Dinle Küçük Adam

7 puan

Doğrusunu söylemek gerekirse kitabı önemli fakat gene de beklentilerimin altında buldum.

İçeriğe girmeden önce şekil açısından dikkatimi çeken bir konuyu ifade etmek istiyorum. Kitapta anlamını kâh sezinlediğim kâh fikir yürütemediğim sözcük ve terimler var; sayrı, sağaltmak, smörgasbord, dirimli gibi. Editör notlarıyla veya daha uygun kelimelerle bunlar daha anlaşılır kılınabilirdi diye düşünüyorum.

Kitap yazarın muhataplarına çektiği bir "nutuk" şeklinde kaleme alınmış. Ancak okur için sayfalarda ilerlemek biraz güç. Bence bunun asıl nedeni kitabın akıcı olmamasından ziyade, yazarın kullandığı üslûp ve hitap tarzı. Yazar aslında her ülkeden, her düşünceden, her kesimden insanlara hitap ediyor olsa da, kitap boyunca sürekli sert ifadelerin, sert eleştirilerin -dolaylı da olsa- muhatabı olmak okuyucuyu biraz rahatsız ediyor.

Yazar, bazen özel bazen de genel düzlemde yaşadığı, gözlemlediği yanlışlıkları, haksızlıkları ifade ederken kendi içinde de bazı çelişkiler yaşamış gibi. Aslında bu noktayı mazur görmek mümkün. Kendince bazı haksızlıklara uğramış, şiddete maruz kalmış, sürgün edilmiş, bilimsel çalışmaları hiçe sayılmış bir kişi olarak yazar insanların gerek kendisine, gerekse hakkını savunamayacak derecede güçsüz diğer insanlara, topluluklara yaptığı haksızlıklara karşı duyduğu kırgınlığı ifade ediyor. Ancak bu kırgınlığı ifade şekli zaman zaman öfke boyutuna varıyor. Üsluptaki sertlik dışında yazarın tutunma noktalarının ideolojik unsurlar içermesi doğruyu anlatma ve gösterme çabasını baltalıyor. Bir başka deyişle, yazarın ve kitabın felsefi derinliği ideolojik söylemlerin gölgesinde kalmış (En azından bu benim şahsi düşüncem).

Öte yandan, yazara ve kitaba tümüyle haksızlık yapmama adına şunları da belirtmek lazım.

Yazar eserin genelinde, insanların kitle psikolojisine nasıl körü körüne teslim olduklarına ve egemenlerin de kendilerine devredilen yetkileri istismar etmeye eğilimli olduğuna dikkat çekiyor.

Kitabın adı biraz itici ama yazar eserin giriş bölümünde "sıradan, adi adam" anlamındaki bu yakıştırmanın dönemin devlet adamları, aristokratları, burjuvazisi ve filozofları tarafından yapıldığını ifade ediyor.

Yazar ise küçük adam tabirini; kendini yönet(e)meyen, eğitmeyen, özeleştiri yapmayan, sahip olduğu sorumluluğu üstlenmeyen, kendi geleceğini gönüllü olarak egemenlerin iradesine teslim edenler için kullanıyor (Bu tanımı daha da genişletmek kitabın devam eden bölümlerinde mümkün).

Yazarın eleştirdiği onemli konulardan biri yöneticilerin "bireysel özgürlük", "insana saygı" gibi kavramları rafa kaldırıp bunun yerine "ulusal özgürlük", "devlete saygı" kavramlarını öncelikli kılması.

Bir diğeri de küçük insanların mutluluğu dilediği halde kendilerini sağlama almayı daha çok önemsemesi.

Nazilerin cezalandırılmadan önce pek cok insanı katletmesine seyirci kalınması, doğanın korunması yerine doğanın değiştirilmesi, 1. Dünya savaşından sonra uluslararası yolculuklarda pasaportun zorunlu hale gelmesi, ineğe kutsiyet atfeden Hinduların Müslümanlarla savaşması yazarın eleştirdiği diğer konular arasında dikkat çekenler.

Kitabın bence en güzel yanı ise son bölümde yer alan şu ifadeler:

"Hayatı güzel ve mutlu yaşamak her şeydir. Korkulu ruhlar seni yolundan alıkoysa bile, yüreğinin sesini dinle. Hayat sana acı çektirse de duygusuzlaşma!".

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »