Benim Hüzünlü Orospularım

7 puan

Okuduğum Marquez kitapları içerisinde en az beğendiğim buydu sanırım. Şimdi Marquez kitaplarının genel teması yalnızlıktır, bu nedenle de benim en sevdiğim Marquez kitabı, Albaya Mektup Yok' tur. Yüzyıllık Yalnızlık' tan bile öndedir o kitap benim için. Yalnızlığın bu kadar güzel anlatıldığı başka bir kitap bilmiyorum ben çünkü.
Bu kitapta ise yine konu yalnızlık, tabii bir de aşk teması var. Kitabın adına bakınca birçok kadın hikayesi okuyacağınızı sanıyorsunuz belki ama kitapta 14 yaşında bir kızın, 90 yaşındaki bir adama hissettirdiklerini okuyorsunuz sadece. Benim için ne kada çok kadın o kadar çok göğüs ve dolayısıyla o kadar iyi kitaptır. Sırf bu nedenle bu kitaba iğrenç diyebilirim mesela. Şaka lan şaka korkmayın. Göğüsleri severim de o kadar da değil.
Büyülü gerçekçilik neydi? Büyülü gerçekçilik emekti. Yok geyik yapmıyorum bence gerçekten fazlasıyla emek gerektiren bir iş o tarzda kitap yazmak. Yıllarca aralıksız yağmur yağdıracaksın; güzel, saf bir kızı gökyüzüne uçuracaksın, adamın birine durmaksızın yemek yedireceksin ve tüm bunları okuyan okuyucuya bir kez bile 'dur lan ne oluyor, nasıl ya, fantastik mi bu kitap şimdi, hayal mi yoksa bu' gibi şeyleri düşündürtmeyeceksin. Bu kitapta ise büyülü gerçekçilikle ilgili bir şey bana göre yok. Kitabı okurken bir süre her şey hayal filan mı acaba diye düşündüm ama değil yahu sahici bir aşk hikayesi anlatıyor Marquez kitapta. Tamam, bunu, o nefret ettiğim vıcık vıcık aşk hikayeleri tarzında yapmıyor ama yine de aşk hikayesi anlatıyor. Hiç sevmem aşk hikayelerini. 14' lük çıtırı bulmuşken sevişeceksin dedecim ne aşkı!!! Kitap da anlamsız geçişler de var ya da bana anlamsız gelmiş de olabilir artık bilmiyorum, benim kafa 14' lük çıtırda kalmıştı çünkü.
En sevdiğim yanı ise Marquez' in her zaman yaptığı gibi yalnızlığı yine muhteşem anlatmasıydı, bu kez bir de yaşlılığı anlatıyor Marquez bu kitapta ve baya da fena anlatıyor. Alıntılayabilirdim ekşisözlükten filan ama yapmayacağım, merak eden girip okusun bu kitaptaki yaşlılığın anlatımını. Muazzam gerçekten.
Tek bir alıntıyla bitirelim. Şimdi ben dedeye kızıyorum ya hani 14' lük çıtırı bulmuşsun yesene be dedecim diye ki yerinde ben olsam hiç affetmezdim mesela, dede de yaşlılığın verdiği bunaklıkla bana şöyle diyor; ''seks, insanın aşkı bulamadığında elinde kalan bir tesellidir." Bunak işte.

Edit: Büyülü gerçekçilik diye bir şey yok mu demişim, votka içerken mi yazmışım anlamadım. Dalıyordu bir ara hayal alemine hatunların arasına lan. Neyse okuduysanız ve güzel de bir kızsanız bana bir hatırlatın oraları.

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »