Never Never: Part Two (Never Never, #2)

10 puan

https://illekitap.blogspot.com/2020/04/colleen-hoover-tarryn-fisher-asla-asla.html

Asla Asla'nın devamı olan ikinci ve üçüncü kısmını da okuyarak bir seriyi daha bitirmiş bulunuyorum. İlk kitabı sevenlerde olmuştu sevmeyenlerde olmuş ama ben çok sevmiştim. Bu yüzden devamı çıkınca hemen aldım ve gecikmeli de olsa okuyarak Silas ve Charlie'nin sonunu öğrenmiş oldum.

Öncelikle iki favori yazarın beraber kaleme aldığı Asla Asla'nın kurgusu olduğunu söylemeliyim. Colleen Hoover ve Tarryn Fisher… Colleen Hoover'ın daha öncesinde orijinal dilden kitabını okuduğum için kadının cidden çok akıcı ve güçlü bir şekilde kitaplarını kaleme aldığını söylemeliyim. Tarryn Fisher ise, ülkemizde o kadar kitabı çıktı ki kadının cidden güçlü kurgu yeteneği olduğunu düşündüğümü söylemeliyim. Bu şekilde iki yazarın kitabı kaleme almış olması hoşuma gitti açıkçası.


Yazarları övmeyeceğim :) ama yakın zamanda Colleen Hoover'ın Hopeless serisini de okuyacağımı da araya sıkıştırayım.

Kitabın konusuna gelirsek; Asla Asla'nın birinci kısmında Charlie ve Silas'ın nedenini bilmedikleri bir şekilde 48 saatte bir hafızalarını kaybedip hiçbir şey hatırlamadıklarını okumuştuk. İkinci ve üçüncü kısımda yani bu kitapta ise olaylar kaldığı yerden devam ediyor ve yine her şeyi unuttukları bir andan başlıyor. Ancak bu sefer Charlie kayıp ve geride bıraktıkları notlara göre Silas onu aramaya başlıyor. Charlie'yi bulmak için 48 saati var ve bu süre dolduğunda her şeyi tekrardan unutacaktır. Silas zamanla yarışırken Charlie'de hayatta kalma savaşı vermektedir.

Silas'ın Charlie'yi bulmaya çalışması, bulduktan sonra da bütün olayları çözmeye çabalamalarını okuyoruz bu kitapta.

Kitabın en güzel yerlerinden biri de bence öyle en azından bütün bu yaşananların sebebi birçok şey olabilir ve yorumu okura bırakıyor olması. Yani şunu söylemek istiyorum son 1 saatleri kalıyor tekrar her şeyi unutmak için ve geçmişleriyle ilgili, oldukları kişilerle ilgili, kişilikleriyle ilgili analizleri ve birbirlerine karşı olan aşklarıyla ilgili varsayımları sonucunda o zaman dolduğunda her şeyi hatırlıyor oluyorlar. Yani tekrar unutmuyorlar... Yazarların ucunu açık bırakarak sonuçlandırmasını çok sevdim. İçimizdeki umutsuz romantikler bunu ruh eşi, aşka bağlarken mantıklı olan kısmımız da bunu kişiliklerindeki kusurların düzeltmeleri ile ilgili olduğunu söylüyor. Bu okurun hangi yönden baktığıyla alakalı bir son olmuş ve bunu çok sevdim açıkçası.

Silas ve Charlie arasındaki her şeyi unutmuş olmalarına rağmen ilişki çok güzeldi. London'ın ve Janette'in olaylara dahil olmasıyla her şey bence çok daha güzel oldu. Bazı şeylerle evet tek başına mücadele etmek daha iyi olabilirdi belki ama bence kardeşlerinin de olaya dahil olması bence bütün olaylarda birçok soru işareti için daha oturaklı bir kurgu olmuştu.

Böylesine kısacık bir kitabı çok uzun yorumlamak biraz spoiler verme isteği doğuruyor içimde ama kısaca birkaç şey daha söyleyip yorumumu bitireceğim.

Silas ve Charlie'nin aşkı hayranlık uyandırıcıydı. Silas'ın babasının hep suçlu olmasını beklerken ters köşe ile asıl suçlunun Charlie'nin babasının çıkması bence Tarryn Fisher'ın marifeti. Çünkü o kitaplarında ters köşe yapmayı seven bir yazar bence :) Ama çok sevdim bu detayı.

Mektuplar ve günlükte yazılanlar çok güzeldi o kısımların da Colleen Hoover'ın marifeti olduğunu düşünüyorum çünkü o duygusal şeyler tam da ondan beklenecek detaylardı. Finding Cinderella kitabındaki o duyguyu direk kendi kaleminden okuduğum için ondan beklediğimi itiraf etmeliyim.

Neyse ben size detaylıca kitabı anlatmadan yorumu bitireyim. Ben bu seriyi çok sevdim. Zaten kısacıktı ve çabuk bitiyordu bu yüzden bir çırpıda okuyabilirsiniz. Size tavsiyem iki kitabı da alın peş peşe okuyun.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »