mtperu

1 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

mtperu şu an okuyor.
Acemi Yolcu

Kapıya gelen yolculara bak. hepsi de birbirine dayanıp yoldaş olmuş, gelmişler! Her zerreye ayrı bir kapı var; şu halde her zerreden ona başka bir yol var! Sen ne bilirsin hangi yola gideceğini: hangi yolla o kapıya varıp ulaşacağını? Onu apaçık ararsan işte o zaman gizlenir... gizliliklerde ararsan açığa çıkar! Açıkta aradığın zaman gizlidir, gizlide aradığın zaman meydanda! Onu, onunla tanı, kendinle değil. Yol, ondan başlar, ona gider: akıldan başlamaz! -Feridedin-i Attar

Kapıya gelen yolculara bak. hepsi de birbirine dayanıp yoldaş olmuş, gelmişler! Her zerreye ayrı bir kapı var; şu halde her zerreden ona başka bir yol var! Sen ne bilirsin hangi yola gideceğini: hangi yolla o kapıya varıp ulaşacağını? Onu apaçık arar... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 7 ay
mtperu okumuş.
Seçme Hikâyeler

100 Temel Eserde yer alan usta yazar Sait Faik Abasıyanıkın, tüm öyküleri ve yazıları içinden özenle seçilmiş yirmi bir öykü Sait Faikten Seçme Öykülerde.Çocukların hayal dünyalarına denizin mavisini, balıkların pulların, martıların sesini, insan, tabiat ve hayvan sevgisini kısaca ...sevmekle başlayan her şeyi katan birbirinden güzel öyküler, Cem Kızıltuğun kaleminden yine birbirinden güzel görsellerle çocukların dünyasında hayat buluyor.TadımlıkDiş ve Diş Ağrısı Nedir Bilmeyen AdamDoğuştan gözleri görmeyenler olur. Doğuştan sağır ve dilsizler olur. Doğuştan ayaksızlar, kulaksızlar da belki görülmüştür. Doğuştan dişsiz adam olur mu? Olmaz olur mu? Hepimiz dişsiz doğduk. Dişlerimiz sonradan çıkmıştır diyeceksiniz. Öyle ise, doğduğu gibi dişsiz kalan adam bulunur mu? diye sorsam; Olur mu öyle adam da? dersiniz. İşte size böyle bir adam: Bay Ferit Yazgan.Kendisi; Doğuştan dişsizim diyor. Doğru değil bu. Doğduğum gibi dişsizim demesi lazım. Ayaklarımız için, bir cihetten doğru, bir cihetten yanlış, sonradan çıkmalar, deriz. Asıl dişlerimiz sonradan çıkmadır.Doğduğumuz gün seyrek de olsa yumuşacık saçlarımız vardır. Ama ağzımız kuş ağzı, canavar olmayan balık ağzı gibidir. Dostum Bay Ferit Yazgan dudaklarını aralayıp da ağzını gösterdiği zaman insan şaşıp kalıyor. Onun uzunca çenesiyle, bir tek kılı ağarmamış kara bıyıklarının arasında insan inci gibi pırıl pırıl, hafifçe sarıya bakan sağlam, kuvvetli dişler beklerken kıpkırmızı bir çukur, diş yerine de sanki naylondan yapılmış ince bir kırmızı çizgi görüyor.

100 Temel Eserde yer alan usta yazar Sait Faik Abasıyanıkın, tüm öyküleri ve yazıları içinden özenle seçilmiş yirmi bir öykü Sait Faikten Seçme Öykülerde.Çocukların hayal dünyalarına denizin mavisini, balıkların pulların, martıların sesini, insan, ta... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 7 ay
mtperu okumuş bitirmiş.
Otomatik Portakal

Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum...

Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. Uqueer as as clockwork orange. Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezya'da canlı anlamına gelen orang sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve hoş bir kokusu olan bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da benim anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikâyeye çok iyi oturduğunu düşündüm.
Anthony Burgess

Karabasan gibi bir gelecek atmosferi... Geceleyin sokaklara dehşet saçan, yaşamları şiddet üzerine kurulu gençler... Sosyal kehanet? Kara mizah? Özgür iradenin irdelenişi?.. Otomatik Portakal bunların hepsidir. Aynı zamanda hayranlık verici bir dilsel deneydir, çünkü Burgess anti-kahramanı için yeni bir dil yaratır: Yakın geleceğin argosu nadsatV... ve Stanley Kubrick'in muhteşem film uyarlaması, yirminci yüzyılın kült eserlerinden biri olan bu romanın şöhretini pekiştirmiştir.

Anthony Burgess (1917-1993) İngiliz romancı, besteci, eleştirmen. 1959 yılında Burgess'a ameliyat edilemez bir beyin tümörü tanısı ve bir yıldan az ömür biçildi. İlk karısı Lynnei'n geçimini sağlamaya kararlı olan Burgess öfkeyle masaya oturup 12 ay içinde beş buçuk roman yazdıktan sonra teşhisin yanlış olduğu anlaşıldı. Bu arada artık tanınan bir yazar olmuştu. 50'den fazla roman ve kitap yazdı.

Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum...

Cockney dili... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 7 ay
mtperu, TELHAPPY adlı üyeyi takibe aldı.
TELHAPPY

Aradığımı kitaplarda bulamayacağımı bile bile arıyorum.Belki bulunacak bir şey yok,belki yanlış yerde arıyorum. Her okuduğumda neden okuduğumu sorguluyorum.Akurgır..

Aradığımı kitaplarda bulamayacağımı bile bile arıyorum.Belki bulunacak bir şey yok,belki yanlış yerde arıyorum. Her okuduğumda neden okuduğumu sorguluyorum.Akurgır..

8 yıl, 7 ay
mtperu şu an okuyor.
Otomatik Portakal

Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum...

Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. Uqueer as as clockwork orange. Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezya'da canlı anlamına gelen orang sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve hoş bir kokusu olan bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da benim anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunlarının uygulanmasına dayalı bir hikâyeye çok iyi oturduğunu düşündüm.
Anthony Burgess

Karabasan gibi bir gelecek atmosferi... Geceleyin sokaklara dehşet saçan, yaşamları şiddet üzerine kurulu gençler... Sosyal kehanet? Kara mizah? Özgür iradenin irdelenişi?.. Otomatik Portakal bunların hepsidir. Aynı zamanda hayranlık verici bir dilsel deneydir, çünkü Burgess anti-kahramanı için yeni bir dil yaratır: Yakın geleceğin argosu nadsatV... ve Stanley Kubrick'in muhteşem film uyarlaması, yirminci yüzyılın kült eserlerinden biri olan bu romanın şöhretini pekiştirmiştir.

Anthony Burgess (1917-1993) İngiliz romancı, besteci, eleştirmen. 1959 yılında Burgess'a ameliyat edilemez bir beyin tümörü tanısı ve bir yıldan az ömür biçildi. İlk karısı Lynnei'n geçimini sağlamaya kararlı olan Burgess öfkeyle masaya oturup 12 ay içinde beş buçuk roman yazdıktan sonra teşhisin yanlış olduğu anlaşıldı. Bu arada artık tanınan bir yazar olmuştu. 50'den fazla roman ve kitap yazdı.

Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna sistematik bir baskı uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum...

Cockney dili... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 7 ay
mtperu okumuş.
Yıldırım Sesli Manascı - Yüzyüze - Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek

Cengiz Aytmatov edebiyat - hikaye Bu hikâyede yaşanmış bir olayı anlattım. Hikâyenin kahramanı küçük Krisk halen yaşamaktadır ve bir yazardır, adı da Vladimir. Bana birgün başından geçen hadiseyi, hikâyede anlattığım hadiseyi anlattı. Bu hadiseyi bana vermesini, izin verirse yazmak istediğimi söyledim. Hiç tereddüt etmedi, hatta, bundan da hikâye mi çıkarmış? diye hafifçe burun kıvırdı. Ben oturdum yazdım. Yayınlandı. Birgün karşılaştık. Hayretler içindeydi. Yahu nasıl yazdın? Olacak şey değil, keşke hikâyemi sana vermeseydim! demez mi. Güldüm, O hadiseyi yaşayan sensin, ama sen yazamazdın dedim. Ancak ben yazabilirim! Ben ne yaptım? Vladimirin yaşadığı, herkesin başına gelebilecek bir olayı aldım, kendi felsefemin içine oturttum. İnsanın evrensel özünü yakaladım o hikâyede, beşerî olanı yakaladım. Her usta yazar, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, bütün insanlar arasında müşterek olan noktayı yakalar ve o noktayı hedef alarak eserlerini kaleme alır.

Cengiz Aytmatov edebiyat - hikaye Bu hikâyede yaşanmış bir olayı anlattım. Hikâyenin kahramanı küçük Krisk halen yaşamaktadır ve bir yazardır, adı da Vladimir. Bana birgün başından geçen hadiseyi, hikâyede anlattığım hadiseyi anlattı. Bu hadiseyi ban... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 8 yıl, 7 ay
Daha Fazla Göster

mtperu şu an ne okuyor?

Acemi Yolcu

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.