Her Kalp Kendi Şarkısını Söyler; Ve Yalnızca Diğer Yarımız O Sesi Duyar

8 puan

https://illekitap.blogspot.com/2020/01/jan-philipp-sendker-her-kalp-kendi.html

Kitabın Arkadya Yayınları'ndan çıkan baskısı ile karşınızdayım. Daha öncesinden Koridor Yayınları logosuyla çıkmıştı bu kitap, o zamanlar okumamıştım ama Arkadya logosuyla okumadan geçemedim. Çünkü yayınevinin çıkardığı kitapların türünü bildiğimden ve sevdiğimdan bu kitabı da okumalıydım.

Öncelikle demezsem içimde kalır, kesinlikle bu basımın kapak tasarımı diğerinden çok daha güzel :) aşağıda yorumda sağ taraftaki resim diğer basımın kapak tasarımı :)

Bu sefer Arkadya maceramız, bir kızın babasının geçmişine yaptığı yolculuğu... Yeni bir yer, yeni bir kültür, yeni bir inanç ve yaşam tarzlarıyla tanıştık bu kitapta.

Kitabın konusuna gelirsek eğer, üniversite mezuniyetinin olduğu gününün ertesi günü babası ortadan kaybolan Julia, bir mektup bulur. Babasının Mi Mi adında bir kadına yazdığı mektuptur bu. İçinde babasının annesini aldattığına, başka kadınla başka bir hayatı olduğuna dair şüphelerini gidermek ve babasının gitme sebebini öğrenmen için mektuptaki adrese gider. Orada kendisini bekleyen U Ba adında bir yaşlı adam babası hakkında bir hikaye anlatacağını söyler. Babası Tin Win'in doğumundan itibaren başlayan hayatının hikayesini anlatırken, babasının aslında bir sır gibi sakladığı hayatının ilk 20 yılını yılını öğrenir. Ve gizemli kadın Mi Mi'yi de öğrenir. Babasının yaşadığı tüm karamsar, içine kapanık dünyasını aydınlatan, kalbini çalan genç kızı... ilk aşkını ve belki de tek aşkını...

Toplumlardaki batıl inançları, onlara delicesine inanan ve onlara göre yaşayan insanları okumak aslında zaman zaman beni sinirlendirdi. Çünkü böylesine cehalet nasıl olabilir dedim. Düşünsenize size diyor ki adamın biri aralık ayında herhangi bir cumartesi doğan çocuk lanetlidir ve siz buna inanıyorsunuz. Olan her türlü olaydan o çocuğu sorumlu tutuyor ve onu geride tek başına bırakıp terk ediyorsunuz... Evet, böylesine cahilce batıl inançlı insanları asla anlayamayacağım sanırım.

Tin Win'in başına gelen de tam olarak öyle bir şeydi. Annesi onu terk ettikten sonra gözleri görme yetisini kaybedip de keşişlerle eğitime başlar. Aslında görmek için gözlere ihtiyacı olmadığını öğrenirken kendini de oldukça iyi bir şekilde eğiten Tin Win, bir genç kızla tanışır. Mi Mi...

Mi Mi'de yürüyememektedir ama onun ailesi Tin Win'in ki gibi onu terk etmek yerine ona destek olup yanında olmuştur. İkisi arasındaki arkadaşlık aşka dönüştüğünde ve tam mutluluğu yakaladıklarına inandıklarında Tin Win'in amcası ortaya çıkıyor ve onu alıp götürüyor.

Aslında kitabı okurken hayatın Tin Win için ne kadar acımasız planları varmış onu gördük çünkü ne zaman mutlu olabileceği bir durum olsa hep onun mutluluğu elinden alınmış.

Kitap bir hikaye anlatırken aynı zamanda alttan alttan mesajları çok güzel veriyordu. Tıpkı göremiyorsak da diğer duyularımızla çevremizi algılayabileceğimizi, yürüyemiyorsak da bu hayattan kopmayıp savaşabileceğimizi çok güzel bir şekilde okurun önüne koyuyor.

Hayatın aslında gördüklerimizden ibaret olmadığını da okura gösteriyor.

Okuduğum Arkadya kitapları arasında en değişik, en farklısıydı diyebilirim. Biraz ağır gidiyor, hareket, aksiyon, olaylar yok belki ama kurgu çok güzeldi.

Resmen lanetli olduğuna inanılan bir çocuğun hayatına dokunmuştuk ve ben bunu okurken oldukça zevk aldım.

Eğer ki böyle kitapları seviyorsanız deneyin derim, güzel, kalbe dokunan bir hikayesi var. Evet, sizi üzecek veya kızdıracak detaylar var ama bunun yanında Tin Win ve Mi Mi'nin hikayesinde yüzünüzü gülümsetecek çok fazla şey de var.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »