Geceyle Gelen

Geceyle Gelen
Zamanın bittiği noktada... nasıl desem... hani maddenin, kendisini var eden boyutları birer giysi gibi dökünüp soyut olmanın hazzına vakıf olarak sonsuzcasına uzadığı yerde... hani yedinin, dokuzun ve kırkın birer rakam olmaktan çıkıp hikmeti kendinden menkul felsefelere dönüştüğü topraklarda... ve hani günün geceye özgü renkler ile gölgeleri yıldız tozundan dokunma bir şal gibi örtündüğü mekanlarda... iki adamın konuştuğunu gördüm.

Biri ölüydü, diğeri yaşıyordu ve ölü adam yaşayana şöyle diyordu:

"Bir kadının kararan kalbinde senin için yanaduran bir yer varsa, işte o zaman bittin demektir."

Söz konusu kadın geceleri geliyordu. Geliyor ve gitmiyor, buna karşın her gece yeniden gelmeyi başarıyordu. Çoğaldıkça çoğalmış, adamın ruhuna sirayet etmişti.

Ölü adam bu çoğaldıkça çoğalan kadından kurtulmak istiyordu. Ah Tanrım, çok istiyordu.

Bunu başarmak için ölü adamla yaşayan adam öyküler anlatıyordu. İş ki kadın o öykülerin birinde kendini bulsun da bir metafora kapılıp karanlığının içinde kaybolsun.

Gizlendiğim köşede onları dinledim. Hayata dair, ölüme dair, aşka dair, ayrılığa dair, cennet ve cehenneme dair çok şey öğrendim. Size bunları anlatacağım.

Merak ettiğiniz o kadar çok şey var ki öğrendiklerimi anlatmam açlığınızı arttırmaktan başka işe yaramayacak. Yine de durmayacağım. Çünkü bunları taşımaya devam edersem beynim patlayacak.

Geceyle Gelen
Zamanın bittiği noktada... nasıl desem... hani maddenin, kendisini var eden boyutları birer giysi gibi dökünüp soyut olmanın hazzına vakıf olarak sonsuzcasına uzadığı yerde... hani yedinin, dokuzun ve kırkın birer rakam olmaktan çıkıp hikmeti kendinden menkul felsefelere dönüştüğü topraklarda... ve hani günün geceye özgü renkler ile gölgeleri yıldız tozundan dokunma bir şal gibi örtündüğü mekanlarda... iki adamın konuştuğunu gördüm.

Biri ölüydü, diğeri yaşıyordu ve ölü adam yaşayana şöyle diyordu:

"Bir kadının kararan kalbinde senin için yanaduran bir yer varsa, işte o zaman bittin demektir."

Söz konusu kadın geceleri geliyordu. Geliyor ve gitmiyor, buna karşın her gece yeniden gelmeyi başarıyordu. Çoğaldıkça çoğalmış, adamın ruhuna sirayet etmişti.

Ölü adam bu çoğaldıkça çoğalan kadından kurtulmak istiyordu. Ah Tanrım, çok istiyordu.

Bunu başarmak için ölü adamla yaşayan adam öyküler anlatıyordu. İş ki kadın o öykülerin birinde kendini bulsun da bir metafora kapılıp karanlığının içinde kaybolsun.

Gizlendiğim köşede onları dinledim. Hayata dair, ölüme dair, aşka dair, ayrılığa dair, cennet ve cehenneme dair çok şey öğrendim. Size bunları anlatacağım.

Merak ettiğiniz o kadar çok şey var ki öğrendiklerimi anlatmam açlığınızı arttırmaktan başka işe yaramayacak. Yine de durmayacağım. Çünkü bunları taşımaya devam edersem beynim patlayacak.


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri

Kitle Pazar Karton Kapak, 176 sayfa
Mart2008 tarihinde, Crea Yayıncılık tarafından yayınlandı


ISBN
9786050056044
Dil
Türkiye Türkçesi

Etiketler: mektup, anı

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

merve0zcan limonkokusu La Liseuse
3 kişi

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

limonkokusu
1 kişi
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski