Savaş Atı

10 puan


https://illekitap.blogspot.com/2020/0...

Her ne kadar ilk basımı 2010 olsa da benim elimde 26. baskısı, özel film afişi baskısı ve 2019 baskısı olarak şimdiye kadar okumamış olduğumdan dolayı kendimden utandım. Bu tür kitapları seven biri olarak şimdiye kadar bu kitabı okumuş olmamdan dolayı kendimi kınadım açıkçası.

Kitap, akıcı, merak uyandırıcı bir şekilde anlatılmış olmasının yanında gerçek bir hikayeden alıntılanmış olması daha bir yüreklerde yer edinecek bir hikayeye ev sahipliği yapmış. Ayrıca bir insanın ağzından değil de bir atın ağzından anlatılmış olması bence kitabı türlerinden de ayırmış gibi oldu. Çünkü bir hayvanın duygularını okumanın ve böylesine güzel aktarılması çok süperdi.


Öncelikle kitabın konusundan bahsetmek istiyorum; babasının bir anlık kararıyla küçük bir tayın çiftliğe gelmesiyle bütün hayatı o tay olan Albert, tayıyla beraber büyümeye başlar. Aradan geçen zamanlarda aralarındaki sevgi, bağlılık ve sadakat oluşan Albert ve atı Joey, hem çiftlik işleriyle uğraşırlarken hem de arta kalan zamanlarda birlikte zaman geçirmeye başlarlar. Ama aniden patlak veren savaş ve bu savaştan dolayı etkilenen Albert'ın babası çiftliği kurtarmak için paraya ihtiyaç duyar ve atı askerlere satar. Albert her ne kadar zorlansa da atının satılmasından etkilenir ve söz verir bir gün onu geri alacağına dair. Bu sırada Albert'ın en yakın arkadaşı atı, Joey, bir savaş atı olmanın zorluklarını yaşarken içinde Albert'e duyduğu özlemi de beslemektedir. Kitap boyunca aslında Joey'in yaşadığı savaş macerasını, yaşadıklarını okuyoruz.


Okuduğumuz birçok savaş hikayelerini bir kenara bırakın ve bu kitabı ona göre değerlendirin. Hep savaş sonrasında insanların psikolojilerini ve yaşadıklarını okurken onlara eşlik eden hayvanların hiçbir zaman neler yaşadığını düşünmezdik. İşte bu kitap bunu anlatıyordu. Bir savaş atının hikayesi... mutlu, sevilerek yaşadığı çiftlikten, ailesinden, en yakın arkadaşından ayrılan bir atın hikayesiydi.

Etkileyiciydi çünkü bütün o savaşın acımasızlığıyla insanların yaşadıklarının aynısını atların da yaşadığını okuduk. Bütün o acımasızlığın içinde hem süvarisini hayatta tutmaya hem de kendi hayatta kalmaya çalışan bir atın hikayesi...

Çamura batmış, dikenli çitlere dolanmış bir atı savaşın ortasında iki düşman askerinin kurtarmaya çalışması... savaşı, düşmanlığı bir kenara bırakarak o hayvanı hayatta tutma çabaları... kesinlikle insanlığa dair en güzel hatırlatmalardan biriydi.

Kitabın en etkileyici satırlarından biri de Joey ile Albert'ın bütün yaşananlara rağmen tekrar bir araya gelebilmesiydi. Bütün o inanılmazlığıyla tekrar buluşmaları süperdi.

Ama hangisi daha süperdi siz karar verin. Atının peşinden askere yazılan bir gencin umudunu kaybetmeyip atını hep araması mı yoksa o atın yaşanılan her şeye rağmen o küçük sahibini sesinden tanıyarak kendini tanıtması mıydı?

Sadakat belki de bir çok insanın yapamadığı bir şeyken bir hayvanın böylesine sadakatle bağlanması, sevmesi...

Bazı hikayeler okunmalı, yaşanmalı ve aklınızın bir köşesinde onun hikayesi kalmalıdır ya bu kitapta öyle kitaplardandı. Okunmalı ve asla unutulmamalı...

Şiddetle tavsiye ederim okuyun, hayvanların hayatımızdaki en büyük değerler olduğunu bir kez daha hatırlamış oluruz.

Bu kitabın filmi de varmış, kısa zamanda izlemeyi planlıyorum. Eminim o da en az kitabı kadar etkileyicidir.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »