90 yaşını kutlayan yaşlı bir adamın doğum gününde bakire bir kız istemesiyle başlar kitap. Hayatını zaten hep para karşılığı ilişkilerle geçirmiş bir adamdır kendisi. Bize hayatın yaşın kaç olursa olsun yaşanmaya değer olduğunu , yaşının bir önemi olmadığıni ve yine bazı şeyler için hiçbir zaman geç olmadığını gösteriyor bize kitap. Aşk 9unda da 90inda da aşktır.
"Her zaman bizi bekledikleri yere varırız " gibi mükemmel bir girişle sunulan kitap. José Saramago külliyatını eminim bitireceğim. Cümle biçimi zaten tarzını ortaya koyuyor. Daha doğrusu sadece virgül ve nokta kullanması noktalama işaretleri olarak ona has bir üslup. Kitabı okunmayi güçleştirir gibi bir izlenim uyandırmasın kesinlikle akıcı bir kitap olmuş. Ama Jose Saramago'ya başlangıç acisindan bence ideal değil. Mesela mutlaka Körlük ilk okunması gereken kitabı olmalı. Konu olarak da Portekiz kralının Avusturya arşidüküne armağan ettiği filin , yanında bir film bakıcısı ve askerlerle Portekiz'den Avusturya ya yolculuğu anlatılıyor. Salt bir yolculuk değil bu. İşlenen olaylar güzel. Yine Saramago'nun diğer kitaplarında olduğu gibi ironi , mizahi unsurlar ve dini eleştiriler göze çarpıyor. Özellikle kiliseye ve kilise zihniyetine eleştiriler kitabın ilerleyen bölümlerinde ön plana çıkmış. Filin karakter olarak okuyucuya sunduğu profil çok iyi. Ve bakıcısınin kişilik özellikleri , ince zekası , kişilere ve yerine göre değişen tavırları benim hoşuma gitti.
"Beni tanıyan herkesin size söyleyeceği gibi, makbul biri değilim. Kötü adamı sevdim hep, kanunsuzu, hergeleyi. İyi işleri olan sinek kaydı traşlı, kravatlı tiplerden hoşlanmam. Ümitsiz adamları severim, dişleri kırık, usları kırık, yolları kırık adamları. İlgimi çekerler. Küçük sürpriz ve patlamalarla doludurlar. Adi kadınlardan da hoşlanırım; çorapları sarkmış, makyajları akmış, sarhoş ve küfürbaz kadınlardan. Azizlerden çok sapkınlar ilgilendiriyor beni. Serserilerin yanında rahatımdır, çünkü ben de serseriyim. Kanun sevmem, ahlak sevmem, din sevmem, kural sevmem. Toplumun beni şekillendirmesinden hoşlanmam." Sıradışı , düzen , kural karşıtı ; herhangi bir gücün , kudretin karşısında boyun bukmeyen kişiliğiyle Bukowski 18 öyküden oluşan bu kitabında değişik yasamlardan,sokaklardan , insanlardan bizlere kesitler sunuyor. Gündelik yaşamın kıyılarında kalmış insanlar onun her zaman için tercihi.. Bukowski yalın , akıcı anlatımıyla ve ele aldığı konularla her zaman için okunan yazarlardan.
İnanılmaz rahatsız edici bir kitap. Çok değişik bir kurgu.. Sade'nın hapishanede yazdığı bu kitap içerisinde insan aklının alamayacağı igrenclikleri barındırıyor. Filmini de izlemistim. Ciddi manada rahatsızlık verici bir kitap. Abartısız söylüyorum okurken kisacaktim. Sade'nın nasıl bir dünyası var merak ediyorum. Ben kesinlikle kimseye bu kitabı okuyun diye oneremem.Ozellikle o yaş grubundaki çocukların bu tür sapkınlıklar içinde bulunması rahatsız edici. Zaten bircok ülkede yasaklanması filminin her şeyi ortaya koyuyor.
Kitabın ortalarına kadar normal şekilde devam etti her şey ama otel bölümünden itibaren kahramanın Pedofili eğilimi göstermesi beni rahatsız etti. Şaşırttı. Filmi de varmış sanırım.. Heleki bu Pedofili eğiliminin sürüklediği nokta beni çok şaşırttı. Varın okuyup gerisine siz karar verin.
Psikoloji ve Felsefenin edebi anlamda muhteşem şekilde yorulduğu bir kitap. Hayata dair sözler insana yön verecek derecede mükemmel. Kabulleniş temalı , insanın kendini anlamasına, hayatı sorgulamasına yardımcı olabilecek nitelikte vurucu bir eser. Doktor ve Nietzsche arasındaki diyaloglar gerçekten harika. Kitap sıkıcı gibi duruyor ama bir çırpıda okunacak nitelikte bir anlatıma sahip. Konu her ne kadar insanı sikabilecek derecede ( felsefe , psikoloji ) olsa da işlenişi ve üslup bakımından okuyucuyu yormuyor. Hepimiz çoğu kez saplantilarin kurbanı oluyoruz. Hayatımızı hep hiç değmeyecek şeylere endeksleyebiliyoruz. Hayatımızın sadece küçük bir zerresini, hayatımızın bütünü imiş gibi görüyoruz. Kimimiz bu hiç uğruna heba ediyoruz kimimiz de bir şeylerin farkına varabiliyor çok geç olmadan. Kitap da aslında bunu bize gösteriyor. Doktorun muayene etmeye başladığı profesör Nietzsche karşısında roller tamamen tersine bürünüyor.. Hasta olan doktor , doktor olan Nietzsche oluyor. Konu değişik ve güzel şekilde işlenmiş.
Cesaret Pavese'nin izinden giden bir yazar. Karamsarlık diz boyu. İntihar dürtüsü her sayfada kendini hissettiriyor. Melankolik bir kitap vesselam. İnce ama tesiri büyük. Tezer Özlü'nun Pavese'nin izinden Torino izlenimini , intiharın her zaman için yanıbaşında durduğunu anlattığı bu eseri Cesare alıntıları ile de etkileyici olmuş. Kafka'nin mezarına yapılan yolculuk da , Cesare Pavese'nin izini sürmesi de insanın kendisini sorgulamasına , hayatı sorgulamasına neden oluyor. İkinci kez okumak daha iyi özümleme şansı verecektir.