Şibumi

En Son Değerlendirmeler

7 puan

yorumları okuduğumda beklentim çok yükselmiş sanırım. çok muhteşem olmamakla beraber iyi bir kitaptı. cok dağınık bir anlatımı var ve olayın çözülmesi cok kısa anlatılmış her sey cok kolaymış gibi. ama Le Cagot'u çok sevdim :D

10 puan

Karşımda Bay Hel.
Sanki olayları o anlatıyormuşçasına karşımda. Kitabı bitiriyorum ve ona bakıyorum. "İnsan Şibumi'yi elde etmez. Ancak onu...keşfeder." diyor Bay Hel parlak yeşil ve ifadesiz gözleriyle.
Mükemmel bir kitabı bitirmenin verdiği tadı ve şükranımı yetersiz
kelimelerle ifade etmeye kalkışmıyorum. Bu benim Şibumi yolundaki ilk denemem.

Ne diyebilirim ki, tek kelime. "Eşsizdi."

8 puan


Okuduğum her kitapla tanışma hikayem farklıdır. Bazı kitapları konusu dikkatimi çektiği için okuyorsam bazı kitapları da yazarları dikkatimi çektiği için okuyorum. İşte yazarı dikkatimi çektiği için okuduğum "Şibumi" buna en güzel örnek.Yazarı niye dikkatimi çekti çünkü kitaplarını kendi ismini kullanmadan "Trevanıan" takma ismiyle yazan, kim olduğu, nerede yaşadığı ve mezarının yeri dahi bilinmeyen bu gizemli adamı merak ettim. Gerçi kimmiş,
nerdeymiş, neymiş bunlar önemli değil aslonan eserdir ama gizemli, enterasan birde kafadan problemli asosyal yazarların yazdığı eserlerde kayda değer oluyor hani :) Mesela başka ilginç detaylarda var yazarın bir kitabında anlattığı bir dağa tırmanma macerasını birisi uygulamaya kalmış ama başaramamış ölmüş. Başka bir kitabında birisi müze soygunu hikayesinden etkilenmiş ve kitapta anlatılan yöntemle Milano müzesinden üç tablo çalmış.O yüzden bu kitabında Nicholai Aleksandroviç Hel'in çıplak elle, oyun kartıyla, kurşun kalemle adam öldürme konusunda sahip olduğu üstün yeteneklerinde detaya inilmeden anlatılmış.

Yazarın Japon hayranlığı hemen göze çarpıyor.Amerikalılar, Araplar, Avrupalılar, Ruslar dahil nerdeyse Japon olmayan herkesi aşağılamış.Genelinde Faşişt bir yaklaşım söz konusu olsa da kapitalist ülkelerin içi boş insanlar yarattığı düşüncesine katılmamak elde değil..

Türkçesi zarafet, nezaket anlamına gelen Şibumi ne demek peki? Kitap buna şöyle cevap veriyor:

-"insan Şibum’i düzeyine gelmek için çok şey mi öğrenmeli?”

-“Daha çok, bilgilerden geçip basitliğe varmak gerek. O kadar doğru bir söz ki cesaretle söylenmesine gerek yok…O kadar dokunaklı bir olay ki güzel olmasına gerek yok…O kadar gerçek ki sahici olmasına gerek yok… Bilgiden çok anlayış. İfade dolu bir sessizlik. Kendini kanıtlama gereği duymayan alçakgönüllülük. Zarif bir basitlik. Büyük bir ruhsal rahatlık ama pasiflik değil. Hakimiyet peşinde olmayan otorite…”

Adeta bir ütopya..Hakimiyet peşinde olmayan bir otorite ne kadar çekicidir hiç düşündünüz mü? Tamamen doğal, kendiliğinden, içinde insan açgözlülüğü, egosu, hırsları ve kıskançlığı olmayan bir otorite.Tıpkı tanrısal otorite gibi. Tanrısal otorite hakimiyet peşinde değildir, zaten hakim olduğunu bilir, hakimiyet peşinde olan tanrısal otoriteyi kendi hakimiyetleri için kullananlardır.
Kitapta Generalle Nicholai arasında santranç benzeri japonlara özgü bir oyun oynanıyor.İsmi GO. 181 tane beyaz taşla oynanan, yerleştirilen taşın yerinin değişmediği ve geri alınmadığı bir oyun. Oyunun kuralı hayatta yaptığımız yada ağzımızdan çıkan bir sözden de geri dönülmeyeceği ilkesiyle bağdaştırılıyor.(tabi oyunda bu ilke de Japonlara özgü zira bizde söz ağızdan çıktı bir kere sadece bir deyim :)

Kitaptaki en güzel bölümler Nicholai Aleksandroviç Hel'in hocası Oteka San’la konuştuğu bölümler.İşte bunlarda en sevdiklerimden hatta "insan nasıl mutlu olur?" bunun cevabı bile var kitapta..

- “İnsanı en mutlu eden şey, ihtiyaçları ile varlıkları arasında bir denge bulunmasıdır. Bütün sorun, bu dengenin nasıl sağlanacağı. İnsan bunu belki varlıklarını yükseltip ihtiyaçlarının düzeyine çıkararak yapabilir. Ama bu budalalık olur. Bunu yapmak, arada bir sürü doğa dışı şeyler yapmayı gerektirir. Pazarlık etmek gibi, çalışmak gibi, çabalamak gibi. Öyleyse? Öyleyse akıllı bir adam dengeyi, ihtiyaçlarını azaltarak, yani onları varlıklarının düzeyine indirerek sağlar. Bunu yapmanın da en iyi yolu, bedava olan şeylerin değerini bilmektir. Dağların,
kahkahanın, şiirin, bir dostun verdiği şarabın…”

"Kimseyi bilhassa düşmanını hafife alma" felsefeside kitapta çok güzel anlatılmış.

- “Senin orta düzeydeki kimselere karşı duyduğun aşağılayıcı nefret, onlardaki geniş, kapsamlı kuvveti görmene engel oluyor. Sen kendi parlaklığının orta yerinde dururken, gözlerin öylesine kamaşıyor ki, odanın kuytu, karanlık köşelerini göremiyorsun. Oralarda kalabalıkların, beyinsiz insan kalabalığının ne tehlikeler hazırladığını görecek şekilde gözlerini ayarlayamıyorsun. Ben sana bunları söylerken bile, sevgili öğrencim, sen kendinden yeteneksiz kişilerin, sayıları ne kadar çok olursa olsun, seni yenebileceklerine inanmakta güçlük çekiyorsun. Oysa biz artık
orta düzeydeki insanların çağında yaşıyoruz. Orta düzeydeki insan sıkıcı, renksiz, aptal gibi görünür… Fakat ölümsüz tekdüzeliğine devam eder. Hiç bıkmaz. Amipler her zaman kaplanlardan çok yaşar. Çünkü durmadan bölünür, yenilenirler. O ölümsüz tekdüzelikleriyle. Kalabalıklar zorbaların en sonuncusu olacaktır…”

6 puan

Felsefi ve sosyolojik olarak güçlü tespitlere sahip macera/polisiye roman. Trevanian, nam-ı diğer Rodney William Whitaker'ın, okuduğum ilk kitabı.

Açıkçası kitap içine çok geç çekti beni. Yaklaşık bir yüz sayfayı kitabı bırakma eşiğinde okuyarak geçirdim. Daha sonra ise büyük bir ivme ile olaylar hızlandı. Yazarın yer yer Yahudi sempatizanlığı, Arap ve ABD düşmanlığı ve diğer Avrupa ülkelerine ağır eleştirileri bana gereksiz gelse de ilgi çekiciydi.

Baş kahramanın aşırı nitelikli ve donanımlı biri olması olayın inandırıcılığını azaltıyor benim için. Ama bir yandan da, kahramanımızın yaşam öyküsü anlatıldıkça sempati duyuyor hatta özenebiliyorsunuz bile.

-Spoiler barındırır.-

Kitapta yer alan mağaracılık maceralarını benim için çekilebilir kılan tek şey LeCagot idi. Kitabın içinde bir harita bulunmasına rağmen kafamda olayları canlandırmam çok zor oldu.

Kitabın en sevdiğim kısımları Nicholai'nin hapishanede ve Japonya'da geçirdiği zamanları oldu.

Kitapta olay örgüsünün tahmin edilebilir olması ise eksi bir yan daha oldu. Hannah'ın ve LeCagot'un ölümü barizdi. Ama Bask şairi üzdü tabiki de.
-Spoiler barındırır.-

Biraz James Bond havası olduğunu da belirtmem gerek. Filmi var mı yok mu bilmiyorum ancak eğer çekilirse güzel bir macera filmi olabilir, Hollywood için.

"Biz şiddeti ve ölümü sanki aynı güdünün iki görünümüymüş gibi düşünürüz. Oysa ölüm, şiddetin tam tersidir. Çünkü şiddet her zaman, yaşamak için verilen bir mücadeledir. Bizim felsefemiz hayatı yönetmeye dönüktür. Seninki ise ölümü yönetmeye dönük. Biz anlaşılmak isteriz, sen gurur istersin..."

8 puan

Kitap sürükleyiciydi. Anlatımı da gayet iyiydi. Sadece Yahudileri mağdur göstermiş olması çok komikti. Eğer Ana Şirket biriyle ittifak yapıyorsa, ki yapıyor, bu Filistinliler değil, Yahudilerdir.

1 puan

sevmedim

Profil Resmi
8 puan

Çok önceden beri bildigim fakat yeni okuma fırsatı bulduğum bir kitap. Adını hep kahramanın adı olarak düşünmüştüm ama öyle değilmiş , çok derin bir felsefenin adıymış. Kahramanın adı ise Hel. Gerçekten çok sıradışı bir karakter. Kitaptaki kendi tanımına göre ; bir ortacag antikahramanı.

9 puan

25 yıl önce okuduğum bir kitap. Yani internetin olmadığı ve uluslararası dengeler, derin devlet gibi bir çok şeyden biahber olduğum dönemler :)
bir arkadaşım "okumazsan eksik kalırsın" diye önermişti. Kitabı aldım ve 2 gecede bitirdim. Şu an okusam o kadar etkilenmem elbette ama ben go oyununu, mağaracılık gibi bir spor olduğunu, politikada görünmez güçlerin etkisini vb ben ilk kez bu kitap sayesinde öğrenmiştim. 25 yıl öncesi için son derece ilginç bir kitaptı. En az 15 kişiye zorla okuttum. Her biri sözleşmişçesine "ilk 50 sayfayı zor okudum ama sonra bırakamadım" şeklinde görüş bildirdiler. 3 defa da satın aldım bu kitabı. Ve üçü de geri gelmedi:)
Kitabın kahramanı Nicolai Hell Alman-Rus melezi, deyim yerindeyse süper yetenekleri olan biri. Bir sürü dil biliyor, dövüş sanatlarında usta, bir kart ile insan öldürebiliyor, dağcılık gibi hava atılan bir spor yerine mağaracılık yapıyor, uluslararası düzeyde bağlantıları olan-yatakta da bir o kadar iyi- biri. Japon kültürü ile büyümüş ve ilk aşkını atom bombası saldırısında kaybetmiş, Amerika düşmanı bu nedenle... Tam hollywood filmi çekilecek cinsten.. Ama kesinlikle sığ bir kitap değil. Birçok alanda beceriler geliştirmesinde yaşam süreci etkili olmuş ve bunu kitapta okuyarak öğreniyorsunuz. O yüzden de "hadi canım" nidalarıyla okumuyorsunuz. Travenian'ın en iyi kitabı. İlk bu kitabı okursanız diğerleri çok sıkıcı gelecektir-"Katya'nın Yazı" hariç

10 puan

Tek kelimeyle muhteşem..

1 | 2 | 3 ileri