21. Yüzyıl İçin 21 Ders

7 puan

Kitap, gerek yazarın önceki kitapları Sapiens ve Homodeus'un popülerlikleri, gerek kendi ismi itibariyle okuyucunun büyük beklentilere sahip olmasına neden oluyor. Bu beklentilere cevap verip vermediği konusu ise biraz tartışmaya açık. Detaylı değerlendirmeye başlamadan önce şunu söyleyebilirim; kitapta gerçekten dikkate değer tespitler var ama önceki iki kitabın ötesine çok fazla geçebilmiş değil.

Yazarın hakkını teslim etmek adına; bir tarihçi olmasına rağmen, kendi disiplini dışındaki konularda da oldukça zengin bir entellektüel birikime sahip olduğu söylenebilir.

Kitap içeriği, oldukça geniş bir konu yelpazesinden oluşuyor. Bu da, eserin, yazara muhtelif yer ve zamanlarda sorulan sorulara verilen cevapların kitap şeklinde vücut bulmuş olmasından kaynaklanıyor.

Kitap dünyanın farklı ülkelerinde farklı dillere çevrilmiş ve yazarın da tercihi ile çeviride yerelleştirmeye gidilmiş (Sezen Aksu, Nilüfer, Esmeray, Gülden ve Neşe Karaböcek şarkılarının örnek olarak yer alması). Tıpkı Anadolu'da çekilmiş olan kola reklamları gibi... Bu arada çevirinin oldukça başarılı olduğunu ve okuyucu dostu ifadelerin kullanıldığını belirteyim.

Editoryal açıdan olumsuz gördüğüm bazı hususlar:
- Noktalama işaretlerine yeterince özen gösterilmemesinin bazen anlamayı güçleştirmesi,
- Dipnotların safya sonları yerine kitabın sonuna konmasının dipnotlarından yeterince etkin olarak yararlanılmasını engellemesi,
- Yazı karakteri seçiminin boyut ve stil açısından rahat ve hızlı okumayı engellemesi.

Bazı eserler, ilk bölümlerde okuyucuyu zorlar ama sonradan okuyucunun ilgisine daha fazla hitap etmeye başlar. Bu kitapta bu durum biraz farklı. İlk bölümlerin akıcılığı ve temposu daha tatmin edici.

20 ve 21.yüzyılda yaşanan önemli siyasal gelişmeler, dünyayı etkisi altına alan önemli siyasi anlatılar ve günümüzdeki konjonktür çarpıcı ve merak uyandırıcı biçimde ilk bölümlerde yer alıyor. Yazar yakın geçmişten günümüze faşist, komünist ve liberal anlatıların geçirdiği evreleri yalın ve akıcı biçimde anlatırken, somut örneklerle her birine dair eleştiri ve değerlendirmelerini sıralıyor. Nihayetinde faşizmin ve komünizmin geçerliliğini büyük ölçüde yitirdiği günümüzde liberal anlatının da küreselleşen dünyada günümüzün sorunlarına çözüm bulmakta yetersiz kaldığını, bu nedenle liberal anlatının yeniden kendini güncellemesi gerektiğini ifade ediyor.

Daha sonra yapay zekânın ve algoritmaların bugünümüzü ve gelecegimizi etkileme potansiyeli ile okuyucu âdeta irkiliyor.

Algıların çeşitli söylem ve araçlarla yönlendirildiği günümüz dünyasında sanıldığı kadar özgür iradeye sahip olunmadığı gerçeği bir tokat sertliğinde gözler önüne seriliyor.

Derken önemli bir etik sorununu gündeme getiriyor; bir şeyin teknolojik olarak yapılabiliyor olması, o şeyin illâ yapılması gerektiği anlamına gelmez diye.

Büyük verinin günlük insan yaşantısını ne denli etkileme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor satır aralarında.
Sanal ortamın günlük hayatımızda ışgal ettiği zaman yüzünden öğrenme şansının ne kadar zora düştüğünü farkediyor okuyucu ilerleyen bölümlerde.

Kitabın tam havasına girilmişken, hiç gerekmediği halde yazarın cinsel tercihini öğrenmek durumunda kalıyor okuyucu.

Sonraki bölümlerde ise, terörün ne olduğu, neyi amaçladığı, nasıl önlenebileceği ve devletlerin terörle mücadeledeki hataları oldukça çarpıcı biçimde işlenmiş.

Laiklik, milliyetçilik, göçmen sorunu ve adalet kitapta yer alan diğer önemli konu ve kavramlar.

Kitabın son bölümleri konsantre olmak açısından okuyucuyu biraz zorluyor. Yazarın iç dünyasındaki iniş ve çıkışlar sanki kitaba da yansımış. Bir hızlı bir yavaş koşmak bir atleti nasıl yoruyorsa; bu kitap da değişken temposuyla okuyucuyu biraz yoruyor.

Şunu kabul etmek lâzım ki Harari, kişisel ve kültürel çevresinin kendisine empoze ettiği şekilde değil, kendi his ve fikir süzgecine takılan haliyle en rasyonel olduğunu düşündüğü biçimde düşünen ve yaşayan sıradışı bir kişilik.

Sosyal yaşamı düzenlemekte faydaları olmakla birlikte tüm dinlerin, özellikle tek tanrılı dinlerin kurmaca olduğunu savunan yazar, bu tezini işlerken okuyucu için iki seçenek bırakıyor; bu düşüncelerin etkisi altında kalarak kabullenmek ya da kendi düşüncelerinin tutarlılığını sorgulamak. Bu bağlamda eserin fikri ve kişisel açıdan kendini yeterince olgunlaşmış hissetmeyen kişiler tarafından okunmasının sakıncalı olabileceğini ifade etmek lâzım.

Önemli oranda katılmamakla birlikte, yazarın savları itibariyle en azından kendi dairesinde tutarlı olduğunu ifade etmeliyim.

Kitapta dikkatimi çeken önemli bölümlerden bazı alıntılar şunlar:

"Açlık çeken çocukların özgürlüğünden söz edilemez."

"Yozlaşmış bir oligarşi, dur durak bilmeyen kriz selini bahane ederek egemenlik süresini dilediğince uzatabilir."

"Yapay zekâ insanlar için başka işler yaratılmasını da sağlayabilir. İnsanlar, yapay zekâyla yarışmak yerine, yapay zekânın idame edilmesi ve desteklenmesine odaklanabilirler."

"İnsanların karar alma süreçlerine erişim, büyük veri algoritmalarını daha güvenilir kılmakla kalmayacak; eşzamanlı olarak insan duygularını da daha az güvenilir yapacak. Devletler ve şirketler, insanların işletim sistemine erişim sağlayınca; yönlendirme, reklâm ve propagandadan oluşan hassas güdümlü bir bombardımana tutulacağız."

"Artık bilgiyi aramıyoruz; Google'lıyoruz. Ve cevaplar için Google'a gitgide daha çok bel bağladığımızdan, kendi kendimize bilgi edinme yetimiz azalıyor. "Hakikat" şimdiden, Google aramalarında en üstte çıkan sonuçlarla belirleniyor."

"Robotlarla ilgili esas sorun kendi yapay zekâları değil; efendilerinin doğal aptallığı ve zalimliğidir."

"Tehlike şurada yatıyor: tüm vaktimizi yapay zekâ geliştirmeye harcayıp insanları bilinçlendirmeyi es geçersek; bilgisayarların o pek sofistike yapay zekâları, olsa olsa insanların doğal aptallıklarını beslemeye yarar."

"Zuckerberg, Facebook'un başkalarıyla "deneyimlerinizi paylaşabilmeniz için araçlar geliştirmeyi" sürdüreceğini söylüyor. Ama belki de insanların asıl ihtiyaç duyduğu, kendi deneyimleriyle ilişki kurmaktır. "Deneyimleri paylaşma" adına, insanlar başlarından geçenleri başkalarının nasıl algılayacağı üzerinden değerlendirmeye teşvik ediliyor."

"Bir insan aynı anda ailesine, komşusuna, işine ve vatanına sadık olabilir ve olmalıdır; neden bu listeye insanlık ve Dünya gezegeni de eklenmesin ki? Birden fazla şeye sadık olduğumuzda kimi zaman çelişkiler yaşanmasının kaçınılmaz olduğu doğrudur. Ama kim demiş hayat basit bir şeydir diye?"

"İnsanlar değişik şekillerde düşünüp davranabilirler ama bu çeşitliliği bağrımıza basıp tüm inanç ve göreneklere eşit değer atfetmeliyiz."

"Zorluklar eşi benzeri görülmemiş nitelikte ve anlaşmazlıklar şiddetli olsa da korkularımızı kontrol altında tutup görüşlerimiz konusunda biraz daha alçakgönüllü davranırsak, insanlık bu durumun üstesinden gelebilir."

"Büyük boş bir kavanozda ufak bir madeni para çok ses çıkarır."

"Hayatımızın gelmiş geçmiş en önemli kararlarını almanın eşiğinde; ben şahsen şaşmazlık iddiası taşıyanlardan ziyade, cehaletlerini kabul edenlere güvenmeyi tercih ederim."

"Hakikat ve iktidar bir yere kadar yan yana hareket edebilir ama er ya da geç kendi yollarına giderler. İktidar peşindeyseniz, bir aşamada etrafa kurmaca saçmaya başlamanız gerekir. Dünya hakkındaki hakikati öğrenmek istiyorsanız, bir aşamada iktidardan vazgeçmeniz gerekir."

Keyifli ve güzel okumalar dilerim.

Esenlikle ve güzellikle kalın...

Yorumlar
« geri ileri »

0 ile 0 arası yorum gösteriliyor, toplam 0 yorum.
Yorum yazılmamış.
« geri ileri »