nidabaskan

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
nidabaskan okumuş.
Madame Bovary

Ünlü İngiliz romancı ve eleştirmen Arnold Bennett, klasiği tanımlarken, Herkesin okuduğu sanılan ve herkesin okuduğunu sandığı kitap demişti. Italo Calvinoya göre de, klasik, ilk okunduğunda verdiği keşif duygusunu her okunuşunda yeniden veren kitaptır. Fransız edebiyatında gerçekçiliğin babası olarak kabul edilen Gustave Flaubertin Madame Bovarysi, bu iki ustanın klasik tanımlarına en uygun düşen yapıtların başında gelir.19. yüzyıl taşra burjuvazisinin yaşamını gerçekçi bir anlatımla sergileyen, ilk yayınlandığında ahlakdışılık suçlamasıyla dava konusu olan Madame Bovary, hem edebiyatta yeni bir çağın açılmasını sağlamış, hem de eskidikçe yenileşen, yaşlandıkça gençleşen pek az romandan biri olarak günümüze kalmıştır. Dünya edebiyatının bu kült kitabını, bir edebiyat ustamızın, Tahsin Yücelin çevirisiyle sunuyoruz.

******

Gustave Flaubert (1821-1880) Fransız edebiyatında gerçekçilik akımının başlatıcısı olarak tanınır. Karısının kendisini aldatması üzerine yıkılan ve kederinden ölen Eugéne Delamartın acıklı yaşamöyküsünden ve Madame Lodavica ‘nın Anıları adlı bir elyazması kitaptan yola çıkarak Madame Bovary adlı romanını yazdı. Roman; karakterlerin ruh halini ve öykünün mantıksal gelişimi içindeki rollerini aydınlatabilecek bütün özellikleri ya da olayları duygulara kapılmadan kaydeden katı nesnelliğiyle edebiyatta yeni bir çağın başlangıcını gösteriyordu. Beş yıllık bir çalışma sonucu ortaya çıkan roman 1856 yılında Revue dergisinde tefrika edildi. Burjuva yaşamını gerçekçi bir anlatımla sergileyen romanı Fransız hükümeti, ahlakdışı olduğu savıyla dava etti. Flaubert bu romanı üzerinde çalışırken şunları yazmıştı: Benim zavallı Bovaryim şu anda Fransa ‘da yirmiden fazla köyde acı çekiyor ve ağlıyor.

************

1821de Fransanın Rouen bölgesinde doğan Gustave Flaubert, gençlik yıllarında ibadet edercesine edebiyatla ilgilenmiştir. Kendinden kısa bir süre sonra yazmaya başlayan Zola tarafından sistematize edilen Natüralizm (Doğalcılık) akımının ilk yazarıdır. Gerçekçiliğe olan tutkusuyla, roman kahramanlarının hiçbirine yakınlık duymadan yazmıştır. Her karakteri ve her olayı titizlikle inceler, kişilerin ve olayların nedenini araştırır ve bunları mükemmel bir dille okuyucuya aktarır.1857 yılında Revue de Paris dergisinde tefrika halinde yayımlattığı ilk eseri Madame Bovary, hükümet tarafından toplumun ahlâki ve dini duygularına hakaret ettiği gerekçesiyle yasaklandıysa da beraat etti ve Flauberte ülke çapında büyük ün kazandırdı. XIX. yüzyıl romanının en başarılı örneklerinden biri olan Madame Bovary, hem ele aldığı konu hem de üslubu ile romanı çarpıcı hale getirmiştir. Anlatılan, Emma Bovarynin trajik hayat hikâyesi ve aşkları gibi görünmekle birlikte, 19. yüzyıl Fransız kadınının kısıtlanmış hayatını, evliliğin insan doğasına aykırılığını, toplumsal değer ve yargıları ile ahlâk ölçülerinin riyakârlığını ele alır. Romandaki her detayı gerçeklerle yoğurmaya önem veren Flaubertin, Emmanın intiharını anlatmak için arseniğin tadına bakacak kadar ileri gittiği ve bu yüzden hastalandığı söylenir. Madame Bovaryde Romantizm hareketinin duygularına kapılan ve onlan ciddiye alan boşkafalı bir kadının nasıl felakete sürüklendiğini gösterir. Bir küçük burjuva kadınının trajedisinin arkasında yatan bayağı, önemsiz ve küçük dünyayı gösterir.

******

Ünlü İngiliz romancı ve eleştirmen Arnold Bennett, klasiği tanımlarken, Herkesin okuduğu sanılan ve herkesin okuduğunu sandığı kitap demişti. Italo Calvinoya göre de, klasik, ilk okunduğunda verdiği keşif duygusunu her okunuşunda yeniden veren kitapt... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 10 ay
Profil Resmi
nidabaskan okumuş.
Katre-i Matem

Roman, müzayededen alınan elyazması bir kitabın hikâyesi olarak başlıyor. Okurlar, bu elyazması kitabın açtığı kapıdan içeri giriyor, bir devre adını veren lalenin izinde İskender Palanın yarattığı etkileyici ve büyüleyici bir atmosferin içinde yol alıyor. İstanbul bu romanda, karmaşası, heyecanı, isyanları, kalabalığı ile lalelere bürünüyor. Öyle ki lale sadece bir çiçek değil, bir yaşayış tarzı, estetik bir tavır, kültürel ve tarihsel bir birikim olarak İstanbulu, hatta tüm Osmanlıyı çevreliyor. İstanbul, doğal tüm güzelliklerinin, mimari şaheserlerinin tarihî debdebesi ile beraber lalezarlara, lale yarışlarına, lale şiirlerine bezeniyor; lalelerin şehri, renklerin şehri, yaprakların şehri haline dönüşüyor. İskender Pala, Katre-i Matemde usta kalemiyle lalelere bezediği İstanbulda kavuşup doyulamayan, kavuşulamayıp yakan aşkların elemli ve Osmanlı hallerini de tüm ıstırap ve coşkularıyla anlatıyor. Sevdiğini, aşklarının ilk gecesinde kaybeden Şahinin macerasını anlatan roman, bu kaybın ardındaki esrarı çözmek için külhanlara, tomruklara, lalezarlara ve hatta Osmanlı sarayına kadar gidiyor. İşte bu yolculuk, okuru hiç ummadığı yerlerde hiç ummadığı maceralarla karşılaştırıyor.Cinayetlerin gölgesiyle giderek gizemli bir hal alan olaylar Lale Devrine nihayet veren Patrona Halil İsyanının yakıcı siyasal çalkantılarıyla birlikte çözülmeye başlıyor. Kalemimi hokkaya bandırdığım şu anda –ki Nevşehirli Damat İbrahim Paşayı canından; Sultan III. Ahmeti de tahtından eden cehennemden nişan Eylül İhtilalinin üzerinden henüz iki hafta geçti- şahit olduğum olayları yazıp yazmamakta kararsız sayılırım. Bilemiyorum. Yazmak gerektiğini düşündüğüm şeyler bir bakıma devlete ait sırları ifşa etmek gibi bir ihanetin ağırlığını da vicdanıma yükleyecek. Öte yandan Şarkın kutsal çiçeği laleye dair yorumlarda bulunacak ve belki şükufeciyan esnafını gücendirmiş de olacağım. Ama birisi çıkıp yiğit Şehzade Ahmeti, aşağılık isyancıların yaptıklarını, cennete benzeyen İstanbulu ve Sadabatın laleye kattığı zarafeti anlatmazsa bu dahi tarihe ve şehre haksızlık sayılır.

Roman, müzayededen alınan elyazması bir kitabın hikâyesi olarak başlıyor. Okurlar, bu elyazması kitabın açtığı kapıdan içeri giriyor, bir devre adını veren lalenin izinde İskender Palanın yarattığı etkileyici ve büyüleyici bir atmosferin içinde yol a... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 10 ay
Profil Resmi
nidabaskan okumuş.
Beyaz Diş

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi kadar kolay olmasa gerek. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretime yönelik 100 Temel Eser seçimi; öğrencilere, velilere ve öğretmenlere, kısacası kültür dünyamıza katkıda bulunacak herkese yararlı olacak niteliktedir.\n\nBir kızıl derili kurt kırmasının dramatik öyküsünü anlatır.\n\nUnutulmaz bir serüven öyküsü olan Beyaz Diş, bir Kızılderili kurt kırmasının öyküsünü anlatır. Savaşçıların en büyüğü olan Beyaz Diş, vahşete vahşetle... karşılık verir. Ta ki, şefkate şefkatle karşılık verme şansını bulana dek...Beyaz Diş, modern dünyanın vahşetini kendi üslubuyla apaçık betimleyen ve bu karikatürize edilmiş gerçekliği geri püskürten unutulmaz bir başyapıttır.\n\n\n\nOkumaktan büyük keyif alacağınız birbirinden güzel hikayelerden oluşan Resimli Çocuk Klasikleri VCD Film hediyesi ile sizler için hazırlandı.\n\nABDli yazarlardan Jack London (1876-1916), yaşam kavgasını anlatan roman ve öykülerinin yanı sıra; hayvanların yaşam kavgasındaki ilkel içgüdüyü betimlemekte de büyük ustalık göstermiş dünya edebiyatının önde gelen adlarından biridir. Anatole Franceın deyişiyle, Jack Londonun yapıtlarının tümünde kımıl kımıl yaşam ve düşünce kaynar. Doğa-insan ilişkisini ele aldığı Beyaz Diş yazarın yabancı dillere en çok çevrilen romanları arasındadır.\n\n\n\nBeyaz Diş, kurt olarak doğmuş ve vahşi doğada yetişmiş bir hayvanın, efendisi tarafından sevgi ve dürüstlükle evcilleştirilmesinin öyküsünü anlatmaktadır.

Beyaz Diş dünyaca ünlü bir romandır. Bu öykünün bu kadar sevilmesinin nedeni, yazarın, gücü ve cesareti sayesinde hayatta kalan kahramanlarını, unutamayacağımız birer efsane haline getirmesidir.\n\nBeyaz Diş: Kanadanın kuzeyindeki vahşi ormanlardaki yaşamın büyüleyici bir romanı. Kurt ile köpek melezi olan Beyaz Diş, hem insan hem de hayvan düşmanlarına rağmen vahşi Yukonda hayatta kalabilmek için doğuştan gelen gücü ve cesaretiyle birlikte içgüdülerine güveniyor. Sürükleyici ayrıntılarla, Jack London, çetin ve acımasız bir ortamda türler arasındaki hayatta kalma savaşının vahşi gerçeklerini göz önüne seriyor. Vazgeçilmez çocuk klasiği Beyaz Diş, Jack Londonın en değerli eserlerinden biri olarak öne çıkıyor.\n\n1906 yılında Beyaz Diş yayınlandığında, Jack London artık ünlü bir yazar olma yolunda önemli adımlar atmış, sadece Amerikada değil, dünyanın başka ülkelerinde de popülerleşmeye başlamıştı. Beyaz Diş, Kuzeyin acımasız vahşi dünyasında hayatta kalma mücadelesini anlatan en başarılı, en büyüleyici romanlardan biridir. Yazar bize, boyun eğmez, amansız bir doğal ve sosyal çevrede, insan ve hayvanın yaşama mücadelesini etkileyici bir gerçekçilikle sunar.\n\nBeyaz Diş, San Franciscoda gemiden indi. Şaşkınlıktan öylece kalakalmıştı. Zaten güç denen şeyi, nedenini kendi de bilmeden içgüdüsel bir kavrayışla tanrılara ait bir özellik olarak kabul etmişti. Ancak San Francisconun çamurlu kaldırımlarında yürürken beyaz adamların tanrısal gücü hiç bu kadar şaşırtıcı gelmemişti ona. O bildiği odundan yapılmış kulübelerin yerini kule gibi yükselen binalar almıştı. Caddeler binbir türlü tehlikeyle doluydu. El arabaları, otomobiller, kocaman atların çektiği büyük at arabaları... Caddelerde vızır vızır dolaşan, diğer araçların arasında bağırıp çağırarak kendisine yol açan elektrikli dev taşıtlar, tıpkı kuzeyin uçsuz bucaksız ormanlarından tanıdığı vaşaklar gibi çığlık çığlığa ilerliyorlardı.\n\nKaranlık ladin ağaçları ormanı, donmuş nehrin her iki yakasında yer alıyordu. Arazi öylesine cansız, ıssız ve soğuktu ki hüzün kelimesi bile onu tanımlamada yetersiz kalıyordu. Sessizlik her yanı sarmıştı. Ama yine de bu uzak yabani topraklarda dirençli bir yaşam vardı.\n\nİlkel bir dünyaya kavuşmak için uygarlıktan kaçacağı yerde, insanların arasına katılmak için ormanı terkeden vahşi bir köpeğin acı, buruk, şaşılası bir yaşama tutkusuyla dolu çarpıcı öyküsüdür Beyaz Diş. Gözleme ve deneye dayanan o yalın gerçekçiliğiyle Jack Landon insanın insanla ve doğayla olan mücadelesini yine destansı boyutlara ulaştırıyor. Bir bakıma Vahşetin Çağrısının devamı sayılan bu sürükleyici romanı bir solukta okuyacağınıza eminiz.\n\nGece karanlığı bastırıyordu. Kampın gürültüsüne ve telaşına alışık olan duyuları körelmişti.Ne görülecek, ne duyulacak, ne de yapılacak bir şey vardı burada. Sessizliğin bozulduğunu ve doğanın harekete geçtiğini görmek için bütün duyularını zorladı. Issızlık içinde dehşetli bir tehlikenin pusuda olduğu hissi onu korkutuyordu. Panik içinde kampa doğru çılgınca koşmaya başladı. Koşa koşa ormandan çıktı ve ay ışığıyla aydınlanmış, gölgesiz ve karaltısız bir düzlüğe geldi. Ama kamp yoktu ortalıkta..Arka ayakları üzerine çöktü, burnunu aya doğru kaldırdı.Yalnızlığının verdiği buruklukla beraber korkusu da artmıştı.Geçmişteki acıları ve geleceğin korkularını anlatan uzun ve acıklı bir uluma tutturdu. Bu onun, ilk uzun ve acı dolu ulumasıydı.. ...\n\nKendi cinsinden ve insanlardan nefret gördüğü, hiç durmadan onlarla mücadele ettiği için büyümesi çabuk fakat tek yönlü oluyordu. İçindeki şefkat ve sevginin filizlenmesi olanaksızdı. Böyle şeyler için en küçük bir umudu bile yoktu. Kuvvetliye boyun eğmek, zayıfı ezmek kuralını öğrenmişti. Gri Kunduz kuvvetli bir tanrıydı. Bu yüzden Beyaz Diş ona boyun eğiyordu. Fakat kendisinden küçük olan köpek, ezilmesi gereken zayıf bir yaratıktı. Onunki kuvvet yönünde bir gelişmeydi. Devamlı acı çekmek, hatta mahvolmak tehlikesine karşı koyabilmek için, yırtıcı ve savunmacı özellikleri aşırı derecede gelişmişti. Diğer köpeklerden daha çabuk hareket ediyor, daha hızlı koşuyordu. Onlara oranla daha hileci, daha öldürücü, daha çevikti. Çelik gibi kasları, ipince sinirleri olan, cesur, zalim, yırtıcı ve akıllı bir hayvan olup çıktı. Bütün bu niteliklere sahip olması şarttı, aksi halde ne ayakta durabilecek ne de içinde bulunduğu bu düşman çevrede yaşayabilecekti.\n\n\n\nHayatın rengi, her insan için farklıdır ve her gün farklı bir biçimde çıkar karşısına... Peki, başka varlıkların gözünden bakınca nasıldır hayat? Onların da bizler gibi kederleri, sevinçleri ve kavgaları var mıdır?Beyaz Diş bu soruların cevabını arıyor. Yarı kurt, yarı köpek Beyaz Dişin gözüyle dünyayı, yaşamı ve her şeye rağmen ayakta kalma mücadelesini anlatıyor. Her şeyin ortasında sandığımız insanı her zamankinden farklı bir yerde buluyorsunuz bu eserde... Zira insan, bu kitapta bir başka insanın değil, bir kurdun gözlerinden anlatılıyor ve yargılanıyor.Dünya klasiklerinden biri sayılan Beyaz Diş, dışımızdaki dünyayı bize yaklaştıran, bize farklı açılardan bakmayı öğreten bir eser. Bu romanı okuduktan sonra, hayata bakışınız değişecek ve diğerlerinin dünyasını daha iyi anlayacaksınız.\n\nIrmak, boydan boya buz tutmuştu. Kuzeyin bu akıllara durgunluk veren karlarla kaplı yolları vahşetin tanımıydı sanki...Herşeye karşın yaşam sürüp gidiyordu. İşte ileride bir köpek sürüsü kızağı sürükleyip götürüyordu. Kızakta iki adam ve bir tabut vardı....\n\nuzeyin soğuk ormanlarında yaşam kavgası...Açlık ve hayatta kalma çabası...Beyaz Diş, bir kurt kırması; damarlarında hem kurt hem de köpek kanı dolaşıyor. Ormanda yapayalnız, hayatta kalmaya çalışıyor. Bir gün, na dek yaşadığı mağaranın duvarını geçip hayata atılıyor e her şeyi en başından keşfetmeye koyuluyor. Vahşi doğanın çetin şartları, yaratılışındaki sertliği gün geçtikçe daha çok besliyor. Ve sonunda Beyaz Diş, amansız bir kurt oluyor. Derken efendiyi, yani insanı tanıyor.Usta yazar Jack London, Beyaz Dişte bir kurt ve ona sahip çıkan farklı efendiler üzerinden evcilleşmenin imkânını sorguluyor.\n\n

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 10 ay
Profil Resmi
nidabaskan okumuş.
Ateşi Yakalamak (Açlık Oyunları #2)

Kıvılcımlar Parlıyor
Alevler Yayılıyor
Ve Capitol İntikam İstiyor!

Her şeye rağmen, Katniss Açlık Oyunları’nın galibi oldu. O ve 12. Mıntıka’dan arkadaşı Peeta Mellark hayatta kalabilmeyi başarabildiler. Her şeyden sonra Katniss, ailesine ve en yakın dostu Gale’e geri döndü. Gale ona karşı soğuk davranmaktadır. Peeta ise ona tamamen sırtını dönmüştür ve Capitol’e karşı bir isyan olduğuna dair dedikodular dolanmaktadır. Bu isyanda Katniss ve Peeta’nın da payı olmuş olabilir.

Şok içinde olan Katniss, büyük bir kargaşayı ateşlemiştir ve bu kargaşayı durduramayacağından endişelenmektedir. Katniss ve Peeta’nın Capitol’ün zalim Zafer Turu için mıntıkaları dolaşma zamanı yaklaşırken, bahisler oldukça yüksektir. Eğer birbirilerine olan aşklarını tamamen yitirdiklerini kanıtlayamazlarsa, sonuç korkunç olacaktır.

Kıvılcımlar Parlıyor
Alevler Yayılıyor
Ve Capitol İntikam İstiyor!

Her şeye rağmen, Katniss Açlık Oyunları’nın galibi oldu. O ve 12. Mıntıka’dan arkadaşı Peeta Mellark hayatta kalabilmeyi başarabildiler. Her şeyden sonra Katniss, ailesine ve en ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 10 ay
Profil Resmi
nidabaskan okumuş.
Çocuk Kalbi

Çocuk Kalbi, çocuklar için yazılmış, onların minik yüreklerine hitap eden öykülerden oluşmuş bir kitaptır.Anne-babaların tereddüt etmeden çocuklarına hediye edebilecekl
eri bu kitapta, çocuklar; iyiyi, doğruyu, güzeli öğrenmelerinin yanı sıra, arkadaşlık dostluk kavramlarını da gerçek anlamda tanıyabileceklerdir.Çocukları gerçek hayata
hazırlamak için kaleme aldığı bu eserinde, Amicis; anne-babalara da, çocuk eğitiminde detaylara dikkat çekerek yol gösteriyor.7den 77ye herkesin zevkle okuyacağı bu kita
pta, sıcacık okul anılarını bulacak, çocuk dünyasının ve kalbinin herşeye rağmen ne kadar temiz kalabildiğine şahit olacaksınız.
Sevgili çocuklar, bu kitap; sizlere sevgiyi, arkadaşlığı, dostluğu ve sadakati sunuyor.Tüm zamanların en sevilen çocuk kitaplarından biri olarak dünya çocuklarının kalb
inde yer etmiş olan Edmondo De Amicisnin bu ünlükitabı, iyiye, güzele ve doğruya yönelmede sizin de en yakın rehberiniz olacak.


Dünya Çocuk Klasikleri DizisiÇocuk Kalbi
Edmondo de Amicisin ünlü romanı Çocuk Kalbi, bir çocuğun gözüyle insan ilişkilerini gözler önüne seriyor. Henüz üçüncü sınıf öğrencisi olan Enrico annesi, babası ve kız
kardeşi ile mutlu bir aile yaşantısı vardır. Okuldaki arkadaşlarının herbiri ile iyisi ile kötüsüyle, acısıyla tatlısıyla uzun bir yıl geçirir.Bu kitap herkese ders olab
ilecek hayat tecrübeleri ve bunların çarpıcı sonuçları ile yoğrulmuş. Edep, ahlâk ve erdemle dolu bir baş ucu kitabı.
Klasik, kelime anlamı olarak Üzerinden çok zaman geçtiği hâlde değerini yitirmeyen, türünde örnek olarak görülen eser. demektir. Bizler de Damla Yayınevi olarak dünya e
debiyatının eskimeyen romanlarından oluşan diziyi siz okurlarımız için hazırladık. Romanlar sade, akıcı bir Türkçe ile dilimize kazandırıldı. Hepinize iyi okumalar... -4
.5. ve 6. Sınıflar İçin
Çeşitli ulus eğitimcilerinin dünyanın en faydalı çocuk kitabı seçtikleri, bütün dünya dillerine defalarca çevirisi yapılmış bulunan, Edmondo De Amicisin ÇOCUK KALBİ adl
ı ölmez kitabının yeni baskısını yayımlamakla, yayınevimiz mutluluk duymaktadır.\rÇOCUK KALBİnin başlıca amacı, yarının büyükleri olacak çocuklarımızı iyiye \u0096 güzel
e \u0096 doğruya yöneltmek ve onları iyi insan - iyi vatandaş olarak aileye, topluma ve insanlığa kazandırmaktır.\rÇOCUK KALBİnin değerini ve önemini, yapıtı Fransızcaya
Grands Coeurs \u0096 Büyük Kalp adıyla çeviren A. Piazzinin ön kapaktaki sözleri ile Almancaya çevirenin aşağıya aldığımız düşünceleri çok güzel ve özlü olarak belirtme
ktedir.\r
Bütün dünya dillerine çevrilen ve milyonlarca adet basılan Edmondo de Amicisin Çocuk Kalbi isimli eseri, tutulan bir günlükten yola çıkarak yazılan bir çocuk kitabı. Ço
cuklara iyiyi, doğruyu, adaleti ve güzeli öğreten kitap bir çocuğun okul ve sosyal yaşamını konu alıyor. Arkadaşlığın önemine, dostluğun değerine dair hikayelerin de yer
aldığı kitap 7den 70e her kuşağın zevkle okuyabileceği bir eser. Çocukların dünyasına bakış atmak isteyen herkesin okuyabileceği kitabın tam metnini yayınevimiz tarafın
dan kitapseverlerin beğenisine sunuyoruz...
Çocuk Kalbi, ilkokula giden Enrico adındaki İtalyan bir çocuğun okul ve sosyal yaşamını, çocuğun kendi ağzından anlatan sımsıcak bir romandır. Tutulan bir günlükten yol
a çıkılarak yazılan kitapta aile ve vatan sevgisini, arkadaşlığın ve dayanışmanın önemini anlatan hikayeler yer almaktadır. Ünlü İtalyan yazar Edmondo De Amicis tarafınd
an 1886 yılında tamamlanan kitap, dünyanın tüm dillerine çevrilmiştir.
1846 \u0096 1908 yılları arasında yaşamış olan İtalyan yazar Edmondo de Amicisin kaleme aldığı Çocuk Kalbinin bir dünya klasiği olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Çünk
ü bu yapıt, kaleme alınışının üzerinden yaklaşık yüz yirmi yıl geçmiş olmasına karşın değerinden hiçbir şey yitirmemiştir! Üstelik böylesine eğitici, idealist insan yeti
ştirmeyi amaç edinmiş bir yapıta zamanımızda çok daha fazla gereksinim var. Yeryüzündeki tüm anneler, babalar, öğretmenler; kısacası çocuk yetiştirme görevi olan herkesi
n, bu kitaptan öğreneceği çok şey var. İnsanları sevme, dostluk, dayanışma, bağlılık, özveri, yurt sevgisi, aile bağları, anne-baba sevgisi, öğretmenin değeri, sanatın ö
nemi, emeğe saygı gibi temaların işlendiği bu yapıtın güzel yanı, bütün bunları duyarlı bir öykü diliyle yansıtmasıdır.Her şey bir ders yılı içinde başlar ve biter. Geli
şen olaylar, küçük Enrikonun tuttuğu günlükte anlatılır.Çocuk Kalbi duyarlı bir yüreğe sahip olan büyük küçük herkesin tutkuyla ve bir solukta okuyacağı bir yapıt. Ayrıc
a Melisa Yağmurun dilindeki şiirselliği, yapıtı adeta Türkçede yeniden yaratışını hayranlıkla karşılayacaksınız.
Bu kitap özellikle dokuz ile on üç yaşları arasındaki öğrenciler için yazılmıştır. Kitabın adı Bir Öğrenim Yılının Öyküsü olarak da değiştirilebilir. Kitap, İtalyada İl
kokul üçüncü sınıfa giden bir öğrenci tarafından yazılmıştır. Elbette kitabın tamamını bu öğrencinin yazdığını söylemiyorum. O, gün boyu başından geçen olayları, düşüncelerini, hissettiklerini defterine not ediyordu.

Edmondo de Amicis (1846-1908) edebiyatın her dalında eser vermiş, özellikle gezi yazılarıyla tanınan bir yazar. Fakat Amicise asıl ününü sağlayan romanı, Çocuk Kalbi olmuştur. Amicis, küçük bir çocuğun günlüğü olarak kaleme aldığı Çocuk Kalbinde, ilköğretim çağı çocuklarına vatan ve aile sevgisi, arkadaşlık ve dayanışma gibi olumlu değerler aşılamaktadır.
Çocuk Kalbi, Dünya Çocuk Klasikleri arasında seçkin bir yeri sahiptir. İtalyan yazar Edmando de Amicis bu romanda İtalyan bir öğrencinin ilköğretim okuluna başladığı günden itibaren tuttuğu duygulu günlüğünden yola çıkarak çocukların renkli dünyasını anlatır. Bu kitap sizlere sevgiyi, arkadaşlığı, dostluğu ve bağlılığı sunuyor. ...
Çocuk Kalbi, dünyanın en sevilen ve en çok okunan çocuk romanlarından biridir. İlköğretim çağındaki bir İtalyan öğrencinin, bir yıl tuttuğu günlükten yola çıkarak bu romanı kaleme alan Edmondo De Amicis, çocuk edebiyatının unutulmazları arasında yerini almıştır. Sevginin, dostluğun, paylaşmanın ve insan olmaya dair en sıcak duygularını dile geldiği Çocuk Kalbi, her çocuğun mutlaka okuması gereken bir klasiktir. Geleceğe erdemli, dürüst ve sevgi dolu bir kuşak bırakma sorunluluğu duyan ebeveynler de çocuklarına bu kitabı okutmalıdır.
I874 yılında İstanbula gelen ve 1877de yazdığı kitap Türkçede İstanbul adıyla yayımlanan İtalyan romancı, kısa öykü yazarı ve şair De Amicisin yirmi beşi aşkın dile çevrilmiş olan Çocuk Kalbi, yazıldığı dönemin belli bir yaş grubuna yönelik olsa da, kalbini hayata açmaya hazırlanan, başka insanların kalplerinin seslerini duymayı bilen herkesin kitabı. Enrico adlı öğrencinin günlüğü biçiminde yazılmış, bir ders yılını kapsayan metinlerin arasına serpiştirilmiş ibret öyküleri, İtalyan ulusal birliğinin kurulma döneminin öne çıkarttığı yurtseverlik, özveri, yiğitlik, dostluk gibi konuları içeren öykülerle birleşip bu anı-romanı tarihselleştiriyorlar.
Çocuk Kalbi, bütün dünyanın tanıdığı, çocuklar için yazılan duygusal bir öyküdür. Kitap bir taraftan çocuklara iyiyi, doğruyu ve güzeli sevdirmeyi, olumlu değer yargılarıyla donatmayı,diğer taraftan, toplumla barışık yararlı bir insan olması için yapıcı ve uyumlu bir kişilik geliştirmeyi amaçlıyor. Aynı zamanda çocuklarla ilgili anne-babalara eğitim alanında önemli ipuçları veriyor. Eğitimbilimi uzmanlarınca dünyanın en yararlı çocuk kitabı olarak gösterilmektedir.
Çocuk Kalbi, bir çocuğun okul hatıralarını anlatan bir eserdir. Dünyanın en çok okunan kitaplarından birisidir. Aynı zamanda bir eğitimci olan Edmonda De Amicis, öğretmen ve öğrenci ilişkilerini, okul ve aile işbirliğini zengin bir dille anlatmaktadır. MEB Talim ve Terbiye Kurulu\u0091nun 2207 sayılı Tebliğler Dergisi\u0091nde yayınlanan kararı ile ilk ve ortaokul öğrencilerine tavsiye edilmiştir.
Yazar bu eserinde oğlunun yol boyunca okulda yaşadıklarını, gözlemlediklerini, bir çocuk duygusallığıyla anlatıyor.

Özellikle dokuz ile onüç yaşları arasındaki ilkokul çocuklarına armağan edilen bu kitaba şöyle bir ad da verilebilir: İtalya daki bir mahalle ilkokulunun üçüncü sınıf öğrencilerinden biri tarafından yazılmış, bir yıllık öğrenim döneminin hikayesi. Ancak, bir üçüncü sınıf öğrencisi tarafından yazılmış derken amacımız, kitabı basılmış olduğu şekliyle o öğrencinin yazdığını söylemek değildir.

Bugün okulda birinci günüm. Köyde geçirdiğimiz üç aylık tatil bir rüya gibi bitiverdi. Baretti Okulunun üçüncü sınıfına kaydoldum. Annem yaptırdı kaydımı. Hep köyü düşündüğümden istemeye istemeye gittim okula. Sokaklar çocuk doluydu. İki kırtasiyeciyi de çanta, kitap ve defter almaya gelen ana-babalar doldurmuştu. Okulun önündeki kalabalıktan kapıcı da polis de kapıyı açık tutmakta güçlük çekiyorlardı.

Bugün okulun ilk günü. Üç aylık yaz tatili bir hayal gibi geçip gitti. Bu sabah annem, beni Baretti okulunun üçüncü sınıfına yerleştirirken ben hala yaz tatilini düşünüyor, okula gitmek istemiyordum. Sokaklar okullu çocuklarla, dükkanlar okul alşıverişi yapan anne babalarla doluydu. Okulun hademesi giriş kapısını zorlukla kontrol edebiliyordu. Kapının yanında duran ikinci sınıf öğretmenim, dağınık kızıl saçlarını geriye itip her zamanki neşeli haliyle omzuma dokundu. (Kitabın İçinden)
Edmondo De Amıcıs, yaşam ve eserleri ile insanları etkileyen kişilerdendir. Eserlerinde kelime oyunları, kandırma ve aldatmaca bulamazsınız. Onda gereksiz düşünmeye neden olmayan bir farklılık vardır. Amicisin eserlerinde insanların karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgürü örneklerini sunan bir yücelik, inançlı davranışlara karşı eşsiz, derin bir sevgi ve tutkulu bir saygı vardır. Eserlerini daimi iyi ve güzel duyguların gelişmesi ve toplumsal sevginin ve barışın sağlanması yönünde yapmıştır. Bu nedenle iyi bir toplumbilimci, eğitmendir. Duyarlı bir ahlakçıdır. Toplumu ve ilişkilerini, psikolojik bir gözlemle incelemiştir. Eserlerinin her birine ayrı özen göstermiştir. En önemli eserlerinden olan Çocuk Kalbi dünyanın her ülkesine yayılmıştır. Çevirisi yapıldığı ülkelerde en çok okunan kitaplar arasında olmuştur. Çocuk Kalbi önemli bir eserdir. Bu eseri bir çocuğa okutmak, ona yapılacak en büyük iyiliktir. Çocuk Kalbini okuyan bir çocuk büyürken diğer çocuklardan farklı gelişir. Çevresine ışık saçar. Kötü bir insan olması mümkün değildir. Bütün ailelerin Çocuk Kalbini çocuklarına okutması ve üzerinde karşılıklı konuşmaları gerekmektedir.
Dünya çocuk klasikleri arasında karşılıklı sevgi ve hoşgörünün, eğitimin, çocukların dünyasındaki önemini ortaya koyan önemli bir yapıttır.

Çocuk Kalbi, çocuklar için yazılmış, onların minik yüreklerine hitap eden öykülerden oluşmuş bir kitaptır.Anne-babaların tereddüt etmeden çocuklarına hediye edebilecekl
eri bu kitapta, çocuklar; iyiyi, doğruyu, güzeli öğrenmelerinin yanı sıra, arkad... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 10 ay
Profil Resmi
nidabaskan okumuş.
Satranç

New York'tan Buenos Aires'e giden bir yolcu gemisinde yolcular arasında bulunan bir milyoner, dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic'e, ücreti karşılığında, bir parti satranç oynamayı teklif eder. İkisinin oyununu izleyen Avusturyalı bir göçmen, Dr. B., oyun sırasında kendini tutamayıp onlara karışınca şampiyonla karşılaşması önerilir kendisine.

Gestapo tarafından bir otel odasına kapatılan ve uzunca bir süreyi bu odada, tek başına ve oyalanacak hiçbir şeyi olmadan geçiren, yalnızca sorgulama için odadan çıkarılan Dr. B., bir gün rastlantıyla eline geçirdiği bir satranç kitabı sayesinde bu oyunun inceliklerini öğrenmiştir. Satranç tahtası ve taşları olmamasına rağmen, önce ekmekten yaptığı satranç taşlarıyla sonra da tümüyle zihninden oynayarak kuramsal bir satranç ustası olup çıkar. Ancak bu tutkusu yüzünden sinir krizine, beyin ateşine yakalanır. Tedavi olur, arkasından da serbest bırakılır. Yirmi yıldır eline satranç taşı almamış olsa da, Dr. B., gemide satranç şampiyonuyla oynadığı oyunu inanılmaz bir biçimde kazanır. Kendini olayın heyecanına kaptırarak maçın rövanşını oynamayı isteyince şaşırtıcı bir son bekler onu.

Stefan Zweig'ın büyük bir ustalıkla kaleme aldığı kısa, ama yoğun romanı Satranç, gerilimli kurgusu, kahramanının ruhsal gelgitlerinin incelikle işlendiği dokusuyla bir solukta okunuyor.

New York'tan Buenos Aires'e giden bir yolcu gemisinde yolcular arasında bulunan bir milyoner, dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic'e, ücreti karşılığında, bir parti satranç oynamayı teklif eder. İkisinin oyununu izleyen Avusturyalı ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 10 ay
Daha Fazla Göster

nidabaskan şu an ne okuyor?

Şu Çılgın Türkler

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.