"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk... tümünü göster
Kendimi o kadar yalnız hissediyordum ki, demir parmaklıklar arkasında bir insan başını ve bana yönelmiş iki büyük yeşil gözü farkedince irkildim.Kaşlar siyah, hafif bir şekilde çatık ve birbirine değecek derecede yakındı. Arzu ve masumiyet karışımı bir anlam içeren bu bakış; o derece gençlik ve saflık kokuyordu ki bir çocuk bakışı denilebilirdi.Genç kadın ayağa kalktı, Türk tarzı uzun ve dik kırmalarla örtülü vücudunu beline kadar gösterdi. Karput, gümüş işlemelerle süslü yeşil ipekten yapılmıştı. Beyaz bir örtü alın ve büyük gözleri gösterecek şekilde başı itina ile kaplıyordu. Gözbebekleri doğu şairlerinin bahsettiği gibi deniz yeşilindendi. Bu Aziyade idi.
Kendimi o kadar yalnız hissediyordum ki, demir parmaklıklar arkasında bir insan başını ve bana yönelmiş iki büyük yeşil gözü farkedince irkildim.Kaşlar siyah, hafif bir şekilde çatık ve birbirine değecek derecede yakındı. Arzu ve masumiyet karışımı b... tümünü göster
löpcenaz şu anda kitap okumuyor.