Kan Kırmızı Yol

8 puan

https://illekitap.blogspot.com/2019/09/moira-young-kan-krmz-yol-toz-diyar-1.html

Çıktığından beri elimde olan ve heyecanla okumayı planladığım bir kitaptı Kan Kırmızı Yol. Basım tarihi 2015 olduğu düşünülürse 4 yıldır okunmayı bekliyor neden ertelemişim bilmiyorum ama geç olsun güç olmasın diyerek okudum ve seriyi peş peşe okumayı planlıyorum.

Açıkçası aşırı derecede beklentiyle ve seveceğimi, tapacağımı düşünerek başladım kitaba ama öncelikle anlatımı beni hayattan soğuttu. Kötü olduğundan değil sadece şimdiki zamanla yazılmış kitapları sevmiyorum, beni yoruyor ve çok koparıyor kitaptan bu yüzden kitaba kendimi kaptıramadım.

Kitabın kurgusu çok iyiydi, akıcıydı da ve ara ara durgun gibi görünse de aksiyon ve hareketli kısımları tam doruk noktasına çıkarıyordu kitabı ve o sayfaları okurken inanılmaz zevk aldığımı dile getirmeliyim.

Kitabın kısaca konusundan bahsetmek gerekirse; Saba, babası, ikizi ve küçük kardeşi Emmi ile yaşadığı sıradan hayat birden tepetaklak olur. Kışın doğmuş olan Saba ve ikizi Lugh'ın geleceği ve hayatı büyük bir tehdit altındadır. Güneş Kralı olarak biline kral kış çocuğunu yaz ortasında kurban edip ömrünü uzatacağına inanarak Lugh kaçırır tabi ondan iki saat sonra doğmuş olan Saba'nın varlığından haberi bile olmadan. Saba da Lugh'a söz vererek onu bulmaya peşinden gider. Kitap bir noktada Saba'nın Lugh'u bulma yolundaki hayatını anlatıyor. Ama tabi klasik serüven hikayesi değil. Hiç sevmediği küçük kız kardeşi Emmi de onun peşinden yollara koyulduklarında Emmi'ye karşı duyguları değişiyor. Edindikleri arkadaşlıkları ile dostluğun ne olduğunu öğreniyor ve aşkı tadıyor.
Yolculukları sırasında Saba ve Emmi tuzağa düşüp Ümitkent'te dövüşüne zorlanıyor. Emmi rehin olduğu için kardeşini hayatta tutabilmek için dövüşmek zorunda kalıyor. Orada ilk kez aşık olduğu Jack ile tanışıyor ve sıkı dostluklar ediniyor. Ümitkent'ten özgürlük şahinleri grubu sayesinde kaçmayı başarıyor ve Lugh'un peşine düşüyor tekrardan. Ama tehlikeler ve heyecanlar peşini bırakmıyor.

Tam kitap duruldu dediğiniz zaman bir olay daha patlak veriyor. Aslında yazar cidden çok güzel bir dünya yaratmış ve anlatım dili şimdiki zaman olmasaymış muhteşem bir kitap diyebilirdim.

Emmi ile Saba'nın diyalogları, birbirlerine tavırları, duygularını okumak çok güzeldi. Saba'nın büyümesi, olgunlaşması gerekiyordu ve Emmi'nin kıymetini bilmesi... Lugh'un kaçırılması ve bütün yaşadıkları onu tam da olması gereken kişiye dönüştürdü.

Emmi'nin yaşına göre korkusuz olması, asiliği falan çok güzeldi.

Jack... süper bir karakterdi. Saba ile olan diyaloglarında ve onunla olan tavırlarında bazen ikisinin de ergen tribinde olduklarını düşündüm ama farkına vardım ki zaten ergen olacak yaştalar :D

Dövüş sahneleri, kaybedenlerin linç edilmesi, Ümitkent'ten kaçışları, cehennem solucanlardan kaçışları, Kral ile dövüşmeleri... her şey o kadar iyiydi ki en çok o sahneleri okurken heyecanlandım diyebilirim.

Özellikle son sahnede Lugh'u kurtardıktan sonra olanlar süperdi.

Kitapta en çok ilgimi çeken DeMalo oldu. Fazla gizemliydi ve öyle bir güce sahipken neden kralın sağ kolu rolündeydi anlamadım. Ancak altında çok büyük bir gizem yatıyor diye düşünüyorum. O gizemi çözmek için seriyi peş peşe okumayı da planlıyorum.

Kitap çok güzeldi, cidden kurgusu, olay döngüsü, karakterler her şey çok iyiydi. Ancak anlatım dili tek eleştireceğim nokta çünkü en sevmediğim yazım tarzı diyebilirim.

Eğer distopik,, bilim kurgu hikayeleri seviyorsanız bir deneyin derim.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »