödülünü kazandı. 1988'de yayımlanan ikinci romanı Semerkant ise pek çok dile çevrildi ve yazarı dünya çapında bir ilginin odağına yerleştirdi. Yazınsal sorunlarını kültür arkeolojisi temeli üstüne oturtan Lübnanlı yazar Amin Maalouf'u daha önce yine yayınlarımız arasında çıkan Afrikalı Leo, Doğunun Limanları, Semerkant, Tanios Kayası romanlarıyla Türkiyeli okurlar da çok sevdi ve benimsedi. Yazarın Ölümcül Kimlikler adını taşıyan deneme kitabı da bu yıl yayınlarımız arasından çıktı ve kısa sürede yeni baskısı yapıldı. Amin Maalouf'un bu yıl Fransa'da yayımlanan ve en az diğer kitapları kadar ses getiren romanı Yüzüncü Ad / Baldassare'nin Yolculuğu şimdi sizin de kitaplığınızda. TADIMLIK Üç kez yanyana uyumuştuk, ama henüz bedenini keşfetmemiştim; o da benimkini hissetmemişti daha. Terzi Abbas'ın köyünde, bir meydan okuma duygusuyla, bütün bir gece elini tutmuştum; Tarsus'ta da kara saçlarını kolumun üstüne yaymıştı. Çekinme ve küçük başlangıçlarla iki uzun ay geçirilmişti, iki tarafta da şu ana ulaşmanın korkusu ve umudu içinde. Berberin kızının ne kadar güzel olduğunu yazmış mıydım daha önce? Hâlâ o kadar güzel ve sevecenlikte kazandığını, tazelikte yitirmemiş. Sevecenlikte ve öfkede demeliydim. Öfkenin peşinden gideninkine benzemez hiçbir sarılma. Onun sarılması -eskiden- açgözlü ve ele avuca sığmaz, küstah ve fütursuz olmalıydı. Bunun tadamadım ben; ama kadına ve kollarına dikkatle bakınca nasıl sarıldığını anlamak zor değil. Bugünse şefkatli olduğu kadar, evet, öfkeli bu sarılma; kolları kurtuluşa doğru yüzercesine sarılıyor insana, başı şimdiye kadar hep suyun altında kalmış gibi soluk alıyor; ve tüm umursamazlığı, yakıştırma.
Romanda geçen zaman, 1666'nın hemen öncesi... Gizemli bir kitabın peşinde kıtalar, kentler, denizler aşan yol... Tanrı'nın gizli (yüzüncü) adını ararken kendini ve aşkı bulan yolcu ise antika tüccarı Baldassare Embiaco.... Konya'da veb... tümünü göster
Çocuk Kalbi, çocuklar için yazılmış, onların minik yüreklerine hitap eden öykülerden oluşmuş bir kitaptır.Anne-babaların tereddüt etmeden çocuklarına hediye edebilecekl
eri bu kitapta, çocuklar; iyiyi, doğruyu, güzeli öğrenmelerinin yanı sıra, arkadaşlık dostluk kavramlarını da gerçek anlamda tanıyabileceklerdir.Çocukları gerçek hayata
hazırlamak için kaleme aldığı bu eserinde, Amicis; anne-babalara da, çocuk eğitiminde detaylara dikkat çekerek yol gösteriyor.7den 77ye herkesin zevkle okuyacağı bu kita
pta, sıcacık okul anılarını bulacak, çocuk dünyasının ve kalbinin herşeye rağmen ne kadar temiz kalabildiğine şahit olacaksınız.
Sevgili çocuklar, bu kitap; sizlere sevgiyi, arkadaşlığı, dostluğu ve sadakati sunuyor.Tüm zamanların en sevilen çocuk kitaplarından biri olarak dünya çocuklarının kalb
inde yer etmiş olan Edmondo De Amicisnin bu ünlükitabı, iyiye, güzele ve doğruya yönelmede sizin de en yakın rehberiniz olacak.
Dünya Çocuk Klasikleri DizisiÇocuk Kalbi
Edmondo de Amicisin ünlü romanı Çocuk Kalbi, bir çocuğun gözüyle insan ilişkilerini gözler önüne seriyor. Henüz üçüncü sınıf öğrencisi olan Enrico annesi, babası ve kız
kardeşi ile mutlu bir aile yaşantısı vardır. Okuldaki arkadaşlarının herbiri ile iyisi ile kötüsüyle, acısıyla tatlısıyla uzun bir yıl geçirir.Bu kitap herkese ders olab
ilecek hayat tecrübeleri ve bunların çarpıcı sonuçları ile yoğrulmuş. Edep, ahlâk ve erdemle dolu bir baş ucu kitabı.
Klasik, kelime anlamı olarak Üzerinden çok zaman geçtiği hâlde değerini yitirmeyen, türünde örnek olarak görülen eser. demektir. Bizler de Damla Yayınevi olarak dünya e
debiyatının eskimeyen romanlarından oluşan diziyi siz okurlarımız için hazırladık. Romanlar sade, akıcı bir Türkçe ile dilimize kazandırıldı. Hepinize iyi okumalar... -4
.5. ve 6. Sınıflar İçin
Çeşitli ulus eğitimcilerinin dünyanın en faydalı çocuk kitabı seçtikleri, bütün dünya dillerine defalarca çevirisi yapılmış bulunan, Edmondo De Amicisin ÇOCUK KALBİ adl
ı ölmez kitabının yeni baskısını yayımlamakla, yayınevimiz mutluluk duymaktadır.\rÇOCUK KALBİnin başlıca amacı, yarının büyükleri olacak çocuklarımızı iyiye \u0096 güzel
e \u0096 doğruya yöneltmek ve onları iyi insan - iyi vatandaş olarak aileye, topluma ve insanlığa kazandırmaktır.\rÇOCUK KALBİnin değerini ve önemini, yapıtı Fransızcaya
Grands Coeurs \u0096 Büyük Kalp adıyla çeviren A. Piazzinin ön kapaktaki sözleri ile Almancaya çevirenin aşağıya aldığımız düşünceleri çok güzel ve özlü olarak belirtme
ktedir.\r
Bütün dünya dillerine çevrilen ve milyonlarca adet basılan Edmondo de Amicisin Çocuk Kalbi isimli eseri, tutulan bir günlükten yola çıkarak yazılan bir çocuk kitabı. Ço
cuklara iyiyi, doğruyu, adaleti ve güzeli öğreten kitap bir çocuğun okul ve sosyal yaşamını konu alıyor. Arkadaşlığın önemine, dostluğun değerine dair hikayelerin de yer
aldığı kitap 7den 70e her kuşağın zevkle okuyabileceği bir eser. Çocukların dünyasına bakış atmak isteyen herkesin okuyabileceği kitabın tam metnini yayınevimiz tarafın
dan kitapseverlerin beğenisine sunuyoruz...
Çocuk Kalbi, ilkokula giden Enrico adındaki İtalyan bir çocuğun okul ve sosyal yaşamını, çocuğun kendi ağzından anlatan sımsıcak bir romandır. Tutulan bir günlükten yol
a çıkılarak yazılan kitapta aile ve vatan sevgisini, arkadaşlığın ve dayanışmanın önemini anlatan hikayeler yer almaktadır. Ünlü İtalyan yazar Edmondo De Amicis tarafınd
an 1886 yılında tamamlanan kitap, dünyanın tüm dillerine çevrilmiştir.
1846 \u0096 1908 yılları arasında yaşamış olan İtalyan yazar Edmondo de Amicisin kaleme aldığı Çocuk Kalbinin bir dünya klasiği olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünk
ü bu yapıt, kaleme alınışının üzerinden yaklaşık yüz yirmi yıl geçmiş olmasına karşın değerinden hiçbir şey yitirmemiştir! Üstelik böylesine eğitici, idealist insan yeti
ştirmeyi amaç edinmiş bir yapıta zamanımızda çok daha fazla gereksinim var. Yeryüzündeki tüm anneler, babalar, öğretmenler; kısacası çocuk yetiştirme görevi olan herkesi
n, bu kitaptan öğreneceği çok şey var. İnsanları sevme, dostluk, dayanışma, bağlılık, özveri, yurt sevgisi, aile bağları, anne-baba sevgisi, öğretmenin değeri, sanatın ö
nemi, emeğe saygı gibi temaların işlendiği bu yapıtın güzel yanı, bütün bunları duyarlı bir öykü diliyle yansıtmasıdır.Her şey bir ders yılı içinde başlar ve biter. Geli
şen olaylar, küçük Enrikonun tuttuğu günlükte anlatılır.Çocuk Kalbi duyarlı bir yüreğe sahip olan büyük küçük herkesin tutkuyla ve bir solukta okuyacağı bir yapıt. Ayrıc
a Melisa Yağmurun dilindeki şiirselliği, yapıtı adeta Türkçede yeniden yaratışını hayranlıkla karşılayacaksınız.
Bu kitap özellikle dokuz ile on üç yaşları arasındaki öğrenciler için yazılmıştır. Kitabın adı Bir Öğrenim Yılının Öyküsü olarak da değiştirilebilir. Kitap, İtalyada İl
kokul üçüncü sınıfa giden bir öğrenci tarafından yazılmıştır. Elbette kitabın tamamını bu öğrencinin yazdığını söylemiyorum. O, gün boyu başından geçen olayları, düşüncelerini, hissettiklerini defterine not ediyordu.
Edmondo de Amicis (1846-1908) edebiyatın her dalında eser vermiş, özellikle gezi yazılarıyla tanınan bir yazar. Fakat Amicise asıl ününü sağlayan romanı, Çocuk Kalbi olmuştur. Amicis, küçük bir çocuğun günlüğü olarak kaleme aldığı Çocuk Kalbinde, ilköğretim çağı çocuklarına vatan ve aile sevgisi, arkadaşlık ve dayanışma gibi olumlu değerler aşılamaktadır.
Çocuk Kalbi, Dünya Çocuk Klasikleri arasında seçkin bir yeri sahiptir. İtalyan yazar Edmando de Amicis bu romanda İtalyan bir öğrencinin ilköğretim okuluna başladığı günden itibaren tuttuğu duygulu günlüğünden yola çıkarak çocukların renkli dünyasını anlatır. Bu kitap sizlere sevgiyi, arkadaşlığı, dostluğu ve bağlılığı sunuyor. ...
Çocuk Kalbi, dünyanın en sevilen ve en çok okunan çocuk romanlarından biridir. İlköğretim çağındaki bir İtalyan öğrencinin, bir yıl tuttuğu günlükten yola çıkarak bu romanı kaleme alan Edmondo De Amicis, çocuk edebiyatının unutulmazları arasında yerini almıştır. Sevginin, dostluğun, paylaşmanın ve insan olmaya dair en sıcak duygularını dile geldiği Çocuk Kalbi, her çocuğun mutlaka okuması gereken bir klasiktir. Geleceğe erdemli, dürüst ve sevgi dolu bir kuşak bırakma sorunluluğu duyan ebeveynler de çocuklarına bu kitabı okutmalıdır.
I874 yılında İstanbula gelen ve 1877de yazdığı kitap Türkçede İstanbul adıyla yayımlanan İtalyan romancı, kısa öykü yazarı ve şair De Amicisin yirmi beşi aşkın dile çevrilmiş olan Çocuk Kalbi, yazıldığı dönemin belli bir yaş grubuna yönelik olsa da, kalbini hayata açmaya hazırlanan, başka insanların kalplerinin seslerini duymayı bilen herkesin kitabı. Enrico adlı öğrencinin günlüğü biçiminde yazılmış, bir ders yılını kapsayan metinlerin arasına serpiştirilmiş ibret öyküleri, İtalyan ulusal birliğinin kurulma döneminin öne çıkarttığı yurtseverlik, özveri, yiğitlik, dostluk gibi konuları içeren öykülerle birleşip bu anı-romanı tarihselleştiriyorlar.
Çocuk Kalbi, bütün dünyanın tanıdığı, çocuklar için yazılan duygusal bir öyküdür. Kitap bir taraftan çocuklara iyiyi, doğruyu ve güzeli sevdirmeyi, olumlu değer yargılarıyla donatmayı,diğer taraftan, toplumla barışık yararlı bir insan olması için yapıcı ve uyumlu bir kişilik geliştirmeyi amaçlıyor. Aynı zamanda çocuklarla ilgili anne-babalara eğitim alanında önemli ipuçları veriyor. Eğitimbilimi uzmanlarınca dünyanın en yararlı çocuk kitabı olarak gösterilmektedir.
Çocuk Kalbi, bir çocuğun okul hatıralarını anlatan bir eserdir. Dünyanın en çok okunan kitaplarından birisidir. Aynı zamanda bir eğitimci olan Edmonda De Amicis, öğretmen ve öğrenci ilişkilerini, okul ve aile işbirliğini zengin bir dille anlatmaktadır. MEB Talim ve Terbiye Kurulu\u0091nun 2207 sayılı Tebliğler Dergisi\u0091nde yayınlanan kararı ile ilk ve ortaokul öğrencilerine tavsiye edilmiştir.
Yazar bu eserinde oğlunun yol boyunca okulda yaşadıklarını, gözlemlediklerini, bir çocuk duygusallığıyla anlatıyor.
Özellikle dokuz ile onüç yaşları arasındaki ilkokul çocuklarına armağan edilen bu kitaba şöyle bir ad da verilebilir: İtalya daki bir mahalle ilkokulunun üçüncü sınıf öğrencilerinden biri tarafından yazılmış, bir yıllık öğrenim döneminin hikayesi. Ancak, bir üçüncü sınıf öğrencisi tarafından yazılmış derken amacımız, kitabı basılmış olduğu şekliyle o öğrencinin yazdığını söylemek değildir.
Bugün okulda birinci günüm. Köyde geçirdiğimiz üç aylık tatil bir rüya gibi bitiverdi. Baretti Okulunun üçüncü sınıfına kaydoldum. Annem yaptırdı kaydımı. Hep köyü düşündüğümden istemeye istemeye gittim okula. Sokaklar çocuk doluydu. İki kırtasiyeciyi de çanta, kitap ve defter almaya gelen ana-babalar doldurmuştu. Okulun önündeki kalabalıktan kapıcı da polis de kapıyı açık tutmakta güçlük çekiyorlardı.
Bugün okulun ilk günü. Üç aylık yaz tatili bir hayal gibi geçip gitti. Bu sabah annem, beni Baretti okulunun üçüncü sınıfına yerleştirirken ben hala yaz tatilini düşünüyor, okula gitmek istemiyordum. Sokaklar okullu çocuklarla, dükkanlar okul alşıverişi yapan anne babalarla doluydu. Okulun hademesi giriş kapısını zorlukla kontrol edebiliyordu. Kapının yanında duran ikinci sınıf öğretmenim, dağınık kızıl saçlarını geriye itip her zamanki neşeli haliyle omzuma dokundu. (Kitabın İçinden)
Edmondo De Amıcıs, yaşam ve eserleri ile insanları etkileyen kişilerdendir. Eserlerinde kelime oyunları, kandırma ve aldatmaca bulamazsınız. Onda gereksiz düşünmeye neden olmayan bir farklılık vardır. Amicisin eserlerinde insanların karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgürü örneklerini sunan bir yücelik, inançlı davranışlara karşı eşsiz, derin bir sevgi ve tutkulu bir saygı vardır. Eserlerini daimi iyi ve güzel duyguların gelişmesi ve toplumsal sevginin ve barışın sağlanması yönünde yapmıştır. Bu nedenle iyi bir toplumbilimci, eğitmendir. Duyarlı bir ahlakçıdır. Toplumu ve ilişkilerini, psikolojik bir gözlemle incelemiştir. Eserlerinin her birine ayrı özen göstermiştir. En önemli eserlerinden olan Çocuk Kalbi dünyanın her ülkesine yayılmıştır. Çevirisi yapıldığı ülkelerde en çok okunan kitaplar arasında olmuştur. Çocuk Kalbi önemli bir eserdir. Bu eseri bir çocuğa okutmak, ona yapılacak en büyük iyiliktir. Çocuk Kalbini okuyan bir çocuk büyürken diğer çocuklardan farklı gelişir. Çevresine ışık saçar. Kötü bir insan olması mümkün değildir. Bütün ailelerin Çocuk Kalbini çocuklarına okutması ve üzerinde karşılıklı konuşmaları gerekmektedir.
Dünya çocuk klasikleri arasında karşılıklı sevgi ve hoşgörünün, eğitimin, çocukların dünyasındaki önemini ortaya koyan önemli bir yapıttır.
Çocuk Kalbi, çocuklar için yazılmış, onların minik yüreklerine hitap eden öykülerden oluşmuş bir kitaptır.Anne-babaların tereddüt etmeden çocuklarına hediye edebilecekl
eri bu kitapta, çocuklar; iyiyi, doğruyu, güzeli öğrenmelerinin yanı sıra, arkad... tümünü göster
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910): Savaş ve Barış, Diriliş ve Kreutzer Sonat'ın büyük yazarı, sadece toplumsal olayları değil, bireyin duygularını da olağanüstü tasvir yeteneğiyle aktarmıştır. Yazar, en ünlü eserlerinden biri olan Anna Karenina'da evlilik, aşk ve ölüm konularını derin bir gözlem gücüyle ele almış, muhteşem edebi dehasıyla işlemiştir. 1875-1877 yılları arasında Ruskiy Vestnik dergisinde tefrika edilen romanın ilk baskısı 1878'de yapılmıştır.
Pek çok yazar ve eleştirmen Anna Karenina'yı gelmiş geçmiş en büyük roman saymaktadır. Tolstoy'un bu büyük eseri birçok kez sinemaya da uyarlanmıştır.
Lev Nikolayeviç Tolstoy (1828-1910): Savaş ve Barış, Diriliş ve Kreutzer Sonat'ın büyük yazarı, sadece toplumsal olayları değil, bireyin duygularını da olağanüstü tasvir yeteneğiyle aktarmıştır. Yazar, en ünlü eserlerinden biri olan Anna Karenin... tümünü göster
Titanicte Rubaiyat! Doğunun çiçeği Batının Çiçekliğinde! Ey Hayyam! Yaşadığımız şu güzel anı görebilseydim!Amin Maalouf, Afrikalı Leodan (YKY, 1993) sonra bu kez Doğuya, İrana bakıyor. Ömer Hayyamın Rubaiyatının çevresinde dönen içiçe iki öykü... 1072 yılında, Hayyamın Semerkantında başlayan ve 1912de Atlantikte bit(mey)en bir serüven... Bir elyazmasının yazılışının ve yüzlerce yıl sonra okunurken onun ve İranın tarihinin de okunuşunun öyküsü/tarihi... TADIMLIKBazen Semerkantta, ağır ve kasvetli bir günün bitiminde, kentin işsiz güçsüz takımı, baharat çarşısının yanı başındaki iki meyhane çıkmazında, Sogd ülkesinin kokulu şarabını içmek için değil, ama gelen gideni gözetlemek ya da çakırkeyif bir kaç akşamcıya saldırmak için dolanıp durur. Ele geçirilen kişi yere serilir, hakaret edilir, baştan çıkartan şarabın kızıllığını ona yüz yıllar boyu hatırlatacak olan bir cehennem ateşine sokulur.İşte Rubaiyat, 1072 yazında, böyle bir olay üzerine yazılmaya başlandı. Ömer Hayyam yirmi dört yaşındaydı ve bir süredir Semerkantta bulunuyordu. O akşam, meyhaneye mi gitmişti yoksa dolaşıp dururken rastlantılar mı onu oraya sürüklemişti? Bilinmeyen bir kenti arşınlamanın taze keyfi, biten günün binlerce biçim alışına açık gözlerle bakış... Gelincik Tarlası Sokağında bir küçük oğlan, aşırdığı elmayı göğsünde tutarak tabanları yağlıyor; çuhacılar çarşısında bir dükkânın içinde, bir kandilin kör ışığında tavla partisi sürüyor, iki zar atışından sonra bir küfür ve tıkırtılı bir gülüş duyuluyordu. İplikçiler geçidinde ise, katırcının biri çeşmenin önünde durup yüzünü yıkıyor, sonra da uyuya kalan çocuğunu öpercesine, dudaklarını uzatıp musluğa eğiliyor, susuzluğunu giderdikten sonra ıslak avuçlarını yüzünde gezdirip şükrediyor, içi boş bir karpuzu yerden alarak su ile dolduruyor ve hayvanının başından aşağıya, o da içebilsin diye boca ediyordu.Tütüncüler Meydanında, gebe bir kadın Hayyama yaklaştı. Peçesini açtığında ancak onbeş yaşında olduğu anlaşılıyordu. Tek söz etmeden, çocuksu dudaklarında tek gülümseme olmadan, Hayyamın elindeki kestanelerden bir kaçını çalıverdi. Hayyam şaşırmadı. Bu Semerkantda eski bir inanıştı. Bir anne adayı, sokakta hoşuna giden bir yabancıya rastlarsa, yiyeceğini elinden almak cesaretini gösterebilmeliydi. Böylece, doğacak çocuk, onun kadar yakışıklı, onun gibi ince uzun, onun kadar soylu ve düzgün hatlara sahip olacaktır. Ömer, uzaklaşan kadına bakarken, elinde kalan kestaneleri yemeye devam etti. O sırada duyduğu bir uğultu, hızlanmasına yol açtı. Az sonra kendini, zincirinden boşanmış bir güruhun ortasında buluverdi. Kolları ve bacakları upuzun, beyaz saçları dağılmış bir ihtiyar, yere serilmiş, çığlıkları öfke ve korkudan hıçkırığa dönüşmüştü. Gözleriyle yeni gelene yalvarmaktaydı. Zavallının çevresini, yirmi kadar titrek sakallı, sopalı adam almış, az ötede keyifli bir seyirci kitlesi birikmişti. Aralarından biri, Hayyamın kızgın yüzünü görünce: Önemli değil, bu Uzun Cabirden başkası değil dedi. Ömer sıçradı, bir utanç dalgası gelip boğazında düğümlendi, kendi kendine: Cabir, Ebu Alinin arkadaşı! diye söylendi. Ebu Ali, aslında sık rastlanan bir isimdi. Ama ister Buharada olsun, ister Cordobada, ister Belhde olsun, ister Bağdatta, adı saygı ile anılırsa, kim olduğu kolaylıkla anlaşılır. Bu, İbn-i Sinadan başkası değildir. Batıda Avicenne diye bilinen! Ömer onu tanımış değildi. Onun ölümünden onbir yıl sonra doğmuş, ama onu, kuşağının en büyük ustası, bütün bilimlerin üstadı, Mantık havarisi olarak kabul etmişti. Hayyam tekrar söylendi: Cabir, Ebu Alinin en sevdiği arkadaşı! Cabiri gerçi ilk kez görüyordu ama, talihsiz yaşamı hakkında bilgisi vardı. İbn-i Sina, Cabiri kendi halefi sayar, yalnız düşüncelerini sergilemedeki ataklılığını ve pervasızlığını eleştirirdi. Cabir, bu kusuru yüzünden günlerce hapis yatmış, meydan dayağına çekilmiş, son kamçılanması Büyük Semerkant Meydanında, ailesinin gözleri önünde gerçekleşmişti. Cabir bu hareketi asla unutmamıştı. Cesur, gözüpek bir adam iken nasıl olmuştu da böyle ihtiyara dönüşmüştü? Herhalde karısının ölümü yüzünden! Karısı öldükten sonra, yırtık pırtık giysilerle, sendeleye sendeleye, saçma sapan konuşarak dolaşmaya başlamıştı. Cabirin peşinden, gülüşüp bağrışan, ellerini çırpan, attıkları taşlarla onun, gözlerinden yaş akıtacak kadar, canını yakan bir çocuk ordusu giderdi.
Titanicte Rubaiyat! Doğunun çiçeği Batının Çiçekliğinde! Ey Hayyam! Yaşadığımız şu güzel anı görebilseydim!Amin Maalouf, Afrikalı Leodan (YKY, 1993) sonra bu kez Doğuya, İrana bakıyor. Ömer Hayyamın Rubaiyatının çevresinde dönen içiçe iki öykü... 107... tümünü göster
Hiç kimsenin kitabımı özensizce okumasını istemem doğrusu. Bu anılarımı yazarken çok üzüntülü anlar yaşadım. Arkadaşım koyunu ile birlikte beni bırakıp gideli tam altı yıl oldu. Onu burada anlatmaya çabalıyorsam, bu biraz da onu unutmamak için. Arkadaşı unutmak çok üzücü bir şey. Herkesin arkadaşı olmamıştır. Arkadaşımı unutursam, kendimi o, sayılardan başka bir şeye değer vermeyen büyükler gibi hissederim sonra.
Çölde uçağı düşen pilotun başına dikilip "Bana bir kuzu resmi çiz." diye tutturan, gezegeninde tek başına bıraktığı gül için de acı çeken, büyük insanları anlamakta zorlanan Küçük Prens... Buğday saçlı, gizemli küçük çocuk... Yaratıcı pilot-yazar Antoine de Saint Exupery ile arasındaki benzerlikler çarpıcı. Küçük Prens'in gün batımlarında hüzünlenip düşündüğü dört dikenli gülü varsa, Saint-Exupery'nin de Arjantin Postaları için çalışırken tanıştığı, Salvadorlu Consuelo adında bir sevgilisi var. Ve onunla evlenmiş. 1944 yılı Temmuz ayında Korsika'dan havalanan uçağı, Akdeniz'de kayıplara karışmadan dört gün önce Consuelo'ya: Sizi seviyorum, sizi hep koruyacağım. diye yazmış. Ama Küçük Prens'in gülünü fanus ile kapatıp korurken, o deli dolu, başına buyruk Consuelo'ya esasında pek söz geçirememiş, onu kanatları altına alamamış. Uçağın kalıntıları, 60 yıl sonra Nisan 2004'ün başlarında Marsilya açıklarında bulundu. Kaza mı, intihar mı bilinmiyor. "Gerçeği sadece yüreğinle görebilirsin." diyen yazar, bu dünyaya veda edip giden Küçük Prens gibi yok olup gitmiş. Sırlarını bilen yok. Cevdet Yalçın
Küçük Prens'i tanıyan-tanımayan, yeniden keşfetmek isteyen, ya da çizgi roman meraklısı olan her yaştaki çocuklar için, Joann Sfar'ın muhteşem çizgileriyle.
Hiç kimsenin kitabımı özensizce okumasını istemem doğrusu. Bu anılarımı yazarken çok üzüntülü anlar yaşadım. Arkadaşım koyunu ile birlikte beni bırakıp gideli tam altı yıl oldu. Onu burada anlatmaya çabalıyorsam, bu biraz da onu unutmamak için. Arkad... tümünü göster
"Ne ölü, ne sağ" bir yaşamın kahramanı Zebercet. Gözünü ilk açtığı ve yaşadığı Anayurt Oteli'yle aynı kaderi paylaşıyor: Birbirine benzeyen geçici ilişkilerle geçen günler, yalnız ve tek başına sürüklenen bir hayat.
Gecikmeli Ankara treniyle gelen -adını bile bilmediğimiz- kadın, otelde bir gece kalır ve Zebercet'in de, Anayurt Oteli'nin de sessiz akıp giden günlerinin içeriği değişir.
Küçük ayrıntıların tekdüze şaşmazlığında nerdeyse takıntılarla sürüklenen bir yaşamın öfkesi de, çaresizliği de büyük oluyor.
Türk edebiyatının unutulmaz bir tipi ve unutulmaz bir mekanı.
"Ne ölü, ne sağ" bir yaşamın kahramanı Zebercet. Gözünü ilk açtığı ve yaşadığı Anayurt Oteli'yle aynı kaderi paylaşıyor: Birbirine benzeyen geçici ilişkilerle geçen günler, yalnız ve tek başına sürüklenen bir hayat.
Gecikmeli Ankara t... tümünü göster
nadire.dmr şu anda kitap okumuyor.