Aleynaa

Profil Resmi
1 takip ettiği ve 2 takip edeni var. 11 değerlendirme yapmış.

Son Aktiviteler

Profil Resmi
Aleynaa bir değerlendirme yaptı.
İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 8 ay
Profil Resmi
Aleynaa okumuş.
Araba Sevdası

Bihruz Bey, zengin bir devlet memurunun oğludur. Babasından yüklü miktarda bir miras kalmıştır. Annesiyle birlikte yaşayan Bihruz Bey, yetersiz bir eğitim görmüş, yarım yamalak Fransızca öğrenmiş züppe bir tiptir. O dönemin kibarlık gereğinden saydığı şık faytonuyla Çamlıcada gezerken gördüğü ve soylu bir aileye mensup olduğunu düşündüğü bir kadına âşık olur. Aslında soylu olmayan bu kadın, Bihruz Beyin aklını uzun süre meşgul eder. Kadınla ilgili gerçekleri öğrendiğinde küçük düşer. Bu olay çevresinde, o dönemdeki yaşam biçimine de ışık tutan romanda batılılaşmanın yanlış algılanmasının sonuçlarına da dikkat çekilir.
Roman, II. Abdülhamit dönemi yenileşme hareketleri çerçevesinde Tanzimatla birlikte Batıya açılan Osmanlı İmparatorluğunda yaşanan sürecin yanlış özelliklerinin vurgulandığı bir yapıttır. Bihruz Bey ve onun romantik aşkı konu edilmiştir.

******

Mirasyedi konak oğlu Bihruz Beyin, şıklığa, gösterişe, Beyoğlunun eğlence yerlerinde gezerken elinde taşıdığı yabancı dergiler ve kırık dökük Fransızca ile sağladığı saygıya düşkün zayıf kişiliği; en yakışıklı araba takımına sahip olma konusundaki özentisiyle birleşerek aptalca bir savrukluğa dönüşür. Ama sefahat diye tanımlanan serüveni, ev dışında hiçbir kadınla ilişki kurmamış alaturka bir kapalılığın moda zevklerini tanımlamak için kullanılmıştır. Çamlıcada rastladığı bir kadını, kılığı, kıyafeti, arabasıyla hayalinde yüceltir; âşık olduğu bu kadının (Periveş) bir süre görünmeyişini ölümüne yoracak kadar da saf ve düş düşkünüdür. Gerçekle yüz yüze gelince gülünç bir duruma düşer.

************

Tanzimat döneminin önemli konularından yanlış batılılaşmanın ele alındığı ilginç romanlardan biridir Araba Sevdası. Yanlış Batılılaşmanın işlendiği dönemin diğer romanlarında olduğu gibi bu romanda da kendi kültürüne yabancılaşmış bir gencin, Bihruz Beyin hikâyesi anlatılır.

************

Tanzimat sonrasında Batılı roman tekniği ile yazılan Recaizade Mahmud Ekrem in Araba Sevdası romanı, eserin kahramanı Bihruz Bey in şahsında o dönem İstanbul unun gezinti yerlerinde sıkça rastlanılabilecek alafranga, Batı taklitçisi, mirasyedi paşazadeleri tenkit etmektedir.Devrinin toplumsal özelliklerini yansıtması bakımından büyük öneme haiz bu roman, Feryal ve Muhsin Korkmaz tarafından yayına hazırlanmıştır.Türk edebiyatında gerçekçi romanın ilk örneklerinden birisi sayılan bu eseri, sonuna bir sözlük ekleyerek özgün diliyle sizlere sunmakla kültürümüzün tanınmasına katkıda bulunduğumuz inancını taşımaktayız.

************

Edebiyatımızda gerçekçilik akımının ilk örneklerinden sayılan Araba Sevdası, Avrupa görmüş gençlerden; Frenkler gibi süslü gezen, gösteriş olsun diye cebinde Fransızca dergi ve gazetelerle dolaşan, Bonjur! Bonsuvar! Vuz alle biyen! diyebilmek için Beyoğlunda adam arayan; Türkçe konuşurken araya yalan yanlış Fransızca sözcükler katmadan edemeyen; savurganlığa, borç etmeye özenen; Türkçeyi kaba bir dil sayıp bu dilin câhili olduğu için övünen Bihruz Beyin trajikomik öyküsüdür. Romanın kahramanı Bihruz Bey, olmayan bir aşkı Periveş Hanımda somutlaştırarak, araya Frenk romanlarında yaşanan aşkları da serpiştirerek kendisine varsayımsal bir aşk ve bir dünya yaratır. Recâizâde Mahmud Ekremin çağının önünde diyebileceğimiz dil ustalığıyla yarattığı, trajik ama özentiliği bu denli çarpıcı yansıttığından aynı zamanda komik bir romandır.Araba Sevdası: Gerçekçilik akımının bize özgü şaheseri.

************

Maceraperest, şımarık ve sorumsuz, babasından kalan mirası fütursuzca harcayan, meşhur alafranga züppe Bihruz Beyin romanı...Bihruz Bey, bir gün son derece gösterişli landosuyla eğlence yerlerini arşınlarken, sarışın güzel Periveş Hanımı görüp âşık olur. Landosunun ihtişamına aldanıp yüksek bir mevkiden sandığı Periveş Hanım aslında hafifmeşrep bir kadındır.Kafasındansız romanlarından ve şiirlerinden okuduğu aşklara benzer, hayali bir aşk kurgulayan Bihruz Bey bıkıp usanmadan asil sarışınıyla tekrar buluşacağı günü bekler.Türk Edebiyatının ilk gerçekçi romanlarından biri olan Araba Sevdası, İstanbulun Batıya özenen sosyete yaşamını komik ve alaycı bir dille ele alır. Recaizade Mahmut Ekrem, son dönem Osmanlıda Batılılaşma hareketiyle birlikte yaşanan değişimi Bihruz karakteri ile ironik biçimde anlatır.

************

Bihruz Bey, bir paşazadedir. Babası ölünce Bihruzla annesine büyük bir miras kalır. Bihruz Bey, hazır paranın bitmeyeceğini sanarak kendini gezme ve eğlence kaptırır, alafranga giyinmek, yerli yersiz Fransızca konuşmak, lüks faytonunda tur atmak başlıca meraklarıdır. Bir gün, o zamanki gezinti yerlerinden Çamlıca bahçesinde genç ve güzel bir kadın görür...

************

Araba Sevdası, Türk Edebiyatı Tarihinin en önemli olaylarındandır. Bir çağ kapatıp bir çağ açar. Tazminatla Servet-i Fünunun kesiştiği noktada, bir anıtsal roman olarak karşımıza çıkar. O günden sanki bugünün araba hayranlığını, eski İstanbul mesire, Çamlıca alemlerinin eğlencelerini, bir mirasyedi çılgın gencin, bir yosma uğruna servetini har vurup harman savuruşunu egzotik bir dekor içerisinde verir. Recaizade Mahmut Ekrem Araba Sevdası romanıyla Servet-i Fünun romancılığını hazırlar.

******

Bihruz Bey, zengin bir devlet memurunun oğludur. Babasından yüklü miktarda bir miras kalmıştır. Annesiyle birlikte yaşayan Bihruz Bey, yetersiz bir eğitim görmüş, yarım yamalak Fransızca öğrenmiş züppe bir tiptir. O dönemin kibarlık gereğinden saydığ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 8 ay
Profil Resmi
Aleynaa bir test çözdü. Sonuç: 0/5 (%0) doğru.
10 yıl, 8 ay
Profil Resmi
Aleynaa şu an okuyor.
Uğultulu Tepeler

Romantizm akımının önemli eserlerinden olan Uğultulu Tepeler, birbirine aşık olan, ama zaman içinde farklı yerlere sürüklenen iki insanın çocuklarının da birbirlerine aşık olmaları ile iyice sarpa saran bir/birçok aşk öyküsünü konu alıyor...Uğultulu Tepeler, yazarın hayatı boyunca yazdığı tek kitap olmasının yanı sıra bir kadının edebiyat dünyasında varlığını ispat etmesi açısından oldukça dikkate değer...

******

Dünyanın en iyi kadın yazarlarından Bronte kardeşlerden Emilynin başyapıtı Uğultulu Tepeler, dünya sinemalarında da çağdaş örneklerle yansıtılan tehlikeli bir aşk hikayesini anlatıyor. Emily Bronte, bu romanı ölümüne bir yıl kala tamamlamıştı. 19. yüzyıl İngilteresimde zengin Earnshawların kızı Catherine ile evin beslemesi Heathcliffin imkânsız birlikteliklerinin, aşktan öte, derin bir tutkuya dönüşmesini Emily Bronte güçlü bir dille aktarıyor. Earnshaw ailesinin kâhya kadını, Bayan Deanin ağzından anlatılan romanda, geri dönüş ve zaman sıçramalarıyla Heathcliffin çok genç ölen büyük aşkı Catherinee duyduğu tutkulu aşkı ve Heathcliffin kendisini yaşamdan soyutlaması dile getiriliyor. Roman aynı zamanda Victoria Dönemi İngilteresinin kusursuz bir belgeseli olarak da değer taşıyor. Romantizm akımının güçlü bir örneği olarak da kabul edilen Uğultulu Tepeler , özgünlüğü açısından günümüzde bile en iyi romanlar arasında sayılmaktadır.

************

Romantik Gerçekçi İngiliz bir romancı olan Emily Bronte, üç romancı kız kardeşin ortancalarıdır. Hayatları kadar, sanatları da benzerlik taşıyan kardeşlerin en öne çıkanı Uğultulu Tepelerin yazarı Emily Brontedir. Yazdığı bu tek roman, yoğun bir lirizmle örülü olmanın yanı sıra, biçimsel açısından da, titiz çalışmanın, olayları sağlam temellere dayandırmanın az bulunur örneklerinden biridir.

************

Uğultulu Tepeler, ilk yayımlandığında, dönemin en saygın edebiyat dergisi Quarterly Reviewda onulmaz biçimde canavarca, isyan ettirecek nitelikte bir roman olarak değerlendirilmişti. Bugün ise, edebiyat tarihçileri bir başyapıt ile karşı karşıya bulunduğumuzdan eminler. Earnshaw çiftliğine getirilen yoksul, sahipsiz çingene çocuğu Heathcliff ile çiftliğin güzel kızı Catherine arasındaki tutku, uğultulu tepelerin laneti gibi dolaşır ortada; duygularıyla oynanan Heathcliff sevgilisinin soylu ve varlıklı Edgar Linton ile evlenmesi üzerine, her iki aileden de öç almaya kalkar. Uğultulu Tepeler, genç yaşta öteki kardeşleri gibi veremden ölen Emily Brontënin tek romanı olsa da, Victoria Çağının gerçekçilik arayışı içinde romantik bir aykırılık olarak da tektir.Uğultulu Tepeler: Ölmeyen aşk.

************

Catherine ve Hareton taş basamaklardan çıkarken, son bir defa aya bakmak için durdular. Daha doğrusu, ay ışığında birbirlerini görmek için durdular. Yine, onlara görünmeden kaybolma isteğini duydum. Beni unutmaması için, Nelly Deanin eline bir şeyler tutuşturdum. Ben de, kadının kabalığıma karşı koymasına, üzüntüsünü belirten sözlerine aldırmadan, diğerleri evin kapısını açarken, mutfak kapısından sıvıştım. Belki Joseph de, böyle davrandığım için benim kaba bir insan olduğumu düşünecekti, ama ayaklarının dibine düşen bir altın liranın sesini duyunca, benim saygın bir insan olduğuma inandı

************

Benim yaşamım onda odaklaşır. Yeryüzünde her şey yok olup bir tek o kalsa, ben onda yaşarım. Başka her şey var olmaya devam edip bir tek o yok olsa, bütün evren bana yabancı kalır, sanki artık ben o evrenin bir parçası değilmişim gibi yabancılaşır. Benim Lintona olan sevgim, ormanda düşen yapraklar gibi. Biliyorum ki kış ağaçları nasıl değiştirirse, zaman da benim sevgimi değiştirecektir. Heathcliffe olan sevgim ise, bir kaya gibi ebedidir. Ölümsüzdür. Görünüşü hoş değildir belki ama gerçektir. Nelly, ben Heathcliffim. O hep, ama hep benim içimde. Bir zevk olarak değil! Aynı benim, kendim için her zaman zevk olmadığım gibi, kendimmişim gibi. O benmiş gibi! Sakın bir daha bizim ayrılacağımızı ağzına alma.

******

Romantizm akımının önemli eserlerinden olan Uğultulu Tepeler, birbirine aşık olan, ama zaman içinde farklı yerlere sürüklenen iki insanın çocuklarının da birbirlerine aşık olmaları ile iyice sarpa saran bir/birçok aşk öyküsünü konu alıyor...Uğultulu ... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 8 ay
Profil Resmi
Aleynaa okumak istiyor.
Bir Dağcının Güncesi

Sovyet Asyanın en yüksek -7.000 metrenin üzerinde- beş dağına tırmanarak Kar Leoparı ünvanını alan ve Evereste çıkan ilk Türk dağcısının, Tien-Shan dağlarındaki iç yolculuğunun öyküsü... Kendisini bir doğa sporcusu ve aşığı olarak tanımlayan, mağaraların derinliklerinden yüksek doruklara uzanan sessiz, alkışsız yarışmasında hem yeryüzünü, hem içyüzünü alışılmadık açılardan görmeyi deneyen Nasuh Mahrukiden bir yüksek irtifa günlüğü. TADIMLIK1992 yazında Khan-Tengriye tırmandığım ekiple, bu kış Elbruz tırmanışı için sözleşmiştik. Elbruz, Avrupa kıtasının en yüksek dağı. İki zirvesi var, biri batı zirvesi (5642 m.), öbürü doğu zirvesi (5621 m.). Yazın herhangi bir teknik zorluğu olmayan, ancak kışın kötü hava koşulları yüzünden son derece zor olabilen bir tırmanışı var. Aşırı soğuk, hiç dinmeyen şiddetli rüzgâr ve cam kadar sert buz zemini tırmanışı zorlaştıran etkenler. Rusyada kış Elbruz tırmanışı, yaz 7000liklerle eşdeğer kabul ediliyor. 1995 ya da 1996da bir 8000 m.ye gitme hayalim var, bunu gerçekleştirmek için üç-dört yıl boyunca sürekli yüksek irtifaya (yazın 7000lere, kışın 5000-6000m.lik dağlara) çıkmam gerekiyor; çünkü sağlıklı bir aklimatizasyon (vücudun yüksek irtifaya uyumu) ancak zaman içinde oluşturulabiliyor. Bu düşünce ile Elbruz kış tırmanışını istiyordum. Tırmanışın bir diğer önemi de eğer zirveye ulaşabilirsem bu dağın ilk Türk tırmanışını gerçekleştirecek olmamdı. Böylece 28 Ocak perşembe günü Aeroflotla Mineralniye Vodiye uçtum, bu hatta çoğu kadın pek çok Rus vatandaşı Türkiyeden bavul ticareti yapıyorlar, bu yüzden çok fazla bagajları oluyor. Bu sefer de öyleydi ve Aeroflot o uçağa sığdıramadığı bagajları bir sonraki uçakla yollama düşüncesiyle yolcuları bekletti ve ne yazık ki benim sırt çantam da bu işten nasibini aldı. Bir sonraki uçak dört gün sonraydı ve böylece Rusyadaki ilk dört günümü yanımda hiçbir malzeme olmadan geçirmek zorunda kaldım. Uyku tulumu yerine de gruptaki dağcıların anoraklarını kullandım. Bu gecikme bütün programı aksattı, bir de sırt çantamdan kazmamı çalmışlar, böylece Khan-Tengride kullandığım kazmayı kaybettim. Ancak bu gecikmenin hayatımızı kurtardığını daha sonra öğrendik, bu yıl bu bölgeye çok şiddetli kar yağışı olmuş ve bu da son yılların en fazla çığını oluşturmuş. Bizim kalacağımız otele düşen çığ dört kayakçının ölümüne sebep oldu, eğer sırt çantam zamanında gelseydi, otele çığ düştüğünde biz de içinde olacaktık. Bu bölge Rusyanın en popüler kayak merkezi, her yıl binlerce kayakçı geliyor. Bu yıl çığ yüzünden pek çok kayakçı hayatını kaybetti. Elbruzda şiddetli rüzgâr yüzünden çığ tehlikesi yok; ancak aşağıdaki otellere ve yola çok çığ düştü. Bunun bir sebebi de şu: normalde çığ uzmanları kar henüz tehlikeli boyuta gelmeden uygun zamanlarda bazuka ile karları düşürüyorlar; ancak Gürcistandaki savaş yüzünden bölgede silah bulundurmak tamamıyla yasaklanmış durumda. Bu kadar facianın üstüne, biz oradayken askeriye getirdiği bazukalar ve özel mermilerle kalan çığları düşürdü, ancak bütün bu olanlar zaten kısıtlı olan zamanımızı iyice azalttı. Tırmanışı beş kişi gerçekleştireceğiz, ancak bunlardan üç tanesi St. Petersburgda çeşitli enstitülerde öğretim görevlisi ve en geç 8 Şubatta St. Petersburg trenine binmeleri gerekiyor. Elbruz tırmanışında normalde 3800 m.ye kadar teleferikle çıkılıyor ancak şu anda çığlar yüzünden çalışmıyor böylece 3800 m.ye ulaşmak iki günümüzü alıyor. Gene de hava iyi giderse 8 Şubata yetişebiliriz; ancak ne yazık ki hava bozuyor, 6 Şubatta aklimatizasyon için 4800 m.ye çıkıp iniyoruz ama hava çok kötü; ertesi gün bu koşullar altında tırmanış yapmamız mümkün değil. Böylece 7 Şubatta tekrar Terskola iniyoruz. St. Petersburga gitmek zorunda olanlar ertesi gün sabahtan Min. Vodiye doğru yola çıkıyorlar. Nikolay Totmiyanin ve ben 12sine dek iyi hava bekleyeceğiz, o güne dek hava açarsa tırmanışı deneyeceğiz, açmazsa bu seferlik kısmet değilmiş deyip geri döneceğiz...

Sovyet Asyanın en yüksek -7.000 metrenin üzerinde- beş dağına tırmanarak Kar Leoparı ünvanını alan ve Evereste çıkan ilk Türk dağcısının, Tien-Shan dağlarındaki iç yolculuğunun öyküsü... Kendisini bir doğa sporcusu ve aşığı olarak tanımlayan, mağaral... tümünü göster

İşlemler için giriş yapınız veya kayıt olunuz
· 10 yıl, 8 ay
Profil Resmi
Aleynaa, Dalya Hazar adlı üyeyi takibe aldı.
10 yıl, 8 ay
Daha Fazla Göster

Aleynaa şu an ne okuyor?

Uğultulu Tepeler

%0

Favori Yazarları (0 yazar)

Favori yazarı yok.