tatti

0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 4 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

tatti kütüphanesine ekledi.
Yazsonu

Bir kimse, oltasını neden, içinde tek balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır ve orada, o göl kıyısında oturup saatlerce bekler? Yazsonunda bu soru, kahramanın ağzından bir Akdeniz kentinde sorulur. Zaman, belki bir dinlencedir, belki değildir; dönüş, belki vardır, belki yoktur; Akdenizin büyülü atmosferine kendilerini bir kez kaptıranlar, içinde balık olmadığını çok iyi bildikleri sulara da olta atmakta belki hiçbir sakınca görmeyeceklerdir. Çünkü aranan, ya aslında bulunması istenmeyendir, ya da oltaya takıldığı anda, arayış sürsün diye, hemen özgür bırakılacaktır... Adalet Ağaoğlunun Yazsonu, kendine özgü bir Akdeniz coğrafyasında, yaşanmak istenen, ama aslında belki de yalnızca birer serap olarak kalacak hayatların romanı. Bu romanda bir kaçışla Akdenizin doğu kıyısına varanlar, geride bıraktıklarını sandıkları, gerçekte ise yanlarından hiç ayırmadıkları geçmişleriyle, belki kara iklimlerinde olduğundan çok daha amansız bir hesaplaşmaya girmek durumundadırlar. İşte, bütün o kendi tarihinizin takılarını da evinizde, geldiğiniz, geçtiğiniz yerlerde bırakamazsınız. Onlar, -siz kendiniz- sizinle her yanı dolaşır, her yere girip çıkarlar... Yazsonu, okurunu sürekli yolcu kılan bir roman serüveni... TADIMLIKGördüm nasıl Nar alacasına bulandığını Dağların denizin Birkaç adım ötede Duruyor kumsal Gümüş kanatlı kuşlar Öreninde özlemin. Yağmurlar hiç olmayacaktı sanki. Gökyüzü masmaviydi. Güneş tam karşıdan vuruyordu. Aydınlık gözdeliciydi. Güneyde bir kıyı yoluydu. Ansızın denize inilmişti. Sonra, bir süre denizden uzaklaşılmıştı. Derken yol, kıyıya daha yakın gelmişti. Şimdi lâcivert, çoğu kez de cam göbeği bir deniz, sıcakkanlı, yolun böğrüne iyice sokuluyor, giderek usulca kaçıyor, sonra, uzaklarda giyindiği pusundan soyuna soyuna, ona daha yakın geliyordu. Denizin kayalara gire çıka, içlerini doldura boşalta çıkardığı uğultu da. Sabırlı bir öfkeyi yoğuran uğultuydu. Çığlıklarla dışa vurulmamış bir yürek boğulmasıydı, denizde. (Kuzeyden inip, aşağı yukarı aynı saatlerde Antalyadan Alanyaya doğru yol alırken, denizle karanın, özellikle de kıyı yolunun ilişkisini buna yakın bir biçimde algılamış bulunduğum için, peşine düştüğüm kadının da böyle algıladığını sanmam doğaldır. Üstelik, bu izlenimleri başkalarına aktarmaya giriştiğime göre, oralardan geçmiş bulunsun bulunmasın, o başkalarının da hemen hemen aynı izlenimlerle bize katılmalarını istediğim de çok açık. Benim dıştan gözleyerek o kadının bakışına yamamaya çalıştığım ne varsa, hepsini başkaları kendi gözleriyle tartıp değerlendirsinler, ellerinden geliyorsa çoğaltıp zenginleştirsinler, diye de bir çağrı. Daha doğrusu, bir dürtme. Öyle ya, anlatan da bulunmasa, öyle durup dururken bir yığın kimse, aynı anda bir solukta güneydeki o kıyı yoluna inivermiş olamazdı.)

Bir kimse, oltasını neden, içinde tek balık olmadığını bildiği bir göle sarkıtır ve orada, o göl kıyısında oturup saatlerce bekler? Yazsonunda bu soru, kahramanın ağzından bir Akdeniz kentinde sorulur. Zaman, belki bir dinlencedir, belki değildir; dö... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 5 ay
tatti kütüphanesine ekledi.
Toplu Oyunlar - 2

Bir hiçliğin tam ortasındayken, bazen gözümüz birden birine takılır. Bir kalabalığın içinde, sokakta ya da bir otobüsün önünde...
Kendini Yazan Şarkının ismi meçhul kadın kahramanı (metinde kız diye geçiyor) söylese de bu sözleri, aslında hepimiz bir ucundan; belki bir nargilenin marpucundan, belki bir sevgilinin avucundan bırakılıvermişizdir hiçliğin tam ortasına. Kimbilir, belki de aslolan hiçliktir de, biz beyhûdeliği baştan belli bir çabayla onu aşmaya; bizi hiçliğin koyu gölgeli taraflarından kurtaracak bir limana yanaşmaya gayret ederiz göz yaşartıcı bir çabayla. Giderek ve eksilerek anlamını yitiren bir çaba olsa da bu; ne gerek var demek yerine, nasılsa diri kalmış yanlarımızla beyhûdeliği besleyerek; hatta kimi zaman gösteriyi uzatmak adına, çoktan kaybedilmiş bir kavgayı destekleyerek yürürüz kıyısında ırmakların. Irmakların kıyısında ismi meçhul bir kadın kahraman (metinde kız diye geçiyor), bir tedirginliğin av sahasında gezinse bile, hayata ilişkin kaygılarının ve kuşkularının nafile olduğunu, herkesin vaktin bir merhalesinde çölün çağrısına yargılı bir kafile olduğunu hatırlayacaktır kulaklarındaki muhayyel vvalkmanden muhayyel bir göçtü kervan kaldık dağlar başında ilâhisi dökülürken...
Bakın... Dün zaten ölüydüm... Şimdi, yeniden ölürsem hiçbir şey değişmiş olmaz. Oysa bir şey değişmiş olmalı... Hiç değilse bir kişi...

Bir hiçliğin tam ortasındayken, bazen gözümüz birden birine takılır. Bir kalabalığın içinde, sokakta ya da bir otobüsün önünde...
Kendini Yazan Şarkının ismi meçhul kadın kahramanı (metinde kız diye geçiyor) söylese de bu sözleri, aslında hepimiz bir... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 5 ay
tatti kütüphanesine ekledi.
Fütûhu`l Gayb Âlemlerin Kapısı

Eseri müellifi koca bir dağ; belki şarihi bile bir büyük tepedir... Onlar yeryüzünün çivileridirler. Kıyamete kasemli dağlar gibi, makamlarında sabit olmuşlardır. Bir zayıflar ise; ne büyük bir tepeye gıbta etmeden bir nazar edebilir, ne de devasa bir dağın azametinde acziyetimiz fena bulmadan rahata erebiliriz.
Bu eser; yine - yıldızlara daha yakın ve ufku daha engin- bir dağ misali, yukarıları gözleyebilmek adına hususi bir rasathanedir ve bu yönüyle has daireye hitap etmektedir. Fakat bu rasathane; yukarıdan nasıl görüldüğümüzün müşahedesini yapabilmemiz adına, yine o dağ misali alemimize nazır ve ahvalimize hakim bir makam olması sebebiyle umumidir ve bu yönüyle de her birimize hitap etmektedir. Buna havi bir eser ise ancak bir şaheserdir. Şaheser olduğunun bir diğer isbatı da, müellifinin "şah" olduğuna -tıpkı şarihinde görüldüğü gibi- hiç kimsenin bir itirazda bulunmayışıdır.

Eseri müellifi koca bir dağ; belki şarihi bile bir büyük tepedir... Onlar yeryüzünün çivileridirler. Kıyamete kasemli dağlar gibi, makamlarında sabit olmuşlardır. Bir zayıflar ise; ne büyük bir tepeye gıbta etmeden bir nazar edebilir, ne de devasa bi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 5 ay
tatti kütüphanesine ekledi.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 5 ay
tatti kütüphanesine ekledi.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 5 ay
tatti kütüphanesine ekledi.
Melâmilik ve Melâmiler

Melamilik, tasavvufa ve tarikatlara karşı, İslamiyetin ilk dönemlerinde ortaya çıkan ve yüzyılımıza kadar devam eden bir reaksiyon... Sufilerin bir kısmının en yüksek makam saydığı, bir tür gizli inanç sistemi... Şarkiyat biliminin zirvelerinden Abdülbaki Gölpınarlının (1900-1982) , ilk baskısı 1931de yapılan Melamilik ve Melamileri bu konuda yazılmış tek eser ve günümüzde de hala tek ana kaynak... İlk baskısı bugün nadir bir kitap olan Melamilik ve Melamilerin bu yayını, yazarının kendi nüshasının bir tıpkıbasımı... Gölpınarlının yaptığı düzeltmeler aynen korunuyor, sayfa kenarlarına aldığı notlar muhafaza ediliyor ve bunların yeni yazıya çevirileri veriliyor... Bir yazarın, Gölpınarlının ölümünden sonra da dediği gibi, Abdülbakiden kalan ışıklar, daha çok uzun süre, o yollarda dolaşmak isteyenleri karanlık labirentlerde tökezlemekten kurtaracaktır...

Melamilik, tasavvufa ve tarikatlara karşı, İslamiyetin ilk dönemlerinde ortaya çıkan ve yüzyılımıza kadar devam eden bir reaksiyon... Sufilerin bir kısmının en yüksek makam saydığı, bir tür gizli inanç sistemi... Şarkiyat biliminin zirvelerinden Abdü... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 5 ay
Daha Fazla Göster

tatti şu an ne okuyor?

Ra Bilgileri 3

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.