Ve en sonunda Paris’in olduğu yöne baktı; doğduğu şehre, her şeye sahip olduğu şehre... Ne var ki, önemli biri olma arzusu yüzünden hepsini reddetmişti. Artık Fransız olmadığını fark etti. Alman da değildi. Hiçbir şeydi. Evi yoktu, ailesi yoktu ve hak etmiyordu da.
Yıl 1936. Fransız annesi Emily, Alman babası Wilhelm ve köpeği Dartanyan ile birlikte Paris’te yaşayan yedi yaşındaki Pierrot Fischer, herhangi bir çocuktan farklı olmayan hayatından memnundur. Ne yazık ki, önce babasını sonra annesini kaybeden oğlanın hayatı kısa süre içinde değişecek, onun için başka bir yerde, yepyeni bir hayat başlayacaktır. Fakat hayranlık duyup keşfettiği bu yepyeni dünya ve yapacağı seçimler ona çok pahalıya mal olacaktır...
Kendini zirvede sanırken en dipte bulan, bir yere kök salıp bir bütünün önemli bir parçası olmak isterken tamamen yersiz yurtsuz kalan, bu sevgi dolu, masum çocuğun güçlü olma hırsı ve yanlış seçimlerle parçalanan yaşam hikâyesini unutamayacaksınız.
Zirvenin Dibindeki Çocuk, 50’yi aşkın farklı dile çevrilerek sinemaya uyarlanan Çizgili Pijamalı Çocuk’un yazarı John Boyne’nun kaleminden, II. Dünya Savaşı’nın gölgesinde, tansiyonu yüksek bir roman.
(Tanıtım Bülteninden)
Ve en sonunda Paris’in olduğu yöne baktı; doğduğu şehre, her şeye sahip olduğu şehre... Ne var ki, önemli biri olma arzusu yüzünden hepsini reddetmişti. Artık Fransız olmadığını fark etti. Alman da değildi. Hiçbir şeydi. Evi yoktu, ailesi yoktu ve ha... tümünü göster
Stefan Zweig’ın öykücülüğünde ayrı bir yer tutan O muydu?, kemirici bir duygu olan şüpheyi eksene alır ve bu duygunun insanı sürüklediği kaygı, sıkıntı ve çaresizlik atmosferinden okura seslenir. Öyküye, Zweig’da benzerine pek rastlamadığımız türden, huzurlu İngiliz taşrasında polisiye bir kurgu eşlik eder.
Tutkuyla savrulan hayatların yazarı, derin, yoğun ve güçlü karakterlerin yaratıcısı Stefan Zweig, bu benzersiz öyküsünde, bizi John Charleston Limpley’le tanıştırır. Mr. Limpley’in çevresi ve köpeği Ponto’yla ilişkisine, komşusu Betsy’nin titiz, şüpheci gözlerinden tanık oluruz. Zweig, kaçınılmaz felaketi, klasik İngiliz polisiyelerinden aşina olduğumuz “kim yaptı?” sorusunun etrafında düğümler.
“Şahsen katilin o olduğundan neredeyse eminim; ama elimde çürütülmesi imkânsız o son kanıt yok.”
(Tanıtım Büülteninden)
Stefan Zweig’ın öykücülüğünde ayrı bir yer tutan O muydu?, kemirici bir duygu olan şüpheyi eksene alır ve bu duygunun insanı sürüklediği kaygı, sıkıntı ve çaresizlik atmosferinden okura seslenir. Öyküye, Zweig’da benzerine pek rastlamadığımız türden,... tümünü göster
Kanlı Madalya adlı kitabı ve savaş karşıtı eğilimiyle tanınan Amerikalı aykırı yazar Stephen Crane, Sokak Kızı Maggiede, romantik çağın duygusal mitleriyle ilgilenen çağdaşlarının tersine, New Yorkun kenar mahallelerini gerçekçi bir bakış açısıyla yansıtır. Yoksulluk ve yalnızlık gibi dönemin aşırılıklarıyla karşı karşıya kalan genç bir kenar mahalle kızının hikayesini anlattığı ilk romanı Sokak Kızı Maggiede, cinsel açıksözlülüğünü ve realist dünya görüşünü ortaya koyarak, okuyucuyu gerçek bir dünya ile karşı karşıya bırakır. Gerçek dünyadan kaçmak istemeyenler için dikkate değer bir eser.
Kanlı Madalya adlı kitabı ve savaş karşıtı eğilimiyle tanınan Amerikalı aykırı yazar Stephen Crane, Sokak Kızı Maggiede, romantik çağın duygusal mitleriyle ilgilenen çağdaşlarının tersine, New Yorkun kenar mahallelerini gerçekçi bir bakış açısıyla ya... tümünü göster
... Claude Gueux'ün hikayesini anlatmak zorunda hissettik kendimizi. Çünkü bize göre, bu hikayenin bütün paragrafları, on dokuzuncu yüzyıl halkının bütün problemlerini çözecek olan kitaba bölüm başlıkları olarak kullanılabilecektir. Bu önemli hayat hikayesinde iki ana safha var: Suçtan önce, suçtan sonra. Bu iki safha içinde iki sorun: Eğitim sorunu, ceza sorunu. Ve bu iki sorun arasında bütün toplum...
... Claude Gueux'ün hikayesini anlatmak zorunda hissettik kendimizi. Çünkü bize göre, bu hikayenin bütün paragrafları, on dokuzuncu yüzyıl halkının bütün problemlerini çözecek olan kitaba bölüm başlıkları olarak kullanılabilecektir. Bu önemli ha... tümünü göster
Ölüm gerçek, ölüm döşeği tabu, cenaze ortak, yas bireysel… Peki ölüm herkesi eşitler mi?
Romanlarından tanıdığımız Émile Zola’dan toplumsal ve ekonomik koşulların ölümü nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seren çarpıcı beş öykü. Aristokrat, burjuva, esnaf, köylü ve işçi ailelerinin bu süreci nasıl yaşadıklarını olanca sadeliğiyle ve toplumsal çerçeveden kopmadan sergileyen beş tablo.
Ölüm gerçek, ölüm döşeği tabu, cenaze ortak, yas bireysel… Peki ölüm herkesi eşitler mi?
Romanlarından tanıdığımız Émile Zola’dan toplumsal ve ekonomik koşulların ölümü nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seren çarpıcı beş öykü. Aristokrat, burju... tümünü göster
Dostoyevski’nin diğer eserlerinden farklı üslup ve dile sahip Timsah, kara mizah olarak değerlendirilebilecek bir işleyişe sahip. 1865 yılının Ocak ayının on üçüncü gününde, İvan bir timsahın midesine iner. Çarşıda sergilenen timsah İvan’ı yutar yutmasına ama kahramanımız etrafında olup bitenleri duymaya devam eder. Rasyonel dünyadan kopuşu anlatan Timsah bir yabancılaşmanın hikâyesi.
Dostoyevski’nin diğer eserlerinden farklı üslup ve dile sahip Timsah, kara mizah olarak değerlendirilebilecek bir işleyişe sahip. 1865 yılının Ocak ayının on üçüncü gününde, İvan bir timsahın midesine iner. Çarşıda sergilenen timsah İvan’ı yutar yutm... tümünü göster