sare merih sireh

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
sare merih sireh şu an okuyor.
Abdülmecit / İmparatorluk Çökerken Sarayda 22 Yıl

Abdülmecit, Osmanlı sultanları içinde yaşamı ve kaderiyle
öne çıkan ilgi çekici bir padişah...
Hıfzı Topuz bu romanda, 16 yaşında tahta çıkan,

Abdülmecit, Osmanlı sultanları içinde yaşamı ve kaderiyle
öne çıkan ilgi çekici bir padişah...
Hıfzı Topuz bu romanda, 16 yaşında tahta çıkan,

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 7 ay
Profil Resmi
sare merih sireh şu an okuyor.
Sırça Fanus

Sırça Fanus (The Bell Jar), edebiyat dünyasına şiirleriyle ve öyküleriyle giren Amerikalı kadın yazar Sylvia Plathin yazdığı tek romandır. Kendi özgeçmişine dayalı bu romanında yazar, genç bir üniversite öğrencisinin kişisel sorunlarından, bunalımlarından yola çıkarak, McCarthy dönemi Amerikasının toplumsal sorunlarına uzanır. Plathin bu ilk romanı, şaşırtıcı bir akıcılığı ve yazma rahatlığını sergiler. Plathin keskin gözlem gücü, yerinde eleştirileri, ustalıklı kurgusu, romanın bütün karamsarlığına karşın kasvetli bir bunalım romanı olmasını önler. Üniversitede öğretim üyeliğinin yanısıra şairliği, yazarlığı ve anneliği birarada sürdürmeye çalışan Sylvia Plath, ardarda gelen hastalıklara karşın koşullarını zorlar. Sırça Fanus ocak 1963 yılında yayımlanır. Romanın yayımlanmasından bir ay sonra da bu ünlü kadın yazar daha 31 yaşındayken, kendi eliyle yaşamına son verir.

Sırça Fanus (The Bell Jar), edebiyat dünyasına şiirleriyle ve öyküleriyle giren Amerikalı kadın yazar Sylvia Plathin yazdığı tek romandır. Kendi özgeçmişine dayalı bu romanında yazar, genç bir üniversite öğrencisinin kişisel sorunlarından, bunalımlar... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 7 ay
Profil Resmi
sare merih sireh şu an okuyor.
Başkası Olduğun Yer

Leylâ İpekçi, Başkası Olduğun Yerde, büyük bir iç dönüşümün serüvenini anlatıyor bize:Camiye ilk girişimdi. Yıllardır pencereden görünen avludaki ihtiyar çınarların camiden bakılınca neye benzediğini, öte taraftan bakışlarımı nasıl aşındıracağını merak ediyordum. Çocukluğumdan beri, doğduğu köylerden, kasabalardan büyük şehre gelerek yaşama pençelerini geçirme gayretinde olanların anılarındaki o kalabalık evi, o top koşturdukları mahalleyi, ilk adım atmaya başladıklarında elma çaldıkları o komşu bahçeleri, o tel örgülerden atlayarak düşmeyi öğrenmelerini biraz haylazlıkla, bolca coşkuyla ve hepsinden önemlisi sağlıklı bir olağanlıkla anlatışlarını izlerken, ilk yıllarını uzun uzun belki de hayatlarının en güzel devresi olarak gururla ve büyük bir özgüvenle anlatışlarına imrenirken, çocukluğumun özlemle ve tutkuyla anılacak ne bir mekânı ne de bir dönemi olduğunu bir kez daha idrak eder, başından beri büyükler dünyasına ait masumiyetten uzak çocukluk anılarımı kendime saklardım her defasında.Alışageldiğimiz öyküleme biçimlerinden, kronolojik anlatımdan alabildiğine uzak, yer yer denemeye, kimi zaman da şiire yaklaşan bir üslup...Billur kâselerde yapacaksın yalnızlığını. Zıpkın ile mızrak arasında yufkayı bilen ellerin beyaz yalanlar öğütüyor. Avludan göğe yükselen sözlerde binlerce melek anıyor seni. Durmadan kesip yapıştırdıkların, yıllarca üzerinde oynadıkların, silip yeniden yazdıkların... Babaannenin yokluğunu fısıldayacaklar durmadan. Ya da sendeki yokluğunda devam edişini onun... Pencerende. Ellerin hamarat ve aşina bütün harflere...Özetlenmesi, hikâye edilmesi imkânsız bir metin Başkası Olduğun Yer. Romanın her şeyden önce ruhsal bir gelişimin panoraması olduğunu hatırlatan bir anlatı:Dön bir kez daha, bak istersen babaannenin son yüzüne. Hep Marmara denizine bakan balkonunda gördüğün, gelmiş geçmiş bütün insan yüzlerini kendininkine dahil etmiş son yüzüne. İstiklâl harbinde şekillenen elmacık kemiklerini, harf devriminde belirginleşen çene hatlarını, çocuklarını göme göme ikinci cihan harbinden beri tenine yapışmış acısını gör. Peşinden gittiği şeyin karşılığını bulacağı o güne dek sırlarını toprağa emanet ediyor babaannen.İpekçinin kahramanı bir yandan dünyaya yeni bir gözle bakmaya çalışırken, bir yandan da bitip tükenmek bilmeyen bir iç hesaplaşmaya girişir:Sağırdı evet dünya, dilsizdi, aklı tutulmuş, kör olmuştu. Dev ırk Anokları, Refaları, Amonileri görmüştü dünya, belki görmemişti. Günahkâr torunların, kovulmuş meleklerin... Belki yalnızca hayalini kurmuştu. Nuh, tufandan sonra kendi bağının üzümleriyle sarhoş olmuş, Yecüc ile Mecücün önüne set çeken peygamber unutulmuş, Kâbilin Hâbili gömdüğü mağaranın kanı henüz turizme açılmamıştı.Başkası Olduğun Yer, ruhsal bir dönüşümün sarsıcı öyküsü...

Leylâ İpekçi, Başkası Olduğun Yerde, büyük bir iç dönüşümün serüvenini anlatıyor bize:Camiye ilk girişimdi. Yıllardır pencereden görünen avludaki ihtiyar çınarların camiden bakılınca neye benzediğini, öte taraftan bakışlarımı nasıl aşındıracağını mer... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 7 ay
Profil Resmi
sare merih sireh şu an okuyor.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 7 ay
Profil Resmi
sare merih sireh şu an okuyor.
Yazmak ya da Yaşamak

Jorge Semprun, 2. Dünya Savaşı sırasında İngiliz Buckmaster direniş örgütlerinden birinin üyesiyken tutsak düşüp Buchenwald Toplama Kampına gönderilir. Daha sonra kamptaki İspanyol komünistlerinin yöneticilerinden olan yazar, 11 Nisan 1945te General Pattonın birlikleri tarafından özgürlüğüne kavuşturulur. Bir karabasanlar rapsodisi gibi akıp giden bu roman, Semprunun yaşamı yeniden kabullenebilmek için nasıl bir on beş yıl geçirdiğini gözler önüne seriyor. Kampa gönderildiğinde genç bir şair olan Semprun, toplama kamplarını tanımayanların bilemeyeceği bir şeyi keşfediyor: Kendi ölümünü yaşamak. Ne tuhaftır ki, Buchenwaldde bir insanlık dramı yaşanırken Goethenin kenti Weimar oradan ancak birkaç kilometre uzaktaydı. Binlerce sahne ve binlerce öyküyle örülmüş anlatım, ölüm üzerine yazılmış bu kitabı son derece canlı kılıyor. Anıların ya da yaşananların belgesi değildir Yazmak ya da Yaşamak, yüzyılımızın usta bir kaleminden gerçek bir sanat yapıtıdır.

Jorge Semprun, 2. Dünya Savaşı sırasında İngiliz Buckmaster direniş örgütlerinden birinin üyesiyken tutsak düşüp Buchenwald Toplama Kampına gönderilir. Daha sonra kamptaki İspanyol komünistlerinin yöneticilerinden olan yazar, 11 Nisan 1945te General ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 9 yıl, 7 ay
Profil Resmi
sare merih sireh bir test çözdü. Sonuç: 3/7 (%42.9) doğru.
9 yıl, 7 ay
Daha Fazla Göster

sare merih sireh şu an ne okuyor?

Abdülmecit / İmparatorluk Çökerken Sarayda 22 Yıl

%0

Sırça Fanus

%0

Başkası Olduğun Yer

%0

Yazmak ya da Yaşamak

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.