b.

Profil Resmi
3 takip ettiği ve 6 takip edeni var. 23 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
b. bir gruba katıldı.
Kitaplardan En Sevdiğimiz Alıntılar

Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...

Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol alıntılı, boooollll paylaşımlı bir grup olması dileğimle :)

Bazen öyle bir cümleye rastlarız ki kitapta, o tek cümleden koca bir roman yazılabilir... Bu grup, işte o sözler için...

Dip Not: Her kitap için ya da her yazar için bir konu açıp, o kitaptan veya yazardan alıntıları ekleyebilirz. Bol konulu, bol ... tümünü göster

10 yıl, 6 ay
Profil Resmi
b. kütüphanesine ekledi.
Madam Bovary

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi kadar kolay olmasa gerek. Bu anlamda, Millî Eğitim Bakanlığının ilköğretim ve ortaöğretime yönelik 100 Temel Eser seçimi; öğrencilere, velilere ve öğretmenlere, kısacası kültür dünyamıza katkıda bulunacak herkese yararlı olacak niteliktedir.

******

Emma nın kişiliğinde 19. yüzyıl Fransa sında kadının kıstırılmış hayatı ve yozlaşmış evlilik kurumunun anlatıldığı roman.

************

Flaubert, Madam Bovaryi yazarken Flaubert olduğunu unutmakta, tüm sorunlarını bir kadının bakış açısıyla incelemektedir. Şakayla da olsa Madam Bovary benim demektedir. Madam Bovary içinde bulunduğu yaşam biçimini reddetmekte, ozanların anlattığı yaşamı arzulamakta, tatlı sözler karşısında kendinden geçmekte, ölümsüz tutkulara inanmakta ve kendini şatolarda yaşıyor görmektedir.

************

Bunun üzerine Madam,İki üç borçlu hastaya mektup yazdı.Sonuç alınca bu yoldaki çalışmalarını arttırdı.her mektubuna ek olarak şunu ilave etmeyi unutmuyordu:Aman kocamın haberi olmasın.Ne kadar mağrur oldugunu bilirsiniz.Beni mazur görün.Hizmetçiniz...Bazen itiraz edenler oldu ise de Emma onlarla çabuk anlaştı.Para bulmak için eski eldivenlerini,eski şapkalarını,kırık dökük ne varsa satmaya başladı.Çekişe çekişe pazarlık ediyordu.Damarlarındaki köylü kanı ona kazanç hırsı vermişti.Sonra şehre indikçe bazı ufak tefek şeyler alıp kasabada satmayı düşündü.Başkası almazsa her yerde m.Lheureux alırdı.

************

Gustave Flaubert gerçekçilik akımının öncüsüdür.Madam Bovary romanı ise, edebiyatta çağ başlatan bir başyapıttır. Madam Bovary bir dramdır;kentsoylu yaşamın batağında, romantik düşlerin peşinde koşan bir kadının dramı.Doyumsuz tutkuların ağında mutluluk hayalleri kuran Emma Bovary, gördüğü bayağılık ve ihanetle yıkılır.Asla yaşamayacağı bir aşk için, şöhretini ve gururunu ayaklar altına alır, hayatını feda eder.Var olduğunu sandığı büyük insani duygular ve değerler, küçük çıkarlar ve para karşısında tuz-buz olur.

************

İyi kalpli olmasına karşın sıradan bir doktor olan Charles Bovarynin yüksek idealleri ve lüks tutkusu olan romantik karısı Emma Bovarynin, yaşamının tekdüzeliğinden sıyrılmak için girdiği durumları ve yaşadığı çeşitli aşk ilişkilerini konu alan roman birçok çevre tarafından ilk çağdaş realist roman sayılır.Madam Bovary ilk kez 1857 yılında basılmıştır. Yapıt, döneminde büyük yankılar uyandırmış, kitabın tümünün yayımlanması için Flaubertin mahkemeye gitmesi gerekmiştir. Romantizmin idealist yaklaşımına bir tepki olarak ortaya çıkan roman, realizm akımının ilk ve en önemli örneklerindendir. Bu kitaptan sonra ‘Bovarizm akımı oluşmuş ve psikolojide tatminsizlik, memnuniyetsizlik anlamına gelen bir rahatsızlık olarak yer almıştır. Baş karakter Emma Bovarynin sergilediği davranışlar o dönemde büyük yankı uyandırmış ve bu yüzden yazar Flaubert uzun yıllar boyu çeşitli eleştiri ve suçlamalara maruz kalmıştır.


************

Kendisinden sonra gelen edebiyatı bakış açısı tekniğindeki tutarlı uygulamasıyla ve gerçekliği edebiyatta yeniden kuracak bir dilin, üslubun peşindeki ısrarlı arayışlarıyla bir yüzyıl etkilemiş olan Madam Bovary, gene bir yüzyıl sonra refah toplumlarında en başta kadınları cenderesine alan yabancılaşmanın da önemli habercilerinden biridir: Korkuyu, endişeyi yenmek için tüketime yönelmek, ayrıca modern hayatın açtığı büyük boşlukları eşyayla kapatmaya çalışmak, gösterişli eğlencelerde hayallerinin gerçekleşmesini sağlayacak partneri aramak. Madam Bovary romanı bir kadının olduğu kadar Fransada on dokuzuncu yüzyılın başında doğan kuşağın; hayalden ve yanılsamadan düş kırıklığına uzanan yolun, Flaubertin dünya deneyiminin romanıdır.

************

19. yüzyıl romanının en başarılı örneklerinden birisidir Madam Bovary. Hem ele aldığı konu, hem de Flaubertin üslubudur metni çarpıcı kılan. Anlatılan, Emma Bovarynin trajik hayat hikâyesi ve karşılıksız aşkları gibi görünmekle birlikte Flaubert, Emmanın şahsında, 19. yüzyıl Fransız kadınının kıstırılmış hayatını, evlilik müessesesinin insan doğasına aykırılığını, toplumsal değer yargılarının ve ahlâk anlayışının ikiyüzlülüğünü ele alır.Emma Bovary, okuduğu romanların etkisiyle aristokrasiye ve büyük burjuvaziye hayranlık duyan, aristokrasinin bir parçası olmayı hayal eden ve buna ulaşmak için çabalayan, bu sınıfa giremese de, en azından onlara yakın olmayı arzulayan bir kadındır. İçten yapılmış bir pazarlık değildir onunkisi ama bir üst sınıfa dahil olabilmesinin tek yolunu o sınıftan erkeklerle birlikte olmakta bulmuştur. Pasif, silik, Emmanın isteklerini karşılamaktan uzak biri olan Charles ise karısının hırsı nedeniyle felakete sürüklenir.

************

Ama aynada fark ettiği yüzü tuhaf buldu. Gözleri hiçbir zaman bu kadar büyük, bu kadar siyah, bu kadar derin olmamıştı. Benliğine yayılmış yüce bir şey değiştiriyordu yüzünü. Bir sevgilim var deyip duruyordu kendi kendine.Yeni gelişmiş başka bir ergenlik çağı gibi zevk duyuyordu bu düşünceden. Aşkın sevinçlerine, uzun zamandır umudunu kesmiş olduğu mutluluk ateşine sonunda kavuşacaktı demek. Olağanüstü bir yere giriyordu. Burada her şey tutku, coşku, sayıklama olacaktı. Her yanı mavimsi bir sonsuzlukla çevriliydi. Duygunun dorukları, düşüncesinin ışığı altında kıvılcımlanıyordu.(...)Artık eskisi gibi Emmayı ağlatan o tatlı sözleri ve onu çılgına çeviren ateşli okşamaları yoktu. Öyle ki Emmanın içine gömülmüş olduğu o büyük aşkları tükeniyormuş gibi geldi Emmaya, yatağında kendi kendini tüketen bir ırmağın suyu gibi... ve Emma dipte kalan çamuru fark etti.(...)Benden daha güzel olan çok kadın var belki ama ben sevmesini daha iyi biliyorum! Ben senin hizmetkârınım, senin kapatmanım ben! Sen benim kralımsım, putumsum! İyisin, yakışıklısın, akıllısın, güçlüsün!(...)Emma da öteki sevgililer gibiydi. Yeniliğin büyüsü yavaş yavaş bir giysi gibi düşüyor, her zaman aynı biçimi taşıyan, aynı dili konuşan tutkunun tekdüzeliği çırılçıplak ortaya çıkıyordu.İlk yayımlanışında müstehcenlikten yargılanan Madam Bovary, Flaubertin bu önemli başyapıtı, hak ettiği yerde... Oğlak Klasikleri arasında.

************

Madam Bovary romantik düşler peşinde koşan bir kadının romanıdır. Emma Bovary, güzel bir köylü kızıydı. Bir doktorla evlenmişti, orta halli bir yaşam sürüyordu. Sevmek ve sevilmek ihtiyacı, doyumsuz tutkular arasında çırpınıyor, asla ulaşamayacağı bir mutluluğu arıyordu. Bu yüzden korkunç serüvenlere atıldı, çok acı düşkırıklıklarına uğradı. Sevdi, sevilmedi; en değerli, en kutsal şeylerini feda etti, karşılığında ihanet gördü. Ruhundaki sönmeyen tutku onu çok daha korkunç bir akıbete sürükleyecekti. Madam Borvary kadın ruhunun acılarını eşsiz bir güçle anlatan olağanüstü bir romandır.

******

İlk gençlik heyecanlarıyla okunan kitapların etkisini, o ilk okumanın verdiği benzersiz hazzı unutmak mümkün mü? İletişim ve bilgi edinme imkânlarının son hızla arttığı bir çağda, gençlerimizi ve çocuklarımızı kitapların dünyasıyla buluşturmak eskisi... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 7 ay
Profil Resmi
b. kütüphanesine ekledi.
Kırmızı ve Siyah

Eser Kırmızı ve Siyah adını, askerlerin kırmızı üniformaları ile ruhban sınıfının siyah cüppelerinden alır. Roman, Kral X. Charlesın tahta oturduğu 1820lerin Fransasında geçer. Verrieres Köyündenjulien Sorel isimli akıllı, yükselme tutkuları ile dolu bir gencin hayatını ve 19. yüzyıl Fransasının bütün kesimlerine yönelik gerçekçi eleştirilerini kâğıda döker Stendhal... Stendhal, 19. yüzyıl Fransız edebiyatını saran romantik gerçekçiliğin en ilerici görüşlere sahip yazarı sayılabilir. Yazar, devrim öncesi aydınlanma düşüncesine ve ideallerine bağlıydı. Üstelik içinde yaşanılan dönemin geçiciliğine ve 1880lerden sonra burjuva kültürünün evrimleşeceğine dair bir inancı vardı. Eserdeki anlatımında zaman zaman burjuva toplumunun hırslarına, bayağılıklarına kapılsa da, ahlâkı, çalışkanlığı ve gerçekçiliğiyle dönemini çok iyi anlatmıştır...


************

1830da yayımlanan ve Türkçeye ilk kez 1941de çevrilen Kırmızı ve Siyah, 19. yüzyıl Avrupa edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Fransız romancı Stendhalin (1783-1842) başyapıtıdır.
Restorasyon döneminde, devrimden önceki gibi yaşamaya çalışan Fransız toplumunun iç karartıcı tablosunu sunan Kırmızı ve Siyah, güncellikten yola çıkan ve bir ayna olarak toplumu olanca gerçekliğiyle yansıtan bir romandır. Romanın kahramanı Julien Sorel sıradan bir isyancı değil, tüm zamanların evrensel bir kahramanıdır.
Yayınevimiz, aydınlıkla karanlığın savaşımının eşsiz romanı Kırmızı ve Siyahı kıvançla sunar.

************

Stendhalin yaşanmış bir ya da iki olayı birleştirerek kaleme aldığı bu romanın baş kahramanı Julien Sorelin yazar ile birçok yönden örtüştüğü ileri sürülür. Orta sınıftan bir genç olan Julien, papaz okuluna devam ederken çocuklarına ders verdiği belediye başkanının karısı ile dedikodulara yol açan bir ilişki kurar. Parise gider. Orada da kendine kapılarını açan aristokrat bir ailenin kızı ile yaşadığı aşk, onu hayatın girdaplarına sürükleyecektir. Gururlu, kibirli, asi, ödünsüz bu genç adam, kendi bireysel değerleri soylu sınıfın değer yargılarına çarptıkça geri püskürtülür. Hastalıklı gibi görünen psikolojisi, belki de toplumsal yarılmışlıklara bir isyandır. Hayatı, yanından ayırmadığı iki bavuluna sıkıştırmış, ömrünün son yıllarını küçük bir İtalyan kentinde konsolosluk görevinden aldığı üç beş kuruşla sürdürmek zorunda kalmış Henri Beyle (Stendhal), aynen Julien Sorel gibi ödünsüz, aksi, ömür boyu aşkı aramış, kendini kabul ettirmek istemiş ve hep yalnız kalmış, istediği, düşündüğü gibi değil, yaşayabildiği gibi yaşamıştı. Kırmızı ve Siyah: Yaşamak deli bir yürekten fazlasını ister.

Eser Kırmızı ve Siyah adını, askerlerin kırmızı üniformaları ile ruhban sınıfının siyah cüppelerinden alır. Roman, Kral X. Charlesın tahta oturduğu 1820lerin Fransasında geçer. Verrieres Köyündenjulien Sorel isimli akıllı, yükselme tutkuları ile dolu... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 7 ay
Profil Resmi
b. kütüphanesine ekledi.
İki Şehrin Hikayesi

İki Şehrin Hikâyesi, Charles Dickensın Fransız ihtilali yıllarında kaleme aldığı, ilk satırlarından itibaren merak ve korku dolu sahnelerle okuyucuyu kitaba bağlayan en önemli eserlerinden biri.Dickens, bu eserinde Londra ve Parisin yaşadığı açlık, sefalet, hüzün ve kederi tüm açıklığı ve acımasızlığı ile ortaya koyuyor. Eser, mutlaka okunması gereken bir Dickens romanı.

******

Hiçbir erkek bir kadını sevip kaybettikten sonra, duygularında değişiklik olmadan onu birinin eşi, bir anne olarak pek görememiştir. Ne var ki Lucienin çocukları Sydneye garip bîr yakınlık gösteriyorlardı; içlerinden gelme bir acıma duygusu vardı onlarda. Bu da gizli duygulara kimbilir nasıl dokunuyor! Bunu hiçbir yankı anlatmıyorsa da bu bir gerçektir, burada da öyleydi. Sydney Carton Küçük Lucienin o yumuk ( kollarını açtığı ilk yabancıydı, kız büyüdükçe de Sydney Carton yerini elde tuttu. Küçük oğlanda hemen son dakikasına kadar ondan söz etmişti. Zavallı Carton! Benim yerime öpün onu...

************

Dickens, bu eserle Fransız Devriminden yaklaşık yetmiş beş yıl sonra, daha önce bir kez denediği tarihsel romana dönüş yapar. İngiltere adasının karşısındaki Fransada, 19. yüzyılın hemen öncesinde cehennem bir süreliğine yeryüzünde kurulmuş gibidir. Dickensa göre devrimi Fransaya davet edenler, özellikle imtiyazlarını bencilce değerlendiren, üretimden kopuk, suça batmış, insafsız, asalak Fransız aristokratlarıdır. Tarihe ve devrime bu bakışıyla, İngilteredeki aristokratların ve muhafazakâr sınıfların büyük tepkisini çeken Dickens, romanın sadece eylemsel çatısını değil, mekânsal dağılımını da zıtlıklar üzerine kuruyor. Ancak roman, iki şehrin hikâyesini, Londra ve Parisi canlı bir organizma olarak anlatmak ve Devrimin büyük simalarını sunmak yerine aristokrasiden, orta sınıflardan ve halktan temsili tipleri bir aşk öyküsü ekseninde topluyor.İki Şehrin Hikâyesi: Tarihle dehşetin buluştuğu an...

************

Kasım ayının sonlarıydı; bir cuma gecesi oldukça geç saatlerde Dover Postası zorlukla Shooter Yokuşunu çıkıyordu. Vadide sis vardı ve ağır ağır yukarılara doğru yükseliyordu. Denize benzeyen ıslak, yapışkan bu sis koca koca dalgalar gibi yayılıyordu. Sisin yoğunluğundan, arabanın lambaları ancak bir ifei adım uzağı aydınlatabiliyordu. Üç yolcu arabanın yanında çamura bata bata tepeye çıkıyordu. Bu havada yürümek hoşlarına gitmiyordu ama buna mecburdular. Yokuş dikti, yerler kayıyordu, atlar bile arabayı zor çekiyordu, üç defa durmuşlardı. Hatta bir kez artık güçleri kalmadığı için geri dönmek istermiş gibi arabayı yolun kenarına doğru çektiler; ama muhafızlar dizginlerini ve kırbaçlarını kullanarak onları tekrar yola sokmuştu.

************

19. yüzyıl Fransa sının toplumsal ve ekonomik sefaletini anlatan ve seçkin sınıfın eleştirisinin yapıldığı roman.

******

İki Şehrin Hikâyesi, Charles Dickensın Fransız ihtilali yıllarında kaleme aldığı, ilk satırlarından itibaren merak ve korku dolu sahnelerle okuyucuyu kitaba bağlayan en önemli eserlerinden biri.Dickens, bu eserinde Londra ve Parisin yaşadığı açlık, s... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 7 ay
Profil Resmi
b. okumuş.
İki Şehrin Hikayesi

İki Şehrin Hikâyesi, Charles Dickensın Fransız ihtilali yıllarında kaleme aldığı, ilk satırlarından itibaren merak ve korku dolu sahnelerle okuyucuyu kitaba bağlayan en önemli eserlerinden biri.Dickens, bu eserinde Londra ve Parisin yaşadığı açlık, sefalet, hüzün ve kederi tüm açıklığı ve acımasızlığı ile ortaya koyuyor. Eser, mutlaka okunması gereken bir Dickens romanı.

******

Hiçbir erkek bir kadını sevip kaybettikten sonra, duygularında değişiklik olmadan onu birinin eşi, bir anne olarak pek görememiştir. Ne var ki Lucienin çocukları Sydneye garip bîr yakınlık gösteriyorlardı; içlerinden gelme bir acıma duygusu vardı onlarda. Bu da gizli duygulara kimbilir nasıl dokunuyor! Bunu hiçbir yankı anlatmıyorsa da bu bir gerçektir, burada da öyleydi. Sydney Carton Küçük Lucienin o yumuk ( kollarını açtığı ilk yabancıydı, kız büyüdükçe de Sydney Carton yerini elde tuttu. Küçük oğlanda hemen son dakikasına kadar ondan söz etmişti. Zavallı Carton! Benim yerime öpün onu...

************

Dickens, bu eserle Fransız Devriminden yaklaşık yetmiş beş yıl sonra, daha önce bir kez denediği tarihsel romana dönüş yapar. İngiltere adasının karşısındaki Fransada, 19. yüzyılın hemen öncesinde cehennem bir süreliğine yeryüzünde kurulmuş gibidir. Dickensa göre devrimi Fransaya davet edenler, özellikle imtiyazlarını bencilce değerlendiren, üretimden kopuk, suça batmış, insafsız, asalak Fransız aristokratlarıdır. Tarihe ve devrime bu bakışıyla, İngilteredeki aristokratların ve muhafazakâr sınıfların büyük tepkisini çeken Dickens, romanın sadece eylemsel çatısını değil, mekânsal dağılımını da zıtlıklar üzerine kuruyor. Ancak roman, iki şehrin hikâyesini, Londra ve Parisi canlı bir organizma olarak anlatmak ve Devrimin büyük simalarını sunmak yerine aristokrasiden, orta sınıflardan ve halktan temsili tipleri bir aşk öyküsü ekseninde topluyor.İki Şehrin Hikâyesi: Tarihle dehşetin buluştuğu an...

************

Kasım ayının sonlarıydı; bir cuma gecesi oldukça geç saatlerde Dover Postası zorlukla Shooter Yokuşunu çıkıyordu. Vadide sis vardı ve ağır ağır yukarılara doğru yükseliyordu. Denize benzeyen ıslak, yapışkan bu sis koca koca dalgalar gibi yayılıyordu. Sisin yoğunluğundan, arabanın lambaları ancak bir ifei adım uzağı aydınlatabiliyordu. Üç yolcu arabanın yanında çamura bata bata tepeye çıkıyordu. Bu havada yürümek hoşlarına gitmiyordu ama buna mecburdular. Yokuş dikti, yerler kayıyordu, atlar bile arabayı zor çekiyordu, üç defa durmuşlardı. Hatta bir kez artık güçleri kalmadığı için geri dönmek istermiş gibi arabayı yolun kenarına doğru çektiler; ama muhafızlar dizginlerini ve kırbaçlarını kullanarak onları tekrar yola sokmuştu.

************

19. yüzyıl Fransa sının toplumsal ve ekonomik sefaletini anlatan ve seçkin sınıfın eleştirisinin yapıldığı roman.

******

İki Şehrin Hikâyesi, Charles Dickensın Fransız ihtilali yıllarında kaleme aldığı, ilk satırlarından itibaren merak ve korku dolu sahnelerle okuyucuyu kitaba bağlayan en önemli eserlerinden biri.Dickens, bu eserinde Londra ve Parisin yaşadığı açlık, s... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 7 ay
Profil Resmi
b., alibrs adlı üyeyi takibe aldı.
alibrs

"arta kalan borcumu bir ara nefesim kesilinceye dek ağlayıp kapatırım."
///// Yazılım Mühendisliği Öğrencisi.

"arta kalan borcumu bir ara nefesim kesilinceye dek ağlayıp kapatırım."
///// Yazılım Mühendisliği Öğrencisi.

10 yıl, 7 ay
Daha Fazla Göster

b. şu an ne okuyor?

b. şu anda kitap okumuyor.

Favori Yazarları (5 yazar)

Favori yazarı yok.