Hayvan Çiftliği

İngiliz yazar George Orwell (1903-1950), ülkemizde daha çok Bindokuzyüzseksendört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği onun çağdaş klasikler arasına girmiş ikinci ünlü yapıtıdır. 1940'lardaki reel sosyalizmin eleştirisi olan roman, dünya edebiyatında yergi türünün başyapıtlarından biridir. Hayvan Çiftliğinin kişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirirler. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olan domuzlar; kısa sürede önder bir takım oluştururlar, devrimi de onlar yolundan saptırırlar. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romanda önder domuzun, düpedüz Stalin'i simgelediği açıkça görülecektir. Öbür kişiler bire bir belli olmasalar da, bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir. Romanın alt başlığı Bir Peri Masalıdır. Küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değildir; ama roman, bir masal anlatımıyla yazılmıştır.

******

Büyükler bazen, basit şeyleri anlaşılması zormuş, içinden çıkılmazmış gibi anlatabiliyor. Öyle karışık açıklamalar yapıyorlar ki, ne söylediklerini belki kendileri de anlamıyor. Mesela, neden birileri diğerlerini yönetmek ister? İyi giden şeyler, güzel şeyler neden bozulur? Nasıl olur da insanlar birbirlerine bu kadar haksızlık yapabilir?Bu sorulara verilen yalan yanlış cevapları bir yana bırakıp bir de George Orwellin Hayvan Çiftliğine bakalım. Bir çiftlik var ve bu çiftlikte hayvanlar sahiplerini kovup çiftliği ele geçiriyor. Kendi düzenlerini kuruyorlar. Sonra da öyle şeyler oluyor ki, okuyunca yaşadığımız dünyada olan bitenler bir anda açıklığa kavuşuyor. Evet: Hayvan Çiftliğinde yaşananlar, bu dünyada yaşananlara çok benziyor...

************

Aslında, bu kitap bir peri masalı olarak yazılmıştı... Orwell öyle diyordu eserine; büyükler için yazılmış bir masal... Eserde, hayvanları aç bırakan, öldüresiye çalıştıran, yavrularını mezbahaya satan zalim bir çiftçiye karşı hayvanların isyanı anlatılır. Hayvanlar ateşli bir idealizm ve coşkulu sloganlarla, adaletin ve eşitliğin hüküm sürdüğü bir cennet yaratmak için yola çıkarlar. Fakat, macera, büyük bir hüsranla neticelenir. Ve, Orwell, hayvanlar aleminde aktardığı bu öykü ile, aslında, Devrimin tanıdık yüzünü; liderlerin sahiplere, rejimin diktatörlüğe dönüşümünü resmeder... Hayvan Çiftliğindeki karakterler Rus Devriminden esinlenilerek resmedilir; domuz Napoleon tam bir Stalin portresidir. Fakat Hayvan Çiftliği sıradan bir Rus Devrimi hicvi değildir. Orwell'in mesajı çok daha derindir.

************

Beylik Çiftliği sahibi Mr. Jones, gece için kümesleri kilitledi, fakat o kadar içmişti ki, pencereleri kapamak aklına gelmedi. Fenerinden etrafa halkalı, titrek bir ışık yayılıyordu; yalpalayarak avluyu geçti, kapının arkasında çizmelerini tekmeleyip çıkardı, kilerdeki fıçıdan son bir bardak daha bira aldı ve Mrs. Jones'in çoktandır horlamakta olduğu yatağa doğru sendeledi.

******

İngiliz yazar George Orwell (1903-1950), ülkemizde daha çok Bindokuzyüzseksendört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği onun çağdaş klasikler arasına girmiş ikinci ünlü yapıtıdır. 1940'lardaki reel sosyalizmin eleştirisi olan roman, dünya edebiyatında yergi türünün başyapıtlarından biridir. Hayvan Çiftliğinin kişileri hayvanlardır. Bir çiftlikte yaşayan hayvanlar, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirirler. Amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmaktır. Aralarında en akıllı olan domuzlar; kısa sürede önder bir takım oluştururlar, devrimi de onlar yolundan saptırırlar. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur artık. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Romanda önder domuzun, düpedüz Stalin'i simgelediği açıkça görülecektir. Öbür kişiler bire bir belli olmasalar da, bir diktatörlük ortamında olabilecek kişilerdir. Romanın alt başlığı Bir Peri Masalıdır. Küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değildir; ama roman, bir masal anlatımıyla yazılmıştır.

******

Büyükler bazen, basit şeyleri anlaşılması zormuş, içinden çıkılmazmış gibi anlatabiliyor. Öyle karışık açıklamalar yapıyorlar ki, ne söylediklerini belki kendileri de anlamıyor. Mesela, neden birileri diğerlerini yönetmek ister? İyi giden şeyler, güzel şeyler neden bozulur? Nasıl olur da insanlar birbirlerine bu kadar haksızlık yapabilir?Bu sorulara verilen yalan yanlış cevapları bir yana bırakıp bir ... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
31 kişiden, 31 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Koca reis: Karl Marx
Napeleon: Stalin
Snowball: Troçki
Squealer: Medya / Propaganda aracı
Moses: Din
Boxer : İşçi sınıfı
Molie: Aristokrat kesim
Benjamin: Yaşlı, tecrübeli kesim
Köpekler: KGB ve kolluk kuvvetleri
Domuzlar: Bürokrat sınıf
Güvercinler: Diğer ülkelere yapılan propaganda aracı
Fareler ve Tavşanlar: Menşevikler
Bay Jones: Çar II. Nikolay
Frederick: Hitler
Hayvan Çiftliği: SSCB
Beylik Çiftliği: Çarlık Rusya'sı
Foxwood: İngiltere
Pinchfiled: Almanya
Animalizm (Hayvancılık): Komünizm
Yel Değirmeni: SSCB'nin 5 yıllık kalkınma planı
Toynak ve Boynuz: Orak ve çekiç
7 Emir: Komünist manifesto




8 yıl, 8 ay
18 kişiden, 17 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Celal Üster'in çevirisi olan kitabı okumanızı tavsiye ederim.Kitabın sunuş kısmı çok önemli ayrıntılar içeriyor,kitabı bitirince tekrar okudum.
Bütün kitaplar eşittir,
ama bazı kitaplar
öbürlerinden daha eşittir.
Celal Üster

10 yıl, 8 ay
15 kişiden, 15 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
8 puan

Kitap çok güzeldi. Fakat ilk 1984’ü okuduğum için biraz pişman oldum. İlk hayvan çiftliği’ni okusaydım daha güzel olacaktı. Önemsiz bir detay gerçi.

-spoiler-

Kitaptaki Rusya göndermelerinden ziyade, şu anki hükümetlerle ne derece benzediğiyle ilgilendim. Hatta yayarak okuyup karşılaştırma yaptım. Bana göre benzerlikler şöyle,

- korku imparatorluğu

Kitapta itaatin çoğu bu şekilde sağlanıyor. Sürekli olarak “insanların mı yönetmesini istiyorsunuz?” cümlesiyle korkutulan diğer hayvanlar, seçeneksiz kalıyorlardı. Halbuki insan döneminde daha fazla yem alıyorlardı. Ama hafızalarına o kadar güvenmiyorlardı ki, iki yönlendirmeden sonra-tabi köpeklerin de etkisiyle- bildiklerini de unutuyorlardı.

Bu her yerde var. “Enkaz devraldık” diyen spor kulübü başkanları, “çamur içinde yürüyordunuz, onları mı istiyorsunuz?” diyen belediyeciler ve “x’e borcu kapattık, eskiden böyle bir şey mi vardı? Hayal bile edemezdiniz” diyen başbakanlar. Bunlar bize çok yakın örnekler. Bu söylemlerde bulunanlara, cesaret edip de eski muadillerinden daha kötü durumda olduğumuzu söylerseniz, karşılaştığınız tek söz “ama hayat şartları…” şeklinde başlayan bir cümle olur.

Kitapta Snowball’un hayali bir korku ögesi olarak kullanılması da var. Tüm kötülükler ona yıkılıyor, nefret ve korku körükleniyor. Rüzgarın yıktığı değirmenin sağlam olmamasından ziyade, “Snowball yaptı, daha çok çalışmalıyız” cümlesiyle ilgileniyor hayvanlar. Bu sayede değirmenin güçsüz olduğu ve bu yüzden yıkıldığı umurlarında olmuyor. Çünkü onlar Napolyon’un her şeye vakıf, her şeyin en iyisini bilen ve onlar adına düşünebilen bir lider olduğuna inanıyorlar. Söylediklerini kendi hafızalarını yalanlama pahasına kabul ediyorlar. (1984 ve çiftdüşün tekniği)

Bunu da günümüzde her şeyin “dış mihraklar”, “islam düşmanları”, “amerika’yı yıkmak isteyen müslüman teröristler”, “illuminati”, “faiz lobisi” gibi grupların üzerine yıkılmasına benzetiyorum. Hiçbir devlet, hiçbir zaman “bu neden oldu? Ne gibi güvenlik açıklarımız var?” sorusunu akıllara getirmez, bir günah keçisi bulup nefreti körükler. Bu sayede birkaç “aykırı” hariç kimse “güvenlik” kelimesini bile aklına getirmez.

- medya gücü

Kitapta 7 kuralın yazıldığı duvarı günümüzün medyası olarak düşünüyorum. İktidarın kontrolü altında olan duvar, kimsenin okumaması, okusa bile onlara itiraz etmek yerine “yanlış hatırlıyorum” diyecek olması üzerine sürekli değiştiriliyor. “alkol içmek yasaktır” kuralı “fazla alkol içmek yasaktır” oluyor, “hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldüremez” kuralı, “hiçbir hayvan başka bir hayvanı nedensiz yere öldüremez” oluyor. En sonunda da elde tek bir kural kalıyor, “her hayvan eşittir, ama bazıları daha eşittir”

7 gazetenin aynı manşeti attığı günümüzde, bunun benzerliğini tartışmak mantıksız oluyor. Onun dışında belirli bir çoğunluğu sağlayınca, her öneriyi geçirebileceğiniz meclis sisteminde, “kural koyucu” olmak da çocuk oyuncağı oluyor. İktidar, onun çıkarlarına uygun olan yasaları dilediğince geçiriyor. Bazen de kendi verdikleri yasa teklifini, rakip parti de desteklediği için kabul etmedikleri bile oluyor.

- Squealer

Bu “soru işaretleri giderme mekanizması” olan karakter belki de kitabın en önemli karakteri. Konuşmaları yapması, kuralları değiştirmesi, diğer hayvanlarla muhatap olanın o olması ve etkili bir konuşmacı olması Napolyon’un çok işine yarıyor.

Günümüzde onlarca örneği olan dalkavuklar, hükümete herhangi bir eleştiride hemen ortaya çıkarak “aslında öyle demek istemediler”, “böyle diyorsun ama, eskiden tüp kuyruğunda bekliyordunuz”, “x her şeyi bilir, sizin için düşünür”, “ne paternalist devleti? Biz kötü mü yapıyoruz, halkımız cahil” cümlelerini kurarlar.

Kitabı okurken de sürekli aklıma geldi, bari onunla bitireyim:

“En ateşli devrimciyi alın, ona mutlak iktidar verin, bir yıl içinde Çar’dan daha beter olacaktır.”

Bakunin

-spoiler-

9 yıl, 4 ay
16 kişiden, 13 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

"Özgürlüklerini savunamayanların ödedikleri bedel ağırdır. Özgürlük, değerli olduğu ölçüde kırılgandır da."

11 yıl, 3 ay
12 kişiden, 10 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Orwell'in geleceği gördüğü ya da daha doğrusu kısmen tahmin ettiği kitap 1984'tür. Hayvan çiftliği tam olarak bir Stalinizm eleştirisidir. Stalin Rusyası'nın ne hayallerle yola çıkıp nerelere geldiğinin güzel bir anlatımıdır.

11 yıl, 3 ay
11 kişiden, 10 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Güce, yönetime ve insan doğasına ilişkin yazılmış en önemli edebi eserlerden bir tanesidir. İlk bakışta bir çocuk masalı gibi görünsede barındırdığı öğeler kitaba görünenden çok daha derin anlamlar kazandırır. Küçükken okunduğunda o masum düşünce yapınızla Napolyon ve onun aksiyonları karşısında ister istemez bir tiksinti duyarsınız. Biraz daha büyüyünce imgeleri gerçek kişilerle bağdaştırabilecek noktaya geldiğinizde Orwel in zekâsını takdir etmeden yapamazsınız.
Ayrıca siyasetin nasıl bir çöplük olduğunu alegorik olarak mükemmel şekilde anlatır. Son derece güzel vefakâr bir o kadar da acı ama gerçek analizlere sahiptir. Dün bugün yarın insanlar hep aynıdır, aynı kalacaktır mesajını çok iyi verir. Dünyadaki açgözlülük ve bencilliği gözümüze sokar. Aslında günümüz tabiri ile koltuk sevdasını daha başka nasıl anlatabilir ki yazar. Toplumun ne kadar kuzu bazılarının ise ne kadar domuz olduğunu, demokrasi kavramımın ne kadar hayalî olduğunu, "bütün hayvanlar eşittir ama domuzlar daha eşittir” sözü ile yüzümüze sert bir şekilde vurur. Tabi anlayana!

10 yıl, 2 ay
7 kişiden, 7 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
8 puan

Sistemi eleştiren, geçen zamanın yalnızca umarsızca geçtiğini ve biz insanları bir adım daha ileriye taşımadığını acımasızca yüzümüze çarpan çok iyi yazılmış ve çevirisi yapılmış bir kitap.

10 yıl, 7 ay
5 kişiden, 5 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Anlaışlan o ki okuduğum her kitap ile Gerorge Orwell'e olan hayranlığım artacak.

Daha "Bin Dokuz Yüz Seksen Dört"ün etkisinden sıyrılamamışken okuduğum Hayvan Çiftliği beni öyle ürpertti ki yazmak için yarını bekleyemedim.

Tekrar tekrar ve gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki mükemmel bir bakış açısı, inanılmaz bir hayal gücü ve ifade yeteneği sergileyen Orwell'e hayran olmamak elde değil.

Arka kapakta, "reel sosyalizm" eleştirisi olarak tanımlanan kitabı bir görüş/rejime indirgemek bana çok yanlış geliyor. Hayır, bence Hayvan Çiftliği bir "reel sosyalizm" eleştirisi değil. Bence Hayvan Çiftliği insanoğlunun tatmini mümkün olmayan egosuna, aç gözlülüğüne, karakter (sizlik) sorununa tutulmuş bir mercek.

Yine darmadağınım, yine düşünmekten bile aciz bırakıldım Orwell tarafından.
Bir kitabını daha okumaya cesaret edebilecek miyim bilemiyorum.

10 yıl, 11 ay
5 kişiden, 5 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

"Bütün hayvanlar eşittir, ama bazıları daha eşittir."

10 yıl, 11 ay
4 kişiden, 4 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Toplumsal örgütlenme eleştirisiyle başlıyıp daha sonra her boşlukta ortaya çıkacak iktidar ve yönetmenin şuursuzluguna kapılarak gerçekleri(ne yazık ki) yüzümüze vuruyor..daha küçük yaşlarda okumayı dilerdim bu başyapıtı.

9 yıl, 7 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Mutlaka okunması gereken bir roman. Masal tadında etkileyici, sürükleyici bir anlatım. Hiç eskimeyecek bir konunun hayvanlar üzerinden çarpıcı bir anlatımı. Anlıyoruz ki hak, eşitlik diye yola çıkılıyor, başta herkes temiz düşünüyor ama iktidar insanı yolundan çıkarıyor.

Squelar, çiftliğin akil insanı !

9 yıl, 11 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

George Orwell'ın tarihi olayları yepyeni bir dünya kurup ve hayvanlar üzerinde yer yer iğneleme ve ironi tekniğiyle anlatması oldukça etkileyiciydi. Bu bir anlamda çevirinin de iyi olduğunu gösteriyor tabii. Ben Can Yayınlarından Celal Üster çevirisiyle okudum.Celal Üster'in yazdığı önsözü okuduğumda kitabın sonunu dahi biliyordum. Bu nedenle okuyacak olan arkadaşlara önsözü, kitabın sonunda okumalarını tavsiye edebilirim. Ve bence önsözdeki olaylar analizi, yazar tanıtımından ayrı tutularak sonsöz olarak verilmeliydi. Yine de güzel bir kitaptı. Okunmaya değer.

9 yıl, 10 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

kendi stalinlerimizi kendimiz yaratıyoruz bunu çok güzel anlatmış eline sağlık george orwell

6 yıl, 6 ay
4 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Orwell geleceği görmüş.
Aslında o gün ki dünya düzenini anlatmış.
O günden bu güne hiç bir şey değişmemiş bu daha ilginç bir hale sokuyor bu kitabı.
100 sayfanın biraz üzerindeydi sanırım ama verilmek istenen tüm mesajlar verilmiş durumda.

11 yıl, 5 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Bir anlıq düşünün... “Bütün heyvanlar insanların əlehinə üsyana qalxıblar. Bir anda bir fermanı ələ keçirdilər.” Bəli, bu əsərin mövzusu budur... heyvanların insanların əlindən aldığı Malikanə. Heyvanlar insanların onlara illərdən bəri , tarix boyu etdikləri əziyyətlər və.s heyvanların canını boğazına yığmışdı və Mayor ləqəbli donuzun ölümün astanasında etdiyi vəsiyyət heyvanların üsyana başlamasında stimul oldu və heyvanların üsyanı Cons adlı ferma sahibinin fermadan qovulması və fermanın heyvanlara qamasına səbəb olur...Əsas hadisələr isə burdan başlayır.

Əsərin təbii ki mövzusunda bizə danışılmaq istənən bu deyil. Əsəri diqqətlə oxuyanda obrazların təmsili xüsusiyyət daşıdığını görmək mümkündür. Hətta təmsili roman da demək olar.. Çünki əsərdəki obrazlar başqadır, danışılan isə başqa. Əsəri oxuduqca heyvanların necə insanlaşdığını yaxud da ətrafımızdakı insanların necə heyvanlaşdığını görə bilərik. Hərislik, hakimiyyət insanları necə pozursa heyvanları da elə pozur. Əsərdə heyvanları oxuduqca Ərəb Baharı filan gözümün qabağına gəlirdi. Daha başqa faktorlar da təbii.. Diktatorlar kitabınıı oxuyanda orda gördüyüm diktatorları burda heyvanlarda bir daha görürdüm. Üzde insanların bu gün medya ilə necə beyni yuyulurdusa bunun da eynilə qarşılığı orda öz əksini tapırdı...Məncə oxumağa dəyər...

10 yıl, 9 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

çok beğendim:)

10 yıl, 6 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

iktidarı ele geçiren acgozlulugun ve uyumaya meraklı halkın evrensel masalı.

8 yıl, 10 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

1948'e girmeden önce biraz cilalama yapan bir kitap durumun ne kadar vahim olduğunu bu kadar güzel basit yumuşak bir dilde anlatmış bize orwel abimiz hatta 150 sayfada koca sistemi yalamış yutmuş tavsiyedir mutlaka okunması lazım

6 yıl, 3 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Bütün hayvanlar eşittir.domuzlar daha eşittir!

6 yıl, 3 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Uzun zamandır okumayı düşündüğüm ama yeni fırsat bulabildiğim bir kitaptı. Okuduktan sonra okuma konusunda geç kaldığımı farkettim. George Orwell gerek anlatım tarzı gerekse konu itibari ile yaşadığı döneme eleştirisini usta işi bir yöntem ve benzetme ile ustaca yapmış. gerçek bir başyapıt olduğu konusunda kesinlikle bir şüphe yok. Günümüz yapısı ve yaşanılan olaylar düşünüldüğünde o dönemden bir farkı olmadığı fark ediliyor. Herkesin okuması ve üzerinde çok ama çok düşünmesi gereken bir eser.

6 yıl, 3 ay
2 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Dönemi tüm gerçekleriyle dile getirmiş, müthiş benzetmelere yer vermiş olan george orwell'ın alkışlanması gereken ikinci eseridir 1984'ten sonra.

11 yıl, 3 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
7 puan

Bir çiftlikte yaşayan hayvanların bir gün bir domuz tarafından kışkırtılmasıyla beraber yaşamları pahasına ortaya koydukları özgürlük mücedelesi ve bu hakka sahip olduktan sonra da aralarında ne gibi entriakların döndüğü anlatılmaktadır.

Aklını kullanmayan hiçbir varlık için özgürlüğün değeri yoktur.

10 yıl, 8 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

" Bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir." cümlesi herşeyi özetlemeye yetiyor.

10 yıl, 10 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Kitapta anlatılanların benzerleri hala günümüzde oluyor. Orwel'ın domuz olarak tasvir ettiği domuzlar, şimdilerde belirli bir kesimi anlatıyor. Gücü ele geçirince aynı eleştirdikleri kişilere benzeyen insanlar çok. 1940'lı yıllarda yazdıkları halen geçerli. 1984 isimli romanından sonra bunu da çok beğendim.

6 yıl, 7 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Orwell tarafından 2.dayağımı yemiş oldum.okuyunuz.

10 yıl, 7 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Her kitapseverin okuması gereken muazzam bir eser.

9 yıl, 3 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Bir çiftlikte hayvanlar çalışma koşullarından memnun değillerdir.İsyan sesleri yavaş yavaş duyulmaya başlar. Çiftlik sahibi Jones bir gün çok içip bizim isyankar arkadaşları beslemeyi unutunca patlak verir. Domuzların liderliğinde yapılan bu hareket başarılı olur ve çiftlik artık "Beylik Çiftliği" yerine "Hayvan çiftliği" olur. Savaşlar yapılır. Hayvanlar eskiden çalıştıklarından daha çok çalışıyor, belki daha az yiyorlar ama özgürler. Kendileri için çalışıyorlar. Yedi emirleri var.Kuzular her yerde "Dört ayak iyi, iki ayak fena" diye meeliyorlar. Birinci ve İkinci değirmen yapma çabaları o ya da bu şekilde boşa gitsede geçen yılların ardından en sonunda değirmenlerini ve nicelerini yapıyorlar.(Bu arada lider domuzun adı Napoleon.)Kitabın sonunda ise artık 7 emirin yerinde yeller estiğini ve domuzların iki ayak üstünde yürüyüp insan eşyalarını kullandığını görüyoruz. En sonunda ise çiftlik ilk adını alıyor "Beylik Çiftliği".


1. İki ayakla yürüyen herkes düşmandır.
2. Dört ayakla yürüyen ve kanatları olan herkes dosttur.
3. Hiçbir hayvan esvap giymeyecektir.
4. Hiçbir hayvan yatakta yatmayacaktır.
5. Hiçbir hayvan alkol içmeyecektir.
6. Hiçbir hayvan diğer bir hayvanı öldürmeyecektir.
7. Bütün hayvanlar müsavidir.(eşit)

10 yıl, 8 ay
2 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
9 puan

Şimdiye kadar Soğuk Savaş yılları hiç bu şekilde çarpıcı bir biçimde anlatılmamıştır. Çok başarılı bir kitap!

10 yıl, 1 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Muhteşem metaforik bir anlatım, önsözde ve kitabın diğer tanıtım yazılarında bir Stalin taşlaması diye söz edilse de aslında aynen 19842 te olduğu gibi tümden bir iktidar taşlamasıdır ve mutlak okunması gerekir..
Çeviren Celal Üster' in başarısı da, romanı okurken adeta kendi dilinden okuyormuş hissi veriyor.

9 yıl, 7 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

"Geçmişi kontrol eden, geleceği de kontrol eder, şu anı kontrol eden geçmişi de kontrol eder." sözünün doğruluğunu gördüğüm bu kitapta "kendi hafızanıza güvenmiyorsanız, baskasının hafızasına hiç güvenmeyin hele iktidar hafızasına asla!" demek geldi içimden..

Orwell'in 1984'ü ile hayvan çiftliği arasındaki en göze çarpan üç nokta vardır ki gerçekten zekice.. Birincisi; hatırladıklarının yalnış olduğuna inandırarak geçmişi değiştirilmesi olgusu. 1984'te bu iş daha bir teşkilatlandırılmıştı. İkincisi; hayali düşmanlar yaratarak birleşme. Üçüncüsü; idareyi ve yönetimi elinde bulunduranların alttakileri eğitimsiz bırakmaları.

İnsanların ürün vermeden tüketen sadece sömüren varlıklar olmasından yola çıkarak hayvanlar özgürlük ve eşitlik toplumu kurmak amacıyla 7 emirle başlayan devrim hareketi hayvanların en zekisi olduğuna karar verilen domuz Napolyonun diktatör tavırlarıyla tek emre inerek "Hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar
daha eşittir"olarak kalmıştır. Ve burdada devrim ile çıkılan yolda liderlerin sahiplere, rejimin diktatörlüğe dönüşümünü görüyoruz. Güç kazanan insanların, egemen yapı ne olursa olsun kendi çıkarlarını üst planda tutacağını değişmez bir gerçek..Kitabın sonunda ezilen ve ummuduğunu bulamayan çiftlik hayvanlarının
gözleri önünde bir sahne gerçekleşiyor ki burası gerçekten içler acısı..Başında Napolyo'nun etrafında insanlar hayvanların oturduğu, eğlenerek sohbet ettiği bir masa var ve baktıklarında gördükleri şey artık domuzlarında insana benziyor olması yani artık hangisi domuz, hangisi insan ayırt edemezler. Ve benim
Orwell'ım buradaki hakareti domuzlara mı yoksa insanlara mı yöneliktir bilinmez.

Kitapta en çok Moses karakteri beni sinir ediyor yani onun savunduğu fikre günümüzdede tahammülüm yok. Moses burda din adamlarını temsil ediyor ve hayvanların bu dünyada çektikleri sıkıntıların hepsinin ölünce gidecekleri balbadem ülkesinde telafi edileceğini söyleyerek kandırıyor. Bu alegoride de ilginç olan domuzların bu fikirlere inanmamalarına rağmen, halkı isyandan uzak tuttuğu için Moses’a iyi bakmaları, beslemeleridir.

Kitabı okuduktan sonra "a bu çiftlik ne kadarda ülkeme benziyor ben ya koyunlar grubundayımdır ya da çalışkan at grubundayımdır bilemedin inek, tavuk ne fark eder.Belli ki domuz gurubuna girmiyorum" :) dersiniz. Umberto Eco'dan sonra zekasına hayran olduğum yazar George Orwell'ın burda sistemimi yoksa sistemin içindeki otoriteyi mi eleştirdiğini tespit etmek zor."Yazarın anlattığı okuyucunun anladığı kadardır"dan yola çıkarak bence yazar burda sanki iktidar üzerinden sisteme sert göndermeler yapıyor ama genelini eleştirmiyor gibi.. Orwell her zaman karamsar yazar kimliğiyle hafızamda kalacak çünkü her kitabı sonrasında etrafımda yaşananlara bakarak "dünyadaki açgözlülük ve bencillik bitmeyecek ve bitecek gibi değil" fikri biraz daha yerleşmiş oluyor.


Kitaptan Altını Çizdiklerim :

"siz kendi alt hayvanlarınızla uğraşıyorsunuz, biz de alt insanlarımızla uğraşıyoruz.

1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Okuyun, çok tanıdık gelecek...

8 yıl, 2 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan


"Geçmişi kontrol eden, geleceği de kontrol eder, şu anı kontrol eden geçmişi de kontrol eder." sözünün doğruluğunu gördüğüm bu kitapta "kendi hafızanıza güvenmiyorsanız, baskasının hafızasına hiç güvenmeyin hele iktidar hafızasına asla!" demek geldi içimden..

Orwell'in 1984'ü ile hayvan çiftliği arasındaki en göze çarpan üç nokta vardır ki gerçekten zekice.. Birincisi; hatırladıklarının yalnış olduğuna inandırarak geçmişi değiştirilmesi olgusu. 1984'te bu iş daha bir teşkilatlandırılmıştı. İkincisi; hayali düşmanlar yaratarak birleşme. Üçüncüsü; idareyi ve yönetimi elinde bulunduranların alttakileri eğitimsiz bırakmaları.

İnsanların ürün vermeden tüketen sadece sömüren varlıklar olmasından yola çıkarak hayvanlar özgürlük ve eşitlik toplumu kurmak amacıyla 7 emirle başlayan devrim hareketi hayvanların en zekisi olduğuna karar verilen domuz Napolyonun diktatör tavırlarıyla tek emre inerek "Hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar
daha eşittir"olarak kalmıştır. Ve burdada devrim ile çıkılan yolda liderlerin sahiplere, rejimin diktatörlüğe dönüşümünü görüyoruz. Güç kazanan insanların, egemen yapı ne olursa olsun kendi çıkarlarını üst planda tutacağını değişmez bir gerçek..Kitabın sonunda ezilen ve ummuduğunu bulamayan çiftlik hayvanlarının
gözleri önünde bir sahne gerçekleşiyor ki burası gerçekten içler acısı..Başında Napolyo'nun etrafında insanlar hayvanların oturduğu, eğlenerek sohbet ettiği bir masa var ve baktıklarında gördükleri şey artık domuzlarında insana benziyor olması yani artık hangisi domuz, hangisi insan ayırt edemezler. Ve benim
Orwell'ım buradaki hakareti domuzlara mı yoksa insanlara mı yöneliktir bilinmez.

Kitapta en çok Moses karakteri beni sinir ediyor yani onun savunduğu fikre günümüzdede tahammülüm yok. Moses burda din adamlarını temsil ediyor ve hayvanların bu dünyada çektikleri sıkıntıların hepsinin ölünce gidecekleri balbadem ülkesinde telafi edileceğini söyleyerek kandırıyor. Bu alegoride de ilginç olan domuzların bu fikirlere inanmamalarına rağmen, halkı isyandan uzak tuttuğu için Moses’a iyi bakmaları, beslemeleridir.

Kitabı okuduktan sonra "a bu çiftlik ne kadarda ülkeme benziyor ben ya koyunlar grubundayımdır ya da çalışkan at grubundayımdır bilemedin inek, tavuk ne fark eder.Belli ki domuz gurubuna girmiyorum" :) dersiniz. Umberto Eco'dan sonra zekasına hayran olduğum yazar George Orwell'ın burda sistemimi yoksa sistemin içindeki otoriteyi mi eleştirdiğini tespit etmek zor."Yazarın anlattığı okuyucunun anladığı kadardır"dan yola çıkarak bence yazar burda sanki iktidar üzerinden sisteme sert göndermeler yapıyor ama genelini eleştirmiyor gibi.. Orwell her zaman karamsar yazar kimliğiyle hafızamda kalacak çünkü her kitabı sonrasında etrafımda yaşananlara bakarak "dünyadaki açgözlülük ve bencillik bitmeyecek ve bitecek gibi değil" fikri biraz daha yerleşmiş oluyor.


Kitaptan Altını Çizdiklerim :

"siz kendi alt hayvanlarınızla uğraşıyorsunuz, biz de alt insanlarımızla uğraşıyoruz.

1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

George Orwell'in Kasım 1943 Şubat 1944 tarihleri arasında yazdığı kitaba adını verdiği bir Peri Masalı adını sonuna kadar hakketmiş.

Orwell bu kısacık masal tadındaki öyküsünde Beylik Çiftliği adlı bir çiftlikte koca bir dünyayı resmetmiş. İnsanın sahip olduğu gücün dizginleyecek kurumlar olmadığında nasıl güç zehirlenmesine dönüştüğü insanların bu güce erke nasıl tapındığını hayvanlarla süsleyerek nefis bir eser ortaya çıkarmış.

Çok beğendim. Celal Üster çevirisi müthişti. Kitabın başında Celal Üster'in Sunuşu rehberliğinde okudum. Bence pkullarda ders kitabı olarak okutulması gereken bir kitap Hayvan Çiftliği...

6 yıl, 10 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
7 puan

akıcı ve güzel benzetmelerin olduğu bir kitap okumanızı tavsiye ederim..

6 yıl, 8 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

'Hayvan Çiftliği' diktatör rejimin çok güzel ifade edildiği bir eserdir.
Bir çiftlikte yaşayan hayvanların insanlara başkaldırarak, çiftlik yönetimini ele geçirirler ve böylece amaçları eşit bir toplum oluşturmaktır. Kendilerini karar merci olarak atayan domuzların dönemin Stalin' in kopyası bir liderleri de vardır. Başta eşit başlayan düzen yine güçlünün üstünlüğüyle devam eder.
Kitap kapağı ve karakter seçimi çocuk masal kitaplarını andırsa da bambaşka bir içeriğe sahip. Belki de çocukların ve gençlerin de ilgisini çekmek üzere tasarlanmıştır ve bence bu konuda da başarılı
olmuştur. Kesinlikle her yaş grubunun okuması gereken bir eser. Şiddetle tavsiye edilir.

5 yıl, 4 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
9 puan

Hayvan Çiftliğinin George orwelin stalin devrimini eleştirdiği ve gümbür gümbür diktatör sesinin nasıl geldiğini anlattığı bir kitap.günümüzde de okunduğunda bazı şeylerin nasıl benzerlik gösterdiği su götürmez bir gerçek.bu yönden kitabın mutlaka okunması lazım.Ama kitabın bu kadar popüler olmasının bir diğer nedeni yayınlandığı dönemde ABD tarafından ''kominizm uyarısı'' olarak öğrencilere okutturulması.Ama bu kitaba gölge düşürmüyor.Tam tersi Orwell'in geçmişi düşünüldüğünde Orwelin tarafsızlığı ve gözlem gücü karşısında insanın şapka çıkartası geliyor.
ve kitaptan bir alıntı yaparsak tabi ki ''Bütün hayvanlar eşittir.Ama bazı hayvanlar daha eşittir.

6 yıl, 7 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Her döneme hitap eden muazzam bir eser. Farkli zamanlarda okunup, sanki tam da bu dönemi anlatiyor dedirten kitap. Muhtesem. Mutlaka okunmasi gereken eserlerden.

6 yıl, 1 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Sadece Stalin yergisi değil bu kitap. Neredeyse tüm devletlerin uyguladığı sistemi çocukların bile anlayabileceği kadar basit bir dile indirgemiş Orwell. harika bir kitap. çocuklara büyüklere hatta ülkemizin şimdiki durumuna gelmesine sebep olan ''boxer'' lara okutulmalı. Kitap okumayı sevmeyenlere çizgi filmi izletilmeli. Ufuk açıcı bir kitap.

6 yıl, 4 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

George orwell 'ın diğer mükemmel eseri.insanın sözde özgürlük verip ama bir süre sonra köle duruma düşürme durumunu hayvanlar üzerinden düşündürücü ama etkileyici şekilde anlatmaktadır.

6 yıl, 4 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Bir çiftlikte hayvanların yönetimi ele geçirmesiyle gelişen olayların anlatıldığı bir kitap. Ama basit bir hikaye gibi anlatılan olayın mükemmel bir siyasi eleştiri olması insanı hayran bırakıyor. Can yayınlarından olan benim kitabımın başındaki; çevirmen Celâl ÜSTER'in hem George Orwell'e hem de Hayvan Çifliğine dair açıklaması kitabı daha kolay anlaşılır hale getirmiş. Kominizim eleştirisi olan bu kitabın günümüz siyasasına uymadığını söylemek imkansız. Eleştirilerine falan bakmaya gerek yok. Direkt alınıp bir iki günde hemencecik okunacak ve eşe dosta sıkça tavsiye edilip okutturulacak bir kitap. Zihin açıyor. Şiddetle tavsiye olunur.

6 yıl, 2 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Okuduğum en iyi siyasi kitap diyebilirim.

6 yıl, 2 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Gerçekten çok iyi bir hiciv örneği klasiktir. Roman, Stalinizm'in açık eleştirisidir. Kitaptaki karakterler, o dönemde Stalin ve diğer siyasi figürleri yansıtmaktadır. Diktatörlüğün, nasıl baskıcı ve acımasız olduğunu sergilenmiştir. George Orwell, bu romanında tarihsel bir gerçeği eleştirmektedir. Özellikle hayvanların seçimi ve sunulması yazarın ince zekasını yansıtırken, çeşitli ülkelerde birçok kere sansüre ve değişikliğe uğramıştır. Bu eser, amaçları daha eşitlikçi bir topluluk oluşturmak olan bir çiftlikte yaşayan hayvanların, kendilerini sömüren insanlara başkaldırıp çiftliğin yönetimini ele geçirmelerini konu alır. Kitap şu şekilde özetlenebilir: Çiftlikte yaşayan hayvanların tek arzuları kendilerine iyi davranılmasıdır ama çiftlik sahibi hayvanlara kötü davranır ve dahası sıklıkla onlara yemek vermeyi unutur. Bir gün yine aç bırakıldıklarında daha fazla dayanamazlar ve ayaklanma çıkartırlar. Çiftlikteki tüm insanlara saldırıp onların kaçmalarına neden olurlar. Böylece çiftliği ele geçirirler. Aralarında en akıllı olan domuzlar, kısa sürede önder bir takım oluşturur ama devrimi de yine onlar yolundan saptırır. Ne yazık ki insanlardan daha baskıcı, daha acımasız bir diktatörlük kurulmuştur. Çiftlikte işler iyice kötüye gitmiştir ve artık hayvanlar iyice rahatsız olmuştur. Daha fazla dayanamayan bir grup çiftliği terk ederek canlarını kurtarırlar. Kötü yönetim yüzünden çiftlik iyice batar ve sonunda domuzlar dahil hepsinin mezarı olur. Çiftliğin insan sahipleri değişir ve kaçan hayvanlar bir umutla geri dönerler. Umdukları şey yönetime gelen yeni insan sahiplerinin onlara iyi davranmasıdır. Döngü başa dönmüştür.

6 yıl, 1 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
9 puan

Müthiş bir taşlama, kitap bittiğinde meğer ben de hayvan çiftliğinde yaşıyormuşum dedim.

5 yıl, 10 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Uzun zamandır okumayı düşündüğüm ancak bir türlü fırsat bulamadığım bir kitaptı. Sonunda bende okuma şansını yakaladım. Bir solukta bitti. Gerçekten insanın ufkunu açıyor. Üzerine uzun uzun düşünülmesi gereken bir kitap.
Kesinlikle tavsiye ederim.

"Bütün hayvanlar eşittir, ama bazıları daha eşittir."

5 yıl, 10 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
6 puan

George Orwell gibi tecrübeli ve her kitabı büyük merakla okunan bir yazarın popüler ve klasikler arasında gösterilen bu kitabını okumak icin belki de geç kalmış olabilirim. Kitabın kapağında bir Peri masalı olduğundan söz ediliyor fakat bu masal çocuklar icin degil yetişkinler için bu kitaptan günümüz sorunlarını düşük kesimlerin yüksek kesimler tarafından nasıl ezildiğini nasıl bastırıldığını çok güzel bir şekilde işlenmiş. Yıllar geçse de bu sorun sürmeye devam ettikçe gelecek her nesilin okuması ve bu kitaptan küçük küçük dersler çıkarması gerektiğini düşünmekteyim. Belki de olaylara farklı açılardan bakmayı öğrettiği icin okullarda zorunlu hale getirilmesi gerekiyor olabilir. 7'den 70'e her yaş grubunun kesinlikle okuması gerektiği düşüncesindeyim çok başarılı bir kitap!

5 yıl, 7 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Her ne kadar "reel" sosyalizme yönelik bir hiciv de olsa, okuduklarım bana hiç yabancı gelmedi. En makul gözüken insanın dahi gücü ele geçirdikten ve bir şeyler yapmaya muktedir olduktan sonra nasıl bir canavara evrildiğini, güzellikler vaadettiği insanları nasıl örselediğini ve ötekileştirdiğini, düşman addettiğiyle tabiatı(egosu) gereği dost olmakta bir sakınca görmediğini metaforik bir anlatımla gözümüze sokuyor, içimize işliyor.

Güçlünün yanı sıra kendilerini güçsüz konuma sokanlar da fazlasıyla tanıdık. Evvela Boxer... Benliğini, hayvanlığını, bireyliğini hiçe sayma pahasına muktedire tabii olan Boxer. En çok ona üzülmedim okurken, yazık olmaz Boxer'lara.

Koyunlar zaten mâlum...

4 yıl, 11 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Çok tanıdık geldi:)

1 yıl, 1 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

1984'ü okuyanlar bunu da okumalı.

0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

George Orwell`in daha önceden bildiğim Hayvan Çiftliği (Animal Farm) hikayesini tekrar okudum 1984 (http://gokii.net/2010/09/02/1984-george-orwell/) adlı romanı kadar başarılı bulmasam da, başyapıtlar arasına koyabilecegim türde bir kitap. http://gokii.net/2011/03/hayvan-ciftligi-george-orwell/

11 yıl, 8 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

iktidarın doğasına son derece yalın bir yaklaşım. devrim düşüncesinin ortaya çıkışı ve gelişimi ile ardından kurulan iktidar yapısının nasıl evrildiği gayet güzel anlatıyor.

orwell sosyalizm karşıtı olarak bilinir. hatta karşı ajanlık yaptığı söylenir. 1984'te de sosyalizm eleştirisi vardır. günün politik koşulları geride kaldığında artık bunu ideolojilerden bağımsız bir tasvir olarak okuma imkanına sahibiz.

özellikle son on yılda uluslar arası siyasetin iktidar söylemleri bile havan çiftliği ve 1984 açısından çözümlenebilir.

9 yıl, 8 ay

Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski