Atlantis'in Yükselişi (Poseidon Savaşçıları #1)

10 puan

https://illekitap.blogspot.com/2020/06/alyssa-day-atlantisin-yukselisi.html

Uzun zamandır elimde bulunan ve bütün kitaplarını almış olduğum Poseidon Savaşçıları Serisi'nin bu ay bütün kitaplarını okumayı planlıyorum. Bu yüzden ilk kitapla başladım seriye.

Öncelikle seri hakkında bilgi vereyim, toplamda 8 kitaptan oluşan ve bütün kitaplarının yayınlandığı bir seri. Ayrıca mitolojik özelliklerin yanında, fantastik bir seri de... vampirler, şekil değiştirenler, tanrılar, tanrıçalar... ne ararsanız var cinsinden ve benim gibi mitleri severseniz ve özellikle Poseidon'un adının geçtiği hikayeleri seviyorsanız mutlaka deneyin derim.

Akıcı, merak uyandırıcı, hareketli, aksiyon dolu, savaşlı ve dövüşlü... bütün bunların yanında da aşk ve tutku dolu bir kitaptı. Sayfalar öyle akıcı akıyordu ki bir bakmışım 200 sayfa okumuşum sonra bir baktım kitap bitmiş... heyecanlıydı ve ne olacağını merak ediyordun... Ayrıca bazı sohbetlerde de saklı mizah gülümsetiyor, kıkırdatıyordu da...

Kitabın kısaca konusuna gelirsek; Atlantis'in Büyük Prensi ve gelecekteki Kralı olan Conlan, 7 yıldır tutsak olarak tutulduğu Tanrıça Anubisa'nın elinden serbest bırakılır... Herkesin öldüğü ya da karanlık veya kötülük tarafınden ele geçirildiğini düşündüğü Conlan'ın yaralı ama iyi bir şekilde dönmesi kafasını karıştırsa da asıl olay Conlan'ın dönmesiyle ve Poseidon'un en önemli silahı Trident'in çalınır... Conlan'ın ve Atlantis'in Yedileri'nin yani en önemli yedi savaşçısının birinci önceliği Trident'i bulmaları ve onun kötülerin eline geçmeden ele geçirmeleridir ama işler hesapladıkları gibi gitmez... çünkü Conlan yeryüzüne ayak bastığında hissettiği şeyler ve duygularının ve düşüncelerinin net bir şekilde bir kadın tarafından okunabiliniyor olması daha da olayları büyütür çünkü artık Conlan'ın Trident'i bulma görevinin yanında bu kadına karşı hissettiği duygular ve çekimde vardı. Conlan, bir yanda Atlantis'e karşı olan görevini yerine getirmeye çalışırken bir yandan da ruh eşi olan Riley'i korumak ve onunla beraber olmaya çabalamak zorundadır.

Riley ise sıradan bir insan ve sosyal hizmetler görevlisi iken hayatına ansızın giren bu Atlantisli'nin gerçekliği, hayatında sebep olduğu değişimler ve sahip olduğu zihinsel ve duygusal bağlantı yeteneğini bilip ona göre yönlendirmesi bütün hayatını değiştirirken bu adama karşı hissettiği duygular ise Riley'i tepetaklak ederken hayatının yönünü tamamen değiştirir. Bir de aynı yeteneğe sahip kız kardeşinin de aslında bambaşka bir kişi olduğunu keşfederken kendi geleceği için bir şeyler yapıp bir karar almak zorunda kalır.

Öncelikle Conlan'ın bütün o yaşadıklarından sonra Riley için hissettikleri ve onun için göze aldıkları çok güzeldi. Ona karşı hissettiği çekimi, arzuyu ve duyguları hemen kabullenip ona göre davranması müthişti. İnkar etme çabası, sonra kabullenme kısmı olmadan direk duygularını kabullenmesi ve Riley'in de bunları öğrenmesini sağlaması ve çekinmeden söylemesi çok güzeldi.

Riley'in ise içindeki o insanlıkla yaptıkları ve her şeye rağmen yardım etmek için gücünün dahi yetmeyeceği işlere kalkışması... cesareti alkışlanacak derecedeydi. Hele Poseidon'a bile kafa tutması harikaydı. İlk sohbetlerinin sonrasında kitabın sonundaki sohbet... Poseidon'a adamım seni boşuna sevmiyoruz dedim.

Yedilerin tavırları, savaşçı kişilikleri falan çok iyiydi. Okumaktan ve hayal etmekten cidden zevk aldım ama aralarında bazıları da özellikle merak etmeme neden olacak tavırları oldu. Bunların başında Brennan geliyor... onun hikayesini çok merak ediyorum... Bir de Alaric… Bu ikisi özellikle merak ettiklerimden çünkü biri duygusuzluğuyla nam salarken diğer rahip olması ve verdiği bekarlık yemini ile nam salıyor... ikisini de oldukça merak ediyorum.

Seri kitaplarda en sevdiğim şey, seri bittikten sonra peş peşe okuma zevkidir. Merak ettiklerimi peş peşe okuyarak öğrenme şansım olacak ve yıllarca ya da aylarca beklememe gerek kalmayacak :D İşte bu yüzden bu seri bitsin diye bekledim bitince de hemen başladım ve çok merak ettiğim Alaric ve Brennan'ı heyecanla sırayla okuyacağım.

Poseidon'un Riley ile yaptıkları anlaşma ve sonrasında olanlar çok iyiydi. Hele ki kitabın sonunda vampirlerle olan savaşta Poseidon'un yaptığı hamle çok iyiydi. Hele konuşmasındaki alaycılık gülümsetti :D Tanrıların cidden değişik bir mizah anlayışı var.

Kitabın zaman zaman olay döngüsünde beklemediğim şeyler olduğunu itiraf etmeliyim. Mesela en önemlisi Riley'in Poseidon'la yaptığı anlaşma kısmı ya da kız kardeşinin hamleleri...

Savaş sahneleri azıcık daha detaylı ve heyecanlı anlatılabilirdi diye düşündüm ama bir yandan da bunlar süper güçlü canlılar bunları nasıl detaylandırabilirdi ki adamlar elementlere havaya suya toprağa hükmediyorlar savaşın kısa sürmesi çok normaldi...

Genel anlamda kitabı sevdim ve su gibi akmasından da zevk aldım. Fantastik severlere tavsiye ederim bu seriyi ama özellikle paranormal, mitlerin yer aldığı, vampirleri şekil değiştirenleri okumaktan zevk alan okurlara da şiddetle tavsiye ederim.

Ben seriye hızla devam edeceğim şimdi sırada 2. kitabım ve Conlan'ın erkek kardeşi Ven'in hikayesi var ona başlayacağım :D

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »