İnsanın hiç sıkılmadan bi solukta bitirebilecegi bir kitap. Çaresizlikler, acılar ve saf bir adamın üzerine kurulu olan bir hikaye.
Bir çırpıda okunacak, dokunaklı bir hikaye. Steinbeck ekonominin insan üzerindeki etkilerini ustaca, abartiya kaçmadan anlatan müthiş bir yazar. Bir gece uykunuz kaçtığında elinize alın.
'İnsanın yüreğinin iyi olması için akla ihtiyacı yoktur. Bana zaten bu ikisi birlikte pek olmuyor gibi geliyor. Gerçekten akıllı bir adama bakıyorsun, hiç de iyi biri olmadığını görüyorsun.'
Sefil insanlarin sefalet içinde kurdukları hayaller ve bu hayaller ile zaman içinde birleşmeleri ve ondan zevk almaları. Tavsiye ederim
Bu yorumdan önceki 51 yorumu da okudum. Bu yorumlarda en katılmadığım nokta, "herkes okusun bu romanı" oldu.Ben, aman haa! derim herkes okumasın. Özellikle okul müdürler ve öğrenci velileri.
Haberi duyunca epey şaşırmıştım. Hiç öyle olduğunu düşünmemiştim. Müstehcenmiş. Ya dikkatsiz bir okurum ya da kafamdaki bazı kavramları yeniden tanımlamalıyım, tabi bunun için romanı müstehcen bulanların yardımına ihtiyacım var....
Akıllı , zeki George ve aptal ve oldukça uzun,iri biri olan Lennie adlı iki arkadaşın geçimlerini sağlamak ve bir hayale ulaşmak adına çiftlikte çalışmaya başlamaları ve sonrasında yaşananlar..En sevdiğim kitaplardan biri..Sevdiğimizi bazen biz de öldürüyoruz.Ayarlayamıyoruz sevmenin dozunu da..
Sevmek dokunmaktır! "Kimsesi yoksa delirir insan.Kim olduğu hiç önemli değildir,yeter ki yanında biri olsun.İnan bana, insan fazla yalnız kaldı mı, hastalanır."
Mükemmeldi. Bir oturuşta bitiriliyor zaten. Okumayan bazı şeyler kaybeder. Okuyun!
Yoksulluk, hayaller, masumiyet hepsi bu kitapta. Yer yer ortaya konan vurucu cümleler insanı düşünmeye sevk ediyor. Kurgusu da hoş sonunda bombayı patlatıyor. Her şeyiyle tam bir klasik.
Acıklı ve tam filmlik bir kitapmış. Betimlemeleri güzel, sanki kafanızda sinema oynuyor gibi...
Bu kitabı görünce adını duyunca bile hüzünlenirim. Güzel bir hikayesi vardı ve vurucuydu bence, aktı gitti.
George nasıl bir çiftliğimiz olacak anlatsana?
Kaç kere anlattım ya...
Olsun bir daha anlat lütfen...
Kitapla ilgili söyleyebileceklerim, adeta film gibiydi, bir solukta okursunuz dili çok akıcı.Gelelim hikayeye, adeta gözümün önüne Levent Üzümcü'nün "Abim" filmini getirdi diyebilirim, filmdeki fark sadece hasta bir adamdı, fakat boylu poslu ve hikayedeki gibi kadını susturayım derken boynunu kırması, aslında ne yaptığını bilmemesi, sonu bile aynı,muhtemelen film bu kitaptan esinlenilmiş.bu kitabı okuyun kaybınız olmaz,klasikleşmiş bir hikaye, ve kitaptan sonra Abim filmini izleyin, o zaman beni daha iyi anlayabilirsiniz.
Kitabı okurken şöyle bir durum oldu; kitapta geçen bazı olaylar bana fazlasıyla tanıdık geldi. Kitabı daha önce okumadığıma da kesinlikle emindim ama bir yandan da hayal meyal aklıma bir şeyler geliyordu. Bunun nedenini sonradan internetten araştırınca anladım. Bu kitabın da bir film uyarlaması mevcutmuş. Büyük ihtimal film uyarlamasını seyretmiş olmalıyım. Neyse ki sonunu hatırlamadım da okurken tadım kaçmadı.
Lennie karakterinin saflığı ve fiziki yapısı bana Yeşil Yol kitabındaki John Coffey karakterini anımsattı. Belki de Stephen King John Coffey karakterini oluştururken Lennie'den esinlenmiştir.
Kitaba gelecek olursak; kitap özellikle finaliyle oldukça vurucuydu. Sonlara gelince olacakları yavaş yavaş kestiriyorsunuz ve basit hayallerin bile bazen gerçekleşmesinin zor olabileceğini görüyorsunuz.
Son olarak da; kitabı kesinlikle Varlık Yayınlarının çevirisi ile okumayın derim. Çeviri değil resmen yerelleştirme yapmışlar. Filmlere yapılan komik altyazılar gibiydi. Alttaki alıntılar ne demek istediğimi daha iyi açıklayacaktır.
"Dinine yandığım, nereye cehennem oldu şu cenabet zenci be!"
"Ama söylesene sen, sana giren çıkan var mı bu işte?"
"Yalnızlıktan imanım gevriyor."
"Ölmüş o ayol!"
anlatılabilecek her şeyi en can alıcı şekilde uzatmadan veren ve bittikten sonra içimi sızlatan bir kitap oldu, keşke daha önce okusaymışım.
okuması gerçekten zevkli bir kitap. Okumayanlara tavsiye edebileceğim sayılı kitaplardan .