The Witcher: The Sword Of Destiny

En Son Değerlendirmeler

10 puan

Tek kelimeyle muhteşem bir kitaptı!

İngilizlerin okuyamadıkları için yakınmasına, kitabı okumuş olanların da tercüme edilmediği için isyan etmesine şaşmamak gerek. Baştan sona kadar her öyküsü, her bölümü, her karakteriyle unutulmaz bir kitap oldu benim için.

Bu seferki hikayeler Last Wish'e oranla çok daha uzun ve doyurucu. Öyküler boyunca hem Geralt hem de Dandelion ve Yennefer gibi yan karakterler hakkında daha çok şey öğreniyoruz. Bir taraftan da kolay kolay akıllardan çıkmayacak, hem tebessüm ettirip hem de yüreğimizi burkmayı başaran usta işi maceralara konuk oluyoruz elbette.

"Favori hikayem şu," diyemeyeceğim çünkü hepsini eşit derecede sevdim. Limit Of Possibilities'deki karakter zenginliğini ve her birinin gerçekten de farklı kişiliklere sahip olmasını; A Shard Of Ice'ta Yennefer ile Geralt arasındaki ilişkiye daha yakından şahit olabilmeyi; Eternal Fire'ın karmaşık hikayesini ve güzel sonunu, A Little Sacrifice'ın olgunluğunu ve buruk sonunu fevkalade beğendim. The Sword of Destiny ile Something More ise hem içerdikleri sürprizler, hem de sağlam kurgularıyla beni benden aldı.

Keşke dilimize de çevrilse de bu harika eseri her Witcher hayranı okuyabilse.

10 yıl, 7 ay
10 puan

Her şey bir yana, son 2 öyküyle birlikte göklere çıkıyordu. Hele o son öykü yok mu... Hem hüzün hem de mutluluk gözyaşları döktürdü bana. Buruk sevinçler yaşatıp şok üzerine şok geçirtti.

İçerdiği öykülerdeki tüm kurgular kaliteli, göndermeleri olması gerektiği gibi başarılıydı. İnsanı güldürmek istediğinde bile bunu rahatlıkla başarıyor. Ana karakterlerinden yan karakterlerine kadar büyük bir zenginliğe sahip. Dahası, hiçbir karakter birbirini tekrar etmiyor. Yazarı kıskanmamak elde değil, şahsen ortadan ikiye ayrılıyordum az daha :). Ayrıca, bu okuduğumuzun hayran çevirisi olduğu düşünülürse ekibin önünde "saygıyla" eğiliyorum. Gollancz'ın çevirisinden daha iyiydi, bunu da açık yüreklilikle söylüyorum. Hayran çevirisi falan diye (Lehçeden İngilizceye) burun kıvrılacak gibi değildi yani, çok profesyönelceydi.

Ama Andrzej Sapkowski , bizi bu kadar -ister acı ister tatlı nedenlerle- ağlatmak zorunda değilsin be adam :). Azıcık acı okurlarına.

10 puan

Dehşet-ül Vahşet bir kitap duruyor karşınızda :D Eh nereden başlasam ki?

Bu kitap tam bir Book of Geralt tadında olmuş. Belki de kitabı okurken yer yer zevkten dört köşe olmamdaki en önemli sebep buydu. Her yeni öyküyle kendisinin hakkında bambaşka şeyler öğrenerek kendisini daha da anlıyor, öykülerin içinde sanki daha da bir var oluyoruz. Ayrıca, Sapkowski Geralt'ın anlatımında gösterdiği ustalığı diğer karakterleri yazarken de göstermekten çekinmemiş ve Beyaz Kurt'umuzun yanına hepsi birbirinden orjinal yan karakterler ekleyerek öyküleri daha da zevkle okunur kılmış. (Zevkten kaç köşe olduğunuzun haddi hesabı yok yani. :P)

Öyküler demişken Last Wish'tekileri de çok sevmeme rağmen hem yukarıda yazdığım sebepten ötürü hem de biraz daha iyi kurgulandığını düşündüğümden bu kitaptakileri daha çok beğendiğimi de söyleyeyim. Kimi zaman güldüren, kimi zaman ağlatan, bol bol düşündüren ve çeşit çeşit maceralara bizi ortak eden öyküler var karşımızda. Bunlar arasından seçim yapmam çok zor, ama illa ki birini seçmem istense Something More adlı son öykünün benim gözümde biraz daha önde olduğunu söyleyebilirim. Kitaba adını veren The Sword of Destiny ve diğerlerinin de ondan pek aşağı kalmadıklarını da hatırlatmakta fayda var tabii.

The Sword of Destiny'yi tüm zaman favorilerime gönül rahatlığıyla yerleştiriyor ve bu muhteşem kitabın dilimize de çevrileceği günlerin gelmesini dört gözle bekliyorum.

geri ileri