Gülün Adı

En Son Değerlendirmeler

6 puan

iyi, güzel, hoş bir yaz macerası olabilir

9 puan

Gülün Adı, tarihsel ve polisiye olarak nitelendirebileceğimiz bir roman. Orta çağ kilisesinin içindeki çekişmelere ışık tutuyor kitap ve gerçekçi bilgilerle okuyucusunu aydınlatıyor. O döneme damga vurmuş hristiyan tarikatlarının bir kısmı hakkında fikir sahibi olmamızı sağlıyor yazar. Kitapta olaylar günün belli kısımlarına bölünerek aydınlatıyor. Tan sökümü, öğle, sabah, ikindi gibi. Peki ne anlatıyor Gülün adı bizlere? İtalya'da bulunan büyük bir kilisede işlenmeye başlayan cinayetleri soruşturması için çağrılan William ve çömezi Adso'nun bu cinayetleri aydınlatmak için yaptıkları çıkarımlar, hikayenin işlendiği temel bölümler olsa da yan süreçlerde okuyucunun ilgisini çekebilecek olan konularda işleniyor. Gülmek günah mıydı, Hz.İsa gülmüş müydü ya da İsa yoksul muydu değil miydi, kilise zengin bir bütünlük mü taşımalıydı yoksa yoksul bir yaşam mı sürmeliydi? Ekseriyetle bu sorular soruluyor kitapta ve o zamanki hristiyan topluluğun hangi tartışmalar üzerine yoğunlaştığını görebiliyoruz. Salt İsa'nın yoksulluğunu savunan Fransisken gibi tarikatlar ile İsa'nın mal varlığı olduğunu söyleyen Papa arasında ciddi bir muharebe var. Papa'nın bu düşünceye karşı çıkmasının nedeni de otoritesinin sarsılacak olması zira zengin kilise halk tarafından yozlaşmış olarak görülecek; böylece kiliseye olan güven ve ona karşı duyulan korku ciddi ölçüde zayıflayacaktır. Okuyucu orta çağı kilisenin içinden yaşıyor bu kitapla.


Karakterlerimize gelirsek kitap, William'ın çömezi Adso'nun ağzından anlatıyor. William rahip olmasına rağmen orta çağ koşullarına göre gayet aydın bir insan ama yoğun bilgisi nedeniyle bir hayli güveniyor kendisine ve bu da kibir yaratıyor; fakat üstadının olumsuz olarak nitelendirilebilecek tek tarafı da bu. İbn-i Sina o şu bu ayırt etmeden okuyor adam.
Adso ise iyi ruhlu ve tanrıdan korkan bir rahip olmasına rağmen bir rahibin işlememesi gereken bir suçu işliyor ama onu kitapta okumanız kanaatimce en doğrusu.

Ağır ve uzun tasvirleri nedeniyle okuyuşun zor olduğu bir kitap ama kitap okurum ben diyen ve az da merakı olan biri, bu şahane eseri okumalı zira bir bilgi kaynağı Gülün Adı; herhangi bir yığılma yaşanmadan.

Son olarak unutmadan kitabın bir filmininde yapıldığı ve Sean Connery'nin başrolünde oynadığını belirteyim, film de gayet başarılı.

Anılmasın tüm öteki mucizeler,susulsun,
gökyüzüne egemen oldu gökyüzü,
biricik mucizedir bu.
Yeryüzü yukarıda,aşağıda gökyüzü,
önemsenmelidir bu,
biricik mucize,tüm ötekiler üstünde.


Profil Resmi
10 puan

Okurken bu adam bu betimlemeleri nasıl yaptı,ya da küçücük ayrıntıları nasıl da yakınlaşa yakınlaşa harmana çevirdi demiştim.Umberto Eco koca bir bina kütüphaneden daha çok bilgi sığdırmış kafasına.

10 puan

çok mükemmel bir kitaptı. kalınlığı hiç sorun yaratmıyor inanılmaz sarıyor..

Profil Resmi
9 puan

Filmi de güzeldi.

8 puan

Umberto Eco'nun en güzel kitaplarından biri nefis bir orta çağ da geçen polisiye. Filmini izleyipte kitabı okumayanlar çok şey kaçırırlar ben hem filmi izleyip hemde kitabı okudum film kitabın son decece kötü bir uyarlaması geldi bana Ki Sean Connery oynamasına karşın..

8 puan

Gerçekten edebiyat tarihinde yerini hakeden okunması gereken bir kitap. Çok bilgi, çok tasvir var ama konu basit ortada cinayet var, katil kim? Eco'nun üslubu sayesinde ben bu kadar detayı nasıl öğrendim, kafamda alıp nasıl değerlendirdim diye içten içe mutlu da oluyorsunuz okurken.

3 puan

zaman kaybı.

9 yıl, 8 ay
8 puan

ortaçağda hiristiyanlıktaki kutuplaşmalar polisiye türü kullanılarak anlatılmış.hem tarihi bir roman hem de polisiye bir roman tadında

7 puan

güzel bir dili ve anlatımı olsa da kavramlara yabancı oluşunuz sizi kitaptan çok soğutuyor yazar editörleri uyarmasına rağmen hayır bu kitabı herkesin okuması-anlaması gerekmiyor isteyenler de hakkını vermeli diyerek anlatımını değiştirmemiş . merakınız varsa ilgilendiğiniz konularsa kitap sizin için bulunmaz bir kaynak

Profil Resmi
10 puan

Edebiyatın adı.. Gülün Adı..

Profil Resmi
9 puan

ortaçağda geçen bir polisiye,çok zekice kurgulanmış ve güzel bir anlatımı var...yıllar önce okumuş ve çok beğenmiştim

10 puan

Tarihle polisiyeyi birleştiren mükemmel bir kitap. Filmi de güzeldir.

2 puan

üç kez okumaya çalıştım her defasında yarım bıraktım. yazar anlaşılmaz olmaya çabalamış diye düşünmekten alamıyorum kendimi.

Profil Resmi
10 puan

muhteşem bir eser mutlaka okunmalı...

7 puan

Kitap olaganustu bir kurgu, derinlemesibe bilgiye sahip. Tartismalara da yazdigim gibi basinda kitabi bitiremiyecegimi zannetim. Benim gibi ortacaga, Hiristiyanliga, tarikatlara uzak insanlar icin zaman zaman sikici olabilir. Yogun tamlamalar, latince yazan kelime yada cumleler, surekli kitabin icine giren degisik karakterler. Bana verilen tavisyeye uyarak kitabi notlar alarak okudu. Cok notlarima bakip bu kimmis, neymis dedim. Cok zekice kurgulanmis bir kitap. Zaten heryer de tam not almis benim yorumum nacizane. Ilk baslar sikici gelebilir. 2-3 gunde cerez gibi de okunmayabilir. Zamanini varsa, agir bir romana ihtiyac varsa tavsiyemdir.

8 puan

İlk başlarda oldukça sıkıcı bir kitabın sonraki bölümlerde odadan saatlerce çıkmayıp sonunu bilme isteği veren kitaplardan biridir.En azından benim için öyle.Aristoteles'in asıl felsefesini merak edenlerin hiç sıkılmadan okuyabileceği bir kitap yalnız kitaba başlar başlamaz hemen pes etmeyin.Bu kitabı çok iyi özümsediğimi düşünüyorum final notum sayesinde yükselmişti... :)

Profil Resmi
10 puan

İmparator ile papanın iktidar mücadelesinin yanısıra, hristiyanlık içi tarikatlar arasındaki mücadeleye değinen ve özetle İsa yoksulluğu bağlamında papalığın, papanın ve diğer din adamlarının kısacası kilisenin zenginliği-yoksulluğu tartışması yapan, bu doğrultuda birbirlerini sapkın ilan eden ve birbirlerinin din adamlarını yakan, papanın imparatorla olan dünyevi iktidar mücadelesinde taraf olan tarikatler; bilim ve dogmaya dair tartışma; hrıstiyan aleminin en büyük kitaplıklarından birine sahip ve kütüphane rahibinin başrahip olacağı kuzey italyada bir manastır , bu manastırdaki bazı papazlar arasındaki aykırı tensel ilişkiler, kütüphanenin daha doğrusu var olmadığı ya da yitip gittiği sanılan aristonun poetikasının ikinci cildinin ortaya çıkmamasına çabalayan bu amaçla bu sırrı bilenlerin ölmesini sağlayacak bir düzen sonucu peşpeşe ölümlerin gelmesi, soruşturma yapılması, bu ölümlerin sebebine dair fikirler( İtalyanlar; incildeki yedi borazan; kütüphaneci ve sonra barahiplik makamı), en sonunda tüm bunların güldürüye ilişkin bu kitabın açığa çıkması halinde hristiyanlığın yozlaşacağını düşünen bir rahip tarafından gerçekleştirildiği, en sonunda bu poetika dahil tüm kitaplığın yanması.

9 puan

Polisiye bir hikayenin üzerinden ortaçağ içinde bir dönemi yaşatıyor yazar. Polisiye diye okumaya başlayan arkadaşlar aradaki konuşmalardan ve anlatımlardan sıkılabilir. Ben çok şey öğrendim bu kitaptan çıkarlara her şeyin alet edilebildiğini, sapkınlığın bir sınırı olmadığını bir kez daha hissettim. Ayrıca kitapta anlatılan sürekli ortaya yeni bir dini akımın çıkması ve sürekli katliamların yaşanması bana günümüzün de islamiyetin ortaçağı gibi olduğu izlenimini verdi. Sonuç alarak etkileyici bir eser olduğunu söyleyebilirim.

9 puan

Gülün Adı, yazar Umberto Eco'nun ilk romanı ve ardından gelecek "Eco-tipi" romanların adeta habercisi niteliğinde bir eser... Çok katmanlı, çok yönlü ve okuyucusunu sadece sayfa sayısı ile değil anlattıklarıyla da seçen/sınayan bir kitap. Eco kitabın ardından bir yerde kendisi söylemiş zaten "ben seçkin bir okuyucu kitlesi istiyorum, beni herkes okumasa da olur" diye, bu açıdan gerekten istediğine ulaşmış denilebilir.

Bana kalırsa kitabı tanımlayacak en güzel sözcük: doyurucu. Hem anlattıklarıyla hem anlatım tarzıyla çağdaş dönem klasikleri arasındaki yerini çoktan almış bir eser.

Ayrıntılı inceleme için: http://atalante86.blogspot.com/2012/01/gulun-adi-umberto-eco.html

8 puan

Şu ana kadar okuduğum kısmı ile kitap beni Ortaçağ Avrupasına aldı götürdü. Detaylı değerlendirmemi bitirince yazacağım. Epey hacimli olmakla birlikte çevirmeni Şadan KARADENİZ'in akıcı üslubu ile rahat okunuyor diyebilirim.
Kitabı okuduktan sonra yapacağım değerlendirmenin ana fikri polisiye havası verilmiş olmakla birlikte ortaçağ hıristiyan dünyasının siyasal ve ilahiyat tartışmalarını başarı ile yansıtması olacaktır.
Din ve mezhep savaşları ile siyasal gücün paylaşımı...
Ekonomik düzen ile kilisenin ilişkileri....
İlahi olan ile seküler olanın gelişimi...
Latince kavramların günümüzde kullandığımız bir çok kelime ve terimlerin de kökenini oluşturduğunu farkettim. Kitap bana tarihi-dini-polisiye harika bir keyif yaşattı. Beğendim.

Profil Resmi
9 puan

Sadelikten uzak anlatımıyla ve Hristiyanlık ile tarikatları hakkında çok fazla bilgi içermesiyle çok ağır ve yavaş ilerleyen bir kitap. Bazen konunun akışına dahil edemeyeceğiniz ağır bilgiler, sayfalarca süren tasvirler, Papa-tarikatlar-İmparator üçgeninde yaşananlar ve bu üçgene dahil olan birçok küçük köşe hakkında yapılan uzun uzun diyalog şeklinde tartışma veya hikayeyi ağzından dinlediğimiz Adso'nun çıkarımları da kitabı çok ağırlaştıryor. Ama bu kitabın verdiği zevkten bir zerre bile alıp götürmüyor. O kadar güzel bir dil, o kadar ilgi çekici bir mekan ve birinci tekil kişi anlatımıyla o kadar başarılı olmuş bir kitap ki... Sayfalarından sanat akıyor. Yazara "vay be" demeden okumadığım tek bir bölümü bile yok sanırım. Belki (muhtemelen) 2-3 günde ya da bir haftada bitiremezsiniz ama ağır ağır okursunuz ve bu 700 küsür sayfayı okuduğunuza da asla pişman olmazsınız.

10 puan

Bir Basyapit, herkese tavsiye ederim

4 puan

http://moonlightcat13.blogspot.com/2016/01/gulun-ad-umberto-eco-ks-okuma-senligi.html

Profil Resmi
8 puan

Spoiler olmasın ama eklemek zorundayım Jorge, tüm o cinayetleri gülme* olgusunun günah oluşuna inanması sebebiyle planlamış ve işletmiştir. Ancak, asıl ilginç tesadüf de kitabın türkçe çevirisinin adında ortaya çıkar işte: "gülün adı", "gül adlı bitkinin adı ( it. il nome della rose) "nın karşılığı olmasına rağmen, buradaki gül / Dilimizde aynı zamanda gülme eyleminin de emir kipidir. Böyle de ilginç bir rastlantı ortaya çıkmış olur ortaya. Umberto Eco bu ironiyi farkederse baya gülerdi bundan eminim.

11 yıl, 2 ay
8 puan

14. Yüzyıl İtalyası’nda Benedikten tarikatına ait bir manastır ve bu manastırda işlenen cinayetler konu alınıyor. Kitabın ilk 100 sayfası okuru romana hazırlıyor. Bu sıkıcı kısım sabırla geçilirse keyifle okunan bir romana ulaşılıyor.

10 puan

Araştırmacı rahip Baskerville'li William'ın adını ilk okuduğumda aklıma Sir Arthur Conan Doyle'un Baskervillerin Köpeği adlı romanı geldi. Kitabı okudukça Araştırmacı rahip Baskerwille'li William'ın bir Ortaçağ Sherlock Holmes'u olduğunu gördüm. Manastırdaki cinayetleri aynı Holmes vari bir şekilde çözümler.

Gülün Adı ortaçağ atmosferini çok başarılı bir şekilde okuyucuya verir. Kitabı okurken kendinizi bir ortaçağ Manastır'ında hissediyorsunuz. Ayrıca kitapta Arap Bilim adamlarının ileride yapılan icatlara olan katkısı çok açık şeklide belirtilir.

Gülün Adı için ağır içeriği olan, tarihsel gerçekliği koruyarak anlatan bir cinayet romanı demek çok da yanlış olmaz.

Okumayan herkese tavsiye ederim.

10 yıl, 6 ay
8 puan

Nihayet bitti!

Hristiyan teolojik roman alanında başyapıt olabilecek (belkide öyledir bilmiyorum) bu kitabı ortalardan itibaren, "estağfirullah" "tövbe haşa" diyerek ve okuma aralarında sık sık kelime şehadet getirerek bitirme onuruna erdim. Bir kaç kere , bıraksam ne olur düşüncesine kapılsam da cinayetleri kimin işlediğini öylesine merak etmem buna engel oldu. Aslında ekşide denk geldiğim bir spolier mesaj sayesinde kitabın henüz ortalarında katilin kim olduğunu öğrenmiştim. ( aman siz sakın bu ukalalığı yapıp spolierlik yapmayın ne olur) ama yine de belki yazan arkadaş şaka yapıyordur bu adamda o potansiyel yok diye diye okudum ama katil o çıktı :(((((((

Aslında Eco'yu takdir etmedim değil. Böylesine bir cinayet romanı yazmak ciddi bir cesaret ister. Zira kitap boyunca, cinayet romanlarında beklediğiniz heyecan her seferinde William'ın bilgi aşkıyla kesintiye uğrayıp, ortaçağ hristiyan dünyasının koyu bulamaç, karanlık topraklarında yönünü kaybediyor. Tekrar o heyecanı ancak yeni bir başlık altında yakalayabiliyorsunuz ki sayfa ortasına doğru yine kayboluyorsunuz.
Aslında bakmayın karanlık, sıkıcı dediğime. Bu sayfaları karşıt okuma tekniği ile okuduğunuzda (ya da paralel bilemiyorum) orada, avrupanın orta çağının günümüz islam dünyası ile ne kadar bağdaştığını görüyorsunuz.
Tarikatların korkunç sapkınlıkları içinde kaybolmaya yüz tutmuş gerçek din şu günlerde yaşadıklarımıza nasıl da benziyor.
Eco bu başyapıtında ana karakter olarak kurguladığı William 'ın şahsında ki kendisi bir rahiptir, ciddi bir din eleştirisine girişiyor. Sadece hristiyanlık değil yadsıdığı, bütün dinler.
"Peygameberlerden kork Adso" diyor (tövbe haşa) , "gerçek uğruna
ölmeye hazır olanlardan da; çünkü onlar genellikle birçok başka insanı da kendileriyle birlikte ölmeye sürüklerler."
Bu bağlamda Adso'nun gördüğü riyada oldukça ilginçtir.
Ayrıca kitap boyunca arap ilim insanlarından oldukça açık ve net bir biçimde bahsedilmesi de çok hoşuma gitti.
Yoğun simgeler ve felsefik bir altyapı ile örülmüş bu kitap ikinci kez okunmayı hakediyor.

geri ileri