Kör Baykuş

En Son Değerlendirmeler

8 puan

Sanirim bu kitabi ilerde tekrar okuyacagim. Daha iyi anlamak adina.

7 puan

Sadık Hidayet'in baştan sona ağır bir melankoli içeren, "bu akşam ölürüm beni kimse tutamaz" havasında, testisinden ihtiyar hurdacısına kadar aslında aynı kişiyi ele aldığı psikolojik turde uzun hikayesi. Dili masalsı bir akıcılıkta olmakla birlikte sıkıntılı dönemlerde okunmamalı...

9 yıl, 11 ay
8 puan

Eser, zaman ve mekândan bağımsız farklı ve akıcı bir anlatıma sahip. Her insanın yaşadığı sorgulamalar, gel gitler, umutsuzluklar yer almış kitapta. Bunalım dönemlerinde okumak biraz tehlikeli gibi. Aslında bazen gizli bir ümit aşılamıyor da değil eser. Arkadaşının Sadık Hidayet'in hayatına ve hayata bakış açısına dair verdiği bilgilerin yer aldığı son söz okununca bazı şeyler daha da netleşiyor.

5 puan

Merhabalar,
Her seyden once, soylemeliyim ki; kitabi karantina doneminde okumamak lazimdi sanirim.

Aslinda dogu kultur ve mistiziminin onlarin edebiyatlarina yansimasini cok seviyorum, sentezleri beni daima heyecanlandirmistir ancak okumaya cok daha mutlu bir son beklentisi ile baslamis olsam gerek, bittiginde bu son olmamali dedim kendi kendime. Yazarin ozgecmisi (intihar kismi disinda) ve Behcet Necatigil'in yorumu belki de beni bu beklentiye soktu.

Acikcasi ben boyle usta yazarlari elestirmeyi kendime asla hak gormuyorum.. Bir kitap tutkunuyum, yillardir kitap grubunda moderatorluk yapip, kendi capimda yazmaya calisan biri olarak soyluyorum, ayri bir dunyalari var ve kesinlikle deha olduklari kanaatindeyim. Edebi yonden soyleyecek hic bir sozum yok, ama psikolojik acidan ayrica degerlendirilmeli,bence tek kelime ile "agir"..

Cok uzgunum, cok boguldum bu kitabi okurken, yoruldum..Kadim medeniyetlerin besigi bu diyarda yasayan bu kitap kahramanlarinin daha bilge olmalarini umdum sanirim. Oyle itici, oyle vahsi geldi ki birbirlerine davranislari, bu hissi bir de Ucurtma Avcisi'ni okurken hissetmistim....

Kesinlikle ogrendigim pek cok sey var, farsca kelime dagarcigim, Hint Medeniyeti ve Part Imparatorlugu, Zerdustluk ve gelenekleri, vs. bana kalanlar bu kitaptan...

10 puan

İnsanı gerçekten alıp başka alemlere götüren bir kitap. Bir iki kez başlayıp bırakmıştım.Üçüncü başlayışımda vapurdaydım. Sanırım denizin ferahlığı kitabın hafif karartısını aldı götürdü benden. Tadı damağımda kaldı diyebilirim.Sadık Hidayetle bu kadar geç tanıştığım için ayrıca üzgünüm. Yazar okumasına en kısa zamanda başlayacağım.

9 puan

Soyut kavramının hakkını sonuna kadar veren, okuyucuya olayları izletmekten öte yaşatan inanılmaz bir eser. Hakkatten duvarsız labirent tanımı bu eser için çok uygun.

10 puan

Muazzam!.
kitabı sıksanız, sayfalarından karanlık damlayacak ama her bir sayfası, her bir cümlesi ince ince işlenmiş muazzam cümleler bütünü. ta içinizde, en derininizde hissediyorsunuz her duyguyu. Ah Sadık Hidayet!

"duyarlılık eşit midir umutsuzluğa? yıldızının bile karanlık, kaçmış, saklanmış, sönmüş, kararmış olduğuna inanmak isteyebilir mi kişi? asla ele geçmeyen arzulanan, avuçtaki göze dönüşebilir mi? ben, sen, o; biz, siz, onlar olabilir mi? ulaşmak, kavuşmak ölümden mi geçer; yalnız ölümden mi?"

hepsine tek bir "evet" der sadık hidayet.

10 puan

dussel bir anlatimla anlatilan cok aci bir gercek. hep okumak istedigim bir kitapti. 95 sayfaya sigdirilmis en uzun hikaye. yazarin biyografisini okuduktan sonra okunmasi da tavsiyemdir.

9 puan

çok güzel bir kitaptı ama bukadar uzun sürmesinin sebebi yorumları okuyup kitabın asıl noktasını öğrenip de merakımı yitirmemden dolayı oldu. bu yazarı ilk kez okudum çok etkileciiiydi mutlka aokuyun derim çok ilginç bir kitap...

8 puan

Sanki Poe okuyor gibi oldum. Karanlık, zamansız, farklı.

9 puan

"Hayallerim, düşüncelerim yeryüzü nesnelerinin ağırlık ve ve bağlarından kurtuluyor, sessizlik ve huzur göklerine yükseliyordu. Bir yarasanın yaldızlı kanatlarına koymuşlardı da beni, boş ve parıltılı bir dünyada engelsiz yasaksız uçuyordum sanki. Öyle derin ve keyifli bir haldi ki bu, ölümün verebileceği keyif, onun yanında pek küçük kalırdı. "

9 puan

"ıstırap, korku, dehşet ve yaşama arzusu, hepsi bitmişti bende. bana telkin ettikleri dini inançlardan kurtulmuş, huzura ermiştim. tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi; orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. ben ki şu henüz yaşadığım dünyaya bile alışmamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim? ... tanrı bir sonradan görme miydi ki dünyalarını ille de göstermek istesin bana? "

9 puan

Kitaba başlayıp bitirene kadar 'ben ne okuyorum?' dedim. Öyle derin cümleler var ki kitapta, insanı aniden içine çekiyor, dalıp gidiyorsunuz. Diğer bir paragrafta da hayal, gerçek, rüya ne olduğunu çözemediğiniz bir olay sizi alıp duvara çarpıyor.
Kitaptaki karakterler isimsiz. Sadece anlatıcıya yakınlık dereceleri veya meslekleri ile anılıyorlar. Anlatıcı yani baş karakter hayal, rüya ve gerçek arasında yaşıyor. Tasvir ettiği erkek karakterler aynı fiziksel özelliğe, aynı alaycı kahkahaya sahip. Kadın karakterler de aynı şekilde farklı zaman ve yerlerde, farklı konumlarda fakat aynı özellikte. Kitabın sonunda aynada kendini de tıpkı babası, amcası, hurdacı, mezarcı ve yaşlı adam gibi görüyor kitap kahramanımız. Bu erkekler hep yaşlı, kambur ve çirkin... Kitaptaki kadınlar güzel, genç ve çekiciler. Ve de hep genç yaşta ölüyorlar. Bunlar anne, hala, eş ve resmettiği sevgili...
Nasıl doğru ifade ederim bilemiyorum ama zaman ve mekanın belli olmadığı, hayal ve gerçeğin ayırt edilemediği bu kitapta, baş karakterimiz diğer karakterlerle yani farklı kimlikleriyle hesaplaşma içinde.
Kitap beni çok etkiledi hele ki, sonunda Sadık Hidayet'in arkadaşının yazarla ilgili sonsözde yazdıkları beni daha da sarstı. Yazarın kitapta yansıttığı ruh halinin tam tersi karakterde oluşu kaleminin gücünün büyüklüğünü gösteriyor.
İnce ama okuması çok kolay olmayan kitabı ben çok sevdim. Sizler de farklı ve sarsıcı bir kitap okumak istiyorsanız bu kitap tam size göre...

10 puan

Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar.
Kimseye anlatılamaz bu dertler, çünkü herkes bunlara nadir ve acayip şeyler gözüyle bakar biri çıkar da bunları söyler ya da yazarsa, insanlar, yürürlükteki inançlara ve kendi akıllarına göre hem saygılı hem de alaycı bir gülüşle dinlerler bunları. Çünkü henüz çaresi de, devası da yok bu dertlerin.Tek ilâç şarap yardımıyla unutmaktır; afyonun ve uyuşturucu maddelerin sağladığı sahte uykudur.Ama ne yazık ki bu tür devaların da etkileri geçicidir, acıyı kesecekleri yerde çok geçmeden daha da şiddetlendirirler.

Hayat hikayemde önemli bir şey yok. başımdan ilginç olaylar geçmedi.Ne yüksek mevki sahibiyim, ne de sağlam bir diplomam var.Okulda hiçbir zaman örnek bir öğrenci olamadım; başarısızlıklar her yerde buldu beni.Nerede çalışırsam çalışayım silik, unutulmuş bir memurdum; şefleri memnun edemedim. İstifa ettim mi seviniyorlardı; bırak gitsin, işe yaramaz! çevrem böyle görüyordu beni; haklıydılar belki de.

8 puan

"Kör Baykuş'un eylemi, olayları, zaman ve mekân dışında kalır. Olayları bölüşenler tipik kimselerdir, daha doğrusu bir tipin değişik kişilerdeki varyasyonlarıdır, bu kişiler mitik bir psikoloji kanunlarına göre birbirlerine dönüşürler. Baba, amca, arabacı, mezarcı, ihtiyar hurdacı ve nihayet romanın "kahraman"ı, aslında tek kişidir, esrarengiz genç kız, bayader ile kahramanın karısı kahpe de öyle. Normal zaman düzeninin kalkışı bununla bağlantılıdır; şimdiki zamanla geçmiş zaman; anı, rüya ve hayal olarak birbiriyle kaynaşmıştır. Sebeple sonuç arasında bir nedensellik yoktur, onları birbirine masallardaki mantık bağlar. Ama buna rağmen olay, şüphe yok ki gerçek bir hayatı saptar. Korkular, özlemler, ümit, ümitsizlik, bu olay içinde, öteden beri insan kaderinde olduğu gibidir."
demis Bozorg Alevî

Hikaye karamsar gibi görulsede yazarin icinde bulundugu bosluk duygusunu iyi yansitmis.Hiclik diye betimlemis cok yerde.
Hikayenin kahramanlari sevilmemis yazar tarafindan.Bir nevi tiskiniyor tabii bu kendi icinde gecerli.Herkes gibi olabilmek icin afyona siginiyor sanki. uyusturmak duygularini kendini belkide hiclik icinde kaybolacagini dusunebilme rahatligini mi verecegini dusunurdu.
Guzel bir eser yazarin diger eserlerini de okumayi dusunuyorum ama hemen degil. kisa bir hikaye dahi olsa dolu dolu taskin bir sel gibi geliyor insanin uzerine okuduklarim. Bunu hazmetmem gerek önce.

8 puan

Son derece akıcı bir dil ile anlatım yapılmış. Gerçek ile hayal dünyası arasında gidip gelmeler ve psikolojisi bozuk bir insanın iç dünyasını aktarmakta ustalaşmış yazarın hayat hikayesi de ilginç. Okunabilir ancak; Türklere ve Müslümanlara bakış açısı son derece karşıt olan yazarın hindu inançlarına sıcak bakması bana göre hoş değil. Ya herkese eşit mesafede ol ya da inanmasan da en azından saygı göstermeli insan. İslam'ı yaşamayan insanların Müslümanım demesiyle Müslüman olunmuyor.

7 puan

Sadık Hidayet'in yoğun anlamlar barındıran karmaşık kitabı. Hayal, gerçek iç içe geçmiş durumda. Kasvetli havası kesinlikle okuru etkiliyor. Katil-kurban ilişkisi yazarın bakış açısının yansıması. Yazarın yaşamı kitaptaki birçok şeyi açıklıyor. Okunmak, anlamlandırmak ve sindirmek zordu.

9 puan

Kitaptaki cümleler ve bakış açısı çok etkiledi beni. Yazarın aramızdan erken ayrılması ve intihar etmesi üzücü.
Birde bu kitabı okuyacaksanız; sakin bir gününüzde okuyun. Eğer kafanız çok doluysa biraz ağır ilerliyor kitap ve kelimeler havada kalabilir.
Okunması gereken kitaplardan biri bencede.

4 puan

Vakti zamaninda yazmış olduğum bir yazı için çok sevgili bir buyuğum,Sadik Hidayet okudunmu sen hiç,okudun da ondan mi ilham aldin die sormuştuO gün bügündür Sadık Hidayet okumak istemiştim..
Iran edebiyatınin önemli, hatta en önemli yazarlarından Sadık Hidayet ile Kôr baykus romani vesilesi ile tanişmiş olmanin keyfini yaşiyorum şu an..
Kitap ,nerde,kimde ve nasıl başliyor,gelişmesi ne yönde ve nasil biteceğinı,okur hic anlayamayacak,çunku belli bir mekan ve zamani yok,tek sabit olan ana kahramanin karanlik ve hastalıkli,izdirap çeken ruh halidir..
Ana kahramanin ruh halini ,(çoğu okur da eminim bu fikirdedir)yazarın sahsi ruh haliyle özdeşleştirmemek imkansiz.Biografisi ile ilgili pek az bilgi olmasina rağmen,Londrada bir dairede intihar etmiş olmanin gerçeği,ana kahramanin ,kitap boyunca intihar ve ölüm eğilimleri,bir noktada romanin tamamen kurgudan ibaret olmadiği fikrini uyandirdi bende.
Kitap tamamen kişinin iç dünyasi,duygulari,hastalıkla savaşi üzerinde gelişir fakat satır aralarında ,din ile ilgili fikirleri ,geleneklerin küçük detaylarıni, kitaptaki kadın profili üzerinden aşka sehvete dair ipuclari yakalanabilir.
Ben acıya,izdıraba,ölüme dair birçok gerçekci cümle ve tespit yakaladim,umarım sizde yakalarsınız..

9 puan

Iran Edebiyati'nin en taninan yazarlarından olan Sadik Hidayet'in kütlece en kisa ama hacimce en dolu olan kitaplarindan biri.🌿 Her şeyden önce bu eserden alinacaklari, Sadik Hidayet'in hayatini kisaca okumak ve anlamakla daha da bir etkin kilacagini soylemek yanlış olmaz. 📖

Bir kere her şeyden önce kasvetli ve psikolojik açıdan insani azami derecede etkileyecek bir eser. Zira,yazarin sürdürdüğü kasvetli yaşamın bir izdüşümü diyebiliriz. Canına kiyan bir adamin elinden cikmis bir eser velhasıl kelam. 😕

Okurken neyin hayal neyin gerçek oldugunun anlasilmasi noktasinda zorluk yasayabilirsiniz. Psikolojik anlamda insani sarsacak nitelikte. Kahramanin yasadiklari okuyucuda da kasvetli bir hal olusmasina neden olabilir.
Dikkatinizi çekecek nokta, bir nevi seytanlikla kendisini eş olarak almasina neden olan kadina yani karısından "kahpe" diye soz etmesi. Garip ama yine yazarin kendi dunya bakisinin,o bulundugu psikolojik durumun gostergesi bir detay sanirim. Belki de bir yansima. Kitapta bulunan karakterler hep ayni kişi mi, ayni kisinin kahramanin gozune farkli şekillerde tezahür etmesi mi yoksa farkli kisiler mi bunu dahi kestirmek zor. Kendisine dokundurmayan,diger insanlarla yatan bir kadin. Ve en nihayetinde bu acının verdigi hastalik. Yatağa düşmesi.
Sadik Hidayet'in eseri Varolusculuk akiminin mükemmel orneklerinden biri. Yasami sorgulayan, ölümü sorgulayan, varligi sorgulayan derinlemesine dusuncelerle dolu. 🌍

Basta da belirttigim gibi hacimce dolu,yogun bi kitap. Sadik Hidayet in neden yasamini okumak daha fazla yarar ve anlam saglar bu kitap ozelinde, bunu okuyunca zaten anlarsiniz.Surekli bir sikayet,hayati sorgulama gayesi,bir mutsuzluk hali. Insanlari "ayaktakimi" diye gormesi ve surekli insanlar hakkında bu ifadeyi kullanmasi kendini daha baska bir manada buldugu,kendini diger insanlardan soyutladiginin bariz gostergesi. 🎈

Sadik Hidayet'in eserindeki yogunlugun idrakina kesinlikle ilk okuyusta rastlanilmasi beklenmemeli. Iyi okumalar.📖🏃‍♂️

8 puan

''Kendimi bütün ruhumla unutmanın uykusuna bırakmak istiyordum. Unutmam mümkün olsaydı, unutmak sürekli olsaydı, gözlerim kapansaydı da azar azar uykunun ötesine, mutlak hiçliğe gömülebilseydim, varlığını artık hissedemez olacağım noktaya varsaydım, bir mürekkep damlasında, bir musiki ahenginde ya da renkli bir ışında erir giderdim ve sonunda dalgalar ve şekiller öyle büyürlerdi ki, hissedilemezin içinde silinir, yok olurlardı. O zaman dileğime kavuşurdum...''
(Sadık Hidayet,Kör Baykuş)

"Hayat özenle ve soğukkanlılıkla herkesin maskesini indirir. Birkaç maskesi vardır herkesin, kimisi bu birkaç maskeden yalnız birini kullanır, sürekli kullanılan o maske de doğal olarak kirlenir, yıpranır. Tutumlu kimselerdir bunlar. Kimisi kendi maskelerini çoluğuna çocuğuna saklar. Kimisi durmaksızın yüz değiştirir ama yaşlandıkça anlarla ki bu, onların son maskesidir. Pek çabuk eskir bu sonuncusu da. Ve işte o zaman hakiki yüzleri çıkar ortaya o son maskelerinin ardından."
(Sadık Hidayet,Kör Baykuş )

''Senin derdin o kadar derin ki, gözlerinden belli oluyor. Ağlayacak olsan, gözyaşı gözlerinin derinliklerinden gelir; belki hiç gelmez!''
(Sadık Hidayet,Kör Baykuş)

"Uzun zamandır bende, diri diri dağılmakta, parçalanmakta olduğum duygusu belirmişti. Yalnız cismim değil, ruhum da, aralarında bir uyuşma olmaksızın, kalbimle sürekli zıt gidiyorlardı. Garip bir dağılma ve bölünmeden geçiyordum sürekli. Bazen bir şey düşünüyor, buna kendim de inanmıyordum. Bazen içimde kendime karşı bir acıma duygusu beliriyor, ama aklım ayıplıyordu beni. Birisiyle konuşsam, bir şey yapsam, türlü konularda söze karışsam gönlüm başka yerde oluyordu, aklım başka yerde, ve ayıplıyordum kendimi. Dağılan, çözülen bir kitleydim ben. Sanki ben hep böyleydim, böyle de kalacağım: acayip, biçimsiz bir karışım..."
(Sadık Hidayet, Kör Baykuş)

"Öyle sanıyorum ki, zamanın geçişi ve insanların seneler ilerledikçe karşılaşacakları değişmeler, bende bin kat daha hızlı ve sert oldu. Ama beri yandan bu gelişmelerin getirdiği mutluluklar toplamı sıfıra doğru geriledi, hattâ sıfırında altına düştü. Bazı kimselerin ölümle savaşı daha yirmisinde başlar; birçokları da yağı bitmiş lambalar gibi, sessiz yavaş, ecelleriyle sönerler."

(Sadık Hidayet,Kör Baykuş)

"Yalnızlık ve inziva sonsuz, koyu yoğun gecelere benziyordu. Koyu, yapışkan, bulaşıcı karanlıkları olan ve boş kentlere çökerek şehvet ve kin uykuları yaymayı bekleyen gecelere benziyordu."
(Sadık Hidayet,Kör Baykuş)

"Tanrı gerçekten var mı, yoksa kutsal imtiyazlarının korunmasını gözeten bu yeryüzü güçlüleri tarafından, vatandaşlarını daha da rahat sömürebilmek için, kendi tasarılarına göre mi yaratılmıştır; yeryüzünün gökyüzüne bir yansıması mıdır; bu gibi şeyleri artık umursamıyor, ben yalnız sabaha çıkıp çıkmayacağımı bilmek istiyordum. "
(Sadık Hidayet,Kör Baykuş)

"Ölümün karşısında mezhebin, imanın, itikadın ne kadar gevşek ve çocukça olduğunu hissediyordum. Sağlığı yerinde ve mutlu olanlar için, eğlencelik şeylerdi bunlar. Ölümün ve çektiklerimin korkunç gerçeği karşısında, kıyamet günü üzerine, ruhun ahretteki mükâfatları üzerine bana telkin ettikleri şeyler, tatsız bir aldatmaca oluyordu. Bana öğrettikleri dualar, korkusu karşısında etkisizdiler."

(Sadık Hidayet,Kör Baykuş)

"Kalp durunca duygular düşünceler de kayboluyor mu, yoksa kılcal damarlarda kalan kan sayesinde belli belirsiz bir hayat sürüp gidiyor mu?"
(Sadık Hidayet, Kör Baykuş)
" Ölüm ki geçer gider, bütün düşünceleri paramparça eder, en ufak dönüş ümidi bile bırakmaz geride !"

(Sadık Hidayet,Kör Baykuş)

"Bana benzeyen, görünüşte bendeki ihtiyaçlara, tutkulara, arzulara sahip bu insanlar niçin kırarlar beni?"
(Sadık Hidayet, Kör Baykuş)

"Yalnız cismim değil, ruhum da, aralarında bir uyuşma olmaksızın, kalbimle sürekli zıt gidiyorlardı. Garip bir dağılma ve bölünmeden geçiyordum sürekli."

(Sadık Hidayet, Kör Baykuş)

"Ben hep,dünyada susmaktan daha iyi bir şey yoktur.Butimar* gibi olan insan daha iyi insandır diye düşünürdüm.

* Butimar : bir kuştur,deniz kıyısına çöker,denizin birgün kuruyacağını düşünür,bu tasa yüzünden de su içmez hiç."

(Sadık Hidayet,Kör Baykuş)

"Lakin tek korkum: Yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan. Hayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki, başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var, anladım, elden geldiğince susmam gerek, elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım. Ve şimdi yazmaya karar vemişsem, bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir."
(Sadık Hidayet, Kör Baykuş)

"Böyle durumlarda herkes, güçlü bir alışkanlığa, bir tutkuya sığınır: Ayyaş içer, edebiyatçı yazar, yontucu taşı yontar, acısını dindirmek için her biri, en kuvvetli içgüdüsünden medet umar ve gerçek sanatçı, kendi bağlarından şaheserler yaratır. Ama ben, ki zevksiz ve biçare biriyim, ben ne yapabilirim?"

(Sadık Hidayet,Kör Baykuş)

''Bir rüya gören, rüya gördüğünü bilen, uyanmak isteyip de uyanamayan biri gibi afallamış, kalakaldım.''
(Sadık Hidayet, Kör Baykuş)

"Oydu bütün hayatımı zehirlere bulayan. Hayır, hayatım ta baştan zehirlere bulanmıştı benim. Ben başka türlüsünü değil ancak zehirlenmiş bir hayatı yaşayabilirdim."

(Sadık Hidayet, Kör Baykuş)

"İçimde ilk görüşten kalma, aşina bir duygu: Ben onu tanıyorum. İki sevdalı hep aynı hisse kapılmazlar mı, birbirlerine önceden rastladıkları, aralarında esrarlı bağlar olduğu duygusuna kapılmazlar mı? Bu aşağılık dünyada ya onun aşkını isterim, ya da hiç kimsenin! Hem mümkün mü bir başkasının beni etkilemesi?"

(Sadık Hidayet,Kör Baykuş)

"Ruhuma hangi zehri damlatmıştı ki, onsuz olamıyordum."

(Sadık Hidayet,Kör Baykuş)

"Onu kendi tenimin sıcaklığıyla ısıtmak istedim, ona kendi sıcaklığımı verip ölümün soğukluğunu ondan almak istedim."

(Sadık Hidayet,KörBaykuş)

"Yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen yaralar.
Kimseye anlatılmaz bu dertler, çünkü herkes bunlara nadir ve acayip şeyler gözüyle bakarlar. Biri çıkar da bunları söyler ya da yazarsa, insanlar, yürürlükteki inançlara ve kendi akıllarına göre hem saygılı hem de alaycı bir gülüşle dinlerler bunları. Çünkü henüz çaresi de, devası da yoktur bu dertlerin. Tek ilacı şarap yardımıyla unutmaktır. Afyonun ve uyuşturucu maddelerin sağladığı sahte uykudur."
(Sadık Hidayet, Kör Baykuş)

"Acaba birgün bu metafizik olguların, ruhtaki bu kendinden geçme halinde uykuyla uyanıklık arasında beliren gölgeler yansımasının sırrı anlaşılacak mı?"

(Sadık Hidayet, Kör Baykuş)

1 | 2 ileri