Açıkoturumlar Çağı

Çocuk polisten kaçıyordu... Meral onu ilk defa görmüştü. Yoksa daha önce görmüş müydü?... Çocuk ona kimi çağrıştırıyordu? Mazi kadının içinde kanadı. Çocuk kurban mıydı, cellat mı? Yaralıydı. Meral bir şey sormadı. Eczanesinin kapısını çocuğun üstüne kapatıp çıkarken, korunaklı hayatının bittiğini ve bambaşka bir hayata adım attığını biliyor muydu?... Bu fedakarlık aşk için mi yapılmıştı? Kadının yanı başında dolaşıp ürpertili tenine dokunamadan akıp geçmiş aşk yıllar sonra yakalanabilir miydi, masumiyetini çoktan yitirmiş bir ülkede? Merali yönlendiren toplumsal bilinci miydi, bastırılmış teninin son feryatları mı, yoksa tomurcukken soldurulmuş bir aşkın anısı mı? Erendiz Atasünün yirmi beş yıllık yazarlık ustalığıyla ördüğü Açıkoturumlar Çağı, hiçbir yerde temsil edilemeyen benliklerimizin öyküsü. Atasü romanında, boş laflarla uğuldayan bir toplumda, sevişmekten siyasal muhalefete kadar eylemlerimizin gerçekte neyi temsil ettiğini, ne ifade ettiğini sorguluyor; hepimizin diline takılıp da bir türlü soramadıklarımızı dile getiriyor. Coşkusu, suskunluğu, dehşeti ve kıstırılmışlığıyla 2O. yüzyıl sonu Türkiyesinin, kadın olmanın gücünün ve kırılganlığının farkında bir kalem tarafından çizilmiş, unutulamayacak portresi.

Çocuk polisten kaçıyordu... Meral onu ilk defa görmüştü. Yoksa daha önce görmüş müydü?... Çocuk ona kimi çağrıştırıyordu? Mazi kadının içinde kanadı. Çocuk kurban mıydı, cellat mı? Yaralıydı. Meral bir şey sormadı. Eczanesinin kapısını çocuğun üstüne kapatıp çıkarken, korunaklı hayatının bittiğini ve bambaşka bir hayata adım attığını biliyor muydu?... Bu fedakarlık aşk için mi yapılmıştı? Kadının yanı başında dolaşıp ürpertili tenine dokunamadan akıp geçmiş aşk yıllar sonra yakalanabilir miydi, masumiyetini çoktan yitirmiş bir ülkede? Merali yönlendiren toplumsal bilinci miydi, bastırılmış teninin son feryatları mı, yoksa tomurcukken soldurulmuş bir aşkın anısı mı? Erendiz Atasünün yirmi beş yıllık yazarlık ustalığıyla ördüğü Açıkoturumlar Çağı, hiçbir yerde temsil edilemeyen benliklerimizin öyküsü. Atasü romanında, boş laflarla uğuldayan bir toplumda, sevişmekten siyasal muhalefete kadar eylemlerimizin gerçekte neyi temsil ettiğini, ne ifade ettiğini sorguluyor; hepimizin diline takılıp da bir türlü soramadıklarımızı dile getiriyor. Coşkusu, suskunluğu, dehşeti ve kıstırılmışlığıyla 2O. yüzyıl sonu Türkiyesinin, kadın olmanın gücünün ve kırılganlığının farkında bir kalem tarafından çizilmiş, unutulamayacak portresi.


Değerlendirmeler

değerlendirme
Filtrelere göre değerlendirme bulunamadı

Baskı Bilgileri



ISBN
975-331-793-X

Diğer baskılar


Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

Okumuş kimse bulunamadı.

Okumak İsteyenler

Okumak isteyen bulunamadı.

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski