BERRAGÜL

Gerçek Hayattan düşündüren, eğlendiren, didikleyen, gıcıklayan, güldüren, insana kendini gösteren yazılar... Bu kitabı seveceksin bana güven.
(Bir Dost)

Baylar, bayanlar! Şu elimde görmüş olduğunuz kitap; her kitapçıda bulunmakla beraber, içindeki şaşırtıcı, afallatıcı, yer yer gülerken gözden yaş getirtici hikâyeler bu kitaptan başka hiç bir yerde bulunmamaktadır. Kitabı ilk açtığınızda içindekiler bölümüne bakarken, aslında kendi içinizdekilere bakacaksınız. Cami avlusunda bulunan bir çocuk kadar sonu kestirilemeyen hayatta, 'ben böyle değildim yaşarken oldum, genç yaşımda bile ihtiyar oldum'lu efkârın gölgesini yüreğimize düşürmeden, mutlu olmak için her şeyin tam tekmil olmasını beklemeden, bize biçilen ömür içindeki gülümsemeleri, Hügonun altınları topladığı gibi toplayarak, hayatın bizi değil bizim hayatı güldürmemizin başarılı bir ömür olduğunu hissedeceğiniz bu kitapta, gülebilmenin yüz kaslarını kullanarak yüze verilen bir ifade olmadığı, içimizden sızan ışığın yüzümüze vurması ve oradan da çevremize yansıyıp başka yüzleri aydınlatması olduğu üstüne basıla basıla ifade edilmiştir. Su içerken okunması, karşınızdakine püskürtme ihtimali sebebiyle önerilmez. Son okuma tarihi, taşınırken falan kaybolana, ya da bir arkadaşınıza verilip bir daha geri alınmayana kadardır. Gülümseme ışığında ve gönül ısısında muhafaza ediniz... Bu kitap, asla dublör kullanamadığımız, kısa ya da uzun metrajlı hayat filmimizde geçen acıklı ve sinirli sahnelerin içine sinmiş güldürücü yanları Gel bakim sen buraya diye anîden enseleyen 177 sayfalık bir eldir. Tam düğün dernek kurulmuş, limonatalar masalara konulmuş ve damat Kartal Tibet, gelin Filiz Akına gülümserken, birinin anîden salona girip Durun! Siz evlenemezsiniz! Siz kardeşsiniz! demesi gibi beklenmeyen oyun bozanlıkları ve o esnada Suzan Avcı'nın ayağa kalkıp Durmayın! Siz evlenebilirsiniz, caizdir. Siz kardeş değilsiniz. Kızımın babası şu klarnetçidir. demesi gibi yine her şeyin birden yoluna girmesi ihtimallerini bünyesinde barındıran hayat, fazlası var eksiği yok bir doğallık ve canlılıkla anlatılmıştır. Bu kitap, gülerken ağlatan, ağlarken güldüren hayatımızı yaşadığımız zaman zarfında bulunan mektubun, geçmişten, günümüzden ve gelecekten gelen son derece ironik bir üslupla yazıldığını fark ettirir. Kitaptaki düşündürmeler, düşünürken güldürmeler, gülerken kıvrandırmalar tamamiyle yerindendir. Lütfen alıcılarınızın ayarıyla oynamayınız.

Gerçek Hayattan düşündüren, eğlendiren, didikleyen, gıcıklayan, güldüren, insana kendini gösteren yazılar... Bu kitabı seveceksin bana güven.
(Bir Dost)

Baylar, bayanlar! Şu elimde görmüş olduğunuz kitap; her kitapçıda bulunmakla beraber, içinde... tümünü göster

Gerçek Hayattan düşündüren, eğlendiren, didikleyen, gıcıklayan, güldüren, insana kendini gösteren yazılar... Bu kitabı seveceksin bana güven.
(Bir Dost)

Baylar, bayanlar! Şu elimde görmüş olduğunuz kitap; her kitapçıda bulunmakla beraber, içindeki şaşırtıcı, afallatıcı, yer yer gülerken gözden yaş getirtici hikâyeler bu kitaptan başka hiç bir yerde bulunmamaktadır. Kitabı ilk açtığınızda içindekiler bölümüne bakarken, aslında kendi içinizdekilere bakacaksınız. Cami avlusunda bulunan bir çocuk kadar sonu kestirilemeyen hayatta, 'ben böyle değildim yaşarken oldum, genç yaşımda bile ihtiyar oldum'lu efkârın gölgesini yüreğimize düşürmeden, mutlu olmak için her şeyin tam tekmil olmasını beklemeden, bize biçilen ömür içindeki gülümsemeleri, Hügonun altınları topladığı gibi toplayarak, hayatın bizi değil bizim hayatı güldürmemizin başarılı bir ömür olduğunu hissedeceğiniz bu kitapta, gülebilmenin yüz kaslarını kullanarak yüze verilen bir ifade olmadığı, içimizden sızan ışığın yüzümüze vurması ve oradan da çevremize yansıyıp başka yüzleri aydınlatması olduğu üstüne basıla basıla ifade edilmiştir. Su içerken okunması, karşınızdakine püskürtme ihtimali sebebiyle önerilmez. Son okuma tarihi, taşınırken falan kaybolana, ya da bir arkadaşınıza verilip bir daha geri alınmayana kadardır. Gülümseme ışığında ve gönül ısısında muhafaza ediniz... Bu kitap, asla dublör kullanamadığımız, kısa ya da uzun metrajlı hayat filmimizde geçen acıklı ve sinirli sahnelerin içine sinmiş güldürücü yanları Gel bakim sen buraya diye anîden enseleyen 177 sayfalık bir eldir. Tam düğün dernek kurulmuş, limonatalar masalara konulmuş ve damat Kartal Tibet, gelin Filiz Akına gülümserken, birinin anîden salona girip Durun! Siz evlenemezsiniz! Siz kardeşsiniz! demesi gibi beklenmeyen oyun bozanlıkları ve o esnada Suzan Avcı'nın ayağa kalkıp Durmayın! Siz evlenebilirsiniz, caizdir. Siz kardeş değilsiniz. Kızımın babası şu klarnetçidir. demesi gibi yine her şeyin birden yoluna girmesi ihtimallerini bünyesinde barındıran hayat, fazlası var eksiği yok bir doğallık ve canlılıkla anlatılmıştır. Bu kitap, gülerken ağlatan, ağlarken güldüren hayatımızı yaşadığımız zaman zarfında bulunan mektubun, geçmişten, günümüzden ve gelecekten gelen son derece ironik bir üslupla yazıldığını fark ettirir. Kitaptaki düşündürmeler, düşünürken güldürmeler, gülerken kıvrandırmalar tamamiyle yerindendir. Lütfen alıcılarınızın ayarıyla oynamayınız.

Gerçek Hayattan düşündüren, eğlendiren, didikleyen, gıcıklayan, güldüren, insana kendini gösteren yazılar... Bu kitabı seveceksin bana güven.
(Bir Dost)

Baylar, bayanlar! Şu elimde görmüş olduğunuz kitap; her kitapçıda bulunmakla beraber, içinde... tümünü göster

Gerçek Hayattan düşündüren, eğlendiren, didikleyen, gıcıklayan, güldüren, insana kendini gösteren yazılar... Bu kitabı seveceksin bana güven.
(Bir Dost)

Baylar, bayanlar! Şu elimde görmüş olduğunuz kitap; her kitapçıda bulunmakla beraber, içindeki şaşırtıcı, afallatıcı, yer yer gülerken gözden yaş getirtici hikâyeler bu kitaptan başka hiç bir yerde bulunmamaktadır. Kitabı ilk açtığınızda içindekiler bölümüne bakarken, aslında kendi içinizdekilere bakacaksınız. Cami avlusunda bulunan bir çocuk kadar sonu kestirilemeyen hayatta, 'ben böyle değildim yaşarken oldum, genç yaşımda bile ihtiyar oldum'lu efkârın gölgesini yüreğimize düşürmeden, mutlu olmak için her şeyin tam tekmil olmasını beklemeden, bize biçilen ömür içindeki gülümsemeleri, Hügonun altınları topladığı gibi toplayarak, hayatın bizi değil bizim hayatı güldürmemizin başarılı bir ömür olduğunu hissedeceğiniz bu kitapta, gülebilmenin yüz kaslarını kullanarak yüze verilen bir ifade olmadığı, içimizden sızan ışığın yüzümüze vurması ve oradan da çevremize yansıyıp başka yüzleri aydınlatması olduğu üstüne basıla basıla ifade edilmiştir. Su içerken okunması, karşınızdakine püskürtme ihtimali sebebiyle önerilmez. Son okuma tarihi, taşınırken falan kaybolana, ya da bir arkadaşınıza verilip bir daha geri alınmayana kadardır. Gülümseme ışığında ve gönül ısısında muhafaza ediniz... Bu kitap, asla dublör kullanamadığımız, kısa ya da uzun metrajlı hayat filmimizde geçen acıklı ve sinirli sahnelerin içine sinmiş güldürücü yanları Gel bakim sen buraya diye anîden enseleyen 177 sayfalık bir eldir. Tam düğün dernek kurulmuş, limonatalar masalara konulmuş ve damat Kartal Tibet, gelin Filiz Akına gülümserken, birinin anîden salona girip Durun! Siz evlenemezsiniz! Siz kardeşsiniz! demesi gibi beklenmeyen oyun bozanlıkları ve o esnada Suzan Avcı'nın ayağa kalkıp Durmayın! Siz evlenebilirsiniz, caizdir. Siz kardeş değilsiniz. Kızımın babası şu klarnetçidir. demesi gibi yine her şeyin birden yoluna girmesi ihtimallerini bünyesinde barındıran hayat, fazlası var eksiği yok bir doğallık ve canlılıkla anlatılmıştır. Bu kitap, gülerken ağlatan, ağlarken güldüren hayatımızı yaşadığımız zaman zarfında bulunan mektubun, geçmişten, günümüzden ve gelecekten gelen son derece ironik bir üslupla yazıldığını fark ettirir. Kitaptaki düşündürmeler, düşünürken güldürmeler, gülerken kıvrandırmalar tamamiyle yerindendir. Lütfen alıcılarınızın ayarıyla oynamayınız.

Gerçek Hayattan düşündüren, eğlendiren, didikleyen, gıcıklayan, güldüren, insana kendini gösteren yazılar... Bu kitabı seveceksin bana güven.
(Bir Dost)

Baylar, bayanlar! Şu elimde görmüş olduğunuz kitap; her kitapçıda bulunmakla beraber, içinde... tümünü göster