Esir Yürek (Asil Korsanlar Serisi #1)

En Son Değerlendirmeler

10 puan

https://illekitap.blogspot.com/2020/06/jennifer-royce-esir-yurek-asil.html

Asil Korsanlar Serisi'nin ilk kitabı Esir Yürek. Kaçıncı kez okuduğumu bilmiyorum. Ama şimdi elimde Parola Yayınları logosuyla çıkmışken bir kez daha okuyayım dedim. Benim şöyle bir huyum var, serilerin hep aynı basım yani yayınevi logosu altında olmasın severim dolayısıyla bu kitapta Parola Yayınları'ndan çıkınca almadan olmazdı ve almışken tekrar okumadan asla olmazdı :D Zaten Fahid adamım anlatılmaz yaşanır daha da iyisi onu yaşarken Sean ve Dante'yi de yaşayabiliyor olmak :D

Jennifer Royce, hep dediğim gibi kendi kültürü olmamasına rağmen ustalıkla historical romans türünü kaleme alıyor. Kurguları güçlü ve sağlam, okuru tatmin ediyor ve okurken asla şurası şöyle olsaydı diyemiyorsunuz öylesine iyi... Zaten artık o haldeyim ki direk kitabı çıktığını okuyunca hemen alma moduna giriyorum :)

Jennifer Royce'un bu kitabı da akıcı, merak uyandırıcı ve oldukça sürükleyici bir kurguya sahip olan kitap kölelikten başlayarak İngiliz asilliğine uzanan bir hikayeye ev sahipliği yapıyor. Hem de ne hikaye... ahhh bir de eşsiz bir aşk ve kurulan dostlukları da es geçmemek lazım.

Kitabı kısaca konusunu anlatmak gerekirse, henüz 8 yaşındayken ailesi katledilen ve kendisi kaçırılıp gemilere satılan sonrasında da Mısır'da köle olarak satılan Fahid, Lord Remington tarafından satın alındığında küçük Ayrin ile tanışır. Herkesin köle olarak yaklaştığı Fahid'e küçük kız merakla ve ilgiyle yaklaşması Ayrin ve Fahid arasında atılan ilk adım olmuştur. Bir süre sonra Fahid'in sorumluluğundayken Ayrin'in kaçırılması ise... genç adamın hayatını allak bullak eder. Fahid'in öncelikli hayatı Ayrin'i bulmakken Lord Remington genç adamı başka birine satar ve o adamın da Fahid'in küçük kıza ilgisi ve arayışına yardım edip Ayrin'i bulurlar ve evine geri getirirler. İşte olaylarda ondan sonra başlar. Çünkü Lord Remington kızını ve ailesini de alarak Mısır'ı terk edip tekrar Londra'ya dönmesi ve orada hayatlarına devam etmeleri Ayrin ve Fahid'in yollarını ayırır. Fahid ve can yoldaşı haline gelen arkadaşı Cabir ile beraber özgürlüklerine kavuşmuş halde Londra'ya döner ve onu özgürlüğüne kavuşturan adamın verdiği unvanla Lord Logan Anderson ismiyle Londra'da hayatına başlar... Tam bir yıl sonra Fahid ve Ayrin maskeli bir baloda tekrar karşılaşırlar... Genç adam karşısında güzel, alımlı, çekici bir genç kadını gören ve ona karşı hissettiği çekime karşı koyamazken bu kadının Ayrin olduğunu görmek genç adamı oldukça şaşırtmıştır. Sonrasında ise Fahid, Ayrin'e karşı yüreğinde başlayan alevi durduramazken Ayrin küçüklüğünden beri yüreğinde barındırdığı sahiplenme hissinin gün geçtikçe büyük bir aşka dönüşmüş olmasını fark etmiştir. Ancak Ayrin ve Fahid'i engelleyen çok büyük bir engel vardır ki o da kendisi ile evlenmek istene bir Lord'un elinde babasını ve ağabeylerini tehlikeye atabilecek belgelere sahip olması... Fahid ve Ayrin'in aşk yolculuğunu okuyoruz.

Tabi serinin ilk kitabı olmasından dolayı Fahid'in Sean ve Dante ile arkadaş olma yolculuklarını ve korsan avcısı olma hikayelerinin de başlangıcını oluşturuyor. Ahh bir de her daim yanlarında olan Cabir'i de bolca okuyoruz.

Var ya nasıl özlemişim ben bu muhteşem üçlüyü... Ne güzel de uydu Dante, Fahid ve Sean'a muhteşem üçlü kelimesi :D Okurken, özellikle korsanlarla karşı karşıya geldikleri o ilk seferi okurken resmen içim eridi... düşünsenize bir Osmanlı Kardırgası türünde bir gemide birbirinden yakışıklı üç adam... gömlekler göğüste yarıya kadar açık, saçlar omuzlarda dağılmış, ellerinde kılıçlar... bakışlar vahşi... offf… tamam sustum :D

Salya akıtmayı bırakıp yoruma devam ediyorum.

Mısır'daki köleliğe, kölelerinin alınıp satılmasına, kızların cariyeliğine kadar kurguda işlenen kısımlar çok güzeldi. Aslında geçmişte yaşanmışlıkları çok güzel göz önüne seriyordu. Birçok kitaplarda, filmlerde ve tarihi makalelerde gördüğümüz bir detaydı, güzel bir şekilde kurguya oturtulmuştu. Sevdim.

Ayrin'i kurtarmak için Fahid'in çabalaması falan çok güzeldi. Pes etmemesi, peşini bırakmaması, azmi çok güzeldi. Özellikle tam yaklaşmışken elinden kaçırması ve cezalandırılması çok iyi işlenmişti.

Ayrin'in ise yaşadığı bütün o korkunç geçmişe rağmen bir şekilde yoluna devam edebilecek gücü bulması çok güzeldi. Güçlü bir kadın olduğunu gösterdi ki zaten Fahid'e de böylesine güçlü bir kadın yakışırdı daha azı olmazdı :)

Ayrin'in babasına sinir oldum. Hep kızını ikinci plana attı, yaptıklarından pişman olmadı... en son da Lord'un Ayrin ile evlenebilmek için yaptığı tehdide de ses çıkarmaması ve Ayrin'i zorlar tavrı... beni çileden çıkardı.

Will ve Derek… çok tatlıydılar. Hani Fahid, Dante ve Sean gibi korsanlarımız olmasa Will ve Derek'e aşık olabilirdim. Keşke onları da bir baş göz edebilseydi. Bir an dedim ki bu ikili Ayrin'in arkadaşlarına vuruldular mutlu oldum ama tabi sonlarını göremedik.

Cabir'in Fahid'e karşı Ayrin'i savunur halleri cidden çok güzeldi. Çok eğlendim hatta bazen Fahid'e karışır halleri de çok eğlenceliydi.

Fahid'in babasının annesinin resmine bakarak yönünü bulabileceği kısımla ilgili sırrı çözememeleri ama bu sırrı daha ilk görüşte Ayrin'in çözmesi çok çok hoşuma gitti. Kadının gücü dedim yani... :D kadınlar daha mı zeki ne sevgili Fahid :D

Kitabın sonunda saraydaki detaylar çok güzeldi. İtiraf etmek gerekirse bizimkilerin unvanlarını nasıl aldıklarını unutmuşum hatırlamak çok güzel oldu.

Bölüm başlarında, Yunan Mitlerinden anlatılan hikaye çok güzeldi. İlk defa duydum ama aşırı hoşuma gitti :D

Ayyy bu kitabı kaçıncı kez okuduğumu unutmuş olmama rağmen yine çok büyük zevkle okudum. Historical romans severlere mutlaka tavsiye edeceğim bir seri. Mutlaka deneyin.

geri ileri