Serenad

Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi.

Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi.


Değerlendirmeler

değerlendirme
17 kişiden, 16 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Gerçekten çok güzel bir kitaptı. Nereden başlasam bilemiyorum. Max ile Nadia mı yokta edindiğim tarihi bilgiler mi, ya da yazarın anlatım tarzı mı?

Öncelikle bu kitapta her şeyi bulabilirsiniz, aşk, askeriye, araştırma, katliyam, siyaset...

"her lider öldürür"

Nazilerin Yahudilere yaptıkları kitabın ana hatlarını oluşturuyor ama sadece o yok. Mavi Alay'da var. Bu kitaptan önce duymamıştım.Yazarın amacının bu olduğunu da düşünüyorum. Ayrıca Yahudi soykırımından kaçan profesörlerin Türkiye'ye gelmesi de gayet detaylı bir şekilde anlatılmış. Tabi yazarın ima ettiği kadar bilinmediğini düşünmüyorum ama bu sadece benim görüşüm.

Kitap Maya Duran adlı bir kadının İstanbul üniversitesine gelen bir yabancı konukla ilgilenmesi ile başlıyor ve bir adamı şile'ye götürmesi ile çok acayip bir yön alıyor. İşinden ayrılmak zorunda kalıyor, gazete manşetlerine düşüyor, Peşine istihbarattan adamlar düşüyor. Ailesi ile çatışıyor. Ama bunlar olurken de oğluyla ilişkisi düzeliyor, kendini buluyor.Hayata bakış açısı değişiyor.

Kitap Bodrum, şile, Amerika gibi bir çok yerde geçiyor ama özellikle İstanbul da geçiyor. Okurken gerçekten eğlendim, yer yer engel olamayıp kendimi insanların acısına kaptırdım. Bunu yanında bilmediğim bir çok şeyi öğrendim. Kitap bizi tarihin gizli kalmış sayfalarına çekip bilinçlendirmeyi amaçlıyor.Defalarca okunabilecek bir kitap.

8 kişiden, 8 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Sanki Zülfü Livaneli değildi yazar. Çok başkaydı. Çok güzeldi. Diğer kitaplarından ayıran bir şey vardı bunda. Belki bir kadının ağzından anlatılıyor oluşu. Bilemiyorum ama okunmalı bu kitap. Öylesine bi hikaye değil. Okurken bilgilendiğimi hissettim. Oluk oluk bilgi aktı içime.

6 kişiden, 6 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

LİVANELİ SÖYLEMESE DE OLUR.. YAZSIN YETER... MUHTEŞEMDİ...

10 yıl, 7 ay
14 kişiden, 6 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
6 puan

bu kitabı okurken sıkılan bir tek ben varım sanırım... tam anlamıyla sıkıldım da diyemem belki ama bitirmek için kendimi zorladığım kesin... bu kadar övgüden dolayı gözümde çok büyüttüm de fazlasını mı bekledim bilmiyorum ama çok fazla sarmadı beni

10 yıl, 8 ay
5 kişiden, 5 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Harika bir kitap, çok güzel bilgiler ve muhteşem bir hikayeyle içine çekiyor.

10 yıl, 9 ay
4 kişiden, 4 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan


Zülfü Livaneli uzun zamandır okumak istediğim bir yazardı.Özellikle Seranad kitabını bu kadar uzun bir zaman nasıl beklettim?!!..Kendime çok kızgınım..İlk fırsatta diğer kitaplarını da okuyacağım..Yazarın kalem gücü müthiş kurgulaması inanılmaz..
Araştırma kitaplarında okuyacağımız bilgileri bize sıkılmadan okuyabileceğimiz bir şekilde romanlaştırarak sunmuş ki çok başarılı bir çalışma olmuş..
Şunu kesinlikle belirtmeliyim hala daha bu kitabı benim gibi okumayan varsa büyük hata yapmakta.Hiç vakit geçirmeden hemen Seranad'ı edinin..

.
Yakın tarihimize ait ne kadar merak edilen şey varsa aktarmış yazar.Özellikle Cumhuriyet Tarihimize ait önemli bilgileri güzel şekilde kurgularken Livaneli humanistlik ile de müthiş bir şekilde harmanlamış.

Romanda Üç kadının hikayesi var , üç siyasî/sosyolojik nedenle saklanan kimlik, üç acı:

Maya bir Kırım Türk’ü… Mari, bir Ermeni vatandaşı....Nadia, Yahudi asıllı bir Alman vatandaşı.
Üçüde siyasi ve dönem şartlarından dolayı kimliğini değiştirmek zorunda kalmış kadınlar..Bunların içinde ikisi yuva kurmuş sevdiği ile evlenmiş çocuk,torun sahibi olmuş..Biri büyük acılar çekmiş..Büyük aşk yaşadığı kocasından yaşadığı şartlar kopartarak almış onu..

Büyük çok büyük acılar çekilirken.Dönemin yeni kurulan ülkelerinde Türkiye Cumhuriyet'inin bilim ve sanat tarihinin oluşumunun şartlarını da okumuş oluyoruz..
Atatürk'ün kıvrak zekası ile Almanya'dan kaçan yahudi bilim adamları,sanatçılarının ülkemizin hizmetine alınması.Bugünki İstanbul Üniversitesi'nin temellerinin atıldığına tanık oluyoruz..


Bu üç kadının hikayesinden zira , asıl roman kişisi Maya Duran’ın kendi hikayesi de bir “kadın hikayesi” olarak ayrıca dikkat çekici.

Maya Duran, İstanbul Üniversitesi’nde çalışan Halkla İlişkiler görevini yürüten sözleşmeli bir memurdur. Eşinden boşanmıştır ve oğlunun tüm sorumluluğu Maya’ya aittir. Birlikte yaşadığı oğlu Kerem ile aralarında kopuk bir ilişki vardır.

Aynı zamanda oğlunun babasıyla da ilişkisi kopuktur.Bir de birlikte olduğu bir sevgilisi vardır.Tarık ile fazla derinliği olmayan bir ilişkisi vardır Maya'nın..Arada sırada buluşup görüşmektedirler..Birbirleri üzerinde hak talep etmeden yüzeysel bir arkadaşlıktır..

Birgün İstanbul Üniversitesi’ne konuk olarak gelen Maximillian Wagner’i karşılama ve onunla ilgilenme görevi Maya’ya verilir. Maya için bu durum sıradan bir görevdir... Prof. Maximillian Wagner’le tanışana dek…Bu tanışma hayatını yerinden oynatacak kadar önemli bir tanışmadır..



Prof. Maximillian Wagner 87 yaşında ve Alman asıllı bir Amerikalıdır. Daha önce 1930′lu yıllarda İstanbul Üniversitesi’nde hocalık yapmıştır.Fakat profesörün İstanbul’da olmasından İngiliz istihbaratından Türk İstihbaratına kadar pek çok kimseyi ayağa kaldırır. Öncelikle Türk istihbarat görevlileri onu izlemeye alırlar..,

Max ile Şile’ye gittikleri gün Türk istihbaratçıları Maya’nın evini ziyaret edip, oğlunu kullanarak Maya'ya göz dağı verirler. Maya'yı bu durumdan üst düzey asker olan abisi tarafından kurtarılır. Daha sonrasında Maya ile iletişime geçen İngiliz istihbarat birimleri de Maya’dan Wagner hakkında bilgi isterler. Maya bir anda çok ünlü ve aranan biri haline gelmiştir..Maya ve oğlu Kerem de Wagner ile ilgili araştırmalar yaparlar ve onun gerçekte kim olduğunu merak ederler.Bu araştırma sayesinde ana oğulun ilişkisi düzelmeye başlar..

Profesör ile Maya’nın ilk yakınlaşması yaptıkları Şile ziyaretinde başlar. Maya, Profesör ve Şoför Süleyman Şile’ye doğru yılın en soğuk gününde yol alırlar. Şile yakınlarında Profesör yanından ayrılarak deniz kenarına iner ve kemanını çalmaya başlar. Yanında üzerinde “Für Nadia (Nadia için)” yazan küçük çelenk de vardır. Çelengi denize atar ve kemanını çalmaya başlar. Ancak Profesör birden fenalaşır.

Maya ve Süleyman’ın yardımıyla Profesörü yakındaki bir otele götürür , Max donmak üzeredir. Bu esnada araba da bozulunca Süleyman yardım çağırmaya gider. Maya, vücut sıcaklığı giderek düşen ve baygın olan Profesör’e yardım etmek için soyunarak onunla aynı yatağa girer. Amacı kendi vücut ısısını ona bu şekilde aktarmaktır , fakat Süleyman’ın döndüğünde olanları yanlış anlayarak bu olayı üniversite yönetimine anlatarak Maya’nın başına dert açacaktır.


Daha sonra Proseför’ü hastaneye götüren Maya, arkadaşı Filiz’den yardım ister. Maya, Profesöre yapılan tetkiklerde, onun kanser olduğunu ve az ömrü kaldığını öğrenir. Maya, yaşlı, hüzünlü ve şimdi de kanser olduğunu öğrendiği adamın Şile’de deniz kıyısında ne işi olduğunu ve baygınken sayıkladığı ismin kime ait olduğunu çok merak eder.Maya’ya hayatın borçlu olan Profesör, Maya’ya hikayesini anlatmaya başlar. Anlattıkları Maya’yı derinden etkileyecektir.


Aslında bu hikayede ki konu tanıdık bir hikayedir..İki sevgili ve onlara engel olan aileler olmasa da mevcut ülke ve sosyolojik şartlar..Bu olaylar Nazi Almanya’sında, Hitler döneminde geçiyorsa mevcut durumu tahmin etmek pek de zor değil aslında..
Ari ırktan iyi bir aileden gelen ari bir Alman genci ve sıradan Yahudi genç kızının hikayesi..

Max anlattıkça Maya dehşete düşer ve, Nadia ile birlikte ailesini de düşünür. Babaannesi Semahat (Mari) hanım bir Ermeni, anneannesi Ayşe (Maya) ise Mavi Alay‘dan canını zor kurtarmış bir Türk kadınıdır. Maya bu şanssız üç kadın içinde dinini değiştirmek zorunda olmadığı için anneannesini şanslı olduğunu düşünür.

Max'in Amerika'ya dönüşünden sonra Maya şöför Süleyman'ın anlattıklarından zor duruma düşerek zor günler geçirir.İşinden istifa etmek zorunda kalır.İşsiz kalması ile de Max'in anlattıklarını araştırmak için vakit de bulmuştur...Yaptığı araştırmada da Max'ın Şili'de notalarını bir türlü hatırlayamadığı Serna Für Nadia'nın notalarına da ulaşır..

Bu zor günlerinde sevgilisi Tarık'ın yaptığı akıllı yatırımlarla zengin bir kadın haline de gelmiş olan Maya bu notaları Amerika'ya giderek Max'a ulaştırır..Romanda Max'ın bestelediği Seranad'dan ziyada Schubert'in Seranad'ıda çok anıldı ve dinlendi..Normalde çok severim bu besteyi..


Muhteşem bir romandı fikrinde çığır açan kitaplardan idi..Olaylara bakış açımı değiştirdi.Yakın tarihimizin daha da irdelenmesi gerektiğini yaptığımız hatalardan ders almamız gerektiğini öz eleştiri yapmamız gerektiğini anımsattı..

Düşünmediğim başka konuları da düşünmemi sağladı ki en basiti ülkemizde sokak ve caddelerin isimlerinin neden çok sık değiştirildiğini sorgulamamı sağladı..
Gerçekten de değişen yönetimlerle ülkemizde çok fazla sokak bulvar hatta kasaba köy isimlerinin değişmiyor mu?..


Serenad daha önce büyük bir kısmını bilmediğim MAVİ ALAY ve STRUMA gemisi konularında bilgi edindirmesi bakımından benim için anlamlı bir kitap oldu. Struma gemisi olayı duymuştum fakat Mavi Alay konusundan haberim bile yoktu..Araştırmam gereken çok şey çıktı Livaneli sayesinde..

Bir de olayların bir kadın tarafından anlatılması ve diğer kadın kahramanlar, Maya'nın babaannesi Semahat, Maya'nın anneannesi Ayşe ve Nadia'nın yaşamlarına da yer verilmesi, olayların siyasi boyutu yanında duygusal taraflarının ağır basmasına neden olmuş.. Bu bakımdan kitaptaki olaylar içimi daha da burktu.Pis kan deyiminden de nefret ettim..

Maya ve oğlu arasındaki duygusal boşluk günümüz çalışan kadınlarının içinde bulunduğu "İYİ ANNE" ve "ÇALIŞAN KADIN" rolleri arasında sıkışmasına güzel bir gönderme olmuş.. Çünkü çalışırken aynı sıkışmayı ve çaresizliği ben de yaşamıştım.

Yazılabilecek çok ayrıntı var. Mesela tek tek romanın “erkek”leri… Kitabın erkekleri içinde Max'ın yeri apayrı idi benim için ; 87 Yaşında ama o yaşında kadınları hala etkileyebilen bir erkek..Onun kalbi ise yanlızca bir kişi için atıyor...
Benim bakış açımdan ise bizim erkeklerimizin sığlığı daha da ortaya çıktı … Mesela, ahlak bekçiliği… Sorumluluktan kaçma, yargılama, Okumak en iyisi…Tavsiyemdir....



Alıntı :

“Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!”

(...)


“Her iktidar adam öldürür mü?”

“Evet! İktidar zulüm demektir. Hele denetlenemeyen iktidar.”

“Peki, iyi insanlar iktidara gelirse?”

“Öyle şey olmaz!”

“Neden?”

Acı bir gülümsemeyle açıkladı:

“İyi insanlar iktidara gelmez, gelse bile iktidar onu bozar, zalim yapar.”

(...)

“Evet!” dedi. “Siz bile adam öldürürsünüz. Çünkü iktidar olmanın başka yolu yok. Eskiden daha açık yapılıyordu, şimdi daha gizli.”

Ellerini çekip daha yumuşak bir sesle devam etti.

“Dolaylı olarak öldürürsünüz, ölümlere neden olursunuz, ama bir şekilde, iktidarınızın sürekliliği öldürmeye bağlı olur. Belki şu anda böyle bir şey yapamayacak bir yapıdasınızdır. Ama iktidar yolu zorlu bir yoldur. Uzun bir yoldur. İnsanı dönüştüren bir yoldur. Ancak iktidara hazır hale geldiğinizde, gerektiği kadar değiştiğinizde, bu yolu tamamlayabilirsiniz.”



Şehzade Selim’le kardeşi Korkut’un hikâyesini anlatayım. Bu iki şehzade Bursa’da yaşıyorlardı. Babaları ölünce içlerinden birisi imparator olacaktı. Başa geçenin erkek kardeşlerini öldürtme geleneği olduğu için birinin padişah olması, ötekinin katledilmesi anlamına gelecekti. Kimin tahta geçeceğini ise bilemiyorlardı. Bunun için birbirlerine yemin ettiler. Hangisi başa geçerse ötekinin canını bağışlayacaktı. Sonunda o gün geldi ve Selim padişah oldu.

“Korkut’a ne oldu peki?”

“Ne olacak, öldürüldü. Bu işin sözle, iyi niyetle falan alakası yok. İktidarları ancak çok sıkı bir denetim dizginleyebilir. Yoksa peygamberleri iktidar yapsanız, onlar da öldürürler.”
,
http://hulyami.blogspot.com/2013/10/kitap-ad-serenad-yazar-ad-zulfu_21.html

9 yıl, 5 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Okunması gereken kitaplar arasında bence..Çok uzun süre etkisinden kurtulamadım..

10 yıl, 6 ay
4 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

13 yaşındaki bir çocuk hangi kitapta ağlayabilir sorusuna cevap olan bir kitap kesinlikle okuyun çocuğunuza okutun..

3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
7 puan

Yahudi soykırımı, Mavi Alay, Struma gemisi, Cumhuriyetin ilk yıllarında gelen Alman asıllı yabancı hocalar ve bunun gibi konularda geniş kapsamlı olmasa da konuya yabancı kalmayı önleyecek miktarda bilgi sahibi olmamızı sağlıyor bu kitap.
Bunu da içinde dünya tarihinin önemli ama gün yüzüne pek çıkmamış olaylarıyla bezeli acı bir aşk hikayesi içinde veriyor.
Doğru dürüst bilgi verilmeyen yada Ülkemizde gizlenen Struma gemisi, hakkında da epey bir araştırma yapmıştım kitabın nihayetinde.

10 yıl, 8 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Zülfü Livaneli'nin kaleminden yine insanı içine çeken, sürükleyen harika bir roman. İç içe geçmiş ve çok iyi kurgulanmış öykülerle beraber, hiç bilmediğimiz veya bir yerlerden duymuş olup çok detayına inmediğimiz tarihi gerçekleri de su yüzüne çıkarıyor.(Struma Faciası, Mavi Alay, Yahudi Katliamı)
www.ozgeninoltasi.com

10 yıl, 8 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan


Geç kaldım geç... Hem de çok... Bazı kitapları okumakta geç kaldığımda veya elimde çok beklettiğimde kendime çok kızıyorum...
İşte okumakta geç kaldığım o muhteşem kitap... Serenad...
Yazarın üslubu, kuşakları ve tarihleri, birbiriyle hiç alakası yok dediğimiz insanları ve bambaşka hayatları bir araya getirmesi benim çok hoşuma gidiyor. Yazarla tanışmadıysanız henüz, çok büyük bir kayıptasınız demektir bana göre...
Alman asıllı Amerikan Profesör Maximillian Wagner Türkiye'ye ziyarette bulunur. Onu karşılayacak ve ilgilenecek kişi ise İstanbul Üniversitesi'nde çalışan Maya Duran'dır. Maya eşinden boşanmış ve bilgisayar bağımlısı oğluyla yaşamaktadır.
Ve sonra o kadınların hikayesi, Maya, Ayşe, Mari ve Nadia...

İkinci Dünya Savaşı ve daha öncesi... Ayrıca günümüzdeki olaylar... Struuma Gemisi... Ermeniler, Yahudiler, Türkler, Almanlar... Su yüzüne çıkmamış, ısrarla unutmak istediğimiz geçmişimiz...

Fark edildiyse duygularımı toparlamayadığım için cümlelerimi de toparlayamıyorum ama kesinlikle okuyun... Son zamanlarda okuduğum en iyi kitaplardan biri...

Ve Serenad... Wagner'in yazdığı Serenad Für Nadia' yı kesinlikle dinlemek isterdim... O buz gibi havada Şile'de deniz kenarında çalarken o soğuğu da rüzgardan bana yarım yarım ulaşan notaları da duyar gibi olmuştum. Wagner'in Serenad'ını dinleyemesek de kitapta Wagner'i Serenad yazmaya iten Shubert'in parçasını da paylaşıyorum...

http://www.youtube.com/watch?v=ZpA0l2WB86E

Alıntılar:

Tık.. Kapandı telefon... Bu da aynı, diye geçirdim içimden. Bir gün dediklerimi değil, demek istediklerimi anlayacak bir erkek çıkmayacak mı karşıma! Hava kötü dediğimde sadece havadan söz etmediğimi anlamak bu kadar zor mu? İlle de, ben bu hayattan bıktım, türünde sözler mi etmeliyim? İşim çok dediğimde, bana sahip çıkacak bir erkeğe ihtiyaç duyduğumu anlayacak biri... Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra, sarılmanın ne anlamı kalır!

---

Uyumadan önceki son düşüncem zavallı anaannem oldu. Korkunç şeyler yaşamıştı ama bizlere hiçbir şey belli etmemişti. Zaten bir çok Türk evinde böyle bir suskunluk vardı, geçmiş konuşulmazdı. Sanki o korkunç olaylardan söz etmek, her şeyi yeniden başlatacakmış gibi... Türkiye'de hemen her konuda,her kurumda sorunların çözülmesinden çok üstünün örtülmesine öncelik verilmesi, acaba bu alışkanlığın sonucu ortaya çıkan bir durum muydu?

--

Geçmişini değiştirmek isteyen bir ülkenin sorunlarına Erich Auerbach ne derdi acaba? Walter Benjamin'e yazdığı mektuplarda bu aşırı değişim isteğinden söz etmiş miydi? Demek ki biz fark etmeden sürekli bir kabuk değiştirme içindeydik... Bizans'tan kurtul,Osmanlı'dan kurtul, Arap kültüründen kurtul... Şimdi de yeni moda: "Kemalizm'den kurtul!" Mavi Alay'ı sakla, Struma'yı sakla, Ermeni olayını sakla.

10 yıl, 6 ay
6 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
4 puan

Kitabın anlatmaya çalıştığı tarihi olaylar aslında çok önemli ve ilgi çekici ama yazarın anlatımı oldukça zayıf. Açıkçası edebi yönden oldukça yetersiz bir eser. Diyaloglar doğallıktan çok uzak, karakterler yeterince belirgin değil... Zaman zaman yazarın olası yabancı okurlara İstanbul'un veya Türk kültürünün tanıtımını yapmaya çalıştığını hissettim..:)) Kısacası usta bir kalemin değil de acemi bir yazarın elinden çıkmış gibiydi....

10 yıl, 5 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Okuduğum ikinci Zülfü Livaneli kitabı. Ancak sanırım Zülfü Livaneli'yi ben bu kitapta tattım.. Hayatım boyunca okuduğum en güzel romanları sorsalar, tereddütsüz ilk üçe girer benim için.. Böyle gerçek bir aşk hikayesi, ve bu hikayeye tanıklık ederken duyulan böyle sahici bir hüzün, sanırım ancak bu kadar akıcı anlatılabilirdi..Tarihle aşkın bu kadar güzel harmanlandığı başka bir eser okumak kim bilir bir daha ne zaman kısmet olur :) Tek kelimeyle mükemmel..

10 yıl, 2 ay
3 kişiden, 3 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Adalet tartışmaya açıktır. Güç ise ilk bakışta tartışılmaz biçimde anlaşılır. Bu nedenle gücü adalete veremedik, çünkü güç, adalete karşı çıkıp kendisinin adil olduğunu söylemişti. HAKLI OLANI GÜÇLÜ KILAMADIĞIMIZ İÇİN DE GÜÇLÜ OLANI HAKLI KILDIK...

5 yıl, 5 ay
2 kişiden, 2 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

İnsanlığa dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeden acıların ortak olabileceğini anlatan, iç içe geçmiş ve çok iyi kurgulanmış hikayesiyle insanı içine çeken, sürükleyen ve araştırmaya yönelik merak uyandıran aşk, masumiyet, değer yargılarını içinde barındıran okunası roman. Livaneli bu kitabını özellikle Üstü kapatılmış ve ısrarla unutturulmak istenen geçmişimizin tarihi gerçekleri (Struma Faciası, Mavi Alay, Nazi Soykırımı, Yahudi katliamı) su yüzüne çıkarmak ve her devir değişmeyen devlet politikalarını birkez daha vurgulamak için yazmış sanki.

Ve tabiki kitaba ismini veren Serenad..Şile'de deniz kenarında buz gibi soğukta rüzgar, gece ve keman eşliğinde Wagner'ın yazdığı Serenad Für Nadia'yı dinlemek isterdim.Tarihle harmanlanmış hüzün veren masum tutkulu bir aşk hikayesiyle birdaha ne zaman karşılaşırım bilmiyorum. İyiki okumuşum dediğim kitaplardan..

Kitaptan altını çizdiklerim:

- Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak.Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır.Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme,herkesin iyi olduğunu düşünüp hayalkırıklığına uğrama!Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!

- Yaşlılıkta çoğu durumda, beden ve zihin aynı zamanda çökmüyordu.Genellikle bunlardan biri daha genç kalıyordu.
Hangisinin önce çökmesi daha iyidir gibi trajik bir sorunun cevabını bugün tam olarak öğrenmiştim. Önce zihin çökerse insan daha mutlu ölürdü.

- Cografya kaderdir..

- İnsan çok yakından bakınca bir şey göremez!

- Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan güç ise zalim.

- Çünkü halk ancak örgütlü olduğu zaman etkili olabilir. Yoksa tek tek insanlar, zorbalık karşınında sinerler.

- Her iktidar adam öldürür mü?

“Evet! İktidar zulüm demektir. Hele denetlenemeyen iktidar.”

“Peki, iyi insanlar iktidara gelirse?”

“Öyle şey olmaz!”

“Neden?”

“İyi insanlar iktidara gelmez, gelse bile iktidar onu bozar, zalim yapar.”Siz bile adam öldürürsünüz. Çünkü iktidar olmanın başka yolu yok. Eskiden daha açık yapılıyordu, şimdi daha gizli.Dolaylı olarak öldürürsünüz, ölümlere neden olursunuz, ama bir şekilde, iktidarınızın sürekliliği öldürmeye bağlı olur. Belki şu anda böyle bir şey yapamayacak bir yapıdasınızdır. Ama iktidar yolu zorlu bir yoldur. Uzun bir yoldur. İnsanı dönüştüren bir yoldur. Ancak
iktidara hazır hale geldiğinizde, gerektiği kadar değiştiğinizde, bu yolu tamamlayabilirsiniz.”

8 yıl, 1 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

anlatılan hayatlar , geçmişte yaşanan üzücü ama bi o kadarda güzel bi aşk hikayesiydi gerçekten. savaştan , aşktan, kardeşlikten, dostluktan her konudan birşeyler var bu kitapta. okumayan çok şey kaçırır

11 yıl, 11 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

bir solukta okuduğum romanlardan biri, gerçek aşkların zamana hatta ölüme meydan okuduğunun muhteşem bir kanıtı, Alman Profesör Maximilian Wagner’ın sıra dışı hikayesi, Maya Duran’ın hayatına bambaşka bir yön veren sır perdesi..
http://beyazkitaplik.blogspot.com/

10 yıl, 5 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

tarih,aşk,iç hesaplaşma,değer yargıları,masumiyet kısacası her şey.

11 yıl, 3 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

muhteşemdi.okuyun mutlaka

11 yıl, 1 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Derslerim,işim, önüne geçilmez yoğunluğuma rağmen yine de yolda, kenarda, kıyıda köşede bulduğum tüm vakitleri değerlendirip 3 haftada 481 sayfayı okumuş bitirmiş bulunuyorum. Tavsiye ederim. Insanlığa din, dil, ırk ayrımı gözetmeden acıların ortak olabileceğini vurgulayan roman... Yine de acı gerçeklerin de olduğunu gözler önüne seren okunası bir yapıt...

1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Okumayanların çok şey kaybettiğini söyleyebilirim. Eski zamanlar yaşanan aşkın, zorlukların, siyasi durumların.. Yani hem tarih hem duygu kokan çok güzel bir kitap. İnsanı başlangıçlar ve aşık olmak için cesaretlendiriyor.

10 yıl, 10 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Okuduğum en güzel kitaplardan biri. Merak uyandıran, araştırmaya sevkeden, son derece sürükleyici bir roman.

10 yıl, 10 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Bu kitabı okuduğum için çok mutluyum. Nadia ve Max'ın hikayesi beni çok etkiledi. Özellikle kitabın ikinci kısmını ' Maximilian ve Nadia'nın hikayesi' kısmını bir solukta okuduğumu söylemeliyim.

10 yıl, 6 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

bır solukta okuduğum kıtaplardan...

10 yıl, 9 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Zülfü Livaneli nin ne büyük bir yazar olduğunu gösteren soluk soluğa okuyacağınız enfes bir eser..

10 yıl, 7 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Çok etkileyici bir hikayeydi.

10 yıl, 6 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
8 puan

Üç kadının hikayesi, asıl roman kişisi Maya Duran’ın Frankfurt-Boston arası uçak yolculuğu süresine sığdırdığı hatırlamalarıyla ve copy/paste bilgi notlarıyla zenginleşiyor. Maya Duran’ın kendi hikayesi de bir “kadın hikayesi” olarak ayrıca dikkat çekici.Okunmaya değer..

9 yıl, 8 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Şu ana kadar okuduğum Livaneli kitapları arasında en iyisiydi diyebilirim.

10 yıl, 1 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

beklediğimin üstünde bi romandı çok gzeldi...

9 yıl, 10 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

9 yıl, 2 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Profesor Maximillian'a saygılar. Kitabı bitirdikten sonra incelediğim Kitap Struma hakkında oldu. Müthiş etkileyici, okuyun dostlar

9 yıl, 11 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Duygu dolu bir aşk hikayesi ve eteklerinde acı taşıyan tarihi gerçekler...

9 yıl, 10 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Elimden bırakamadım. Büyüledi.

9 yıl, 8 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Üzerken düşündürdü.

9 yıl, 8 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

bu kitaptan etkilenmemek mümkün değil

9 yıl, 8 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Söylenecek söz yok. Sadece düşünmeli...

9 yıl, 5 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
4 puan

struma olayına değinmesi kitabın artı tarafı. ama pek fazla beğendiğimi belirtemeyeceğim.genç kuşak için bu konuyu işlemesi güzel.

9 yıl, 5 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
8 puan

serenade für nadia..

9 yıl, 4 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
9 puan

Muhteşem bir kitap. Kardeşimin Hikâyesi' nden çok çok daha güzel. Zülfü Livaneli'nin kitapları hızlı okunuyor. Dili basit. Bu yüzden akıcı oluyor. Konusu harika. İnsanı derinden etkiliyor ve çok duygulandırıyor. Tarihî bir nitelikte olması cazibe katıyor. Favorilerim arasına girdi.

9 yıl, 1 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
7 puan

İnsanlığa dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı gözetmeden acıların ortak olabileceğini anlatan, iç içe geçmiş ve çok iyi kurgulanmış hikayesiyle insanı içine çeken, sürükleyen ve araştırmaya yönelik merak uyandıran aşk, masumiyet, değer yargılarını içinde barındıran okunası roman. Livaneli bu kitabını özellikle Üstü kapatılmış ve ısrarla unutturulmak istenen geçmişimizin tarihi gerçekleri (Struma Faciası, Mavi Alay, Nazi Soykırımı, Yahudi katliamı) su yüzüne çıkarmak ve her devir değişmeyen devlet politikalarını birkez daha vurgulamak için yazmış sanki.

Ve tabiki kitaba ismini veren Serenad..Şile'de deniz kenarında buz gibi soğukta rüzgar, gece ve keman eşliğinde Wagner'ın yazdığı Serenad Für Nadia'yı dinlemek isterdim.Tarihle harmanlanmış hüzün veren masum tutkulu bir aşk hikayesiyle birdaha ne zaman karşılaşırım bilmiyorum. İyiki okumuşum dediğim kitaplardan..

Kitaptan altını çizdiklerim:

- Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak.Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır.Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme,herkesin iyi olduğunu düşünüp hayalkırıklığına uğrama!Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!

- Yaşlılıkta çoğu durumda, beden ve zihin aynı zamanda çökmüyordu.Genellikle bunlardan biri daha genç kalıyordu.
Hangisinin önce çökmesi daha iyidir gibi trajik bir sorunun cevabını bugün tam olarak öğrenmiştim. Önce zihin çökerse insan daha mutlu ölürdü.

- Cografya kaderdir..

- İnsan çok yakından bakınca bir şey göremez!

- Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan güç ise zalim.

- Çünkü halk ancak örgütlü olduğu zaman etkili olabilir. Yoksa tek tek insanlar, zorbalık karşınında sinerler.

- Her iktidar adam öldürür mü?

“Evet! İktidar zulüm demektir. Hele denetlenemeyen iktidar.”

“Peki, iyi insanlar iktidara gelirse?”

“Öyle şey olmaz!”

“Neden?”

“İyi insanlar iktidara gelmez, gelse bile iktidar onu bozar, zalim yapar.”Siz bile adam öldürürsünüz. Çünkü iktidar olmanın başka yolu yok. Eskiden daha açık yapılıyordu, şimdi daha gizli.Dolaylı olarak öldürürsünüz, ölümlere neden olursunuz, ama bir şekilde, iktidarınızın sürekliliği öldürmeye bağlı olur. Belki şu anda böyle bir şey yapamayacak bir yapıdasınızdır. Ama iktidar yolu zorlu bir yoldur. Uzun bir yoldur. İnsanı dönüştüren bir yoldur. Ancak
iktidara hazır hale geldiğinizde, gerektiği kadar değiştiğinizde, bu yolu tamamlayabilirsiniz.”

1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Bana bir şeyler öğreten kitaplara bayılıyorum. . Güzel arkadaşımın sayesinde okuduğum ilk Zülfü Livaneli kitabı... Daha önce okumadiğım için hayıflanıyorum.. Ne çok şey kaçırmışim... Max ve Nadia aşkı , tarihi bilgiler ve Livaneli'nin muhteşem anlatımı.. Kitaba hayran kaldım. Şu an Maya gibi kitaptaki herseyi arastirmak istiyorum.. Çok akıcı, merak uyandıran , tarihi bir cok şeyi zihnimi hiç yormadan öğrendiğim, kurgusu müthiş son zamanlarda okuduğum en en iyi kitaptı..

7 yıl, 9 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
6 puan

Konu güzel ama yazan sanki Zülfü L. değilde acemi bir yazarmış gibiydi. Bazı gereksiz şeyler uzamış da uzamış en güzel işlenebilecek yerler söyle bir geçmiş.

Maya'nın eşi Ahmet neden öyle yapmış? Tarık parayı batırdı mı? Bu kadın saat sekizde cocuğa tavuk kızartma siparişi verip evden nasıl çıkıyor? Kendi de yazmış ama Maya niye iki de bir duşa girdiğini belirtiyor?

Kısacası ben bilmediğim bazı bilgiler karşılığı bu notu verdim. Onun dışında sevmedim.

6 yıl, 10 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Zülfü Livaneli'nin kitabı "Serenad" dengemi şaşırttı, hala etkisindeyim... Zaten okumadım, izledim sanki saniye saniye... Yorum ötesi bir kitap. Usta; eline, yüreğine, emeğine sağlık.

7 yıl, 4 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Sanırım yorum yazmak yerine kitaptan bir cümleyle alıntı yapmak güzelliğini ortaya koymak için yeterli olacak. ''Bu Alman ve Yahudi çiftin aşkı, dünyadaki bütün önyargılardan daha güçlü bir insani bağdı.''

6 yıl, 9 ay
1 kişiden, 1 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
7 puan

Beğenerek okuduğum bir kitap oldu, Struma Mavi alay Holocost hepsi gerçek ve çoğumuz bilmiyoruz ya da ilgilenmiyoruz ,bunlar hepimizin bilmesi gereken ders çıkarmamız gereken olaylar ,insanoğlunun nasılda insanlıktan çıktığının kanıtı olaylar. 'COĞRAFYA KADERDİ 'gerçektende.Zülfü livaneli iyi bir yazar başarılı bir eser.

5 yıl, 10 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

Zülfü Livaneli'nin toplumsal olaylara duyarlılığını ve bu konuda yazdığı romanları okumayı seviyorum.
Bu romanı ile de Nazi soykırımına, diğer ülkelerin duyarsızlığına, acı ile biten aşka... yer vermiş. Okurken ve okuduktan sonra kendi soyağacınızı merak edeceksiniz.....

11 yıl, 1 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
9 puan

Bir aşk öyküsünün içerisinde tarihsel örgüyü ve dönemin toplumsal olaylarını da çok güzel anlatıyor Livaneli.
Gerçekten bir solukta okunabilecek bir kitap.

11 yıl, 1 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
10 puan

Muhteşem bir öykü, usta bir romancı ve sonuçta harika bir roman. Herkese tavsiye ediyorum.

11 yıl, 1 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
Profil Resmi
10 puan

Harika bir kitap ve mutlaka okunulması gerektiği düşüncesindeyim. Tarihle de ilgili birçok bilgiler edinebileceğimiz bir eser.

10 yıl, 11 ay
0 kişiden, 0 kişi bu değerlendirmeyi beğenmiş
9 puan

ah o sonu daha farklı olsaydı


Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski