Odama mahkum edilen bir mahkumun hazin sonu...Hayat değerlidir , her anıyla. Bunu belirli bir zaman sonra oleceginizi bilince daha iyi anlar insan şüphesiz. Kürek mahkumu olmak yerine , her gün işkence gibi geçmesi geçen günlerdense ölmenin kendisi için daha iyi olacağını düşünen mahkumun ölüm günü yaklaştıkça hayata tutunmak için çırpınışları yürek burkuyor. Kısa bir kitap ama insanı vuruyor. Huzunlendiriyor. Hayatin değerini , kıymetini bilmemizi bize öğütlüyor adeta. Mahkumun gözünden yapılan gözlemler , psikolojik tahliller harika. Akıcı bir kitap. Herkes mutlaka okumalı diye düşünüyorum.
Ivan Illich eserinde yaşadığı dönemdeki eğitim sistemini ve de dolayısı ile okulları ciddi şekilde eleştirmiştir. Okulların tamamen konu odaklı öğretmeye sahip olduklarını öğrenenlerin özgürlüklerini kisitladiklarini , özgür düşünce ortamının oluşmasına mani olduklarını , düşünmeyen , sorgulamayan , araştırmayan bir toplum meydana getirdiğini, toplum içerisinde kendisine tanımlanan görevi üstlenmek üzere insanlar yetistirdiklerini savunuyor. Bu acıdan bakılınca devlet nezdinde okulların sadece tek tip insan yetiştirme, kendilerine biat edecek bir toplum meydana getirme amacında olduğunu savunuyor. Okulların tamamen ekonomik anlamda birer kurum olduğunu ifade ediyor. Iyi insan , dürüst insan , bilime ilime önem veren , yeni bir şeyler ortaya koyan, sürekli arayış içerisinde insanlar yetiştirmekten ziyade sistemin esiri olmuş , her acıdan kısıtlanmış bireyler yetiştirdiğini söylüyor. Bu duruma kendince çözüm önerilerinde bulunuyor. Eğitimin okul duvarlarının arasına sıkıştırılması anlayışını reddediyor. Disardaki ogrenmelerin okul içindeki öğrenmelerden son derece daha yararlı olduğunu savunuyor. Örneğin öğrencilerin okuldaki labaratuarları kullanma noktasında, okuldaki sportif faaliyetleri yürütme noktasında , materyal kullanımı noktasında tamamen okul müfredatına bağlı bırakıldıklarını bu yüzden de kesinlikle özgür hareket edemediklerini ifade ediyor. Özgür olmayan bireyin yararlı bir birey olmayacağını söylüyor. Okulun yeni dünyanın dini aynı zamanda da bir iş sektörü olduğunu belirtiyor. Okuldaki öğrenciler sitematik olarak öğretilmeye bağımlı bireyler haline getiriliyor. Bu bağımlılığı elde eden öğrenen ise bağımsızlara noktasında gelişme imkanını kaybediyor. Zaten en başta da ifade ettiğim gibi tek tip , sorgulamayan bireyler , devlete bağlı, daha doğrusu devletin şekillendirdiği bireyle yetiştirilmek isteniyor.
Söz dinlemeyen , afacan Pinokyo'nun maceralarının anlatıldığı roman.. Çocuklar için mükemmel mesajlar içeriyor. Özellikle yalan söyleyince burnunun uzaması meselesi çocuklar için ne güzel bir gösterge. Pinokyo her çocuğun mutlaka okuması gereken bir roman. Büyüklerinin sözünü dinlemenin , çalışmanın çabalamanin, sorumluluk sahibi olmanın önemini gösteriyor yine çocuklara kitap.
Alice'in rüyasını anlattığı fantastik türde yazılmış , daha çok çocuklara hitap edebilecek kitap..
Filme de uyarlanmış Hasan Ali Toptaş kitabı. Hasan Ali Toptaş deyince akla dili kullanma becerisi , yalın dili geliyor. Bu kadar sakin bir dille bu denli insanı gizem denizi içinde yuzduren, ürperten bir yazar daha olabilir mi ki ? Hasan Ali Toptaş 'in bu eseriyle bile edebiyat tarihimize adını altın harflerle yazdırdığı şüphe götürmez bir gerçek. Böyle bir zat nasıl olur da daha fazla ön plana çıkmaz, anlaşılır değil. Eserine gelecek olursak, varın yokun sorgulandığı, kayboluslarin ardına düşen bir olay örgüsü, esrarengiz bir cinayet , bir doğum vakasi.. Ne ararsan var kitapta. Taşra insanının nabzını tutmuş, eserinde köy kent arası olaylar silsilesini bizlere aktarmış. Değişik karakterlerin ağzından konuşmuş yazar eserinde. Bu şekilde değişik teknikler kullanması bile ustalığa işaret. Kitabın dili o kadar yalin ki tek solukta okunacak nitelikte ama bu kadar yalin dille bizi bu denli heyecana sürüklemesi , ürpertmesi beni çok etkiledi. Gizem beni içine çekti. Acaba sorusu bir an için aklımdan düşmedi. Gerçekten her yönü ile elit bir kitap.
Sonlarına doğru karmaşası, gizemi artan bir kitap. Hermann Hesse kesinlikle kendini hemen ele veren bir yazar değil. Bir daha okumakta fayda var. Okuduktan sonra muhtemelen içinizde bir bozkırkurdu arayacaksınız. Bölünmüş bir kişiliğe sahip bir adamın ( Harry ) hayatı sorgulaması, hayattan zevk almaması , ölümü istemesi sonrasında karşısına çıkan Hermine adlı kızın rehberliğinde kendini bulma çabası.. Yer yer durağan , bu durağan halleri ile insanı sıkan ve yine genel itibariyle de akıcı bir kitap. Ama kesinlikle salt okunmak için okunmamali. Zaten okurken ya da okuduktan sonra hayatı ve kendinizi sorgulayacaksınız. Çünkü hepimiz sadece bir değiliz , içimizde farklı kişilikler , Farklı türde karakterler barindiriyoruz. Hayata akılcı bakan yönümüz olduğu gibi, salt duygusal bakan yönlerimiz de var. Ve hep bu farklılıkların mucadelesi yaşanıyor içimizde hayata karşı...
: Mihail Bulgakov yine tüm kitaplarında olduğu gibi politik göndermelerle dolu bir eser ortaya koymuş , yine kara mizah türünde enfes bir ürün ortaya koymuş. Bulgakov kitabı olunca Sovyet rejimini eleştiren mutlaka bir şeyler bulursunuz. Zira daha önce de ifade ettigin Sovyet rejimi karşıtı olduğu için , rejimi övmedigi için eserleri basılmamış , çıkarılmamış bir yazardır. Bu eseri de yazıldıktan çok sonra basılmıştır. Zira bolşevik devriminden inceli ve sonraki Rus insanını mükemmel bir kurgu ile tasvir etmiş. Yaralı olan , son derece kötü durumda olan bir köpeğin bir profesör tarafından himaye edilip bakılıp sonrasında rahatsızlığı olan bir adamın hipofiz ve erbezlerinin köpeğe ameliyat sonrası nakledilmesi ile yeni bir tür ortaya koymasını konu ediniyor kitap. Bu ameliyat ile amaç insan türünün iyileşmesini , ileriye gitmesini amaclarken doktor başarısız oluyor bambaşka bir tur ortaya çıkıyor. Köpek insana benziyor , kötü konuşmaya başlıyor insan türünün özelliklerini gösteriyor ama içindeki köpek dürtüsü onu bırakmıyor. Rejim öncesi, rejim sonrası Rus insanını, devrimi bu denli bir kurgu ile aktarmış Bulgakov .. Harika iş çıkarmış. Bu yüzden sanırım seviyorum.. Köpeğin konuşmaları oldukça keyifli, kurgu harika , gondermeler mükemmel. Ve oldukça kolay okunan bir kitap. Manzaranın öteki yüzü daha önemli bu kitapta. Bilimkurgu türünde yazılıp mükemmel politik göndermeler , eleştirel unsurlar kitabı daha da cezbedilir kılmış. Böyle bir adamın siyasetin gölgesi altında , baskıcı rejimin gölgesi altında bu şekilde düşüncenin en mükemmel şekilde işlenmiş olarak eserlerini kaleme alması takdire şayan.