Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o, içinizde yaşar. Afganistan'ın Khaled Hosseini'de yaşadığı gibi...
Bin Muhteşem Güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısı'yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini'nin ikinci romanı.Yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden. Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar.
Khaled Hosseini, hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan. Başarıyla kurduğu olay örgüsüyle, çıkmaz yolların nasıl düzlüklere açılabileceğini gösteren yaratıcı bir kalem. Bin Muhteşem Güneş, kelimenin tam anlamıyla beklenen bir roman.
Nereye giderseniz gidin, ülkeniz peşinizden gelir. Artık siz orada yaşamasanız da o, içinizde yaşar. Afganistan'ın Khaled Hosseini'de yaşadığı gibi...
Bin Muhteşem Güneş, ilk romanı Uçurtma Avcısı'yla tüm dünyada inanılmaz bir başarı yakalayan Hosseini'nin ikinci romanı.Yazar bu romanında da yine doğduğu toprakları anlatıyor. Bu kez iki kadının kesişen yaşamları ve dostlukları üzerinden. Küçük yaşta evlendirilen kızlar, çocuğu olmayan kadınlar, babaya ya da çocukluk arkadaşına duyulan, geçmişe gömülmüş aşklar.
Khaled Hosseini, hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan. Başarıyla kurduğu olay örgüsüyle, çıkmaz yolların nasıl düzlüklere açılabileceğini gösteren yaratıcı bir kalem. Bin Muhteşem Güneş, kelimenin tam anlamıyla beklenen bir roman.
Nasıl bir dramdı bu ?!
"Hep kuzeyi gösteren bir pusula ibresi gibi ... Bir erkeğin suçlayan parmağı da bir kadını işaret eder. Her zaman. Bunu unutma Meryem."
Kadın olmak?
Kimine göre şans kimine göre lütuf....
Ancak Afganistan'da kadın olmak!
Burka içerisinde,özgürlükten yoksun,silik bir yaşama sahip olmak.
Erkek egosunun dini değerleri kafasına göre yorumlayarak zirve yaptığı savaş içinde bir ülke.
Bin Muhteşem Güneş bize bunu 'kısmen' de olsa gösteriyor.Yazar sade bir anlatım ve kültürel öğelerle taçlandırarak başarılı bir anlatım sergilemiş.Her ne kadar sonlara doğru yine yapacağını yapan yazar Amerika'yı demokrasi bekçisi(!) ilan etse de,bu esere gölge düşürmemiş.
Okurken öfkelenebilir,şaşırabilir,gülümseleyebiilir hatta ağlayabilirsiniz de.
kitabı az önce bitirdim ama aklım hala orda, o cehennem de..
yaşadığı şu rahat hayata rağmen istekleri hiç bitmeyen insanoğlu..
okurken içim sızladı, biraz kendimden biraz da ufacık şeyler için küçük hesaplar yapan insanlardan utandım..
kendi acıdan kıvranırken hala yavrusunu düşünen anne gözümün önüne geldikçe, kendi anneme daha çok sarılma daha çok tutunma ihtiyacı hissettim..
kendine insan diyen bir canavara karşı iki yüreğin nasıl beraber attığını, nasıl tek yumruk olup birbirlerine sahip çıktıklarını gördüm..
sadakate, emeğe, aşka , gözyaşına, tükenen ümitlere, yeşeren umuda, karşılık beklemeden beslenen sevgiye tanık oldum..
bu kitap daha önce tatmadığım yada farkında olmadığım duyguları tattırdı bana..
kısacası sadece okuyun..bu duygulara ve daha nicelerine kendiniz şahit olun..
Uçurtma Avcısı'nı okuduktan sonra Khaled Hosseini'nin 2. kitabını mutlaka okumam gerektiğini biliyordum. Afganistan'daki hayatı en çarpıcı hikayelerle okuyucuya sunmasını bilen Hosseini yine yapmış yapacağını ve elinize aldığınız kitabı hiç bırakmadan, hayattan kopup tek nefeste okumanızı sağlamış.
Savaşın yok ettiği hayatlar, insan yerine konmayan kadınlar, kuralların hiçe saydığı sevgiler, arkadaşlıklar, dostluklar, ayrılıklar, özlemler... Meryem, Leyla, Tarık, Azize, Molla Feyzullah, Celil, Raşit...
Hosseini öyle bir betimlemiş, öyle bir olay kurgusu yaratmış ki bazı satırları okurken gözleriniz yaşlanmanın ötesine gidiyor. Bin Muhteşem Güneş beklediğimden de etkileyici, beklediğimden de sürükleyici çıktı diyebilirim. Bunun yanında Afganistan'ın yıllardır başına musallat olan savaşı, savaşın getirdiği acizliği, acizliğin sonuçlarını bir de Hosseini'den dinleyin derim.
Zaten Uçurtma Avcısı'nı okuyup da Bin Muhteşem Güneş'i eline almayan yoktur. Her ikisiyle de hâlâ tanışmayanın olacağını pek sanmıyorum ama bu aralar okuyacak kitap arayıp henüz Hosseini ile tanışmadıysanız bir gözatın derim her iki kitaba da. Herkes kendinden bir şeyler bulacaktır, eminim. 10/10
Kitabın çevirisini yapan Püren Özgören de çok iyi bir iş çıkarmış. Ellerine sağlık diyorum.
http://cineshoot.blogspot.com/2012/03/kitap-yorumu-bin-muhtesem-gunes-khaled.html
“Vatanımızın adı bundan böyle Afganistan İslam Emirliği’dir. Bunlar da bizim koyduğumuz, sizin uyacağınız yasalar:
Bütün vatandaşlar günde beş vakit namaz kılacaktır. Namaz vakti başka bir iş yaparken yakalanan, kırbaçlanacaktır.
Bütün erkekler sakal bırakacaktır. Meşru ölçü, çenenin altında, en az bir sıkılı yumruk uzunluğundadır. Bu emre uymayanlar, kırbaçlanacaktır.
Bütün erkek çocuklar türban takacaktır. Birinciyle altıncı sınıf arasındakiler siyah, daha yukarı sınıftakiler beyaz türban takacaktır.
Bütün erkek çocuklar İslami kılıklar giyecektir. Gömlek yakaları düğmelenecektir.
Şarkı söylemek yasaktır. Dans etmek yasaktır. İskambil oynamak, satranç oynamak, kumarın her türü ve uçurtma uçurmak yasaktır.
Kitap yazmak, film izlemek, resim yapmak yasaktır.
Evinizde kuş beslerseniz, kırbaçlanacaksınız. Kuşlarınız öldürülecek.
Çalarsanız, elleriniz bileklerinizden kesilir.
Bir daha çalarsanız, ayağınız kesilir.
Müslüman değilseniz, Müslümanların görebileceği bir yerde dua etmeyin. Bunu yapanlar kırbaçlanacak ve hapse atılacaktır.
Bir Müslüman’ı kendi dinine döndürmeye çalışan kişi, idam edilecektir.
Kadınların dikkatine: Evinizden dışarı çıkmayacaksınız. Kadınların sokaklarda amaçsızca dolaşması, caiz değildir. Dışarıya çıkarsanız, yanınızda mutlaka bir mahrem, erkek akrabanız bulunacak.
Sokakta tek başına yakalanan kadın dövülecek ve evine gönderilecektir.
Her ne şart altında olursa olsun, asla yüzünüzü göstermeyeceksiniz.
Dışarıdayken, burka’yla örtüneceksiniz.
Aksi halde şiddetle kırbaçlanacaksınız.
Makyaj malzemeleri yasaktır. Mücevher yasaktır. Çekici, gösterişli giysiler giymeyeceksiniz.
Sizinle konuşulmadan, konuşmayacaksınız. Erkeklerle göz göze gelmeyeceksiniz.
Uluorta gülmeyeceksiniz. Gülenler, kırbaçlanacaktır.
Tırnaklarınızı boyamayacaksınız. Boyarsanız, bir parmağınız kesilecektir.
Kızların okula gitmeleri yasaklanmıştır. Bütün kız okulları derhal kapatılacaktır.
Kadınların çalışması yasaklanmıştır. Zinadan suçlu bulunursanız, taşlanarak öldürüleceksiniz.
Dinleyin. İyi dinleyin. İtaat edin. Allah-ü ekber.”
Kitabı okurken bazı bölümlerde sanki bir gerilim filminin içindeymişim hissine kapıldı.
Şiddetle tavsiye edebileceğim bir kitap. Gözyaşlarınızı tutamayacaksınız..!
Kitabın sonunda biraz Amerikan propagandası yapılmış. Amerika gittiği heryere özgürlük, refah, insanca yaşama hakkı götürmüş gibi lanse edilmiş. Bunun dışında söylenecek pek fazla birşey de yok aslında. Etkileyici, sürükleyici, okumaya değer kitaplardan biri.
Kesinlikle harikaydı.Kitabın sonunda gözyaşlarımı tutamadım.Herkese tavsiye ediyorum..
Kitabı okurken anladığım şey: İslami Bozulmanın ve kadına saygısızlığın olduğu her yerde muhakkak bunun gibi acı ve dramatik olayların yaşanabileceği.Misal Türkiye' nin doğusu(pardon eskiden doğusuydu, şimdilerde bütün Türkiye'ye yayıldı.) kadına verilen değer ve bu geride kalmışlık insanlığın ne hale geldiğini görmemizi sağlıyor.Bu kitabı okumak kadınları daha iyi anlamamı sağladı.
Mükemmel!Afganistan ,taliban yönetimi ve kadınların çilekeş yaşamı.Gözyaşlarınıızı tutamayacaksınız.
Güzel bir kitap, herkese önermem ama. Kalp rahatsızlığı olanlar ve sıkıntıya gelemeyenler okumamalı bence. :)
Kitabın kapağı da kitabı okuyunca çok daha anlamlı oluyor. Şimdi kapağa baktıkça içim tuhaf oluyor.
Beni etkileyen bir şey de kitabın son cümlesiydi. Çok kaptırmıştım sanırım kendimi. Önce kapağa bakıp, sonra da o son cümleyi okusam tüm kitap gözümde canlanır; o derece.
Nedenini bilmiyorum ama ben Khaled Hosseini'ye (bizim Halit imiş, bizim Hüseyin imiş gibi) karşı içten içe saygı duyuyor ve içtenlik hissediyorum. Adam bana içten geliyor. Yazdıklarını içten yazıyor, samimiyetle aktarmaya çalışıyor. Sanki Batı çölünde doğuya ait –parıldayan - bir gül gibiymiş gibi geliyor bana Hosseini ve yazdıkları.
Yazar bu kitapta hem tarihsel bir bilgi akışı sağlamaya çalışıyor hem de iki kadın ekseninde savaşın puslandırdığı ilişkiler bütününe ayna tutmaya çalışıyor. Yazarın en dikkat çeken tarafı, Afganistan içinde yaşanan onca olaylara tarafsız olarak yaklaşmaya çalışması ve -siyasi ve toplumsal olayları- olabildiğince gerçekçi bir bakış açısıyla romanı kurgulaması. Örneğin dini -ödev- diye sunulan bazı şeylerin aslında dini olmaktan çıkıp, -bozulmuş- yerleşik birer gelenek olarak algılanmasını istemiş sanki. Bizim -bazı- yerli yazarlar gibi olumsuzlukların suçunu, hazmetmediği kişilere, kurumlara -özellikle- dine atmamış... Tarafsızlık için söz konusu ABD olunca sular durur. Bunu da anlayışla karşılamak lazım. İnsanın en kutsal hakkı olan -özgürce ve insanca- yaşama hakkınızın sönmeye yüz tuttuğu bir zamanda size bu hakkı verene karşı nasıl tarafsız olabilirsiniz... yanlış olsa bile nasıl tarafsız kalabilir fıtrat... zor...
Bu kentin ne çatılarını ışıldatan ayları sayabilirsin,
Ne de duvarlarının gerisinde gizlenen bin muhteşem güneşi
Afganistan gibi ülkelerde kadının yeri nedir sorusuna çok iyi cevaplar veren, oldukça etkileyici bir eser. Filminin çekilmesini çok isterim.
Kitabı bitirdiğimde bağıra bağıra ağlamıştım .Bazı kitaplar vardır her çağa hitap eder bence bin muhteşem güneş böyle bir kitaptı. Beni en etkileyen sahnelerden biri de kitapta meryemin babasının kızına yazdığı mektuptu, kaç defa okudum bilmiyorum ismi gibi muhteşem bir kitaptı.
Uçurtma Avcısı'ndaki tadı bulamadım. Ancak aynı zaman zarfında farklı olayların yaşanması beni çok etkiledi. Bize çok da uzak bir tarih değil.
Hem Afganistan'ın yakın tarihi hakkında bilgi sahibi oluyorsunuz, hem de o dönemde kadınların nasıl çileler çektiklerine nefesinizi tutarak şahit oluyorsunuz.
Harikaydı.
Uçurtma avcısı ile kıyaslanamaz. Gerçekçi, ilk kitabının etkisinde olan bu yazar; yakında Türkiye'nin düşeceği duruma en güzel örneği vermiş.. Kendisi bilmese de!
Açtığınız ve okumaya başladığınız andan itibaren içinizi titreten bir kitap. Bitirip kapağını kapattığımda bile içimdeki o his yok olmadı. Meryem ile Leyla’nın yolları kesiştiği andan itibaren acının ne kadar çok yönlü olabileceğini bir kere daha gördüm ve yolun sonundaki umudu. Okuduğum en anlamlı kitaplardan biriydi. Okumadıysanız bile hala geç kalmış sayılmazsınız.
bitmesini istemediğim kitaplardan biriydi, meryem ve leylanın yaşadıkları, raşitin eziyetleri, özellikle odaya kapatıpta azizenin göz pınarlarını bile kuruduğunu anladığı cümleler...
Kitabı okuduğum her sayfada bir bayan olarak Türkiye yaşadığım için şükrettim.Umarım sonumuz bir gün onlar gibi olmaz.
İçinizin acıyarak okuyacağınız, başka dünyaların gerçeklerini yüzünüze tokat gibi çarpan, güzel yazım diliyle su gibi okunabilecek bir kitap.
Okuyup da en sevdiğim kitaplardan. Kadınların bakış açısı katılmış biraz da. Çektikleri zorluklar. Okunması gereken bir kitap.
En az Uçurtma Avcısı kadar güzel bir kitap Khaled Hosseini kitaplarında Afgan Halkının çektiği eziyeti burka altına hapsedilmiş hayvandan bile aşağılık kabul edilen kadınların çilesini Harami olarak dünyaya gelmenin ağır yükünü son rakdesine kadar hissettiren bir kitap. Kurgudan çok öte Afgan Halkının başına gelen onca badireden sadece bir kısmını aktarılmış.
Afganistan'da kadın olamamak.Keşke duygularımı ifade edebilecek kelimeleri bulabilsem de anlatabilsem ne denli etkilendiğimi.
Hayatımda okuduğum film tadında olan ve keşke beyaz perdeye yansımış olsaydı dedirten kitap.. 1 gün boyunca gözlerimi ayırmadım ve bitirir bitirmez benimle aynı duyguları paylaşsın diyerek ve birazda kitap hakkında değerlendirme yapmak adına arkadaşıma verdim , bitirdi ve olağanüstü buldu. Öyle ki yazar nasıl anlatmışsa resmen zihninizde canlanıyor tüm olaylar,karakterler. Birde o mekanları hayalgücümüzde nasıl canlandırdığımızın resmini çizdik sonuç gerçekten ilginçti. Arkadaşımla benzer mekan düşünmüş olmamız bizi şaşırttı ..
Bir anne ve "harami" bir kız... Tek sıkıntısı ve yegane mutluluğu babası Celil...
Bir kadının ipteki cesediyle karattığı hayatın, yine bir iple yeşerttiği hayatlar var Bin Muhteşem Güneş'te.
Küçük yaşta büyük erkeklerle evlendirilen; acıyan, kanayan, sızlayan yaralarını, yanlarını sessizliklere gömen kadınları okudum acıya acıya, acıta acıta.
İntihar, savaş, yıkım, yitiriliş ve çaresizliğin en dibi; bir yandan babaya duyulan sevgi, çocuklukta çocuksu aşklar ve en nihayetinde buruk da olsa nefes almanızı sağlayan mutlu bir son.
Dostluğu, dayanışmayı, vefayı, umudu ve umutsuzluğu, yoksulluğu, ızdırabı muhteşem bir kurguyla ve harika bir olay örgüsüyle anlatan bu kitabı okuyun derim.
"BU KENTİN NE ÇATILARINI IŞILDATAN AYLARI SAYABİLİRSİN,
NE DE DUVARLARININ GERİSİNE GİZLENEN BİN MUHTEŞEM GÜNEŞİ." Saib-i Tebrizi
Hbb
harika bir kitaptı tam olumsuzluklar bitti ohh derken yeniden başlayan kabuslar... sürükleyiciydi
bi ailenin en önemlisi bi kadının acısını, mutsuzluğunu ,hüznünü,çaresizliğini kendi derdinizmiş gibi dertlenebiliyorsanız ve aranızdaki empatiyi kalbiniz en kuytu köşelerinde hissedebiliyorsanız...bu bize yazarın ne kadar önemli birşeyi başardığını gösteriyor.leyla'yı tarık'ı hepsini sanki tanıyorum ...
Uçurtma Avcısını bitirdikten sonra acaba bir daha bu kadar güzel bir kitapla karşılaşabilecek miyim diye düşünüyordum. Sonra bu kitabı okudum... Hosseini gerçekten muhteşem. Bir kez daha beni kendine hayran bıraktı...
Kullanılan dilin sadeliği, olayın gerçeksiliğini öne çıkartıyor. Rahat okuyorsunuz ama okurken içiniz rahat olamıyor.
Dünyanın kanayan bir yarasını anlatmış yazar.mutlu denebilecek bir sonla biten kitabın aksine,Afganistanda yaşananların çok daha acı olduğu ortada.Kitabın dili sade,süsten uzak.zaten anlattığı hikaye bunları barındıramayacak kadar acı.
Kitabı okurken olayları adeta yaşıyorsunuz. Gerçekten okunması gereken bir kitap.Sonu daha farklı olabilirdi.
Yazarın ilk eseri Uçurtma Avcısı kadar olmasa da(hikayesi onu da andırıyor) güzel sıkılmadan okuyacağınız bir eser. Karakterlerin duygu ve düşüncelerini güzel betimlemiş gene.
televizyondan sanki bir film izliyorcasına istemsizce baktığımız savaşı en iyi anlatan kitaplardan biridir. mutlaka okunması gereken kitaplardan.
40 yıllık bir süreç, iki kadının çocukluğundan başlayarak başlarından geçenler,hasret, kurulan hayaller, yıkılan umutlar, siyasi mücadelelerin neden olduğu ağır yıkım ve bunlar arasında kendilerine biçilen rol...
UÇURTMA AVCISI VE BİN MUHTEŞEM GÜNEŞ.
ARKA ARKAYA OKUDUĞUM VE SEVGİLİ ÜLKEM İÇİN BÜYÜK KORKULAR YAŞAMAMA NEDEN OLAN KİTAPLAR. AFGANİSTAN GERÇEĞİ, BİR ÜLKE, BİR KÜLTÜR, BİR NESİL NASIL "HİÇ " EDİLİR İÇİM BURKULAR OKUDUM. AMA KEYİFLE ASLA DEĞİL.
Khaled Hosseini ne yazarsa insanın kalbine dokunuyor arkadaş! Ben bunu bilir bunu söylerim!
insanın içini acıtan, kadın olmanın zorluğunu binlerce kez yüzümüze çarpan muhteşem bir kitap!
Karton Cilt, 430 sayfa
Ağustos2008 tarihinde, EVEREST YAYINLARI tarafından yayınlandı
Meryem Celil adında zengin bir adamın hizmetçi olarak yanında bulundurduğu bir kadından gayri meşru olarak dünyaya gelen bir kız.
Celil Üç karısı,dokuz çocuğu ve maddi varlığı olanyaşadığı şehirde saygın tipli biri
Nana Mryem’in anası.Gül Dalman köyünde yaşayan yoksul bir taş ustasının kızı.
Raşit Kabil’de yaşayan karısı ve çocukları ölmüş, ayakkabı imalatı ile uğraşan bir Afganlı.
Leyla Yoksul bir Afgan kızı.
Tarık Leyla ile aşk yaşamış, sağ bacağını atılan bombalardan kaybetmiş hayat dolu bir genç.