Pulbiber Mahallesi

En Son Değerlendirmeler

8 puan

http://ebediyenedebiyat.blogspot.com/2013/03/ksaca-3-siir-kitaplar.html

10 puan

Bütün iyi şairler gibi çok erken kaybetmişiz. Oysa ki daha ne şiirler yazabilecek potansiyeli varmış.

9 puan

http://moonlightcat13.blogspot.com/2013/07/pulbiber-mahallesi-didem-madak.html

10 puan

Bu gün Ciğerlerimin filmini çektiler
ciğerlerim artiz oldular icabında
akut alevlenmiş kronik bir sonbahar gibi bakıyordu
sigara figüran falan.
ben seni ciğerimin köşesindeki arıza kadar sevdim

senin için şiir yazacaktım İstanbul
ismini ağrı koyacaktım.

Didem Madak

10 puan

Didem Madak âdeta İbrahim Tenekeci'nin şiir kardeşi... sıcak, samimi, kavrayıcı, yalın ama derin...

8 puan

'Dünyaya bir kadının eli değse Zeyna!
Şöyle ağır bir halı gibi çırpılsa
Tozlar havalansa...'

Çok güzelsin be.Fazla güzelsin.

10 puan

2011 yılında, 41 yaşında kaybettiğimiz Didem Madak’ı Doğu Yücel’in yazar olan annesi Şükran Yücel’in tavsiyesi üzerine okuma şansına eriştim. Eriştim diyorum çünkü şiire pek de meraklı olmayan, bu türü benimseyememiş olan ben Didem Madak şiirleri ile şiir okumaktan hoşlandım. Sevgili Şükran Hanım’a çok şey borçluyum.

Didem Madak’ın yayınlanmış olan üç kitabı var: Grapon Kağıtları(2000), “Ah”lar Ağacı(2002) ve Pulbiber Mahallesi(2007).

Pulbiber Mahallesi’ni seçmem ise “Didem Madak okuyacağım” dediğim dönemde kitapçıda bu kitabın tesadüfen karşıma çıkması sayesinde gerçekleşiyor. Bu tesadüf beni mutlu etti çünkü elimde olan baskıya şairin kitaplarında olmayan 4 şiiri ve ölmeden önce yazdığı son şiir “128 Dikişli Şiir” de eklenmiş.

Bu kitapta serbestçe yazılmış, birçok şeye değinen şiirlerle karşılaşacaksınız. Ölçü serbest fakat kitaptaki şiirler birbirleri ile tam bir bütün. Bu sebeple bir şiirde okuduğunuz bir ismi diğer şiirlerde de görebilirsiniz. Hatta 2008 yılında doğan kızı Füsun’u da okuyacaksınız.

Benim gibi geç kalmadan bir an önce kendisiyle tanışmanızı öneririm.

Şiirlerinde altını çizdiklerimden bazıları:

“Kırmızı bir kaynaştırma harfiydim”

“Noel Babalar sakallı değil sakarlar, biliyor musun dedim Zeyna’ya
Tıraş olurken yüzlerini kesip bir paket pamuk yapıştırıyorlar esasında
Aslında kaymak gibi adamlar.”

“Füsunun yeşil ela gözleri var
Ve pembe plastik fincanı ile kahve getirişi var
Ve bana anne deyişi var
Benim pembe fincandan kahve içişim var
Bu kahveleri seviyorum ahbap
İçimi pembe bulutlar kaplıyor
Şekerli ve tatlı bir biçimde havalanıyorum.
**
Sonra ağrılar, sonra hastaneler ve doktorlar
Şeker donup yapışıp kalıyor bir kağıda”

7 puan

"Oysa bir şiir neydi sanki
Ben seni ciğerimin köşesindeki arıza kadar sevdim. 
Bir şiir seni bu kadar sever miydi İstanbul?"

10 puan

Bana şiiri sevdiren insan.Kelimelerini her bir hücremde hissediyorum.Ama aramızdan erken ayrıldı.Daha çok eser bıraksaydı keşke:(

geri ileri