Cesur Yeni Dünya

Cesur yeni Dünya bizi Forddan sonra 632 yılına götürür. Bu dünyanın cesur insanları kapısında Cemaat, Özdeşlik, İstikrar yazan Londra Merkez kuluçka ve Şartlandırma Merkezinde üretilirler. Kadınların döllenmesi yasak ve ayıp olduğu için, annelik ve babalık pornografik birer kavram olarak görülür. Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma hipnopedya uykuda eğitim ile sağlanır. Hipnopedya seyesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. Herkes herkes içindir.

Cesur yeni Dünya bizi Forddan sonra 632 yılına götürür. Bu dünyanın cesur insanları kapısında Cemaat, Özdeşlik, İstikrar yazan Londra Merkez kuluçka ve Şartlandırma Merkezinde üretilirler. Kadınların döllenmesi yasak ve ayıp olduğu için, annelik ve babalık pornografik birer kavram olarak görülür. Toplumsal istikrarın temel güvencesi olan şartlandırma hipnopedya uykuda eğitim ile sağlanır. Hipnopedya seyesinde herkes mutludur; herkes çalışır ve herkes eğlenir. Herkes herkes içindir.


Değerlendirmeler

değerlendirme
12 kişiden, 12 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

İnsan okuduktan sonra bu kitabın 1930'larda yazıldığına inanamıyor. Müthiş bir hayal gücü, olağanüstü bir atmosfer ve çok sağlam bir kurgu. Distopya türündeki eserleri seven herkesin mutlaka okuması gereken bir şaheser.

9 yıl, 9 ay
11 kişiden, 11 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Kitap ile ilgili detayları öğrendikçe yeni bir değerlendirme yazma gereği duydum ve daha önce yazdıklarımı silmeye karar verdim.

Cesur Yeni Dünya distopyaların arasında insanı en az rahatsız edenidir. En az korkuncudur. Ama biraz araştırdıktan sonra gördüm ki aslında kitabın az rahatsız edici olması en korkunç yanı. Dünya korkunç diktatörlükler tarafından değil, insanların günlük hayatlarıyla daha çok meşgul olarak düşünsel hayatı terkederek yıkılacak. İnsanlar hayatlarının kontrolünü yavaşça ve kendi istekleriyle verecekler. Kurbanın kendi isteğiyle gelmesi sağlanacak.
Burda Huxley'in George Orwell'a yazdığı mektup var.
http://www.edebiyathaber.net/aldous-huxleyden-george-orwella-mektup/

Orijinal metin için

http://www.dailymail.co.uk/news/article-2111440/Aldous-Huxley-letter-George-Orwell-1984-sheds-light-different-ideas.html

9 yıl, 5 ay
7 kişiden, 7 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
8 puan

Evet yazıldığı dönem bakımından değerlendirildiğinde hayalgücü takdir edilesi. Ancak asla bir "1984" de değil.

10 yıl, 7 ay
5 kişiden, 5 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

İlk olarak önsözün kitabı bitirdikten sonra okunmasını tavsiye ederim. Hem daha baştan finali öğrenmemek adına hem de kitap bittikten sonra yazarın özeleştirisi daha anlamlı geldiği için. Ayrıca yazar iyi ki üçüncü seçeneği sunmamış zira sıradan bir kitaba dönebilirdi.

Ben de çoğunluk gibi F.S. geleceğin bir kabus mu yoksa olması gereken bir düzen mi olduğu konusundaki muğlaklığın eseri daha çarpıcı hale getirdiğini düşünüyorum. Seri üretimi başlatan Henry Ford' un uygarlığında geçen romanın bana göre en çarpıcı karakteri ne tekdüzelenmiş, tektipleşmiş ve kastlaşmış toplumun temsilcisi Lenina, ne üretim hatası (!) sonucu sorgulayan Bernard ne de karşı düzen örneği Vahşi John'dır. Asıl insanı sarsan iki düzeni de bilip bilinçli olarak tercihini yapan Mond'dur ve herif o kadar mantıklı konuşur ki nasıl uyuştuğumuzu bize güzel güzel anlatır.

Yazıldığı tarihlerde Amerika'nın dünya devliğine yürümesini bol bol iğneleyen romanın bir diğer etkileyici yönü 1984 gibi yıllar öncesinden günümüz teknolojisini tahmin etmeyi bir adım daha ileri taşıyıp adı bile anılmayan yıllarda klonlamayı ve genetik mühendisliğini öngörebilmesi. İlk bakışta fazla bilimkurguymuş gibi dursa da günümüzün nüfus artışı, tüketim çılgınlığı ve doğal kaynakların yokoluşu gibi sorunları göz önüne alındığında aslında tam bir perşembenin gelişi durumu söz konusu. Diğer başarılı distopya eserlerinde olduğu gibi romanın en korkunç yanı ise aslında zaten F.S. 630'lu yılların (yaklaşık 2500'lü yıllar) metaforsuz halinde yaşamamıza rağmen "soma"lanmış toplum gibi farkında olmayışımız olsa gerek.

9 yıl, 3 ay
4 kişiden, 4 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Kitabı okuduktan sonra günümüzü sorguladığım ve hayal gücüne hayran olduğum Huxley'nin bu eserini "okumalısın" diyerek herkese tavsiye ediyorum.

10 yıl, 7 ay
4 kişiden, 4 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Çok sarsıcı bir distopyadır. Şu an izlediğimiz bir çok filmde, okuduğumuz bir çok kitapta etkileri çok belirgin şekilde görülür. Hayranlık uyandırır.

10 yıl, 3 ay
4 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Çok beğendim!

11 yıl, 11 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Toplumun alfa ve beta insanı olarak bölündüğü, "herkes herkese aittir" düşüncesinin hakim olduğu bu cesur yeni dünya'nın mutlu,bilinçli insanları kuluçka ve şartlandırma merkezinde üretilir. Bilim kurgu kitaplarını sevenlerin atlamaması gereken çok güzel,klasikleşmiş bir kitap..

10 yıl, 8 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
8 puan

Kitabın yazıldığı sene (1930) göz önüne alındığında yazarın hayal gücüne hayran kalıyor insan.

10 yıl, 8 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan











Distopya kategorisinin önemli temsilcilerinden Cesur Yeni Dünya'da Aldous Huxley 20.yy başlarında kaleme aldığı romanıyla kuşkusuz gerçekleşmesi en olası 'distopya' örneğini yazmış. Sıklıkla kıyaslandığı Orwell'in 1984 ündeki kadar baskıcı ve totaliter bir devlet yok. Okuyanlar hatırlayacaktır Orwell'in 1984 adlı kitabında her türlü baskıcı rejime karşı olduğunu anlıyordunuz fakat Cesur Yeni Dünya'nın anti-ütopya olduğunu anlamak bile ilk başta çok zor zira burada hastalık yok, savaş yok, işçiler isyan etmiyor burada insanları özgürleştirerek dev bir yetimhaneyi yönetiyor aslında devlet. İnsanlar birbirleriyle konuşuyor, cinsellik konusunda hiç bir kısıtlama yaşanmadan dileyen dilediğiyle beraber oluyor fakat yaşanan bu ilişkiler sırasında sevgili olunması yani duygusal hislerin yaşanması duyulmuş şey değil.

Kitabın geçtiği zaman seri üretimi başlatan Ford'dan sonra 632 yılı, toplumsal düzenin sağlıklı koşumu için 2 milyar insanla standart tutulan bir nüfusla üretimi buna göre kontrol eden bir devlet yönetimi. F.S 632 yılında seri üretim halinde insanlar üretilip, çeşitli kimyasallar yardımıyla daha bedeni oluşmadan bu insanların ömürlerini sürdürecekleri sosyal sınıfları, zekaları ve fiziksel özellikleri belirleniyor. Nihai istikrarın sağlanması için biyoloji mühendisliğinin klonlama yöntemi ve bireyin oluşumundan itibaren çeşitli yollarla sağlanan koşullandırma ile her sınıf toplum düzeni içindeki yerini ezberliyor. Bebeklikten itibaren yeni yetişen nesillere hipnopedya(uykuda öğretim) yoluyla tüketim, itaat, mutluluk ve serbest cinsellik telkin edilir. Küçük yaşlardan itibaren gün ve aylara uygulanan belirli bir düzen sayesinde biyolojik gelişimlerini sağlayınca da buna inanır hale geliyorlar. Tüm yaşamları bunun üzerine kurulu ve planlanmış ki insan, inandığı şeyleri inkar etmekten onu sorgulamaktan korkan bir varlıktır.

Cesur Yeni Dünya'da yapay yollarla modern bir kast sistemi oluşturuluyor. İnsanların sosyal statülerini belirleyen sınıfları yaşam koşulları iyiden kötüye doğru; Alfa, Beta, Gama, Delta ve Epsilon olarak sıralayabiliriz ayrıca bu sınıfların artı ve eksi olarak değerlendirilmesi var yani; alfa artı sınıfına mensup bir kişi en üst sınıfı, toplumu yönetip entelektüel bir yapıya sahip sınıfı temsil ederken, epsilon eksi sınıfına mensup bir kişi okuma yazmayı dahi bilmeyen ve sosyal yaşamda asansör görevlisi ya da temizlikçilik gibi alanlarda çalışarak düşünüşe yer bırakmayan işlerde çalıştığını söyleyebiliriz. Fakat bir gama veya epsilon beta ya da alfa olmayı arzu etmiyor, örneğin, " alfaların bir alt sınıfı olan betalara şartlandırma merkezlerinde sınıf bilinci derslerinde otuz ay süresince yüz yirmi kez, haftada üç kere şu cümleler dinletilmiştir; "alfa çocukları gri giyerler. Bizden çok daha sıkı çalışırlar, çünkü korkulacak kadar zekidirler. Gerçekten beta olduğum için öyle mutluyum ki. Çünkü o kadar ders çalışmıyorum. Üstelik biz gamalar ve deltalardan çok daha iyiyiz. Gamalar aptaldırlar ve hep yeşil giyerler. Delta çocuklar da haki giyerler. Yok, hayır hayır. Delta çocuklarıyla oyun oynamak istemiyorum. Epsilonlar daha da kötüdürler. Okuyup yazamayacak kadar aptallar. Üstelik siyah giyerler ki siyah canavarca bir renktir. Beta olduğum için öyle mutluyum ki..." Uykuda öğretimle bu şekilde yetkin güçler küçüklüğünden itibaren belki biri, bir şey belki de tanrının ta kendisi olup aynı şeyleri fısıldayıp durmuş kulağına. Bu telkinlerin etkisiyle yapay mutlulukla yaşayan, mutlu olduğuna kendisine verilen serbest cinsellik, soma adındaki bir uyuşturucunun serbest tüketimi ve rekabetin olmadığı bir çalışma alanı ile inanan bir kitle yığınını hayal edebiliriz.

Hayatın her yönü toplumsal yarar düzeyinde olan bu anti-ütopyada birey silinmişken geçmişin de kaybolduğu, Shakespeare ve Dante gibi yazarların yasaklanarak geçmişe sempati duyulmasının engellendiğini görüyoruz. Bununla beraber doğumun, ebeveyn olmanın komik olduğu hatta seri üretimin karşısında ilkel görünüp, komik bulunduğu bir gelecek senaryosu Cesur Yeni Dünya.

Karakterlere gelirsek ise, Helmholtz Watson, Bernard, Lenina ve yerli John'un ön planda olduğunu söyleyebiliriz.
Helmholtz ve Bernard'ın kitapta dördüncü bölümden itibaren başlayan karşılaşmalarında şöyle bir durum var; Helmholtz fiziksel ve zihinsel anlamda kendi sınıfındakilerden çok üstün. Kimileri onun alfa artı olması gerektiğini söylüyor. Bu nedenle kendisinin yakışıklılığını kıskanan çok. Onun aksine Bernard ise fiziksel olarak alt sınıfları andırırcasına kısa boylu ve bu sebeple kendisiyle eş sınıftaki betalarla toplumsal yaşamda problemler yaşıyor. Bu iki karakterde bu nedenlerle yalnızlık çekiyor ve toplum içinde, toplum için var olan organizmalar değilde o toplum içinde yalnız olan bireyler olduklarını fark ediyorlar. Böylece insan üretimi yapılan yani yapay üretimle insan klonlanan bir dünyada, duyguların soğurulduğu sistemde yaşarlarken içlerinde bir kıvılcım yakalıyorlar -eksik kalan bir şey- bu şekilde de yakınlaşıyorlar.

Bernard'ın gittiği bir çalışmada karşılaştığı modern toplumdan ayrı yaşayan, İsa'ya ve tanrıya inanan kabilelerin birinde karşılaştığı John ise kabilede yaşaması itibariyle doğumla dünyaya gelen, Bernard'ın ilgisini çekip o modern dünyaya alıp götürdüğü bir karakter. Shakespeare okuma fırsatı bulan ve onun eserlerini ezbere bilen, beyaz olması nedeniyle bulunduğu kabilede yalnızlık yaşamış ve yerleşmiş kurallar nedeniyle dışlanmış; o da Shakespeare'e ve annesine sığınmış. İşte bu bölümde okuyucu ilkel ve modern dünyanın makaslandığı yerde kalıyor ve duraksıyor; 'peki ya hangisi?' ya da ' gerçekten mutlu veya özgür bir yaşam yok mu?'

Helmholtz güçlü bir karakter izlenimi sererken, kendi içinde yaşadığı çekişmeyle gurursuz davranan Bernard ve saf John'un kaderleri bir noktadan sonra birleşiyor fakat tekrar ayrılıyorlar.


İlk paragrafta bahsettiğim özgürleşmekten kastım tabi ki saf bir özgürlük değil, günümüzde de karşılaştığımız gibi özgür yaşadığına inanan kitle yığınları ve özgür olmadığı yönündeki söylencelere itiraz eden kitle yığınları gibi buradaki yaşamda. Hedonist yaşam günümüzde de nasıl önümüze serildiyse Huxley'de inanılmaz bir öngörü ile yansıtmış bunu ve evet, kitap okumayı çeşitli saçmalıklarla reddeden, sokağa tek başına da olsa çıkmayı reddeden ve eve kapanıp pc başında pinekleyen ve gösterişli bir sosyalleşme olgusunu önümüze seren sosyal medya insanlarının şimdiden buradaki kurgunun zeminini oluşturduğunu söyleyebiliriz.

3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Yazıldığı döneme bakacak olursak müthiş bir bilim kurgu. Günümüze ışık tutacak seviyede.

8 yıl, 11 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
7 puan

Kitap distopya densede ütopya nitelikleri de barındırıyor içersinde. Farklı bir noktadan ele almış yazar. O zamanda değişik teknolojiler hayal etmiş. Acaba Hitlerin probaganda bakanı bu kitabı okudu mu merak ettim.

8 yıl, 3 ay
3 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Muhteşem bir kitap mutlaka herkes okumalı.

11 yıl, 8 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

çok beğendim, son sayfalara gelince bitmesin diye ara verdim galiba:) ya da üşengeçliğimden ama MS 2150'yi sevdiyseniz bu kitabı da okuyun derim

10 yıl, 10 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

"Life is nasty, brutish and short" - Hobbes

10 yıl, 8 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
9 puan

yazara hayranlık duyulmaması mümkün değil,,,yazıldığı tarihe göre mükemmel kurgu...ve güncel hayatımızı sorgulama imkanı...

10 yıl, 6 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Yazıldığı yıla bakarak söyleyebilirm ki adamın ütopyasına hayran kaldım

10 yıl, 5 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Yazar 1932 yılında yazdığı romanı için,yeniden yazma şansım olsa bazı şeyleri değiştirir, baş kahramana da 3. bir seçenek verirdim böylece eser sanatsal ve felsefi bir tamlığa ulaşırdı diye ifade etmiş.Ne yüce bir bakış açısı.O yüzden eleştirilecek noktaları kendi öz eleştirisi ile kapatıyor.
Keşke Aldous Huxley'in zamanımız dünyasına göz atma şansı olsaydı da ne doğru saptamalar yaptığını görebilseydi.

10 yıl, 3 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

yazar kitabında koru ütopyasının en canlı örneklerini vermiştir kitap okuduka açılan bir özelliğe sahip

10 yıl, 4 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Muhteşem bir distopya. George Orwell'in hocası olan Aldous Huxley'nin 1984'ün biraz gölgesinde kaldığını düşünüyorum. Oysa bu kitap günümüze 1984'ten daha yakın, daha iyi tahminlerde bulunmuş.

10 yıl, 3 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
7 puan

Yaratıcı, fakat sistemin içinden çıkılamayacağını belirten umutsuz bir son.

9 yıl, 7 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Bu kitaba kehanet demek çok yanlış olmaz sanırım. Bilim kurgu ve distopyaları sevenlerin ya da türe yakın hisseden herkesin okuması gereken bir kitap.

9 yıl, 7 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Huxley'in hayal gücüne hayran kalmamak mümkün değil.

9 yıl, 8 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Kitabı bitirdiğimde türünün ütopya mı yoksa distopya mı olduğu konusunda bir çok soru oluştu aklımda.
Aslında bilindiği üzere bu bir kara ütopya yani distopya. Ama bana göre olumlu yönleri de yadsınamaz.

Öncelikle her şey insanların mutluluğu için. Hayatları onlar doğmadan planlanmış, yemleri suları ona göre
verilmiş, hipnopedya(uykuda eğitim) - podsnap tekniği - bokanovski grupları(ikizler hem de onbinlerce)
gibi programlarla insanlar sınıflandırılmışlar.Alfa, beta, gama, epsilon, delta ve bunların pozitif-negatif
birimleri şeklinde kendi içlerinde ayrılmışlar. Örneğin, alfa+ bireyler en zekiler, ardından alfa-, sonra beta+
şeklinde gruplar oluşturulmuş.

Bu şekilde doğmadan önce herkesin meslekleri, hayat kaliteleri, kaç saat çalışacakları, ne kadar yaşayacakları
zira yirmilerden sonra yaşlanmaları duruyor, herkes altmışlarında ama genç ölüyor. Ölüm korkusuna karşı bile
hipnopedya yöntemiyle şartlandırılıyorlar, kimse ölümden korkmuyor. Ölenleri kimse gözyaşlarıyla uğurlamıyor.

Bunların yanı sıra dinleri de var. İnanç, toplum için gerekli bir bağdır çoğu zaman. Din afyondur bilindiği üzere...
Eh buna bir de istedikleri zaman istedikleri insanlarla toplum tarafından ayıplanmadan, özgürce sevişebilme
imkanını da eklersek (6-7 yaşlarındaki çocuklara seks oyunu oynatılıyor, öğrensinler diye) sizce de mükemmel
toplum çıkmıyor mu ortaya? Yasal olan uyuşturucularını da unutmamak gerek tabii.

Motto şöyle: "Cemaat, özdeşlik, istikrar." Herkes herkes içindir. Şartlandırmaları bozabilecek uygulamalar
yasaktır. İnsanların düşünmelerine ve yalnız kalmalarına izin verilirse istikrar bozulur. Yine çoğu distopyada
olduğu gibi burada da kitaplara yasak geliyor.

Sınırsız seksle, düzenli hayatla, hijyenle, dinle, grup oyunlarıyla, cemaat aktiviteleriyle tatmin olmazsan,
soma alırsın tatile çıkarsın(kafa tatili) ve öyle mutlu olursun. Tüm bunlar mutlu olmak, eğlenmek için.
İnsanların da istediği bu değil midir?

"İnsan mutluluk konusunu düşünmek zorunda olmasa, yaşam ne kadar eğlenceli olurdu." diyor kitapta.

Tüm bu hikayenin ortasında bir de toplumdan ayrı yaşayan insanlar var. Onlar halen evleniyor, aile kuruyor,
yaşlanıp ölüyorlar. Aç kalıp, hastalanıyorlar. Ayrık bölge denilen yerlerde yaşamalarına izin var sadece.
Elektrikli tellerle çevrilmiş hapishane misali.

Cesur yeni dünya toplumunda da aksaklıklar olmuyor değil. Alfa+ uyumsuz bir birey olan Bernard Marx,
ayrık bölgeden bir Vahşi'yi - adı John- yeni dünya toplumundan iki bireyin, geçmişte yaşanan bir
talihsizlik sonucu dünyaya gelen çocukları olduğu için alıyor ve yeni dünyanın Londra'sına getiriyor.
Vahşi en başlarda hoşlanıyor hayat kolaylığından. Yıllarca kızılderili kabilesiyle yaşamış biri olarak
temiz geliyor bu hayat. Ancak sonra film izlerken tahrik olmaktan, seks hormonlu sakızların gereksizliğinden,
kokulu sentetik müzikten bunalıyor. İnsanların kendilerini uyuşturucu ile oyalamaya çalışmalarından, bir
kadını sevmenin ne demek olduğunun bilinmemesinden, aşk için emek harcamak, acı çekmek varken seksin
bu kadar ucuz olmasına katlanamıyor. Anne sevgisinin bilinmediği bir yerde yaşamak ona acı veriyor.

Bir denek olduğundan gitmesine de izin verilmiyor. Bir şekilde yalnız kalabiliyor sonra. Ancak aslında hiçte
yalnız değil. Düzenden bağımsız olmak, değer yargılarının olması, hayatı zor yoldan yaşamak istemesi
onu trajedinin merkezine yerleştiriyor.

Ben bu hikayenin eline su dökebilecek bir distopya daha okumadım. Biz, Körlük, Mülksüzler ve 1984
okuduğumda bir karşılaştırma yapabilirim sanırım.

Duygularımız, acılarımız, gülüşlerimiz kısacası hislerimiz olmadan yaşayacaksak eğer ne önemi var
hayatın? Düşüncelerimiz, farklılıklarımız, sancılarımız da bizi birbirimize bağlar. Herkes aynı dili konuşmaz ancak
birbirini anlayabilir insanlar. İnsansak eğer, insan gibi doğal olanı sürdürmek hakkımız. Cesur yeni dünya'nın
kısıtlayacağı özgürlük, düşünce yetisi aslında her şeyimiz.


***
O zavallı, modernlik öncesi insanların çıldırmış, kötü ve sefil durumda oluşlarına şaşırmamak gerek. Dünyaları;
rahat yaşamalarına, akıllı, erdemli ve mutlu olmalarına izin vermiyordu. Anneler ve aşıklar, uymak üzere
şartlandırılmadıkları yasaklamalar, baştan çıkaran ihtiraslar ve yalnız pişmanlıklar, salgın hastalıklar ve sonsuz
yalnızlaştıran acılar, belirsizlikler ve yoksulluk - işte bütün bunlar onları güçlü hislere zorluyordu. Böyle
güçlü hislerle (güçlü ama tek başına umutsuz, bireysel bir yalnızlık içinde), nasıl istikrarlı olabilirlerdi?

***
Bir dostun temel işlevlerinden biri, vermek istediğimiz, ama düşmanlarımıza uygulayamadığımız cezaları
(daha yumuşak ve sembolik bir biçimde) çekmektir.

8 yıl, 7 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Postmodern bilim kurgu eserlerinden güzel bir yapıt.Distopya kavramını biliyorsanız eğer bu kitabı okumanızı önemle tavsiye ediyorum.İnsanların bir düzen tarafından sınıflandırılması ve onların isteğine göre yaşanılmasını istemesi ele alınmış ve tabiki sınıf farklılıkları arasındaki ilişkilerde var.Kitap daha çok gençlik romanı gibi farklı sınıflar arasında yaşanan bir aşk var ama derine yapılan göndermelerin hoşunuza gideceğine inanarak tavsiye ediyorum,zaman ayırıp okuyun lütfen.

8 yıl, 3 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Bayıldım.

8 yıl, 1 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Çok severek okuduğum bir kitap 1948 okuyan kişilerin hemen arkasından mutlaka okuması gereken bir kitap yazıldığı zamana göre teknolojik ilerlemeleri çok güzel yapmış tek eksiği çok basit bir olay örgüsü var mesela adamın birisi varmış yolda yürürken kafasına taş düşmüş ölmüş gibi bu kadar güzel bir kurguya daha iyi bir olay örgüsü beklerdim

6 yıl, 3 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Meb yayınlarından çıkan baskısını okumuştum. Çeviriye çok takılmadan okumak gerekiyor. Okuduğum en iyi distopik romanlardan biriydi.

11 yıl, 2 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

MÜKEMMEL

10 yıl, 9 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
7 puan

en güzel distopya örneklerinden biri.

10 yıl, 4 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

İnsanları korkutarak değil, bir şeylere ihtiyaç duyduklarına ve onlarsız yaşayamayacaklarına inandırarak kontrol altında tutabilirsiniz. Kitap, yakında normal karşılayacağımız (ya da karşılamak zorunda kalacağımız) cesur dünyada bir tur attırıyor. Vahşi'yi haklı bulmamak elde değil.

10 yıl, 2 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
9 puan


'temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir'

10 yıl, 3 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
9 puan

Türünün en iyi örneklerinden birisi. Özellikle kitabın sonlarına doğru Mustafa Mond ve Vahşi arasındaki diyaloglar, ve Vahşi'nin yaptıkları insanı yoğunca düşünmeye sevkediyor.

10 yıl, 2 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
9 puan

sık sık birlikte anıldığı 1984'den daha iyidir kanımca. 1984 müthiş evet, fakat Cesur Yeni Dünya çok daha geniş bir çerçeveye sahip.

9 yıl, 7 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Yazar 2.Dünya Savaşı sonrası endişelerini dile getirdiği bir distopyayı anlatıyor ve ne yazık ki 1950'lerin distopyası günümüzün gerçekliği haline gelmiş büyük ölçüde. Öngörülü bir kitap olduğu için başarılı buldum, tüketim çılgınlığı ve saçma bir ahlak anlayışına sahip hayatların faniliği ve boşluğunu fark etmek için okunmalı

10 yıl, 2 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
6 puan

Kitabın önsözünü içeriğinden daha çok beğendim.

10 yıl, 1 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

kitabı elime alıp okumadan önce bilimkurgu dozu çok yüksek karanlık bir anti ütopya oldugunu duşunuyodum yorumlardan.

ama benim kitaptan alıdıgım , anladıgım kadarıyla tam bir karanlık anti ütopyadan söz edilemez.çünkü daha yazar bile yazdığının bir eleştiri mi yoksa olması gereken mi olduğuna tam karar verememiş gibi yazılmış.kitapta belirgin tek şey belirsizlik.

aslında herşey klasik bi şekilde başlar.kitaptai dünyanın ayrıntılı ve bilimsel tanıtımı bunun hemen ardından o dünyayı ve o dünyanın dayattıklarına karşı çıkan yalnız kahramanımız.ama kitap ilerledikçe olaylar ilginçleşir.o dediğim belirsizlik başlar.

kitabın ilk başlarında "atıp kurtulmak onarmaktan iyidir" minvalindeki cümleler ile kitabın tüketim çılgınlığı ve insanların belkide en önemli şeyi olan özgür iradenin elinden alınıp "şartlandırılması" na bir yergi olarak düşünüyodum.

ortalarda ise kitapta bahsi geçen fordun henry ford yani seri üretimin babası olarak anılan adam olduğunu anlamamla kitabın yazıldığı dönemlerde birinci dünya savaşında süper güç olarak çıkan amerika ya ve onun yaşm tarzın a"american deram"e bir yergi olduğunu düşünmeye başladım.

en sokn ise bunun belkide bir yergideğilde olması gerekenin bu olduğu gibianlamlar çıkardım.

son olarak içinde barındırdığı "mutlak belirsizlik" ile beni benden almıştır.başucu kitabı olarak kullanmaya karar verdiğim nadir kitaplardan olmuştur.

9 yıl, 8 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Bilim-kurgu sevgime açılan kapı :)

9 yıl, 5 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

gerçekten kaliteli ve sağlam bir distopya örneği. Huxley'in edebi üslubu ve kurgusu gerçekten kitabı fazlasıyla okunur ve zevk alınır kılıyor. yer yer kafamı karıştıran isimler olsa da yinede zevk alarak okudum. ve biraz da rahatsızlık vericiydi. sahiden ilerde bu gibi olmasa da bu tür bir yaşam tarzına dönüşebilir mi insanın yaşamı??

8 yıl, 7 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
7 puan

Konusu, kurgusu itibari ile ve felsefik, sosyolojik açıdan da okunması gereken kitaplardan biri..oldukça zengin ve derin bir roman.
'1946 tarihli önsözünde Huxley, romanı yeniden yazacak olsa Vahşi'ye üçüncü bir seçenek; ekonominin merkezsiz, politikanın anarşist, bilim ve teknolojinin insanlığı baskı altına almak yerine, ona hizmet etmek için kullanılacağı bir toplulukta yaşama seçeneğini sunacağını açıklar'.

6 yıl, 5 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

İnsanların Kuluçka ve Şartlandırma Merkezlerinde yapay rahimlerde "üretildiği" , anne-baba kavramlarının ayıp ve ağza alınmaz kabul edildiği, bireylerin üretim aşamasında toplumsal statülerine göre kimyasal maddelerle fiziksel özellikler kazandığı, bireyin vücudunun topluma ait olduğu, devlet tarafından verilen haplarla herkesin her zaman mutlu olduğu ve böylece istikrar sayesinde devletin her zaman ayakta durduğu bir dünyanın kapılarını açıyor kitap.
Cesur Yeni Dünya, bizden hiç de uzak değil aslında.

8 yıl, 8 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Kara ütopyanın en iyi örneklerinden biri. Üstelik romanın yorumlanması tamamen okuyucunun eğilimleri ile alakalı, çok yönlülüğü ayrı bir değer katmış. İster büyük buhran zamanlarındaki krizi çözmek için öneri olarak yorumlayın ister şartlandırılmış istikrarın fırsat maaliyetleri, benim fikrim kabusumsu geleceğe ilişkin kehanetler olacaktır. 1984 tadında oldukça başarılı bir roman.
P.S. Günümüzün yozlaşmış ilişkilerinde John gibi bir çocuk tanımıştım. Takdir edilesi insanlar bunlar.

8 yıl, 9 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Bütünüyle modern insanın ve modern toplumun eleştirisi. Yer yer anlatılanların ütopya olduğunu varsayılabilir ama çizilen dünya portresine bütünüyle bakıldığında tamamen karanlık bir gelecek tasviri. Toplumu oluşturan birey yok edilmiş ama herkesin mutlu olduğu ki bu sadece görünüşte böyle bir toplum oluşturulmuş. Bireycilik ile bireysellik arasındaki ince farkı göz önüne sermiş Aldous Huxey. Beni etkileyen, sarsan ve yaşadığım hayatı düzeni sorgulatan bir kitap oldu. Okuyun okutun.

8 yıl, 7 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Her ne kadar distopya dense de içinde bir ütopya da barındıran bir kitap. Bir durum bakış açısına göre hem ütopya hem de distopya olabiliyor.
Mutsuz özgürlük ve mutlu özgür olduğunu zannetme ihtimallerini sorgulamaya itiyor insanı.
Türünün iyi örneklerinden olduğu kesin ama 1984'ün bir adım gerisinde benim için.

7 yıl, 8 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Harika, düşündürücü. Üstelik hikayenin büyük kısmı medya aracılığı ile gerçek olmus😳.

8 yıl, 2 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Çok ilginç ve çok düşündürücü bir kitaptı yazıldığı sene duşunulduğunde yazara kahin desek yeridir ayrıca benim için 1984 ten daha okunası ve şaşırtıcıydı..

6 yıl, 11 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

değerli bir distopya ve yaratıcı bir konu

8 yıl, 2 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Aldous Huxley'den 349 Sh lık bir Bilim kurgu katagorisinde bir okuma şöleni. Her ne kadar Bilim kurgu tarzını pek sevmesem de elimden bırakamadan okuduğum ender kitaplardan biri Cesur Yeni Dünya Salt bilim kurgu değil aynı zamanda nefis bir felsefik roman Tek kelimeyle muhteşem.



7 yıl, 10 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Çok enteresandı. Bambaşka bir dünyaydı. Farklı bir kurguydu. Üzerine çok tartışılacak, çokça felsefeler üretilecek bir kitaptı. Okumanızı tavsiye ederim.

7 yıl, 9 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Okunması gerekenlerden.

7 yıl, 8 ay


Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 333 sayfa
Haziran1999 tarihinde, İthaki Yayınları tarafından yayınlandı


ISBN
9789756902165
Dil
Türkiye Türkçesi

Diğer baskılar


Etiketler: bilimkurgu, distopya

Kitaptaki karakterler

Bernard Marx Yeni Dünya ile bağdaşmayan yüksek ölçüde zeki bir insan; kadınlarla olan ilişkilerinde çekingendir; beraber çalıştıkları kimseler onu devamlı hırpalarlar.

Lenina Crowne Londra Tohumculuk ve Fiziki Yeterlilik Merkezi'nin şevhani ve "şişirilen" bir işçisi.

Fanny Crowne Lenina'nın akrabası olmamakla beraber, yakın bir arkadaşı ve sıradışıdır.

Henry Foster Tohumculuk merkezinde çalışan heyecanlı bir ilim adamı.

Direktör Yeni Dünya'nın güçlü ve küstah bir adamı.

Mustafa Mond Bilgili ve sofistike (kültürlü) biri. Önceleri bir fizikçi olan bu adam, Dünyanın On Denetecisinden biridir.

John Amerika'nın New Mexico bölgesinde yaşayan ve sık sık Shakespear'den pasajlar veren bir "vahşi"

Linda John'un adi bir kadın olan annesi.

Pope Linda'nın Kızılderili aşığı.

Helmholtz Watson Bernard ve John'un şair bir arkadaşları.


Kitabın Geçtiği Listeler


Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

fulya müslümandomates Yasin ŞENEL methusena eliffkayan meltem0zan fundat porphy mrvesrgn hackenz Shima Efecan Şen Gamsee kitapçı2828 seymnur çılgınmüzisyen Readingisadventure Vaula shine13 cfrtpc frambuazye sopranoosena story simon tiyu betty zlmz dreamero_x tanersar Gargoyle ehlisuffa sidar96 İrem' sedasu Ebru ALP ZugzWang glana ayraç 03szms
38 kişi

Okumuşlar

budala EmrEokur utkuzkn Tuğba ekici onrony dragonfly bluetear yağmurundokunuşu placeboday drunkphoebe coffeeisbliss Meczup bilalante einozsule Barfuss mujik lapetitemort mehmetyolcu Nicholas Urfe idontgiveadamn WishesWines burçak pafkoatthewall busraa rutsama Fırtınakıran MirayNeseli entropia indocilis setenayk banakil jr. frglyldz fatih ElifKınık oblomovka TheWalkingIdeas elifki hsnglsn ZeynepAlbayrak
1168 kişi

Okumak İsteyenler

desirdm ealturk mrvilhn orcuncolak idilç rendekar *çalıkuşu* dancemylifeaway kilimci seda karataş indocilis daifunka_vc batu508 hg Gutter Ballet bogurtlen receli mahsunonur btldmrkl Sinem Mutlu peltvanluce PhilologistAUL Trillian moculus gosmik imdbsever luzumsuzmadam Aks blue ruin dnzsrks mine.isaoglu gaiptekises Yasemince aylingn radyasyonbocegi JadeCare K.Ozan rico nzrysldg beleşkitapçokgüzel
723 kişi

Takas Verenler

kulgan büşraak
2 kişi
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski