serci_666

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 2 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
serci_666 bir değerlendirme yaptı.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 4 ay
Profil Resmi
serci_666 bir yazarı favorilerine ekledi.

Fransız yazar, 15 Temmuz 1961'de Paris'te doğdu. Serbest gazeteci olarak çeşitli haber ajansları ve gazeteler için çalıştı.

Le Vol des cigognes (Leyleklerin Uçuşu) adlı ilk romanı 1994'te yayımlandı. Bu kitap Fransa'da 450.000 adet sattı ve sekiz bölümlük bir TV dizisi haline getirildi.

Yazarın ikinci eseri Türkiye baskısını Şubat 2001'de yapan ve 20 dile çevrilen Les Rivières pourpres (Kızıl Nehirler)'di. Roman beyazperdeye taşındığında yönetmen koltuğunda Mathieu Kassovitz vardı. Başrollerde ise Jean Reno ve Vincent Cassel yer aldı.

Grangé'ın üçüncü romanı Le Concile de Pierre (Taş Meclisi) Eylül 2000'de piyasaya çıktı ve Fransa'da kısa sürede 150.000 adet sattı. Türkiye'de Ağustos 2001'de yayımlandı. 2006 yılında Stéphane Cabel ve Guillaume Nicloux tarafından senaryolaştırılan kitap, Guillaume Nicloux yönetiminde sinemaya uyarlandı. Filmin oyuncu kadrosunda Monica Bellucci, Catherine Deneuve, Moritz Bleibtreu, Sami Bouajila, Elsa Zylberstein, Nicolas Thau, Tubtchine Bayaertu, Laurent Grévill gibi güçlü isimler yer aldı.

2001 yılında vizyonda yer bulan Vidocq filminin senaryosunu Pitof ile birlikte yazdı.

2003 yılında L'Empire des loups (Kurtlar İmparatorluğu)'u yayımladı. Eser 2005 yılında Chris Nohan'ın yönetmenliğinde beyazperdeye aktarıldı. Kurtlar İmparatorluğu'nda Jean Reno'nun yanı sıra Emre Kınay da yer aldı. Kitabın Türkiye baskısı Temmuz 2003'te yapıldı.

Grangé'ın bir yıl gibi kısa bir sürede kaleme aldığı La Ligne noire (Siyah Kan) ise Mayıs 2005'te yaptığı ilk baskısı ile raflardaki yerini aldı.

Yazarın 2007 yılında yayımlanan eseri Le Serment des limbes (Şeytan Yemini) Türkiye'de ilk baskısını Ağustos 2007'de yaptı.

Sonraki kitabı Koloni, Ağustos 2009'da Türkiye'de satışa çıktı.

Yazarın son kitabı Ölü Ruhlar Ormanı, 2010 yılında Türk okuyucularıyla buluştu.

Bunların yanı sıra yazarın Zener'in Laneti isimli bir çizgi roman çalışması da bulunmaktadır.

Fransız yazar, 15 Temmuz 1961'de Paris'te doğdu. Serbest gazeteci olarak çeşitli haber ajansları ve gazeteler için çalıştı.

Le Vol des cigognes (Leyleklerin Uçuşu) adlı ilk romanı 1994'te yayımlandı. Bu kitap Fransa'da 450.000 adet sattı ve sekiz ... tümünü göster

10 yıl, 4 ay
Profil Resmi
serci_666 okumak istiyor.
Leyleklerin Uçuşu

Türkçede iki kitabı (Kızıl Nehirler ve Taş Meclisi) yayımlanan ve Doğan Kitapın davetlisi olarak TÜYAP 2001de İstanbulu ziyaret eden Grangé, Leyleklerin Uçuşuyla, ustalığını bir kez daha kanıtlıyor.Leyleklerin Uçuşunda yazar, Avrupadan Orta Afrikaya kadar, her yıl düzenli olarak göç eden leyleklerin bu özelliğinden yararlanan uluslararası bir şebekenin faaliyetlerini anlatıyor. Grangénin korku labirentinin bir yanında dünyanın en sıkı denetlenen elmas madenlerinden yapılan kaçakçılık, diğer yanında da kalpleri çalınmış cesetler duruyor. Leyleklerin Uçuşunda okuyucu, adrenalin hapı yutmuş gibi, kitabın ilk sayfalarda tutulduğu heyecan fırtınasından, sonuna kadar kurtulamıyor.

Türkçede iki kitabı (Kızıl Nehirler ve Taş Meclisi) yayımlanan ve Doğan Kitapın davetlisi olarak TÜYAP 2001de İstanbulu ziyaret eden Grangé, Leyleklerin Uçuşuyla, ustalığını bir kez daha kanıtlıyor.Leyleklerin Uçuşunda yazar, Avrupadan Orta Afrikaya ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 4 ay
Profil Resmi
serci_666 okumuş.
Sisle Gelen Yolcu

Ben gölgeyim.

Ben avım.

Ben katilim.

Ben hedefim.

Kurtulmak için tek çarem var: diğerinden kaçmak.

Peki ya diğeri de bensem?
Benliğin karanlık sularında dolaşan “bavulsuz yolcu”

Tren raylarında bulunan, hafızasını yitirmiş bir adam… Aynı yerde, bir bakım çukurunda çırılçıplak bir ceset... Ve olay üzerine polis tarafından çağrılan psikiyatr Mathias Freire… Polis, hafızasını yitirmiş adamı sorgulamak isterken, Mathias kendisinde de aynı kişilik hastalığı olduğunu fark eder. Acaba aranan seri katil kendisi midir?

Sadece Fransa’da 300 binden fazla satan ve şimdiden 10 dile çevrilen Sisle Gelen Yolcu, tüm romanlarında ısrarla “kötülük”ün kaynağını arayan Jean-Christophe Grangé’nin kurduğu kabus dolu bir labirent. Grangé, romanını tasarlamak için her romanında olduğu gibi bu romanında da titiz bir araştırma süreci yaşamış. Bir psikiyatri hastanesinde bir süre kalmış ve hastalarla uzun sohbetler etmiş. Marsilya’daki evsizlerin arasına, heyecan verici tasvirlerle anlattığı tekinsiz bir dünyaya dalmış.

Romanın ana karakterini bu araştırmalar sonucunda yaratmış Grangé. Mathias Freire, Bordeaux’da işi dışında özel bir hayatı olmayan, bir ihtisas hastanesinde görev yapan genç bir psikiyatr. Nöbetçi olduğu bir gece, tren raylarında bulunan, hafızasını yitirmiş bir adam getirilir hastaneye. Ertesi gün ise bölgede bir ceset bulunur. Cesedi bulunan kişi genç bir uyuşturucu bağımlısıdır ve vücudunda hiçbir darp izi yoktur. Mathias hastasıyla özel olarak ilgilenir. Yaptığı hipnoz sonucu hastası, geçmişiyle ilgili bazı bilgileri hatırlar. Ancak doktorun araştırmaları, hastasının verdiği bilgilerin tamamen düzmece olduğunu gösterir. Mathias, adamın psişik bir kaçış içinde olduğu, büyük bir travmadan sonra esas benliğinden kurtulmaya çalıştığı ve bu yüzden bilinçsizce yeni bir kimlik yarattığı görüşündedir. Ancak an gelir, kendisinin de, hastası gibi psişik bir kaçış yaşadığını keşfeder ve asıl kimliğini bulmaya karar verir. Mathias’da da hafıza kaybı vardır; kendine geldiği zamanlarda, başka bir kişiliktir. Ve “bavulsuz yolcu” olarak, kendi geçmişini araştırmak üzere yola düşer.

Hikâyelerinde biraz efsane unsuru, biraz western, biraz tarih olmasını sevdiğini belirten Grangé, “hayatını bırakıp kaçma eğilimini”, büyük bir terslik yaşadığımızda, kendimizi ailevi ya da mesleki baskı altında hissettiğimizde hepimizin yaşayabileceği bir itki olarak değerlendiriyor.

Ben gölgeyim.

Ben avım.

Ben katilim.

Ben hedefim.

Kurtulmak için tek çarem var: diğerinden kaçmak.

Peki ya diğeri de bensem?
Benliğin karanlık sularında dolaşan “bavulsuz yolcu”

Tren raylarında bulunan, hafızasını yitirmiş bir adam... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 4 ay
Profil Resmi
serci_666 kütüphanesine ekledi.
Sisle Gelen Yolcu

Ben gölgeyim.

Ben avım.

Ben katilim.

Ben hedefim.

Kurtulmak için tek çarem var: diğerinden kaçmak.

Peki ya diğeri de bensem?
Benliğin karanlık sularında dolaşan “bavulsuz yolcu”

Tren raylarında bulunan, hafızasını yitirmiş bir adam… Aynı yerde, bir bakım çukurunda çırılçıplak bir ceset... Ve olay üzerine polis tarafından çağrılan psikiyatr Mathias Freire… Polis, hafızasını yitirmiş adamı sorgulamak isterken, Mathias kendisinde de aynı kişilik hastalığı olduğunu fark eder. Acaba aranan seri katil kendisi midir?

Sadece Fransa’da 300 binden fazla satan ve şimdiden 10 dile çevrilen Sisle Gelen Yolcu, tüm romanlarında ısrarla “kötülük”ün kaynağını arayan Jean-Christophe Grangé’nin kurduğu kabus dolu bir labirent. Grangé, romanını tasarlamak için her romanında olduğu gibi bu romanında da titiz bir araştırma süreci yaşamış. Bir psikiyatri hastanesinde bir süre kalmış ve hastalarla uzun sohbetler etmiş. Marsilya’daki evsizlerin arasına, heyecan verici tasvirlerle anlattığı tekinsiz bir dünyaya dalmış.

Romanın ana karakterini bu araştırmalar sonucunda yaratmış Grangé. Mathias Freire, Bordeaux’da işi dışında özel bir hayatı olmayan, bir ihtisas hastanesinde görev yapan genç bir psikiyatr. Nöbetçi olduğu bir gece, tren raylarında bulunan, hafızasını yitirmiş bir adam getirilir hastaneye. Ertesi gün ise bölgede bir ceset bulunur. Cesedi bulunan kişi genç bir uyuşturucu bağımlısıdır ve vücudunda hiçbir darp izi yoktur. Mathias hastasıyla özel olarak ilgilenir. Yaptığı hipnoz sonucu hastası, geçmişiyle ilgili bazı bilgileri hatırlar. Ancak doktorun araştırmaları, hastasının verdiği bilgilerin tamamen düzmece olduğunu gösterir. Mathias, adamın psişik bir kaçış içinde olduğu, büyük bir travmadan sonra esas benliğinden kurtulmaya çalıştığı ve bu yüzden bilinçsizce yeni bir kimlik yarattığı görüşündedir. Ancak an gelir, kendisinin de, hastası gibi psişik bir kaçış yaşadığını keşfeder ve asıl kimliğini bulmaya karar verir. Mathias’da da hafıza kaybı vardır; kendine geldiği zamanlarda, başka bir kişiliktir. Ve “bavulsuz yolcu” olarak, kendi geçmişini araştırmak üzere yola düşer.

Hikâyelerinde biraz efsane unsuru, biraz western, biraz tarih olmasını sevdiğini belirten Grangé, “hayatını bırakıp kaçma eğilimini”, büyük bir terslik yaşadığımızda, kendimizi ailevi ya da mesleki baskı altında hissettiğimizde hepimizin yaşayabileceği bir itki olarak değerlendiriyor.

Ben gölgeyim.

Ben avım.

Ben katilim.

Ben hedefim.

Kurtulmak için tek çarem var: diğerinden kaçmak.

Peki ya diğeri de bensem?
Benliğin karanlık sularında dolaşan “bavulsuz yolcu”

Tren raylarında bulunan, hafızasını yitirmiş bir adam... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 4 ay
Profil Resmi
serci_666 okumuş.
Ölü Ruhlar Ormanı

Jeanne Korowa tek bir hata yaptı. Katili ormanda arıyordu. Oysa orman katilin içindeydi. İnsanın içindeki vahşi çocuk gibi. Genç ve yalnız bir kadın olan Yargıç Jeanne Korowa, tesadüfen şahit olduğu bir psikiyatri seansı sayesinde Pariste işlenen tüyler ürpertici seri cinayetlerin failini keşfetmiştir. Ama elinde hiçbir kanıt yoktur ve katilin peşine tek başına düşmek zorundadır. Böylece Guatemala, Nikaragua ve Arjantinde soluk soluğa ve kanlı bir takip başlar.

Jeanne Korowa tek bir hata yaptı. Katili ormanda arıyordu. Oysa orman katilin içindeydi. İnsanın içindeki vahşi çocuk gibi. Genç ve yalnız bir kadın olan Yargıç Jeanne Korowa, tesadüfen şahit olduğu bir psikiyatri seansı sayesinde Pariste işlenen tüy... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 4 ay
Daha Fazla Göster

serci_666 şu an ne okuyor?

serci_666 şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (1 yazar)

Favori yazarı yok.