berrint

Profil Resmi
0 takip ettiği ve 0 takip edeni var. 0 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
berrint okumuş.
Bir Gün Tek Başına

27 Mayıs 1960 askeri darbesinden önce Türkiye içten içe kaynıyor. Kenan, yıllar önce gizli komünist partisine girme suçlamasıyla polis sorgusunda çabucak yılgınlığa düşmüş, eski çevresinden tümüyle kopmuştur. Karısı ve çocuğuyla korunaklı bir yaşam sürdürmektedir. Aslında mutsuzdur, içi ile barışık değildir. Bir meyhanede tanıştığı genç Günsel, içinde çürümemek için direnen ne varsa hepsini ateşleyiverir. Aşk, direniş, devrim günleri... Yaşam, Kenana kendini bir kez daha sınama olanağı verir.

27 Mayıs 1960 askeri darbesinden önce Türkiye içten içe kaynıyor. Kenan, yıllar önce gizli komünist partisine girme suçlamasıyla polis sorgusunda çabucak yılgınlığa düşmüş, eski çevresinden tümüyle kopmuştur. Karısı ve çocuğuyla korunaklı bir yaşam s... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Profil Resmi
berrint kütüphanesine ekledi.
Bir Gün Tek Başına

27 Mayıs 1960 askeri darbesinden önce Türkiye içten içe kaynıyor. Kenan, yıllar önce gizli komünist partisine girme suçlamasıyla polis sorgusunda çabucak yılgınlığa düşmüş, eski çevresinden tümüyle kopmuştur. Karısı ve çocuğuyla korunaklı bir yaşam sürdürmektedir. Aslında mutsuzdur, içi ile barışık değildir. Bir meyhanede tanıştığı genç Günsel, içinde çürümemek için direnen ne varsa hepsini ateşleyiverir. Aşk, direniş, devrim günleri... Yaşam, Kenana kendini bir kez daha sınama olanağı verir.

27 Mayıs 1960 askeri darbesinden önce Türkiye içten içe kaynıyor. Kenan, yıllar önce gizli komünist partisine girme suçlamasıyla polis sorgusunda çabucak yılgınlığa düşmüş, eski çevresinden tümüyle kopmuştur. Karısı ve çocuğuyla korunaklı bir yaşam s... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Profil Resmi
berrint kütüphanesine ekledi.
İçimizdeki Şeytan

''İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizdeki şeytan yok... İçimizdeki aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var...''
Bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın ''kapana kısılmışlığını'' gösteriyor Sabahattin Ali. Aydın geçinenlerin karanlığına, ''insanın içindeki şeytan''a keskin bir bakış.

''İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticesi aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Profil Resmi
berrint okumuş.
Serenad

Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi.

Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.1930'lu yılla... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Profil Resmi
berrint kütüphanesine ekledi.
Serenad

Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.1930'lu yıllarda İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.Serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği Yahudi Soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği Mavi Alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.Okurunu sımsıkı kavrayan Serenad'da Zülfü Livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: İç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz Dengesi.

Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten Maya Duran'ın (36) ABD'den gelen Alman asıllı Profesör Maximilian Wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.1930'lu yılla... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Profil Resmi
berrint okumuş.
Yüzyıllık Yalnızlık

Yüzyıllık Yalnızlık'ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli, kocaman bir evde, toprak yiyen bir kızkardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mutlulukla çılgınlık arasında ayrım gözetmeyen, adları bir örnek bir yığın akraba arasında geçen çocukluk günlerimi sanatsal bir dille ardımda bırakmaktı amacım. Yüzyıllık Yalnızlık'ı iki yıldan daha az bir sürede yazdım. Ama yazı makinemin başına oturmadan önce bu kitap hakkında düşünmek on beş, on altı yılımı aldı... Büyükannem, en acımasız şeyleri, kılını bile kıpırdatmadan, sanki yalnızca gördüğü şeylermiş gibi anlatırdı bana. Anlattığı öyküleri bu kadar değerli kılan şeyin, onun duygusuz tavrı ve imgelerindeki zenginlik olduğunu kavradım. Yüzyıllık Yalnızlıkı büyükannemin işte bu yöntemini kullanarak yazdım... Bu romanı büyük bir dikkatle ve keyifle okuyan ve hiç şaşırmayan sıradan insanlar tanıdım. Şaşırmadılar, çünkü ben onlara hayatlarında yeni olan hiçbir şey anlatmamıştım. Kitaplarımda gerçekliğe dayanmayan tek satır bulamazsınız. Gabriel García Márquez

Yüzyıllık Yalnızlık'ı yazmaya başladığımda, çocukluğumda beni etkilemiş olan her şeyi edebiyat aracılığıyla aktarabileceğim bir yol bulmak istiyordum. Çok kasvetli, kocaman bir evde, toprak yiyen bir kızkardeş, geleceği sezen bir büyükanne ve mu... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 5 ay
Daha Fazla Göster

berrint şu an ne okuyor?

berrint şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.