usuyitik

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
usuyitik okumuş.
Tatar Çölü

Tatar Çölü, 2. Dünya Savaşı sonrasında parlayan modern İtalyan edebiyatının ilk ve en usta ürünlerinden biri, çağdaş dünya edebiyatında da önemli yer edinmiş bir eser. Genç ve hevesli bir teğmenin, ilk görev yerini çevreleyen uçsuz bucaksız çölle savaşı. Çöl, hem teğmenin muhtaç olduğu düşmanı ondan esirger hem bizzat düşmanın yerini tutar, hem de gizemli, tarifsiz varlığıyla genç teğmeni cezbeder. Gerçek-dışı, soyut bir mekanda, zamanda, zeminde, olaysızlığın ortasında insana ilişkin en can alıcı sorular...

Tatar Çölü, 2. Dünya Savaşı sonrasında parlayan modern İtalyan edebiyatının ilk ve en usta ürünlerinden biri, çağdaş dünya edebiyatında da önemli yer edinmiş bir eser. Genç ve hevesli bir teğmenin, ilk görev yerini çevreleyen uçsuz bucaksız çölle sav... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 3 ay
Profil Resmi
usuyitik okumuş.
Goriot Baba


******

Fransız gerçekçiliğinin büyük ustası Balzac, Fransız Devriminin yarattığı büyük altüst oluşun yazarıdır. Burjuva sınıfının sermaye biriktirme süreçlerinde yıktığı değerlerin yarattığı boşlukta hemen bütün toplumsal katmanların dramını anlatır. Goriot Baba, mülk ve para edinme süreçleri içinde yalnızlığa giden yolun taşlarını döşer. Kızları ve onların kocaları arasında sıkışıp kalmış Kral Leardir o; büyük bir melodramın da baş aktörü.Goriot Baba: Yalnızlığın girdabına sürükleniş.

************

İşte Balzacın sayıları iki yüzü bulan İnsanlık Komedyası adını verdiği romanların en iyilerinden biri daha: Goriot Baba. Rastignac, hukuk okuyan yoksul bir öğrencidir Ailesi iyi bir gelecek beklentisi içinde onu Parise göndermiştir. Türlü türlü insanların kaldığı Vaugernin pansiyonu adeta bir cadı kazanıdır. Rastignac orada ilk kez rastladığı Goriot Babanın trajedisine tanık olur. Saint-Germain banliyösünün süslü, ama basit ve bayağı prenseslerinin aç gözlülükle babalarını nasıl soyduklarını görür; toplumun bütün çirkinliklerinin bir tek trajedide toplandığına tanık olur. Rastignac, bir uşak ve bir hizmetçi kadınla birlikte Goriot Babanın tabutunun ardından yürürken babalarının cenazesine katılmayan kızlara ve sefil Paris sosyetesine karşı tiksinti duyar. İnsanlık Komedyasının öteki kitaplarında okurun karşısına çıkan vicdansız ve katı yürekli Baron Rastignac haline gelir böylelikle.

************

Dönemin Fransasını, bir pansiyonda kalan insanlar ve onların çarpık ilişkileri üzerinden anlatan; tarihin ve sanatın buluştuğu o ince çizgide duran önemli bir klasik.Goriot Babanın başından geçenler okuyanları etkiliyecek düzeyde gerçek olaylardır. Olay Pariste geçmesine rağmen evrensel niteliktedir. Herkes her an buna benzer bir olayı yaşayabilir.İnsanlardaki maddi ilerlemenin bazen duyguları ne kadar silikleştirmeye çalıştığına bu romanda şahit olacaksınız. Balzacın klasikleşen üslubunun en seçkin örneklerinden biri oan Goriot Babayı, bir solukta okuyacaksınız.

************

Dünya edebiyatının dahi yazarı Balzac, yaşamı tüm yönleriyle vermek isteyen dev bir yazardır. Balzacın İnsanlık Komedisi diye adlandırdığı romanlarının en güzellerinden biridir Goriat Baba. Bir taşra kentindeki orta halli bir pansiyonda geçen olaylar, tam bir İnsanlık Komedisini anlatır bize. Okuyunca seveceksiniz bu romanı.

************

Büyük Fransız romancısı Honore de Balzacın (1799-1850) ünlü dev yapıtı İnsanlık Güldürüsü, seksen sekiz ciltten oluşur. Goriot Baba, bu büyük yapıtın bir parçasıdır. Balzacın kafasında İnsanlık Güldürüsü adlı bu dev yapıtın üç bine yaklaşan karakterlerinin önemli bir kısmını, hem de en ilginçlerini bize tanıtır: Rastignac, Madame de Beauseant, Madame de Langeais ve birçokları, ünlü Balzac kişileri olarak ilk kez bu romanda karşımıza çıkar. Bu özelliği göz önüne alınınca, İnsanlık Güldürüsünün eşsiz evrenine girmek için en elverişli kapının Goriot Baba olduğu söylenebilir. Yalnızca yararttığı ilginç baba tipiyle değil, anlatım ustalığıyla da, bu roman okuyanı sürükler. Eser, ilk önce 1834te Revue de Pariste tefrika edilir, daha sonra da 1835te kitap olarak yayımlanır.

************

Fransız yazar Honoré de Balzac (1799-1850), edebiyat dünyasının kendisinden, tarihçi, psikolog ve mükemmel bir gözlemci diye söz ettiği en büyük isimlerinden biridir. XIX. Yüzyıl edebiyatında Romantizmin hüküm sürdüğü bir dönemde gerçekçilik akımının öncüsü olan Balzac, modem romanın da babası sayılır. Romanlarında kendi zamanının dünyasını romantizmden büsbütün soyutlanamasa bile büyük bir gerçekçilikle yansıttı. Fransanın çeşitli bölgelerinden ve her toplumsal tabakadan kişilere yer verdiği eserlerinde tarihsel ve toplumsal koşulların damgasını taşıyan sayısız tipler aracılığıyla insanın yükselme tutkusu ve para kazanma hırsı gibi insani eğilimlerini işledi. Öldüğünde, ardında 85i tamamlanmış, 50si taslak halinde 135 eser bıraktı.Goriot Baba iki kızına aşırı derecede düşkün olan bir babanın dramıdır. Romanda, romanın baş kişisi ve kimilerine göre babalığın İsası olan Goriot Baba kadar, baba-evlat ilişkileri çevresinde yer alan öteki kişiler ve Paris burjuvazisinin oluşturduğu ortam da yadırgatmayan bir romantizm ve büyük bir gerçekçilikle işlenmiştir. Usta işi betimlemelerle de zenginleşen kitap, Balzacın en seçkin ve en tanınmış romanlarından biri olarak kabul edilir.

************

Büyük Fransız Romancısı Honore de Balzacın (1799-1850) ünlü dev yapıtı İnsanlık Güldürüsü, seksen sekiz ciltten oluşur. Goriot Baba, bu büyük yapıtın bir parçasıdır. Bu romanın ayrıcalıklı bir yeri vardır. Balzacın kafasında İnsanlık Güldürüsünü oluşturma düşüncesi Goriot Baba ile birlikte doğmuştur. Bu da bu büyük romanı, ister istemez, bir odak-yapıt durumuna getiriyor. Kurgusuyla, konusuyla, kişileriyle, içerdiği dünya görüşüyle, gerçekten çok ilginç bir roman olan Goriot Baba İnsanlık Güldürüsü adlı bu dev yapıtın üç bine ulaşan kişilerinin önemli bir kısmını, hem de en ilginçlerini bize tanıtır. Rastignac, Madame de Beauseant, Madame de Langeais ve daha birçokları, ünlü Balzac kişileri olarak ilk kez bu romanda karşımıza çıkarlar. Bu özelliği göz önüne alınınca, İnsanlık Güldürüsünün eşsiz evrenine girmek için en elverişli kapının Goriot Baba olduğu söylenebilir. Yalnızca yarattığı ilginç baba tipiyle değil, anlatım ustalığıyla da, öteki kahramanlarıyla da bu roman okuyanı sürükler.

************

Zengin olsaydım, servetimi korusaydım, onlara vermeseydim, şimdi burada olurlardı. Dudaklarıyla yanaklarımı yalarlardı. Bir konakta otururdum, güzel odalarım, uşaklarım, ateşim olurdu. Başucumda kocaları ve çocuklarıyla gözyaşı dökerlerdi.Bütün bunlar benim olurdu. Şimdiyse hiç. Para her şeyi verir insana, kızlarını bile. Ah! Param. Param nerede? Bırakacak hazinelerim olsaydı, yaralarımı sarar bakarlardı bana. Seslerini duyar, yüzlerini görürdüm.(...) Görmek istiyorum onları.Jandarmaları yollayın, zorla getirsinler! Adalet benden yana. Doğa, yasa, her şey benden yana. İsyan ediyorum. Babalar ayaklar altına alınırsa, memleket batar. Açık bu. Toplum da dünya da babalık üstüne kuruludur. Çocuklar babalarını sevmezlerse her şey mahvolur.(...)Babalar, Meclislere başvurun, evlenmeyle ilgili bir yasa çıkarsınlar.Kızlarınızı seviyorsanız evlendirmeyin onları. Damat bir kızın her şeyini bozan, her şeyini kirleten bir namussuzdur. Evlenme yok artık! Bu evlilikler kızlarımızı elimizden alıyor ve ölürken onları yanımızda bulamıyoruz. Babaların üzerine bir yasa çıkarın. Korkunç bir şey bu.Goriot Baba... Balzacın başyapıtlarından biri daha, daha önce yayımlanan Vadideki Zambaktan sonra, Oğlak Klasikleri arasındaki hak ettiği yerini alıyor...

************

İşte Balzacın sayıları iki yüzü bulan İnsanlık Komedyası adını verdiği romanların en iyilerinden biri daha: Goriot Baba. Rastignac, hukuk okuyan yoksul bir öğrencidir Ailesi iyi bir gelecek beklentisi içinde onu Parise göndermiştir. Türlü türlü insanların kaldığı Vaugernin pansiyonu adeta bir cadı kazanıdır. Rastignac orada ilk kez rastladığı Goriot Babanın trajedisine tanık olur. Saint-Germain banliyösünün süslü, ama basit ve bayağı prenseslerinin aç gözlülükle babalarını nasıl soyduklarını görür; toplumun bütün çirkinliklerinin bir tek trajedide toplandığına tanık olur. Rastignac, bir uşak ve bir hizmetçi kadınla birlikte Goriot Babanın tabutunun ardından yürürken babalarının cenazesine katılmayan kızlara ve sefil Paris sosyetesine karşı tiksinti duyar.İnsanlık Komedyasının öteki kitaplarında okurun karşısına çıkan vicdansız ve katı yürekli Baron Rastignac haline gelir böylelikle.

******


******

Fransız gerçekçiliğinin büyük ustası Balzac, Fransız Devriminin yarattığı büyük altüst oluşun yazarıdır. Burjuva sınıfının sermaye biriktirme süreçlerinde yıktığı değerlerin yarattığı boşlukta hemen bütün toplumsal katmanların dramını... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 3 ay
Profil Resmi
usuyitik şu an okuyor.
Açlık

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi kadar kolay olmasa gerek. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretime yönelik 100 Temel Eser seçimi; öğrencilere, velilere ve öğretmenlere, kısacası kültür dünyamıza katkıda bulunacak herkese yararlı olacak niteliktedir.

******

Norveçli büyük romancı Knut Hamsunun, dünya edebiyatının başyapıtlarından biri olan bu romanı 100 Temel Eser arasında anılmaktadır. Ünlü bir yazar olma sevdasıyla yanıp tutuşurken, bir yandan da açlıkla pençeleşen bir gencin öyküsünü duygulanarak okuyacaksınız.

******

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 3 ay
Profil Resmi
usuyitik okumuş.
Sefiller

İhtiyaçları çok fazlalaşan insanlar kendi öz kaynaklarını sınırlarını zorlamaya itilir ve yollarına çıkan herhangi bir savunmasız kişiden bile irkilir. İş ve ücretler, yiyecek ve ısı, cesaret ve iyi niyet hepsi sahip olamadıkları şeylerdir. Bu karanlık içerisinde erkek, kadın ve çocuğun zayıflığını ele geçirir ve onları utanç verici işlere zorlar. Artık hiçbir dehşet veya korku dışlanmaz. Ümitsizlik, sadece dört duvarın adiliği ve basitliği ile sınırlanmıştır; hepsi kötülük ve suça yönelir... Hepsi sefilleşmiş, bozulmuş birer kötü ve pislik gibi gözükür. Fakat o denli alçalmış kişilerin de daha fazla alçalamayacağı bir çizgi vardır ve bu dönüm noktasında, dış dünya adeta yutar bu zavallı, tahilsiz, kimliksiz insanları... Onlar Sefillerdir; toplumdan dışlananlar, yeraltı köpekleri..

Victor Hugonun Sefiller romanı yetişkinlerin okuması gereken klâsiklerin başında geliyor. Sefiller'in Kozet isimli küçük kız kahramanını okuyarak sefaletin insanlığı ne gibi korkunç durumlara düşürdüğünü göreceksiniz. MEB Talim ve Terbiye Kurulunun 2243 sayılı Tebliğler Dergisinde yayınlanan kararı ile ilköğretim okulu öğrencilerine tavsiye edilmiştir.

Bir kürek mahkumunun bir din adamı sayesinde doğru yolu buluşunun hikayesi.

Victor Hugonun unutulmaz klasiği sefilleri artık gençler de okuyabilecek. Fakir bir genç olan Jan Valjanın etrafındaki tüm sefalete rağmen iyi bir insan olma mücadelesi anlatılıyor bu kitapta. Mutluluk, aşk, acı, gözyaşı, umut ve hayal kırıkları mükemmel bir uyum içinde verilmiş.

Hugo, Sefiller adlı dev romanının önsözünü şöyle bitirir: Yeryüzünde yoksulluk ve bilgisizliğin egemenliği sürdükçe, böylesi kitaplar gereksiz sayılmayabilir. Yurdunun çıkarları adına siyasal kavgalardan hiç çekinmedi. Bu yüzden de tam yirmi yıl sürgünde kaldı. Sefiller de bu yılların ürünüdür (1862). Bu dev romanı, genç okurlara yalınlaştırılmış, kısaltılmış biçimiyle sunuyoruz. Sefiller, kürek mahkumu Jan Valjean ve polis müfettişi Javert arasında sürüp giden bir kovalamacanın hikayesi üzerine kuruludur. Jan Valjean, yoksul bir köylüdür, ailesini doyurmak amacıyla çaldığı yalnızca bir somun ekmekten dolayı kürek cezasına çarptırılmış, defalarca kaçma teşebbüsünde bulunduğundan cezası katlanmış ve on dokuz seneye cıkmıştır. Fransız edebiyatının en önemli romanlarından biri olan Sefiller, romantik akımın etkilerini taşıyan bir eserdir.
\n\nJan Valjanın tüyler ürperten öyküsü. Yoksulluk sonucu içine düşülen yanlış davranışlar sonunda kürek cezasına mahkum ediliş. Bu mahkumiyetin Jan Valjan üzerindeki olumsuz etkileri, cezaevinden çıktıktan sonra Jan Valjanın piskopos Myrel ile tanışması vearalarındaki ilişkiler. Jan Valjanın isim değiştirerek yeni bir hayata atılma çabası karşısında önüne çıkan engeller.

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü?İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi kadar kolay olmasa gerek. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretime yönelik 100 Temel Eser seçimi; öğrencilere, velilere ve öğretmenlere, kısacası kültür dünyamıza katkıda bulunacak, herkese yararlı olacak niteliktedir.

Sınır tanımayan ve çocuk düşlerine misafir olan kitaplar ve kahramanlar vardır. Beyaz Düşler Dizisindeki kitaplar işte onlardan bazıları.

İhtiyaçları çok fazlalaşan insanlar kendi öz kaynaklarını sınırlarını zorlamaya itilir ve yollarına çıkan herhangi bir savunmasız kişiden bile irkilir. İş ve ücretler, yiyecek ve ısı, cesaret ve iyi niyet hepsi sahip olamadıkları şeylerdir. Bu karanl... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 3 ay
Profil Resmi
usuyitik okumak istiyor.
Modernite Versus Postmodernite

Postmodern söylem ve bunun çevresinde cereyan eden tartışmalar, ülkemizde genel olarak hiç de konukseverce karşılanmamakta. Bu söylemin bir miktar kafa karşılığı yarattığı bir gerçek. Bu söylem böylesi durumlardan yalnızca dar siyasal grupların değil, çok geniş bir düşünsel topluluğun rahatsızlık duyduğunu görmemize vesile olacaktır. Elinizdeki bu derleme, Türkiyedeki postmodernizm tartışmalarında göze çarpan akkara kavgasının yüzeyselliğine (istisnalar mevcut elbet, örnek alınası, parmakla gösterilecek kadar az istisnalar) bir müdahale olarak tasarlandı. Meselenin çeşitli boyutlarını farklı yaklaşımlarla tartışan ve bazı isimlerin Türkçede ilk kez yer aldığı bu derlemenin, taşıdığı tüm eksikliklere rağmen üçüncü baskıya ulaşmasının ülkemizdeki postmodernizm tartışmalarına bir açılım getirdiğini düşünüyoruz.

Postmodern söylem ve bunun çevresinde cereyan eden tartışmalar, ülkemizde genel olarak hiç de konukseverce karşılanmamakta. Bu söylemin bir miktar kafa karşılığı yarattığı bir gerçek. Bu söylem böylesi durumlardan yalnızca dar siyasal grupların değil... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 3 ay
Profil Resmi
usuyitik okumuş.
Dinle Neyden - Mesnevi Sohbetleri

Allahın sırlarını Kuran açıklar; Kuranın sırlarını Mesnevi. Bu kitap ise Mesnevinin sırlarını açıklıyor.Asırlardır gönüllere, dimağlara, akıllara nurlar saçan, hakikatler öğreten Mesnevi-i Şerif, söz eri ve muhabbet ehli bir arifin himmetiyle kapılarını okura aralıyor.Kitabın yazarı Ömer Tuğrul İnançer, İstanbul Tarihi Türk Müziği Topluluğu müdürü ve Cerrahi tekkesi şeyhi olmanın yanı sıra akılla kalbi harmanlayan, dünle bugünü buluşturan çağdaş mutasavvıflarımızdan. TRTde yayınlanan programları, söyleşileri ve kitaplarıyla Türk okurunun gönlünde taht kuran yazar, hikmet ve hakikat dolu satırları, Mesneviden incilerin yanı sıra divan şiirimizden beyitlerle süslüyor, ayetler ve hadislerle taçlandırıyor.Dinle Neyden kitabı, dinlemeyi bilene, Mesnevinin gizemli hikayeleri üstündeki perdeleri aralıyor, tasavvufun inceliklerine dair yol haritaları sunuyor, yolun erkanı ve edebini anlatıyor. Neyzenin hu sadasıyla yakıcı bir ateş haline gelen neyden, Allah nidasıyla inleyen kudüme, ölüleri diriltip, padişahı kul eden aşktan, dehrin (geçici âlem) bağından kurtulmak olan gerçek zühde kadar tasavvufi kavramların ve tarikat kültürüne ait unsurların sembolik manalarından dem vuruyor.Bu kitapla Mesnevinin anladığımızı sandığımız beyitleri ve hikayelerindeki katman katman manalar bir bir önümüze seriliyor. Örneğin, Padişah ve Cariye hikayesindeki padişahı ruh, cariyeyi nefs ve hekimleri de şeyh ve mürşidler olarak görmeye başlıyoruz. Kitap, Mevlana ve Mesnevi hakkındaki bilgilerimizi tazeliyor ve bunlara yenilerini ekliyor.Ö. Tuğrul İnançer, kendine has şairane üslubuyla adeta kelimeleri sema ettiriyor, sözü nakış nakış işliyor. Aslında hiç geçmeyen geçmişten beslenerek maneviyat ve edebiyattan marifet ve hakikate uzanan yollar açıyor.

Allahın sırlarını Kuran açıklar; Kuranın sırlarını Mesnevi. Bu kitap ise Mesnevinin sırlarını açıklıyor.Asırlardır gönüllere, dimağlara, akıllara nurlar saçan, hakikatler öğreten Mesnevi-i Şerif, söz eri ve muhabbet ehli bir arifin himmetiyle kapılar... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 12 yıl, 3 ay
Daha Fazla Göster

usuyitik şu an ne okuyor?

usuyitik şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.