Kayıp Gölgeler Kenti

En Son Değerlendirmeler

Profil Resmi
9 puan

Eğlenceli bir kitap.

Profil Resmi
4 puan

http://morayrac.blogspot.com/2012/10/nazli-eray-kayip-golgeler-kenti.html

8 puan

cok eglenceli,guzel bir kitap,prag.seul.bodrumu da icine alana bir gezi ve tarih,harika bir sekilde anlatmis.Tabiki hezamanki Nazli Eray tarziyla.

5 puan

http://morayrac.blogspot.com.tr/2012/06/yatl-okul-hailshamn-ogrencileri-bahce.html

Profil Resmi
10 puan

Yazarın, tarihi karakterlerle ve onlar hakkında anlatılanlarla karşılaştığı bir yolculuğun romanı.
#büyülügerçekçilik

*

"Aman," dedi garson. "Neler oluyor, neler! Köylüler kö­pekleri, atları, kuru patatesleri, ağaç kabuklarını, yani ne bu­lurlarsa yiyorlardı. 1932-33 Holodomor Soykırımı," dedi. "Uk­rayna bölgesinde suni olarak yaratılan kıtlıkla 5-10 milyon in­sanın yok oluşu. Soykırım işte. Sansür edildi, duyulmadı dışa­rıdan. Bana kalırsa Ukrayna nüfusunun dörtte biri o dönemde hayatını kaybetti. Özellikle tarım ve kooperatif uygulamaları­nı kabul etmeyen Ukrayna köylüsü zorlamalar karşısında üre­timi durdurdu. Yönetim bile bile hiçbir önlem almadı. Diğer direnişçi köylülere ibret olsun diye. Ya, işte böyle. İnsanlar aç­lıkla pençeleşti ... Bir kahve daha getiriyorum." Koşarak mut­fak tarafına gidip, elinde kahvemle hızla geri döndü.
"Yamyamlık olayları bile görülüyordu. Ama Moskova bu felaketi inkar ediyordu, neylersin ... İnsanlar yiyecek bulabil­mek için en yakın tren istasyonlarına koşuyorlardı. Hiçbir za­man gelmeyecek olan treni ve kaçınılmaz ölümü beklediler.
Şehri ziyaret edenler hiçbir hayat belirtisi görmeden gidiyor­lardı, halk ya evlerinde güçsüz yatıyordu ya da çoktan çekip gitmişti. Şehrin sokakları cesetlerden geçilmiyordu." Dehşet içinde dinliyordum garsonun anlattıklarını.
"Soykırım işte. Sarstı sizi. Stalin devrinde oldu diye anlat­mıştım. Her neyse, başka kıyametler de kopuyor." "Başka ne oluyor?" "Nadya," dedi garson. "Nadya bunalımlar geçiriyor. Histe­ri krizleri. Stalin bazen kendini banyoya kilitliyordu. Nadya kapıyı yumrukluyor, bir yandan da haykırıp duruyordu. Ya­ni," diye ekledi. "Stalin belki ona iyi davranmıyordu ama, Nadya da dengesini iyice yitirmişti. Şöyle bağırırdı banyo ka­pısını yumruklarken:
'Sen imkansız bir adamsın' Seninle yaşamak mümkün de­ğil!"' "Ya," dedi garson. Elindeki yumuşak bezle şöyle bir siliver­di masayı.
"Delilerin gözlerine benziyordu gözleri Nadya'nın" dedi.
"Melankoli krizleri de geçiriyordu. Doktorlar da bir şey yapa­mıyorlardı. Bazen içine kapanıyor, günlerce odasından çıkmı­yordu. Düşünün ne zordu Stalin'in durumu. Bir de kadını ida­re et. Kolay değil," diye mırıldandı.
Mutfağa doğru gidip ortadan kayboldu.
Bugün, garsonun, masaya oturur oturmaz bana peş peşe anlattığı olaylar asabımı bozmuştu. Bu kadar kahve de doku­nacaktı bana, ikinci getirdiği kahveyi yarım bıraktım.

geri ileri