Yazarın okuduğum ikinci kitabı olan 'Sırlar Uçurumu' 1816 yılında gerçekleşen ve ilk sayfasında meraklanmanızı sağlayan bir olayla başlıyor. O yılların soylu ailelerinden olan Roussel ailesinin entrika ve gizemlerle dolu hayatları, bu kadar da olmaz artık denecek sırlar barındırıyor. Kitap, benim okumaktan hoşlandığım yıllar arasında gelgitler yaparak kurgulanmış. Her ne kadar sonuna doğru 'yok artık' desem de, bir iki yerde bayağı şaşırdım. Kitapta yer alan karakterlerin geneli kötü veya içten pazarlıklı. Fakat en sinir olduğum kişi Dr. Bernard oldu. Genel itibariyle beğendiğim fakat yazarın 'Halüsinasyon' kitabına göre kıyasladığımda daha sönük bulduğum bir kitap. Yine de keyifle ve merakla okudum.
Küçük bir kasabada kızkardeşlerinin düğün sabahı, Santiago Nasar'ı namuslarını temizlemek için öldüreceklerini ilan eden ikizler, bir kaç saat içinde emellerine ulaşırlar. Hemen hemen bütün kasaba halkı, onların niyetlerini duyar fakat bir türlü engelleyemez. İkizler sanki bu cinayeti işlememek için uğraşır gibi, her önlerine gelene söylerler. Belki de o yüzden kimi inanmaz, kimi ciddiye almaz , kimi de Nasar'ı uyarmak istese de ona ulaşamaz. Kitabı okumayan arkadaşlar sonucu söyledim diye bana kızmasın çünkü kitabın ilk sayfası hatta ilk cümlesinde Santiago Nasar'ın öleceği yazıyor. Yazar, gerçekte çocukluğunun geçtiği kasabada yaşanmış olan bu olayı, ustaca anlatım tarzıyla bizlere aktarıyor. Kitapta kısa olmasına rağmen onlarca isim geçiyor. Yazar bu insanlarla görüşüp, adım adım cinayete giden bu olay örgüsünü sıraya koyup, kurbanın arkadaşı sıfatıyla anlatıyor. Bir tarafta; her ne kadar bazı şeyleri bilseniz de önüne geçemeyeceğinizi, bir tarafta da; insanların davranışları, düşünceleri, yaptıkları veya yapmadıkları eylemlerin başka hayatları nasıl etkilediklerini gösteren bu eseri, kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum. Yalnız aklıma kitapta ki iki bilinmezden en merak ettiğim olan soru takılıyor: O sabah yağmur yağdı mı? Yağmadı mı?
Bildiğim, sevdiğim, kurgusundan ve kaleminden emin olduğum bir yazarın, polisiye kitabını okumak için sabırsızlanırım. Bu kitap uzun zamandır kitaplığımda idi. Hiç acele etmedim. Neden? Çünkü yazarın ilk kitabı ne kadar iyi olabilir diye düşündüm. İtiraf ediyorum; yanıldım. 'Trendeki Kız' üç karakterin (aslında bence üçü de kurban) ağzından, farklı tarihlerde ve saatlerde, kendi anlattıklarıyla kurgulanmış. Rachel yani trendeki kız, sabah akşam yolculuk ettiği trende, yol üstünde gördüğü evleri izliyor ve özellikle bir evdeki çift dikkatini çekiyor. Onların birbirlerine davranışları ile ilgili romantik hayaller kurup, kendine yakın bulduğu, zihninde mükemmel çift olarak canlandırdığı bir hikaye oluşturuyor. Ta ki bu mükemmelliği bozacak bir sahne görene kadar. Bundan sonrası tam bir heyecan fırtınası. Bir kaç yerde şüpheye düştümse de katili tahmin ettim. Yine de bu kitabı, kurgusunu, yazarın kalemini çok beğendim. Gönül rahatlığıyla polisiye sevenlere tavsiye edebilirim. Ve ben de yazar başka kitap yazarsa sorgusuz alırım ki umarım yazar.
Cinayet sahnesi canlandırılan bir oyunun gerçeğe dönüşmesi... Bir tiyatro dolusu görgü şahidi... Kurbandan nefret eden onlarca kişi... Teğmen Eve Dallas, kocası Roarke'in sahibi olduğu tiyatroda, Agatha Christie'nin 'Beklenmeyen Şahit' oyununun ilk sahnelendiği gece, kocası ile birlikte izleyiciler arasındadır. Gösterilen oyunda öyle bir cinayet sahnesi vardır ki; yapılan ufak bir değişiklik ile oyun gerçeğe dönüşür ve başrol oyuncusu ölür. Yetenekleri rol yapmak, başka insanları oynamak olan bu tiyatrocular arasından, gerçek katili bulmak hayli zor olacaktır. Zeki ve keskin görüşlü Teğmen Dallas yardımcı ekibi ve her zaman kendisine destek olan Roarke'in yardımları ile olayı çözmek için uğraşır. Hakkını vermeliyim Nora Roberts'in, Eve Dallas serisinin her bir kitabı, gerçekten başarılı ve ustaca kurgulanmış. Bu kitabında fazlaca macera ve heyecan olmasa da, yap boz parçalarının bir araya getirilmesi gibi sabır ve zekâ ile yoğrulmuş bir kurgu var. Eve Dallas serisi kitapları, polisiye tarzda okumaktan hoşlandığım, hiç bir zaman da beklentimi boşa çıkarmamış kitaplardandır.