"Henüz gerçekçi bir roman okumadıysanız işte size bir tane ben takdim edeyim." Nabizade Nâzım'ın Karabibik'i edebiyatımızda hem gerçekçilik ve natüralizmin hem de köy romanının başarılı ilk örneğidir. Köy hayatını, köylünün meselelerini, uğraşlarını dilleri ve yaşantılarıyla olduğu gibi aktaran eser, Kaş'ın Beymelek köyünde geçer. Karabibik sekiz on dönümlük toprağını ekip biçerek, kızıyla beraber kıt kanaat yaşamaya çalışan bir köylüdür. Hayallerini süsleyen tek bir şey vardır, bir çift öküz. Nabizade Nâzım bu kısacık hikâyesinde Anadolu köylüsünün neredeyse bütün bir hayatını ustalıkla yansıtmıştır.
(Tanıtım Bülteninden)
"Henüz gerçekçi bir roman okumadıysanız işte size bir tane ben takdim edeyim." Nabizade Nâzım'ın Karabibik'i edebiyatımızda hem gerçekçilik ve natüralizmin hem de köy romanının başarılı ilk örneğidir. Köy hayatını, köylünün mesele... tümünü göster
Okyanusu aşmaya çalışırken, dökülen petrolden zehirlenen genç martı Kengah, son kalan gücüyle karaya ulaşmayı ve orada yumurtlamayı başarır. Kengah, ölmeden önce, içinde yavrusunun bulunduğu yumurtayı kedi Zorba'ya emanet eder ve ondan üç konuda söz ister: Zorba, yumurtayı yemeyecektir; yavru doğana kadar yumurtayı sıcak tutacak, ona gözkulak olacaktır: bir de, yavru doğunca ona uçmayı öğretecektir. Zorba, martının durumuna pek üzülür, hiç düşünmeden bu üç konuda martıya kesin söz verir. Oysa yavru martı Şanslı, yumurtadan çıktığında, Zorba, işlerin pek de kolay yürümeyeceğini anlar. Bebeğe bakmak, onu öteki kedilerin pençesinden korumak bir yana, Zorba'yı annesi sanan küçük Şanslı'ya uçmayı öğretmek de ayrı bir derttir.
Martıya Uçmayı Öğreten Kedi, birbirinden çok farklı iki canlının bir arada yaşamasının, birbirini sevip saymasının öyküsüdür. Şilili ünlü yazar Luis Sepulveda'nın bu kitabı, kısa sürede 12 dile çevrilip dünyada bir milyonun üzerinde satış yaptı. Bir kedi ile yavru bir martı arasındaki inanılmaz sevgi ve dostluğu, alabilidiğine sıcak bir anlatımla sunan Sepulveda'nın bu kitabını çocuklar kadar büyüklerin de keyifle okuyacağından hiç kuşkumuz yok.
Okyanusu aşmaya çalışırken, dökülen petrolden zehirlenen genç martı Kengah, son kalan gücüyle karaya ulaşmayı ve orada yumurtlamayı başarır. Kengah, ölmeden önce, içinde yavrusunun bulunduğu yumurtayı kedi Zorba'ya emanet eder ve ondan üç konuda... tümünü göster
2025 yılında kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
2025 yılında kaç kitap okumayı hedefliyorsunuz?
Reşat Nuri Güntekin 1928 yılında yayınlanan bu eserinde; çalışkan başarılı fakat zaaf gösterenlere karşı acımasız olan Zehra Öğretmen ile babası Mürşit’in bakış açılarından dramatik yaşam öykülerini anlatıyor.
Yazar, cumhuriyet öncesinde yeni mezun, idealist genç bir mülkiyelinin iş ve sosyal yaşamdaki çatışmalarını ve uyumsuz ilişkilerini anlatırken, dönemin memuriyet yaşamına, köhne yapısına ait önemli ipuçları da veriyor. Şehirden kasabalara sürüklenirken, ardında birer birer ilkelerini de bırakan genç adam hatalı bir evlilikle korkunç bir sona doğru sürükleniyor.
Acı ve sefaletle dolu ortamdan tesadüfle sadece kızı Zehra’yı kurtarabiliyor. Acımak; aile içi ilişkileri ve sorumluluklarını, adeta ders verir gibi gözler önüne seriyor.
Reşat Nuri Güntekin 1928 yılında yayınlanan bu eserinde; çalışkan başarılı fakat zaaf gösterenlere karşı acımasız olan Zehra Öğretmen ile babası Mürşit’in bakış açılarından dramatik yaşam öykülerini anlatıyor.
Yazar, cumhuriyet öncesinde yeni mezu... tümünü göster
Bir değil bin destandır Anadolu... Destanlara kahramanlar yetiştirmiştir. binlerce. İşte FİGAN, o destandan bir damlacık... Ermenilerin ihaneti ve masum Anadolu insanı...Yakın tarihe bir ipucu... En çok okunan yazar ünvanını kazanan AHMED GÜNBAY YILDIZ bu romanda Ermeni mezalimi karşısında Anadolu insanının figanını yazdı.Sizden öncekiler bu eseri defalarca okudular. Siz de okuyun, seveceksiniz.
Bir değil bin destandır Anadolu... Destanlara kahramanlar yetiştirmiştir. binlerce. İşte FİGAN, o destandan bir damlacık... Ermenilerin ihaneti ve masum Anadolu insanı...Yakın tarihe bir ipucu... En çok okunan yazar ünvanını kazanan AHMED GÜNBAY YILD... tümünü göster
Fallada, Nazi Almanya’sında başıboşluk, yoksulluk, işsizlikle sınanan küçük insanların hayatlarından kesitler sunuyor. Yoksul bir ailenin Noel ümitlerinden bir babanın geçim derdine, bir haberin kasaba hayatında yarattığı çalkantıdan bir çuval patates yüzünden suya düşen evlilik hayallerine, bu hayatlara hükmeden feci ümitsizliği yalın bir dil ve acı bir mizah duygusuyla anlatıyor. Dev kasırgaların savurduğu sıradan insanları anlatan Neden Ucuz Saat Takıyorsun?, bir dönemin ve bir halkın portresi.
Fallada, Nazi Almanya’sında başıboşluk, yoksulluk, işsizlikle sınanan küçük insanların hayatlarından kesitler sunuyor. Yoksul bir ailenin Noel ümitlerinden bir babanın geçim derdine, bir haberin kasaba hayatında yarattığı çalkantıdan bir çuval patate... tümünü göster